Gürer Mut

İngiltere'nin son 'cadı'sıydı, İkinci Dünya Savaşı'na damgasını vurdu... Helen Duncan'ın ilginç hikâyesi

26 Kasım 2023

Ortaçağ'da doğa üstü güçleri olduğuna inanılan ve medyumluk yetenekleriyle büyük korku uyandıran kadınlar, sonraki dönemlerde de uzak durulan insanlar oldu. Birçok mitolojik hikâyeye konu olan ve gücünü doğadan aldığı düşünülen bu kadınlar, bazı toplumlarda korkuyla karışık büyük bir saygı gördü.

Tarihi belgelere göre 40 bin ila 60 bin arasında kadın cadılık suçlamasıyla idam edildi.

Tam cadılığın sonu geldi derken 1900'lerin başlarında İngiltere'de Helen Duncan adındaki kadın ortaya çıktı. Ülkenin son cadısı olarak görülen Duncan, İkinci Dünya Savaşı'na da damgasını vurdu.

ANNESİ BİLE DAVRANIŞLARINDAN RAHATSIZDI

İngiltere 23 Mart 1944’te acayip bir dava ile çalkalandı. İkinci Dünya Savaşı’nın en zor günlerini yaşayan Londra halkı, Old Bailey Ceza Mahkemesi'ne akın etmişti. Yüzlerce yıldır görülmemiş bir dava söz konusuydu: Helen Duncan ismindeki kadın cadılık suçlamasıyla mahkeme karşısına çıkarılmıştı.

Ölü varlıklara bir çeşit vücut verdiğini iddia eden Duncan, savaş acıları içindeki askerleri seanslarına davet ediyor, psikolojilerini etkileyen kötü anılardan kurtulmak isteyen askerler de bu oturumlarda başlarına gelen her şeyi bir bir anlatıyordu. Kısacası, Duncan’ın tek suçu boyutlar arasında ilişki kurmak değil, aynı zamanda devlet sırlarını da toplamaktı.

1897 yılında küçük bir İskoç kasabası olan Callander'da orta sınıf bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Helen Duncan (kızlık soyadı MacFarlane'di), ilkokul yıllarında bile “tuhaf” bir çocuk olarak biliniyordu.

Yazının Devamını Oku

Hepimiz zaman zaman bu hareketi yapıyoruz... Eklem çıtlatmanın risklerine dikkat! 'Geri dönülmez sonuçlara sebep olabilir'

23 Kasım 2023

Parmak çıtlatma el eklemlerimizi rahatlamak için farkında olmadan yaptığımız bir hareket. Bazıları 'çıt' sesini duyana kadar tek tek parmaklarını uçlarından çekiyor, bazıları ellerini yumruk yaparak veya parmaklarını geriye doğru iterek çıtlatıyor.

Bu esnada çekilen görüntüler son yıllarda sosyal medyada da büyük ilgi topluyor. 

“Pek çok insanın eklemleri gün içinde istemsiz olarak kendiliğinden çıtlar ve bu tamamen normaldir” diyen fizyoterapist Claire Speer, The Guardian'a yaptığı açıklamada, “Esneme hareketleri yaparken ya da masajda sırtımın ve omuzlarımın çıtlaması, sonrasında daha kolay hareket etmeme yardımcı oluyor. O ses bende rahatlama duygusu yaratıyor” ifadesini kullandı.

Peki eklem çıtlatma ne kadar sağlıklı bir hareket? Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ömer Kays Ünal ile konuştuk…

50 YIL BOYUNCA DENEY YAPTI

Yıllar boyunca genel kanı, eklemleri çıtlatmanın ciddi zararlara yol açabileceği yönündeydi. Ancak bununla ilgili yeterince çalışma ve deney yapılmamıştı.

California'da yaşayan doktor Donald Unger, çocukken sık sık parmaklarını çıtlatıyor ve çevresindekilerden "Artrit (eklem ilthabı) olursun" uyarılarını işitiyordu. Bu bilginin doğruluğunu test etmek isteyen Unger, bir deney planladı. 50 yıl boyunca sol elinin parmaklarını günde iki kez çıtlatırken sağ elini kendi haline bıraktı.

Yazının Devamını Oku

Oturarak mı yoksa ayakta mı? Yanlış pozisyonda idrar yapmak enfeksiyonlara ve mesane fonksiyon bozukluklarına neden olabilir

16 Kasım 2023

Erkeklerin idrar yapma şekilleri ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Batı toplumlarında erkekler genelde ayakta idrar yaparken, Asya ülkelerinin büyük çoğunluğunda oturarak veya çömelerek idrar yapmak daha yaygın. Buradan hareketle “Hangi pozisyonda idrar yapmak daha sağlıklı?” sorusu da uzun zamandır tartışılıyor.

Bilim insanları geçtiğimiz günlerde bölgelere göre farklılık gösteren tuvalet yapma tercihlerini mercek altına aldı. İngiltere merkezli anket ve veri analiz şirketi YouGov tarafından gerçekleştirilen araştırmada, dünya genelinde erkeklerin çoğunun tuvaletlerini ayakta yapmayı tercih ettiği ortaya çıktı.

Bununla birlikte oturarak idrar yapmanın erkekler arasında giderek popülerlik kazandığı da gözleniyor. Batı dünyasında idrarlarını oturarak yapmaya en yatkın kişilerin Alman erkekleri olduğu da araştırmada öne çıkan bir diğer detay.

Peki sağlık açısından hangisi doğru? Oturarak mı yoksa ayakta mı? Üroloji Uzmanı Op. Dr. Miraç Turan ile merak edilenleri konuştuk.

‘GAZ YA DA KAKA KAÇIRMA ENDİŞESİYLE ANAL SFİNKTER KASILIR’

Op. Dr. Miraç Turan, oturarak idrar yapmanın pelvik kaslarının gevşemesini ve mesane kasının kasılıp daha güçlü bir akım ile daha fazla idrar boşaltmasını sağladığını söyledi.

“Ayakta idrar yapılırken gaz kaçırma ya da kaka kaçırma endişesiyle anal sfinkter kasılır”

Yazının Devamını Oku

Avrupa’nın binlerce yıllık gizemi: Bataklık cesetleri... Gerçekler modern teknoloji sayesinde açığa çıktı

12 Kasım 2023

Avrupa’da yaşayan halklar için bataklıklar doğa üstü güçleri olduğuna inanılan yerlerdi. Demir Çağı’nda yaşayan insanlar bataklıkları başka dünyalara açılan kapılar olarak görüyordu.

Dünyada en fazla bataklığın bulunduğu ülke olan Danimarka, bataklık cesetlerinin merkezi kabul ediliyor. Burada bulunan cesetler bataklık yosunlarının ürettiği asitler sayesinde 2 bin yıldır bozulmadan kalmayı başarmış durumda.

1800'lerden itibaren 1960’lı yıllara kadar pek çok cesedin çıkarıldığı Danimarka bataklıkları, günümüzde bir kez daha bilim insanlarının araştırma alanı haline geldi.

İNCELEMELER DANİMARKA ÜZERİNDE YOĞUNLAŞTIRILDI

Uzmanlara göre, bugüne kadar bataklıklardan çıkan en eski ceset 1690 yılına tarihlendi. Bozulmadan bugüne ulaşan ceset Almanya'nın Holstein kentinden çıkarıldı.

O günden bu yana, İrlanda, Danimarka, Almanya, Polonya’daki bataklıklarda 2 binden fazla ceset bulundu.

Bu yılın ocak ayında

Yazının Devamını Oku

'Onlar artık ormanın çocukları...' Çığır açan İskandinav 'orman okulları' modeli nasıl uygulanıyor?

11 Kasım 2023

İskandinavya’da ortaya çıkan bir eğitim projesi anaokulundaki çocukların çok küçük yaştan itibaren ormanlık alanlarda eğitim almasını amaçlıyor.

Doğal ortamlarda öğrenme ilhamını aşılamayı amaçlayan 'orman okulları', yaş grubu fark etmeksizin her çocuğun gelişimini ve öğrenmesini desteklerken, doğada hastalıklara karşı bağışıklık kazanmalarını ve duygusal gelişimlerinin hızlanmasını hedefliyor.

Uzmanlar tarafından tasarlanan bu eğitim modeli, "çocuklara ormanlık bir ortamda uygulamalı öğrenme yoluyla kendilerini geliştirmeleri için düzenli fırsatlar sunan bir yaklaşım" olarak tanımlanıyor. Açık havada öğrenme, çocukları doğayla buluşturmanın önemli bir yolu olarak görülüyor.

Doğada geçirilen vakit, çocukların bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine ve sağlıklı gelişim göstermelerine de destek oluyor.  Çok sayıda araştırma, doğal alanlarda vakit geçirmenin çocuklarda obezite riskini azalttığını, dayanıklılığı artırdığını ve bilişsel gelişimi hızlandırdığını gösteriyor. Bu verilerin ışığında İskandinav tarzı orman okulları ve kreşlerin sayısı dünyanın dört bir yanında artıyor.

Peki ebeveynler neden çocukları için orman okullarını tercih ediyor? Bu okullarda çocukların günleri nasıl geçiyor? Yurt içindeki ve yurt dışındaki okulların velileri, öğretmenleri ve uzmanlar ne diyor?

‘OĞLUM SABAH ERKENDEN KALKIP OKULA GİTMEK İÇİN CAN ATIYOR’

Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yaşayan Juho Pietarila, oğlu Kauko’nun Hopealaakso kreşinin orman grubuna kaydolduktan sonra gözle görülür oranda değiştiğini söyledi.

Pietarila, BBC'ye yaptığı açıklamada,

Yazının Devamını Oku

İnsanlık yüzlerce yıldır Dünya dışı varlıkların neye benzediğini çözmeye çalışıyor... Büyük gözlü, yeşil derili 'uzaylılar' nereden çıktı?

4 Kasım 2023

Uzaylıların neye benzediği, Dünya'yı ziyaret edip etmeyecekleri, insanlarla iletişim kurmaya çabalayıp çabalamadıkları, gökbilim camiasında uzun süredir tartışılıyor. Bilim kurgu romanlarından yüksek gişe yapmış sinema filmlerine kadar görsel sanatlardaki uzaylı tasvirleri de bu tartışmayı alevlendiriyor. 

Uzun yıllar boyunca büyük gözlü, yeşil, insansı figürler olarak resmedilen dünya dışı varlıkların gerçekte nasıl görünebilecekleri ise halen tartışma konusu. Bazı uzmanlar Dünya dışı türlerin, bulundukları gezegenin koşullarına göre şekilleneceği görüşünü paylaşsa da kimse net bir tanım yapamıyor.

Aslına bakılırsa dünya dışı varlıkların neye benzediği ilk kez Ekim 1961 yılında Betty ve Barney Hill çiftinin yaşadığı bir olayla bilim insanlarının gündemine girdi.

ABD’nin New Hampshire eyaletinde yaşayan çift, uzaylılar tarafından kaçırıldıklarını iddia etmişti. Uzaylılar tarafından kaçırılan ilk kişiler olarak kayıtlara geçen Hill çifti, bir ışık huzmesi içinde beliren uzay gemisinin içinden çıkan 10 kadar Dünya dışı varlıkla karşılaştıklarını ve 2 saat boyunca bilinçlerinin kaybolduğunu iddia etmişti.

Kamuoyunda büyük yankı uyandıran olay, farklı cisimlerdeki uzaylılar tarafından kaçırılma tehdidinin o gün bugündür canlı kalmasını sağladı. Hill'lerin hikâyesi Hollywood tarafından beslenip, başka kaçırılma iddialarının da ortaya çıkmasına yol açtı.

KOLEKTİF HAYAL GÜCÜ E.T. İLE ŞEKİLLENDİ

Peki ama dünya dışı varlıklar gerçekte neye benziyordu?

Yazının Devamını Oku

'Bu tada karşı koyamıyorum, kendimi durduramıyorum' İşlenmiş gıdalar nasıl bağımlılık yapıyor?

3 Kasım 2023

Son yıllarda yapılan araştırmalar, paketli gıdaların ve gazlı içeceklerin en az alkol ve sigara kadar bağımlılık yapıcı olabileceğini ortaya koydu. Üstelik “aşırı işlenmiş gıdalar” olarak nitelendirilen bu yiyeceklere direnmek sanıldığı kadar kolay değil.

İngiliz Tabipler Birliği’nin akademik dergisi BMJ'de yayımlanan ve ABD, İspanya ve Brezilya başta olmak üzere 36 farklı ülkede yapılan 281 araştırmanın analizini içeren bir çalışmada, yetişkinlerin yüzde 14'ünün ve çocukların yüzde 12'sinin aşırı işlenmiş gıdalara bağımlı olduğu tespit edildi.

Araştırmanın başında bulunan Michigan Üniversitesi'nden Dr. Ashley Gearhardt, sorunun boyutlarını daha net görebilmek için 2009 yılında Yale Gıda Bağımlılığı Ölçeği'ni oluşturdu.

Gearhardt, “Kriterler arasında aşırı maruz kalma, tüketim üzerindeki kontrolün kaybı, aşırı istek, olumsuz sonuçlara rağmen kullanmaya devam etme ve yoksunluk eğilimleri yer aldı. Nihayetinde bu gıdaları tüketmenin 'önemli bir bozulma veya sıkıntı' ile birlikte birden fazla sağlık sorununa yol açtığı ortaya çıktı” açıklamasında bulundu.

Araştırmanın sonuçlarına ilişkin konuşan Gearhardt, Tip 2 diyabetli bir hastadan örnek verdi. Söz konusu hastanın, yüksek şekerli yiyecekleri yemeye devam etmenin yaratacağı ampütasyon, körlük ve ölüm risklerinin farkında olduğunu fakat buna rağmen paketli gıda tüketimini sonlandıramadığını söyleyen Gearhardt, ekledi:

“Kendisini frenlemeyi istese de bunu başaramadı. Tek bir çörek ile başlar ama kendini durduramaz ve kutunun tamamını yerdi. Şöyle dediğini hatırlıyorum: 'Bu tada karşı koyamıyorum, kendimi durduramıyorum.' Bu durumu sigarayı bırakamayan akciğer kanseri hastalarına benzetiyorum.”

'GIDA BAĞIMLILIĞI DA AYNEN MADDE BAĞIMLILIĞI GİBİ'

Yazının Devamını Oku

Göz seğirmesi deyip geçmeyin! Parkinson gibi çok ciddi hastalıkların belirtisi olabilir...

27 Ekim 2023

Göz seğirmesi, gün içinde bir anda ortaya çıkan ve zaman zaman sinir bozucu boyutlara ulaşabilen vücut tepkilerinden biri.

Bu rahatsızlık birçoğumuz için üzerine gidilecek kadar ciddi bir sorun olarak görülmese de uzmanlar bunu ciddi bir sağlık sorununun göstergesi olabileceği konusunda uyarıyor. Öyle ki, bunun göz kaslarında yaşanan bir sorun olduğunu veya yoğun stres kaynaklı olabileceğini pek çoğumuz düşünmüyoruz.

İngiltere’de bulunan Cambridge Üniversitesi'ne bağlı Addenbrooke's Hastanesi'nde oküloplastik uzmanı Dr. Cornelius Rene, The Guardian'a yaptığı açıklamada, "Göz kapağında seğirmenin meydana gelmesinin birkaç nedeni vardır" diyor ve ekliyor:

"Eğer sadece bir göz kapağı seğiriyorsa, bu genellikle kas seğirmesi olarak adlandırdığımız, geçici olan ve tipik olarak kendi kendine iyileşen oldukça normal durumdur. Fakat bazı durumlarda altta yatan sorunu bulmak biraz daha zor olabilir."

Son yapılan çalışmalar hastaların yüzde 20 ila 30’unun aile geçmişinde göz seğirmesi bulunduğuna ve bunun kalıtımsal olduğuna işaret ediyor. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Burcu Dirim, göz seğirmesinin nedenlerini ve olası risklerini aktardı. İşte tüm merak edilenler... 

'GÖZ KASLARI ELEKTROLİT DENGESİZLİĞİ NEDENİYLE ÇABUCAK ETKİLENİR'

"Gözümüzü çevreleyen orbikülaris kasında yaşanan ve tıpta 'miyokimi' adı verilen bu kasılmalara halk arasında seğirme deniyor. Göz çevresindeki kaslarda meydana gelen geçici kramplar sonucu oluşan bu seğirmelerin şiddeti, tutulan kas lifi miktarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir"

Yazının Devamını Oku

Kokulu mumlar ve tütsülerden vazgeçemeyenler, dikkat! Evinizin havasını değiştiren kokular sağlığınızı tehdit ediyor olabilir

25 Ekim 2023

Kokulu mum kullanımı pek çok insan için vazgeçilmez bir hâl almış durumda. Özel günlerde, stresli ve sıkıntılı zamanlarda yakılan mumların yanı sıra tütsüler ve oda kokuları da bir hayli popüler.

Araştırmalar, bu ürünlerin kullanımının özellikle sonbahar ve kış aylarında yaygınlaştığını gösteriyor. Bu dönemde evlerde elma, amber, çam ve çeşitli baharat kokuları tercih ediliyor.

ABD’nin Philadelphia şehrinde bulunan Clarity Enstitüsünde görevli Marta Becker’a göre, "Koku, beynimizin duygusal ve hafıza merkeziyle yakından bağlantılıdır. Bir koku kişiden kişiye farklı çağrışımlar yapar. Belirli kokular, tam olarak hatırlanmasa bile geçmişe dair unutulmuş bir anıyı canlandırabilir” ifadesine yer verildi. 

Bu nedenle, zihnimizde çeşitli çağrışımlara yol açan kokulara yakınlık hissediyoruz. Oda kokularını kullandığımızda, tütsüleri ya da kokulu mumları yaktığımızda aromatik moleküller burnumuzun içinde bulunan koku sinirlerine bağlanıyor. Becker'ın ifadeleriyle, koku siniri uyarıldığında, beynimize doğrudan ne kokladığımız iletiliyor ve bununla ilgili hafıza odasındaki anılar canlanıyor.

Ancak uzmanlar, ev içinde koku yayan ürünlerin insan sağlığı için ciddi tehlikeler barındırabildiğini söylüyor. Peki bu tehlikenin boyutları ne ölçüde? Bize kendimizi iyi hissettiren kokuların yarattığı risklerin farkında mıyız?

Mumların ve oda kokularının olası tehlikelerini Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Pelin Aktaş Uysal ile konuştuk.

‘VOC'LER POTANSİYEL OLARAK KANSERE NEDEN OLUR’

Yazının Devamını Oku

Yumurta dondurma işlemi günden güne yaygınlaşıyor... Kadınlar hangi gerekçelerle bu kararı alıyor, hangi noktalarda tereddüt yaşıyor?

22 Ekim 2023

Çeşitli sağlık sorunlarının ya da ilerleyen yaşın yumurta rezervi üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek isteyen kadınlar, son yıllarda yumurta dondurma işlemine sık sık başvuruyor.

ABD’nin New York kentinde yaşayan 36 yaşındaki Megan B. de yumurtalarını dondurmaya karar verenlerden. Partnerinden ayrıldıktan sonra bu seçeneği değerlendirmeye aldığını belirten Megan, Washington Post’a yaptığı açıklamada yumurtalarını dondurma kararını kolay almadığını belirtti.

Tedaviye başladığında, “kaygı, korku ve utanç duygularının” baskın geldiğini belirten Megan, ayrılık sonrası çıktığı ilk buluşmada, karşısındaki erkeğin “Yumurtalarını dondurdun mu?” sorusuyla karşı karşıya kaldığında neye uğradığını şaşırdığını söyledi.

Megan B (36), Washington Post'a yumurta dondurma işlemi sürecinde yaşadıklarını anlattı. Çizim: Harun Elibol

Sadece Megan değil, 30’lu yaşlarındaki pek çok kadın bu soruyla karşı karşıya kaldıklarını ve “doğurganlıklarının devam ettiğini kanıtlamak için” bu tedaviye başvurduklarını dile getiriyor. 

Biz de Megan’ın hikayesinden yola çıkarak yumurtalarını donduran ya da dondurmayı düşünen kadınlara kararlarının altında yatan sosyolojik ve psikolojik faktörleri sorduk. Psikolog Belgin Arslantaş ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. K. Doğa Seçkin de sürece ilişkin merak edilenleri yanıtladı.

* * * * *

‘KANSER RİSKİNİ TETİKLEMESİNDEN KORKTUM’

Yazının Devamını Oku

Gelecekteki pandemilerde kimler risk altında? Bilim insanları cevabı 1918 gribinde ölenlerin kemiklerinde arıyor

17 Ekim 2023

1918-1920 yılları arasındaki 18 aylık dönemde dünya çapında en az 50 milyon kişinin ölümüne neden olan grip salgınında hayatını kaybedenlerin iskeletleri, önümüzdeki yıllarda meydana gelmesi olası salgınların etkilerine dair ipuçları sunuyor.

İnsanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri olan 1918 gribinin, 20-30 yaş grubundaki güçlü ve sağlık kişileri etkilemesi o dönem büyük bir şok yaratmıştı. Ne var ki salgın esnasında Birinci Dünya Savaşı'nın tarafı olan Avrupa ülkelerinde sansürün etkin olması nedeniyle, virüsün ortaya çıkışı ve etki alanına ilişkin yazılı kaynaklarda önemli eksiklikler bulunuyor.

Günümüzde araştırmacılar, tarihin bu en önemli pandemisine dair tüm kaynakları bir araya getirmeye uğraşıyor. Zira bilim insanları, 1918 gribinin önümüzdeki yıllarda yaşanması olası salgınlardan kimlerin etkileneceğine dair ipuçlarını verebileceğini düşünüyor.

İşte 1918 gribiyle ilgili araştırmadan ilginç ayrıntılar...

105 YIL ÖNCE YAŞANAN BU FELAKET ÖNÜMÜZÜ AYDINLATIYOR OLABİLİR

Grip genellikle küçük yaştaki çocukları, yaşlıları ve hastaları hedef alır. 1918’de ortaya çıkan salgın ise dönemin bilim insanlarını şaşkına çevirmişti. Zira hiç tahmin edilemeyecek bir hızla yayılıyor, sağlıklı ve güçlü gençleri kolayca öldürebiliyordu.

Bir başka deyişle genç ve sağlıklı olmak virüsten korunmanın bir anahtarı değildi. Virüs ayrım gözetmeksizin en az 50 milyon insanı öldürdü. Bu o günlerdeki dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 3'üne eşitti.

Yazının Devamını Oku

İtalya'da mafyanın elinden kurtarılan çocuklar kamuoyunu ikiye böldü... Peki nasıl sonuçlar elde edildi? 'Önemli olan onlara farklı bir hayatın da mümkün olabileceğini göstermek'

15 Ekim 2023

İtalya, organize suçla mücadele kapsamında, kadınlar ve çocukları mafya ailelerinden uzaklaştırmak için harekete geçti. Suç örgütleriyle çok genç yaşlarda tanışan çocuklar, artık mafya ile bağlantılı ailelerinin ellerinden alınıyor. Dahası hüküm giyen mafya üyelerinin eşleri de devletin güvencesi altına giriyor.

2012'de başlatılan Liberi di Scegliere (Seçme Özgürlüğü) isimli projeyle ilgili en fazla öne çıkan isimlerden biri Palermo Çocuk Mahkemesi Savcısı Claudia Caramanna.

Aslına bakılırsa Caramanna bu göreve Temmuz 2021'de atandı ancak kısa süre içinde yerel suç örgütlerinin hedefi haline geldi. Geçen yıl evine ölüm tehdidi içeren bir mektup gönderilen Caramanna'nın bu yıl da mart ayında bir gece ofisi basıldı. Yerel polis Caramanna'yı korumak için çok sayıda önlem alıyor. Mafyanın geleneksel yapısına savaş açan Palermo savcısı ise çocukları suçlu ebeveynlerinden ayırmanın onları güvende tutmanın tek yolu olduğu görüşünde.

Peki bu projeyle ülkedeki suç örgütlerinin sonu mu geliyor? Dilerseniz birlikte bakalım...

İtalya'nın Kalabriya kentinde bulunan ve geçmişi 18'inci yüzyıla kadar uzanan San Luca köyü, Ndrangheta örgütünün  olarak görülüyor Fotoğraf: Alamy

‘TEK ÇÖZÜM BUYDU!’

Palermo'daki ofisinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Savcı Caramanna, amacının Sicilyalı çocukları organize suçun tehlikelerine karşı korumak olduğunu belirterek, “Başka çaremiz kalmadığı için tek çözümümüz buydu” ifadesini kullandı.

İtalya’nın güneyindeki Kalabriya bölgesinde çekilen ve 2019 yılında gösterime giren

Yazının Devamını Oku

Modayı baştan yaratan kadın Coco Chanel... 'Böyle bir modacının hayat hikâyesi tasarımlarıyla sınırlı değildir'

8 Ekim 2023

Modaya yeni bir bakış kazandıran ve bir kültürü baştan aşağı değiştiren Coco Chanel’in ardında bıraktığı miras her geçen gün daha da büyüdü.

20'nci yüzyılın en önemli 100 kişisinden biri olarak görülen Gabrielle Bonheur “Coco” Chanel, çağına aykırı duran kısa saçları, kırmızı ruju ve kendi doğrularından taviz vermeyen tavrıyla bir ikona dönüştü. 

Adı Fransa’da “moda” kelimesiyle özdeşleşen Coco Chanel, ülkenin önemli simgelerinden biri olarak görülüyor.

Birinci Dünya Savaşı öncesine damgasını vuran ve kadınları “kısıtlayan” korse kullanımını tarihe karıştıran Chanel, gündelik şıklığı ön plana çıkaran sportif bir stil ile büyük ses getirdi. Standartları reddeden bir moda anlayışını düstur edinen Chanel, çağdaşlarından çok farklı bir kulvar çizdi.

Son olarak, Coco Chanel'in yaşamını ve moda mirasını konu alan "Moda Manifestosu" sergisi İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Victoria ve Albert Müzesi bünyesindeki Londra Enstitüsü Sainsbury Galerisi'nde açıldı.

PARİS’TEN SONRA SIRA LONDRA’DA

1 Ekim 2020'den 18 Temmuz 2021'e kadar Paris'teki moda müzesi Palais Galliera'da gösterilen "Moda Manifestosu", Londra'daki sergide ek 122 yeni kıyafetle meraklılarıyla buluşuyor. 

Yazının Devamını Oku

Kan şekeri, kalori alımı, mide ve bağırsaklar... Aç karna kahve içmek vücudumuzu nasıl etkiliyor? Uzmanlara sorduk

4 Ekim 2023

Kahve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Her geçen gün kahveye olan bağımlılığımız artıyor. Birçoğumuz kahve içmeden güne başlayamıyor. Özellikle çalışma saatleri içinde konsantrasyonunu sağlamak isteyenler yemek yemeden bol bol kahve tüketiyor.

Hal böyle olunca, kahve tüketiminin faydaları ve zararları tartışmalara konu oluyor. Özellikle aç karna içilen kahvenin etkileri son dönemde sık sık gündeme geliyor.

Peki ama hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen kahve, özellikle aç karna tüketildiğinde ne gibi etkilere yol açıyor? Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Eylem Karatay ve Diyetisyen Safiye Keskin sorularımızı yanıtladı.

‘KAHVE DOĞRUDAN BİR ETKİYE SAHİP DEĞİL AMA...’

Araştırmacıların aç karna kahve tüketimine ilişkin inceledikleri noktaların başında, kahvenin kan şekeri kontrolünü etkileyip etkilemediği geliyor.

Diyetisyen Safiye Keskin, aç karna tüketilen şekersiz veya şurupsuz bir kahvenin tek başına kan şekeri üzerine doğrudan etkisi olmadığını söyledi ve ekledi:

"Kahvenin içeriğindeki kafein, stres hormonu olan kortizol seviyeleri üzerindeki etkisiyle ve bağırsak hareketlerini hızlandırıcı etkisiyle dolaylı yoldan kan şekerini yükseltici bir özellik gösterebilir. Kan şekerindeki bu anlık yükselişin genel glikoz profili üzerindeki bozucu bir etkisi olduğu söylenemez. Fakat bu alışkanlığın rutinde devam ettirilmesi kan şekeri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir."

‘KAHVEYİ ERKEN SAATLERDE TÜKETMEK OLUMSUZ ETKİLERİ TETİKLER’

Yazının Devamını Oku

Uzun yaşamanın sırrı vücut ağırlığını korumak olabilir mi? Araştırma sonuçları dikkat çekici... Uzmanlar ne diyor? 'İdeal kiloda kalmak hastalık riskini azaltıyor'

26 Eylül 2023

Kadınlarda kilo istikrarının, uzun ömürle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. 90 yaşın üzerindeki kadınlar arasında yapılan ve sonuçları geçen ay yayımlanan bir araştırmaya göre, yıllar boyunca vücut ağırlığını istikrarlı şekilde koruyanların daha uzun yaşama ihtimali daha yüksek...

Oxford Üniversitesi tarafından yayımlanan Journals of Gerontology: Series A adlı akademik dergide yer bulan araştırma, 1990'larda başlayan uzun süreli bir çalışmanın sonucu. 

The Washington Post'un aktardığına göre, araştırmacılar, kadınların ortalama ömür sürelerinin, vücut ağırlıklarının yıllar boyunca ne şekilde değiştiğine bağlı olarak tespit edilebileceği noktasından yola çıktı. 33 yıldır devam eden çalışmada, Kadın Sağlığı Girişimi'nden 54 bin 437 kadının verileri incelendi.

19 Şubat 1932 ve öncesinde doğan kadınları inceleyen araştırmacılar, katılımcıların kilolarını programa başladıklarında, 3'üncü yılda ve 10'uncu yılda kayıt altına aldı. 19 Şubat 2022 tarihinde elde edilen verileri karşılaştıran araştırmacılar, deneye katılan kadınların yaş ortalamalarını çıkardı.

Araştırmanın ilk verilerine göre, 90 ve üzeri yaşlardaki kadınlar arasında, vücut ağırlığı yıllar boyunca istikrarlı kalanların sayısı daha fazlaydı. İlk üç yıl içinde vücut ağırlığının yüzde 5 veya daha fazlasını kaybeden kadınlarda, 90 yaşına kadar hayatta kalma olasılığının yüzde 33 düştüğü, 95 yaşını görme ihtimalinin yüzde 35, 100 yaşına kadar hayatta kalma olasılığının ise yüzde 38 daha düşük olduğu anlaşıldı.

Uzmanlar bu noktada kilo kaybının istemli mi istemsiz mi olduğunun önemine dikkat çekti. İstemsiz kilo vermenin 90'a kadar yaşama ihtimalini yarı yarıya azalttığı vurgulanan çalışmada, "araştırmanın yapıldığı dönemde kilo almanın da ömrü uzatmaya gözle görülür bir etkisi olmadığı" belirtildi.

Araştırmacılar, kilo istikrarıyla uzun ömür arasındaki bağlantıyı net bir biçimde ortaya koyabilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunun da altını çizdi. Ancak şimdilik sonuçlar oldukça dikkat çekici. 

Peki ama gerçekten uzun yıllar aynı kiloda kalmak ömrü uzatabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Bu kafede siparişler yarım saatte geliyor ama kimse şikâyet etmiyor: ‘Hatalı Siparişler Kafesi’ Japonya’ya nasıl umut oldu?

25 Eylül 2023

Japonya’da, ileri yaştaki demans hastalarının garson olarak çalıştığı kafeler giderek yaygınlaşıyor. Bu mekânlara gençler de yoğun ilgi gösteriyor.

Söz konusu kafelerden biri başkent Tokyo’nun batısında bulunan Sengawa'da yer alıyor. 12 sandalyeli küçük kafenin 80 yaşını geçkin garsonları müşterileri restoranın kapısında "Irasshaimase!" yani "Hoş geldiniz!" diye coşkuyla karşılıyor ve çevre sakinleri tarafından çok seviliyor.

Ancak bir sorun var: Müşteriler yerlerine oturduktan sonra yaşlı garsonlar onları unutuyor. Her fırsatta sabırla kendilerini hatırlatan müşterilerin hizmet alması yarım saati buluyor. Sipariş almakta ve aldıkları siparişi eksiksiz getirmekte zorluk yaşayan garsonlar, siparişleri götürecekleri masaları da sıklıkla karıştırıyor. Müşterilerin bir bardak su içmesi bazen 16 dakikayı bulabiliyor.  

AYDA BİR KEZ KAPILARINI YAŞLILARA AÇIYORLAR

Ancak hiç kimse bu aksayan veya yanlış gelen siparişlerden şikâyet etmiyor. Genç müşteriler her seferinde onların hatalarını düzeltmek için çabalıyor ve yaşananlar karşısında yaşlı garsonlarla beraber kahkahalarla beraber gülüyor.

Bu amaçla yola çıkmasa da Tokyo’da hızla yaygınlaşan bu kafelerden en ünlüsü olan Orange Day Sengawa “Hatalı Siparişler Kafesi” olarak da ünlenmeye başladı. Kafe, demans hastası yaşlı garsonları ayda bir kez dönüşümlü bir şekilde işe alıyor.

Çizim: Harun Elibol

Belediyeyle yapılan bu sosyal farkındalık çalışması sadece sıradan bir proje olarak görülmüyor. Demansın ilerlemesini yavaşlatmakta en etkili yolun yeni insanlarla etkileşime geçmek olduğunu söyleyen uzmanlar, ileri yaştaki kişilerin üretken olabilecekleri ve kendilerini faydalı hissedebilecekleri güvenli bir alana ihtiyaç duyduklarını söylüyor.

Yazının Devamını Oku

Milyar dolarlık soygunun perde arkası: Bilgisayar korsanları, Bangladeş Merkez Bankası'ndan milyonlarca doları nasıl çaldı?

20 Eylül 2023

Bangladeş Merkez Bankası nöbetçi amiri Zübeyir Ben Hüda, 5 Şubat 2016 cuma günü sabah saat 8.45'te Dakka'daki 30 katlı genel merkez binasına giriş yaptığında tarihin en büyük hırsızlık girişimiyle karşı karşıya kalacağını bilmiyordu.

Asansörle dokuzuncu kata çıkan Ben Hüda, sadece birkaç kişinin giriş izni olan Muhasebe ve Bütçe Departmanı'nın “işlem odasına" girmişti ki, ansızın Swift işlemlerini gösteren mesajların çıktısının alındığı yazıcının bozulmasıyla ne yapacağını şaşırdı. 

Daha öncesinde de küçük arızalar yapan cihazı kontrol eden nöbetçi amiri sorunun nereden kaynaklandığını bulmaya çalışırken, uluslararası Swift talimatları görüntülenemiyordu. Aksi gibi Bangladeş'te resmî tatil olması nedeniyle teknik ekibe de ulaşılamıyordu.

'BU TÜR AKSAKLIKLAR SÜREKLİ OLUYORDU'

Bangladeş Merkez Bankası’nda dijitalleşme adımları atılmadığı için idari personel, standart telefon hatları ve diğer kanallar üzerinden mesaj gönderip, büyük havale talimatlarının çıktılarını dosyaladığı için bu yazıcı hayati öneme sahipti.

Cihazın düzeltilmesi için çalışmalar yapılsa da bir netice alınamadı ve resmî tatil olması nedeniyle transferler görüntülenemedi. Yetkililerle konuşan Ben Hüda "Bu tür ufak aksaklıklar sürekli oluyordu" diyerek duruma açıklık getirmeye çalıştı. Fakat, tablo hiç de onun sandığı gibi iyiye gitmiyordu.

5 Şubat günü yaşanan bu olayın bilgisayar korsanlarının saldırısıyla ilişkili olabileceği kimsenin aklına dahi gelmemişti. Kimliği belirlenemeyen korsanlar bankanın sistemine sızmış ve daha önce hiç görülmemiş siber bir saldırı başlatmıştı.Tek bir amaçları vardı, Merkez Bankası’nın kontrol altında tuttuğu milyarlarca doları çeşitli hesap hareketleriyle başka hesaplara aktarmak.

İşte dünyayı hayretler içinde bırakan film gibi soygunun perde arkası…

Yazının Devamını Oku

İspanyol ve dünya futbolunu sarsan skandal! Federasyon Başkanı Rubiales'i istifaya götüren süreçte neler yaşandı? | 4 SORU 4 CEVAP

12 Eylül 2023

Kadınlar Dünya Kupası final maçı sonrasında milli takımın yıldız oyuncularından Jenni Hermoso'yu dudaklarından öperek tartışma yaratan İspanya Futbol Federasyonu (RFEF) Başkanı Luis Rubiales istifa kararı verdiğini açıkladı.

Rubiales’in 20 Ağustos’ta oynanan Dünya Kupası final maçı sonrasındaki seremonide Hermoso’ya yaptığı hareket, ülke ve dünya kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı.

33 yaşındaki Hermoso, İspanya’nın İngiltere’yi 1-0'lık skorla geçtiği maçtan sonra Rubiales’in kendisini öpmesine rıza göstermediğini söylemiş ve geçtiğimiz salı günü suç duyurusunda bulunmuştu.

Üç haftadır tepkilerin odağında olan Rubiales hakkında, İspanya hükümetinden temsilciler, FIFA, Birleşmiş Milletler ve birçok kulüp yöneticisi kınama açıklamaları yaptı. Bununla da kalmadı; İspanya Spor Mahkemesi ve FIFA, konuyla ilgili soruşturma başlattı.

İSPANYA’NIN METOO’SU BAŞLADI’

Görevinin sürdürülemez hale geldiğini belirten Rubiales yaptığı açıklamada, "FIFA tarafından uygulanan hızlı uzaklaştırma kararı ve hakkımda açılan diğer davalardan sonra görevime geri dönemeyeceğim açıktır. Beklemekte ve tutunmakta ısrar etmek Federasyon'a da İspanyol futboluna da olumlu bir katkı sağlamayacaktır. Çünkü geri dönmemi engelleyecek fiili güçler var" dedi.

46 yaşındaki Luis Rubiales, UEFA İcra Komitesi’ndeki Başkan Yardımcılığı görevinden de istifa ettiğini duyurdu.

Yazının Devamını Oku

11 Eylül'ün gölgesinde geçen bir çocukluk... 'O günü unutmamıza kimse müsaade etmiyor!'

11 Eylül 2023

2001 yılının 11 Eylül günü dünyada adeta yer yerinden oynadı. O gün saldırganlar, dört Amerikan yolcu uçağını kaçırmış, Dünya Ticaret Merkezi'nin kulelerine ve Pentagon'a çarparak binlerce kişinin ölümüne neden olmuştu.

"Dünyayı değiştiren gün" olarak nitelendiren bu olay ABD'nin ve Ortadoğu'nun son 20 yılının şekillenmesinde en önemli faktör oldu. Ortadoğu’da yürütülen savaş artık eskisi gibi olmayacaktı.

ABD'nin kendi topraklarında gördüğü bu en büyük terör saldırısı, Amerikan halkı için yüzyılın en travmatik olaylarından biri olarak tarihe geçti.

Saldırıda 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti, 6 binden fazla kişi yaralandı. Yüz binlerce insan ise saldırılar nedeniyle oluşan toz ve kimyasal bulutunun etkisiyle ciddi rahatsızlıklar geçirdi. Olayların üzerinden 22 yıl geçti ama yaşanan toplumsal panik ve histerinin etkileri bugün dahi sürüyor.

11 Eylül günü küçücük birer çocuk olan, saldırılarda aile üyelerini kaybeden, büyük travmalar yaşayan ve panik atmosferinde büyüyenler bugün 20’li ve 30'lu yaşlarında. Anıları ise hâlâ taptaze…

Peki “dünyayı değiştiren gün”den sonraki 22 yılda neler yaşandı? O dönemi yaşayan çocukların gözünden 11 Eylül ve sonrası…

'BAZI ŞEYLERİ GERİDE BIRAKMAYA ÇALIŞIYORUM'

Yazının Devamını Oku

Rüya gören sadece biz değiliz! Mürekkep balıklarından örümceklere tüm canlılar uykuda hareket halinde!

9 Eylül 2023

Bir zamanlar rüya görme yeteneğinin sadece insanlara özgü bir özellik olduğu düşünülürdü. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalar, hayvanların da rüya gördüğünü ve dolayısıyla bir hayal gücüne sahip olduğunu ortaya koydu.

Elbette, rüya görüp görmediklerini hayvanlara sormak mümkün olmasa da gözlemler onların da rüya gördüklerine dair veriler sunuyor.

Aslına bakılırsa hayvanların rüya görüp görmediğine ilişkin tartışma, antik çağlara kadar uzanıyor. Örneğin, antik Yunan düşünürlerinden Aristoteles, Hayvanların Tarihi Üzerine adlı eserinde, “Görünüşe göre sadece insanlar rüya görmüyor, atlar, köpekler, öküzler, koyunlar, keçiler ve tüm dört ayaklılar da rüya görüyor. Köpekler, rüyalarında gördüklerini hırlayarak ve havlayarak dışa vuruyor” ifadelerini kullanıyordu.

Araştırma yöntemleri bugünkü bilimsel çalışmalardan çok uzak olsa da Aristoteles gözlem yeteneği sayesinde diğer canlıların rüya gördüğünü doğru tespit etmiş olabilir.

Son yıllarda araştırmacılar bu konuyu incelemek için iki farklı yola başvuruyor. Uykunun çeşitli aşamalarında hayvanların fiziksel davranışlarını inceleyen uzmanlar, uyku sırasındaki beyin aktivitelerinin insan beynine benzerlik gösterip göstermediğini de inceliyor.

Peki ama gerçekten suların derinliklerinden, yer yüzünün zirvelerine kadar uzanan canlılar uykularında neler görüyor? Bilim insanları rüyalara dalan canlıları inceliyor…

1965'TEN BU YANA BİLİMSEL ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Yazının Devamını Oku

Gençler uyumuyor! Ergenlikte yaşanan uykusuzluk sorunu tersine çevrilebilir mi? Uzmanlardan kritik ipuçları...

6 Eylül 2023

Yoğun ders programları, sabah erken saatlerde başlayan okul günleri ve ekranların cazibesi göz önüne alındığında, birçok ergenin yeterince uyumaması şaşırtıcı değil.

ABD'de uzmanlar, ortaokula giden altı öğrenciden birinin 9 ila 12 saatlik uyku uyuduğunu, lise öğrencilerinin yaklaşık yarısından fazlasının ise önerilen 8 ila 10 saati uyumadığını ileri sürüyor. Beş ergenden biri de ciddi uykusuzluk problemleriyle boğuşuyor.

Dahası uzmanlar uyku kaybının ergenlik dönemindeki biyolojik değişimlerin doğal bir yansıması olmadığı konusunda da uyarıyor. Geçtiğimiz aylarda Amerikan Pediatri Akademisi tarafından yapılan bir araştırmada, yetersiz uykunun ergenler için en önemli sağlık risklerinden biri olduğu ve konsantrasyon bozukluğu gibi ciddi sorunlara yol açtığı vurgulandı.

Gençlerde yoğun olarak yaşanan uyku problemi nasıl çözülecek? Uzmanlar özellikle küçük alışkanlık değişikliklerinin büyük fark yaratabileceği görüşünde. Peki ama bu alışkanlıklar nasıl değişecek? Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Ebru Kolsal, konu hakkında merak edilenleri sizler için cevapladı. İşte yanıtları…

'UYKU HİJYENİNİN DÜZENLENMESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR'

Ergenlik döneminde etrafları dijital araçlarla çevrilen gençler, uyku süresini bir tür “vakit kaybı” olarak görüyor. Prof. Dr. Kolsal, mobil cihazların ve sosyal medyanın yoğun kullanımının, uyku düzenini olumsuz etkileyerek uykusuzluğa yol açtığını belirtti:

“Gençlerde uyku bozukluğunun en sık gördüğümüz nedenlerinden biri ekran ve teknoloji bağımlılığı. Maalesef günümüz ergenlerinde ve hatta çocuklarda bile bugün çok uzun süreler ekran kullanıldığını görüyoruz. Özellikle mobil cihazların kullanımının artması ve sosyal medyanın aşırı şekilde kullanılması sonucunda gençlerde ekran bağımlılığını görüyoruz. Bu durum, uykunun ve uyku saatlerinin gecikmesine yol açarak uyku döngüsünün bozulmasına neden oluyor. Dolayısıyla, uykusuzluk çeken çocuklarda uyku hijyeninin düzenlenmesi büyük bir önem taşıyor.”

Yazının Devamını Oku

Ebeveynler en çok bu hataları yapıyor! Çocuklara beslenme alışkanlığı kazandırırken dikkat etmeniz gereken 6 kritik nokta

28 Ağustos 2023

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki kafamızı nereye çevirsek karşımıza paketlenmiş ve genetiğiyle oynanmış gıdalar çıkıyor. Gelişim çağında olan çocukların hatta bebeklerin bile sık sık karşılaştığı bu gıdalar, beslenme bozukluklarına, obeziteye, kalp ve damar hastalıklarına varan problemlere yol açıyor.

Çocuklarımızı her ne kadar bu gıdalardan uzak tutmaya çalışsak da bazen birileri biz fark etmeden ikram edebiliyor ya da çocuk kreşteki, okuldaki arkadaşında görüp tadına bakabiliyor. Burada asıl mesele çocukları "zararlı" addedilen gıdalardan uzak tutmak değil, doğru bir beslenme düzeni kurmak ve çocuğun da bunu sevmesini sağlamak.

Peki ama fast food gıdaların son hızla yaygınlaştığı, sağlıksız paketli gıdaların hayatın vazgeçilmez parçası haline geldiği günümüzde, bir çocuğu brokoliyle, lahanayla, taze balık veya meyve-sebzelerle tanıştırmak nasıl mümkün olacak?

Çocuğunuzun arkasında elinizde tabakla "Bir kaşık da olsa sebze yesin" diye koşturuyor, sağlıklı beslensin diye bütün abur cuburları yasaklıyor ya da yemeklerini yemesi için zorlamak zorunda kalıyorsanız gelin konuya daha detaylı bir şekilde bakalım.

'BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK, ANNE, BABA VE BEBEK İLETİŞİMİNİ GÜÇLENDİRİR'

Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Çivilibal, "Beslenme, yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli ve zorunlu temel bir beceridir. İnsan yavrusunun yemek yeme alışkanlığı kazanması, bebeğin gelişim sürecinin bir parçasıdır. Bu alışkanlık ebeveynlerin rehberliği ve yardımıyla zamanla kazanılır. Çok küçük prematüre bebekler hariç, zamanında ve sağlıklı doğan tüm bebekler emme refleksi gelişmiş olarak doğarlar. Doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde çok aktiftirler ve annelerini emebilirler" dedi ve beslenme hakkında şunları söyledi:

"İlk 6 ay ideal beslenme şekli anne sütü ile beslenmedir ve anne memesini emme şeklindedir. Anne sütünün olmadığı durumlarda hazır mamalar, genellikle biberon yardımıyla ve yine emme şeklinde verilir. Altıncı aydan sonra anne sütü veya mamaya ilaveten ek gıdalarla beslenme başlar. Bebekler beslenme alışkanlığı kazanırken parmakları kullanmayı ve nesneleri ayırt etmeyi de öğrenir. Bu öğrenme süreci otonom bir durumdur ve bebeklerin büyümesini ve dünyayı tanımasını sağlar.

Çocuğa beslenme alışkanlığı kazandırılması, anne, baba ve bebek arasında kurulan iletişimi de güçlendirir. Bebeğin yemek yemesine yardımcı olmak onunla sıcak bir ilişki kurulmasını sağlar. Bebek, bu sıcaklığı ve ilgiyi hisseder, kendine güvenmesini sağlar. Sonuç olarak, beslenme eğitimi bebeğin beslenme becerisini kazanmasının yanı sıra onunla kurulan tüm ilişkileri geliştirir."

Yazının Devamını Oku

Derinlerden gelen alarm zilleri: Okyanusların sesi bize ne anlatıyor?

27 Ağustos 2023

Bilim dünyası şu günlerde okyanusların dibinden gelen seslerdeki artışların nedenini tartışıyor. Suyun altındaki büyük bir kısmı henüz keşfedilmemiş milyonlarca türün çıkardığı sesleri dinleyen bilim insanları aşırı avlanma, iklim değişikliği, kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle su altı yaşamının alarm verdiğini düşünüyor.

Dünya yüzeyinin neredeyse üçte ikisini kaplayan deniz ekosisteminin soluduğumuz havadan yediğimiz yiyeceklere, hava ve iklim modellerine kadar pek çok alanı etkilediğini anımsatan uzmanlar, okyanus yaşamı hakkında bilgilerimizin de çok sınırlı olduğunu belirtiyor.

Öyle ki, bilim insanları okyanusta yaşayan türlerin sadece yüzde 10’unun keşfedildiğini, tahminlere göre yaklaşık 2 milyon türün ise henüz bilinmediğini söylüyor.

Son yıllarda yaşanan iklim değişikliğinin okyanuslara olan etkisini araştıran bilim insanları, yeni teknolojilerle donatılmış dinleme cihazlarıyla okyanusun derinliklerindeki seslere kulak kabartmaya başladı.

Bilinen deniz türlerinin ses kayıtları, iklim değişikliği ve diğer insan etkileri nedeniyle okyanus ekosistemlerindeki değişiklikleri izlemelerine yardımcı oluyor. Peki denizlerdeki durum ne? Okyanusun sesini dinleyen uzmanlar yanıtlıyor…

BAZI BÖLGELER GİDEREK SESSİZLEŞİYOR

BBC Future Planet’te yayımlanan habere göre, bugün denizlerde bilim insanları tarafından bilinen yaklaşık 250 bin deniz canlısı türü yaşıyor. Bu türlerin çoğu da gerek avlanmak gerek kendini savunmak gerekse de çiftleşmek için farklı sesler çıkarıyor. Balinalar, yunuslar ve foklar ise milyonlarca yıl süren evrim sürecinde yönlerini bulmak ve iletişim kurmak için farklı ses dalgalarını denizin derinliklerine gönderiyor.

Yazının Devamını Oku

Tupac Shakur cinayeti dosyası 27 yıl sonra yeniden açıldı... 'Sokakların kanunu var, bu bilgiyi sır gibi saklayacağım'

26 Ağustos 2023

Rap müziğin tartışmasız en büyük ikonu Tupac Shakur’un 27 yıl önce işlenen cinayeti hâlâ büyük bir gizem. 1996 yılında henüz 25 yaşındayken ABD’nin Nevada eyaletine bağlı Las Vegas’ta bir suikasta kurban giden Shakur’u kimin öldürdüğü aydınlatılamadı.

Müziğin yanı sıra şair, senarist, oyuncu ve yapımcı olarak da tanınan Shakur’un ölümünün ardından birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Rap ikonun öldürülmesi Afro-Amerikalı gençler arasında ciddi ayrışmalara yol açtı.

Protest duruşuyla “alt kültürü” simgeleyen bir isim haline gelen Shakur’un öldürülmesi, 1990’ların başından beri ABD rap camiasında 'West Coast' (Batı Yakası-Los Angeles) ile 'East Coast' (Doğu Yakası-New York/Bronx) ayrımının derinleşmesine ve gençlerin birbirlerine “diss atmakla” (rap müzikte karşılıklı atışma) kalmayıp silah çekmesine neden oldu.

CİNAYETİN ARDINDAN AFRO-AMERİKALILAR İKİYE BÖLÜNDÜ

1998 yılında davayı derinleştiren dedektifler, cinayet şüphelisi olarak adı geçen Orlando Anderson'ın bir çete çatışmasında öldürülmesi sonrasında yeni ipuçları ve görgü tanıkları bulmaya çalışsa da başarısız oldu.

Aradan geçen bunca zamanda, siyahilerin yoğun olduğu mahallelerde bugün dahi çatışmalara konu olan yakın tarihin en ünlü soğuk davasıyla ilgili yeni gelişmeler yaşandı. Dedektifler, kimliği açıklanmayan yeni görgü tanıklarının ve cinayet gününe ilişkin bilinmeyen ayrıntıların peşine düştü.

Peki ama 27 yıl önce ne olmuştu? Kameralar, sahne ışıkları ve milyonlarca hayranın gözü önünde böylesi bir cinayet nasıl işlenmişti? Tupac Shakur cinayetinin ilginç hikâyesi…

Yazının Devamını Oku

Alzheimer riski haberleri endişe yarattı... 'Yüzde 70'i yanlış kullanılıyor' | 8 SORUDA MİDE KORUYUCU DOSYASI

25 Ağustos 2023

Günümüzde pek çok kişi yaşadığı mide rahatsızlığını hafifletmek için mide koruyuculara başvuruyor. Kısa süreli kullanımların yanında bu ilaçları uzun yıllar boyunca düzenli olarak alanlar da var. Ancak uzmanlar, uzun süre mide koruyucu kullanmanın çeşitli organ sistemlerine yönelik riskleri beraberinde getirdiğini belirtiyor.

Mide koruyucu ilaçların adı son olarak demans ve Alzheimer hastalığı riski ile birlikte anıldı. Geçtiğimiz günlerde, Amerikan Nöroloji Akademisi tarafından yayımlanan Neurology dergisinde yer verilen bir çalışmada, 4,5 yıldan daha uzun süre Proton Pompa İnhibitörü (PPI) türü mide ilacı kullanan 45 yaş ve üstü kişilerde, hiç ilaç almayan kişilere göre yüzde 33 daha fazla demans gelişme riski olduğu tespit edildi.

Araştırmanın yöneticisi ve Minnesota Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’ndan nöroloji profesörü Kamakshi Lakshminarayan, “Bu çalışma reflü ilaçlarının bunamaya neden olduğunu kanıtlamıyor. Yalnızca bir ilişki olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, ilacı kullanan hastalar doktorlarıyla konuşmadan önce herhangi bir değişiklik yapmamalı. Bu ilaçları aniden bırakmak, semptomların daha da kötüleşmesine neden olabilir. Bulgularımızı diğer büyük çalışma gruplarında doğrulamak ve olası bağlantıları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.

Ne var ki bu durum mide koruyucu ilaçların risklerini ve aşırı kullanımında yaşanabilecek olası senaryoları bir kez daha gündeme taşıdı. 

Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, mide koruyucu ilaçların gerçekten mideyi koruyup korumadığı, hangi hastalıklara neden olabileceğine dair merak edilenleri tüm ayrıntılarıyla hurriyet.com.tr için yanıtladı. İşte 8 soruda mide koruyucu dosyası…

1- Mide koruyucu ilaçlar gerçekten mideyi koruyor mu?

"Mide koruyucu ilaçlar" dendiğinde en sık akla gelen, en çok kullanılan grup proton pompa inhibitörleri yani engelleyicileri (PPİ) olan ilaçlardır. Bu ilaçların etken maddesi meprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol, lansoprazol gibi kimyasallardır.

Boğa, bu ilaçların asit pompası engelleyici olduğunu, kullanıldığı gün ve kısa dönemde mideyi tahriş edecek asidi azalttığından dolayı midenin mukozasının ve ülserlerin daha hızlı iyileşmesini sağladığını belirterek, "Yani halk arasında kullanılan mide koruyucu tabiri doğru, proton pompa inhibitörü ilaçlar mide koruyucu ilaçlardır" dedi.

Yazının Devamını Oku

Kayıplar her geçen gün artıyor... Kredi kartı dolandırıcılarından nasıl korunacağız? | 7 SORU 7 CEVAP

21 Ağustos 2023

Son yıllarda dünyanın dört bir yanında kredi kartı dolandırıcılığına maruz kalanların sayısı hızla artıyor. Türlü yollara başvuran dolandırıcıların hedefinde genelde internet alışverişi yapan kullanıcılar bulunuyor. Kişisel bilgilerin peşine düşen dolandırıcılar, kullanıcıların hesaplarından toplamda milyonlarca TL çekebiliyor. 

Banka hesap bilgileri çalınan kişiler çoğunlukla bunu fark etmekte geç kalıyor. Dahası hesaplardan çekilen küçük tutarlar ya da kredi kartı ile yapılan harcamalar dikkatli incelenmediğinde gözden kaçabiliyor.

Kart bilgilerinin çalındığını ve hesabından para çekildiğini fark edenler ise yaşadıkları şok ve panikle ne yapacaklarını bilemiyor. Bilişim uzmanı Alev Akkoyunlu bu durumla karşı karşıya gelen kullanıcıların yapması gerekenleri tek tek sıraladı.

1) ALIŞVERİŞ YAPACAĞINIZ SİTENİN GÜVENİLİR OLDUĞUNDAN EMİN OLUN

Alışveriş yaparken öncelikli olarak güvenilir siteleri tercih etmeye özen gösterin. Bunun haricinde markalı ürünleri normal fiyatının çok altında satan sitelere de şüpheyle bakılmalı.

"Alışveriş sitelerinde yapılan işlemlerde birkaç basit kurala uymak, güvenli alışverişin temelini oluşturur. Herhangi bir internet sitesinin güvenli olup olmadığı çeşitli güvenlik kriterleri ile belirlenir" diyen Akkoyunlu şunları söyledi:

"Öncelikle sitenin sol tarafında bulunan güvenlik işaretinin durumunu kontrol edin. Yuvarlak ya da üçgen içinde ünlem işareti varsa, site tehlikeli riskler barındırıyor olabilir. Asma kilit işareti bulunuyorsa, güvenlik kriterinin ilk aşaması tamamlanmış olur. İkinci olarak ödeme işlemlerinin yer aldığı tarayıcı çubuğunda bulunan “https” etiketinin doğru bir şekilde yazılmış olması gerekir. Ayrıca sonu “.biz” veya “.info” ile biten alan adları da genellikle güvenilir olmaz ve uzak durulmasını tavsiye ederiz.

Söz konusu site bu aşamaya kadar teknik olarak güvenilir olsa da yine de saldırganları ele veren birçok unsur bulunur. Dilde yapılan hatalar, bilgilerin doğruluğuna dair şüphe yaratır. Firma bilgilerinin de eksiksiz şekilde yazılması gerekir. 

Yazının Devamını Oku

BİR SORUDAN FAZLASI | İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı?

15 Ağustos 2023

Çalışanların iş ve özel hayat arasında kurdukları dengeyle ilgili tartışmalar son yıllarda hem ülkemizde hem de dünyada sık sık tartışılıyor. Pek çok ülkede denenen haftada 4 gün çalışma, Fransa'da bir yasayla güvence altına alınan mesai saatleri dışında çevrimiçi olmama özgürlüğü gibi uygulamalar gündemden düşmüyor. 

Tartışmanın ayaklarından birini de günlük çalışma saatleri oluşturuyor. 'İş hayatında başarılı olmak için günde kaç saat çalışılmalı?' sorusu, çalışanları da işverenleri de ikiye bölüyor. Bir taraf özellikle kariyerinin başındaki kişilerin işi öğrenip ilerleyebilmek için herkesten fazla çalışması gerektiğini savunurken, diğer taraf önemli olanın çok değil verimli çalışmak olduğunu günlük çalışma süresinin artmasının verimi düşüreceğini belirtiyor.

Geçtiğimiz günlerde Business Insider’da yer alan bir haberde de ABD’deki büyük şirketlerin çalışanlarının konuya ilişkin yorumları aktarıldı. Habere göre, farklı sektörlerdeki çalışanların görüşlerini paylaştığı anket uygulaması Blind üzerinden yapılan araştırmada, çalışanların günde yalnız birkaç saatlerini 'verimli çalışarak' geçirdiği ortaya çıktı.

Ankete katılan bir yazılım mühendisi, her iş gününde yaklaşık üç ila üç buçuk saat odaklanarak çalıştığının altını çizerken “İş yerinde motivasyonumu ve odaklanma yeteneğimi yeniden kazanmak için öncelikle 2 saatlik bir araya ihtiyacım oluyor” ifadelerini kullandı.

Peki iş hayatında başarının yolu gece gündüz çalışmaktan mı yoksa verimli olmaktan mı geçiyor? Özellikle kariyerinin en başındaki kişiler başarılı olabilmek için kaç saat çalışmalı? Bu soruları hem çalışanlara hem de uzmanlara sorduk. 

‘SEKİZ SAATTEN FAZLA ÇALIŞMAK İNSAN SAĞLIĞINI VE PSİKOLOJİSİNİ BOZAR’

Tuğba I. (34)

Yazının Devamını Oku

Denizlerdeki köpekbalığı türlerinin sayısı hızla artıyor... Bu ne anlama geliyor? 'Bu gizemi çözmemiz uzun zaman aldı'

13 Ağustos 2023

Her şey bir köpekbalığı yumurtasının keşfiyle başladı.1989 yılında Avustralya’da bilim insanları bazı köpekbalığı türlerinin yavru doğurmak yerine bıraktıkları 'deniz kızı çantası' adı verilen deriden yumurta keselerini buldular. Fakat bu keselerin üst kısmında bulunan belirgin çıkıntılar diğer türlerin deniz kızı çantalarına hiç benzemiyordu. Bu durum deniz biyologlarının hiç tanımadıkları bir türle karşı karşıya oldukları anlamına geliyordu.

Keseler, Avustralya'nın kuzeydoğusunda bulunan Rowley Shoals Mercan Adası yakınlarında bulunmuştu. Ancak bu keşif, cevaptan çok soruya neden oldu. Köpekbalıklarının yumurtlama sahasında bulunan bu örnekler hangi türe aitti? Yumurta keseleri neden bilinenden farklı bir görünüşe sahipti?

Uzmanlar 30 yıldan fazladır sayıları artan köpekbalığı türleri karşısında bu soruların cevaplarını bulmak için çalışıyor.

İklim değişikliğine meydan okuyan ve okyanusun en etkileyici avcılarından olan köpekbalıklarının 21'nci yüzyılda hâlâ yeni türlerinin keşfedilmesinin nedeni ne? İşte, derin maviliklere hâkim olan avcılar hakkında bilmediklerimiz…

ARŞİVDEN ÇIKAN GİZEMLİ YUMURTA

Bilim insanları 1980’lerin ortasına kadar, 20 santimetrelik cüce fener köpekbalıklarından devasa plankton yiyen balina köpekbalığına kadar yaklaşık 360 köpekbalığı türü tespit etmişti. Ancak 40 yıl gibi kısa bir sürede bu sayı neredeyse yüzde 40 oranında artış gösterdi. Bugün bilinen köpekbalığı türlerinin sayısının 500’ü geçtiği düşünülüyor.

Yazının Devamını Oku

Bu gerçekten oldu mu? Tarihin en tuhaf karşılaşması... 149 gol attılar! Kazanan takım maç boyunca topa bir kez dokundu

8 Ağustos 2023

Bol gollü futbol karşılaşmaları seyir zevki ve heyecan yüksek olduğu için sporseverler tarafından uzun yıllar geçse de unutulmuyor.

Geçtiğimiz haftalarda Alman ligi Bundesliga ekiplerinden Bayern Münih, hazırlık maçında karşılaştığı Rottach Egern'i gol yağmuruna tuttu. İlk yarı 18-0, maç sonucu ise 27-0 bitti. Son yılların en bol gollü karşılaşmasının sonrasında akıllarda “Tarihin en bol gollü maçı hangisi?” sorusu dolaşıyor.

Tarihte eşi benzeri görülmemiş ve hatta maç esnasında taraftarların bile sıkılıp tribünleri terk ettiği karşılaşma, 2002 yılında Madagaskar Şampiyonlar Ligi play-off’larında oynandı.

31 Ekim 2002 tarihinde oynanmış, en yüksek maç skoru olarak Guinness Rekorlar Kitabına giren karşılaşmada, AS Adema rakibi Stade Olympique de l'Emyrne (SOE) karşısında 149-0 galip gelerek tarihin belki de en tuhaf maçına imza attı.

Fakat sanıldığı gibi golleri AS Adema rakibine atmadı, SO l'Emyrne kendi kalesine gönderdi.

Tarihin en ilginç maçında neler yaşandı? İşte ayrıntılar…

AFRİKA ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE İKİNCİ TURA ÇIKARAK PEK ÇOK KİŞİYİ ŞAŞIRTTILAR

İlk duyduğunuzda kulaklarınıza inanamadığınız bu olay bir spor efsanesi haline geldi. Nasıl olmuştu da profesyonel bir futbol takımı bir maçta topa sadece bir kez dokunarak maçı böylesi ezici bir farkla kazanmıştı. Bir takım kendi kalesine gol atarak nasıl böylesi bir farkla yenilmeyi kabul etmişti?

Yazının Devamını Oku

Gerçekten varlar mı? NASA dünya dışı varlıkları mercek altına aldı: Gözler UFO'ların üzerinde!

6 Ağustos 2023

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), tarihinde ilk kez “tanımlanamayan uçan cisimler” yani UFO olarak bilinen nesneleri ciddiye aldıklarını açıkladı. Bu açıklamanın ardından konu ABD Kongresi'nin gündemine taşındı.

NASA başta olmak üzere devlet kurumlarının yıllarca bilgi sakladığı iddiasının dile getirilmesinin ardından bir grup Temsilciler Meclisi üyesi, dünya dışı varlıklarla ilgili özel bir komite kurulmasını talep etti.

Demokrat Milletvekili Jared Moskowitz ve Cumhuriyetçi Milletvekilleri Anna Paulina Luna, Tim Burchett, Matt Gaetz, Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy'e konuya ilişkin bir mektup gönderdi. 14 yıl istihbarat görevlisi olarak çalışan ve 26 Temmuz günü düzenlenen Temsilciler Meclisi oturumunda konuşan David Grusch, ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) Kongre'ye  UAP’ler hakkında gerekli bilgiyi vermediği iddiasına atıfta bulundu.

 

Kasım 2004'te gözlemlenen, yuvarlak şekli ve saydam beyaz rengi nedeniyle "Tic Tac" adı verilen nesneyle ilgili videodan bir kare. ABD Savunma Bakanlığı New York Times'a sızdırılan videonun doğruluğunu daha sonra teyit etti.

ABD kamuoyu uzun yıllardır UAP’lerin varlığını tartışıyor. 2017 yılında New York Times gazetesi, Pentagon'un ne olduğu anlaşılamayan uzay olgularını soruşturmak üzere gizli bir proje yürüttüğünü yazmıştı. Eski Nevada Senatörü Harry Reid’in desteklediği proje bir süre sonra “51. Bölge” olarak anılmaya başlamıştı.

Peki ama tartışmalara konu olan bu olayların ne kadarı gerçek? ABD kamu kuruluşlarının UAP'leri bu kadar ciddiye almasının nedeni ne? Dünya dışı varlıklar gerçekten var mı? Güncel tartışmalara yakından bakalım…

EĞİTİM UÇUŞUNDA GÖRÜLEN ESRARENGİZ CİSİM

Yazının Devamını Oku

Yazın en sıcak gününde serin kalmak mümkün mü? Uzmanlar yöntemleri açıklıyor…

26 Temmuz 2023

Yurt ve dünya genelinde bir süredir mevsim normallerinin üstünde seyreden hava sıcaklıkları bebek, yaşlı ve kronik rahatsızlığı bulunan pek çok insanı ciddi şekilde etkiliyor. Rekor değerlere çıkan ve önümüzdeki günlerde de sürmesi beklenen sıcak hava nedeniyle uzmanlar dikkatli olunması ve özellikle öğle saatlerinde evden çıkılmaması yönünde uyarılarda bulunuyor.

İç Hastalıkları Uzmanı Aytaç Karadağ, aşırı sıcaklardan ötürü nefes alamadığımız bu günlerde termometrede yazan sıcaklık değerinin aslında vücudumuza tesir eden sıcaklıktan çok daha farklı olduğunu bir örnekle anlattı:

“Nemin sıfır olduğu 29 ˚C sıcaklığı 26 ˚C gibi hissederken, nemin yüzde 80 olduğu 29 ˚C sıcaklığı 36 ˚C gibi hissederiz. Hissettiğimiz sıcaklık 32-40 ˚C olduğunda ısı krampları ve yorgunluk yaşarız. 40-54 ˚C arasında olduğunda ısı bitkinliği yaşarız. 54 ˚C ve üzeri hissettiğimizde ise sıcak çarpması yaşayabiliriz.”

SICAK HAVA DALGALARI 60 YIL ÖNCESİNE KIYASLA 45 GÜN DAHA UZUN

Yüksek sıcaklar evlerde de ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor. Environmental Health Perspectives dergisinde yayımlanan bir araştırma, 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda bebek ani ölüm riskinin 5 kat arttığını ortaya koydu.

Uzmanlar, yaşlılarda ise kronik solunum hastaları başta olmak üzere özellikle KOAH hastalarında, aşırı terleme, göğüste sıkışma hissinde artış, nefes darlığı, tansiyonun yükselmesi ve kötüleşme hissi yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.

Haftanın en sıcak günleri ülkenin batı ve güney kesimlerinde bugün, iç kesimlerde ise yarın yaşanacak. Uzmanlar, sıcaklıkların 40-45 derece arasında seyredeceğini söylüyor.

 Sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir yanındaki sıcaklıklarda gözle görülür bir artış var. Sıcaklıkların uzun sürmesi sıcak çarpması vakalarında artışa neden oluyor. 2018 Ulusal İklim Değerlendirmesi’ne göre, sıcak hava dalgaları 60 yıl öncesine kıyasla 45 gün daha uzun yaşanıyor.

Yazının Devamını Oku

Gilgo Plajı katili mahkeme karşısında: 7 soruda ABD'yi sarsan cinayetlerin arka plânı...

25 Temmuz 2023

ABD’nin New York eyaletinde bir mimar, Long Island'da işlenen ve yıllardır çözülemeyen en az 10 cinayetle bağlantılı olduğu gerekçesiyle hakim karşısına çıkarıldı.  

Aralık 2010'da Long Island’ın güneyinde yer alan Gilgo Plajı yakınlarında bulunan insan kalıntılarını inceleyen dedektifler, sekizi kadın 10 kişinin cesediyle karşılaştı. Başta ABD basını olmak tüm dünyada geniş yankı uyandıran cinayetlerin kimin tarafından işlendiği uzun zamandır belirsizliğini koruyordu.

O günden beri delil toplayan dedektifler, toplum içinde çok iyi saklanmış bir seri katili yakalamayı başardı. New York eyaletinde mimarlık yapan 59 yaşındaki Rex Heuermann'ın 2009 ve 2010 yıllarında işlenen 3 kadın cinayetiyle bağlantılı olarak gözaltına alındığının ve hâkim karşısına çıkarılacağı haberi, hem yakın çevresinde hem de ülke genelinde şok etkisi yarattı. 

Heuermann, Aralık 2010'da Gilgo Plajı yakınlarındaki bir park yolunda cesetleri bulunan üç kadını öldürmekle suçlanıyor. Dedektifler, Heuermann’ın diğer kurbanlarla bir ilişkisi olup olmadığını araştırsa da katilin bu ölümlerden sorumlu olma ihtimalinin son derece yüksek olduğunu belirtiyor. 

Peki ama dünyanın konuştuğu ‘Gilgo Plajı cinayetleri’ nasıl işlendi? Uzmanlar katile nasıl ulaştı? İşte 7 soruda kan donduran bir seri katilin yakalanma hikâyesi…

Grafik: Harun Elibol

1) KURBANLAR KİMLERDİ?

Aralık 2010'da Suffolk County Polis Memuru John Mallia ve köpeği, Gilgo Plajı’nda kayıp bir kişiyi ararken tesadüfen insan kalıntılarına denk geldi. Olayı araştıran dedektifler cesedin, Temmuz 2009'da ortadan kaybolan 24 yaşındaki bir seks işçisi olan

Yazının Devamını Oku

120 bin yılın en sıcak temmuz ayını yaşıyoruz! Önümüzdeki dönemde dünyayı ve Türkiye'yi neler bekliyor? '2024'te çok daha sıcak bir temmuz geçirebiliriz'

21 Temmuz 2023

İklim bilimciler, dünya genelinde geçen hafta 3 kez üst üste son 120 bin yılın sıcaklık rekorunun kırıldığını duyurdu. Ülkemizde de Aydın ve Manisa gölgede 42 dereceyi gördü. Meteorologlar, önümüzdeki hafta sıcaklıkların tekrar yükseleceğini, hatta bir önceki dalgadan bile daha sıcak olacağını belirtiyor.

Atmosferdeki karbondioksit seviyesinin yükselmesi ve El Nino'nun etkisiyle birçok ülkede sıcak dalgaları yaşanıyor. Sıcaklıkların artması Avrupa’da da peş peşe kırmızı alarm verilmesine yol açtı. 

Peki ama yüksek sıcaklıklar daha ne kadar devam edecek? Önümüzdeki dönemde bizi neler bekliyor?

Grafikler: Harun Elibol

SICAKLIKLAR 1800'LERDEN BERİ REKOR SEVİYEYE ULAŞTI

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) geçtiğimiz hafta için yaptığı değerlendirmede, 1850’den bu yana dünya genelinde bu kadar yüksek derecelerin kaydedilmediğini açıkladı. WMO'nun iklim hizmetleri direktörü Prof. Dr. Christopher Hewitt, The Guardian'a yaptığı açıklamada, “Bilinmeyen bir dönemdeyiz. El Nino daha da güçlendikçe daha fazla rekor bekleyebiliriz ve bu etkiler 2024’e kadar uzayacak. Bu, gezegen için endişe verici bir haber” dedi.

Bu görüş Leipzig Üniversitesi'nde atmosferik radyasyon alanında araştırmalar yapan öğretim üyesi Karsten Haustein tarafından da desteklendi. Haustein yaptığı açıklamada, “Temmuz ayının şimdiye kadarki en sıcak ay olma ihtimali var... 'Şimdiye kadarki' derken 120 bin yıl önceki Eemiyan döneminden bu yana demek istiyorum” ifadesini kullandı.

İklim bilimciler özellikle, son 10 yılda görülen sıcaklıkların 1800'lerden bu yana rekor seviyeye ulaştığına işaret eden gözlemler ışığında, dünyanın ortalama sıcaklığının, buzul çağının sona erdiği 120 bin yıl önceki dönemden beri bu kadar yüksek olmadığına dikkat çekiyor.

Yazının Devamını Oku

Gözden kaçan tehlike: Yaz depresyonu... Sebebi çok, fark edilmesi zor

16 Temmuz 2023

Son yıllarda yapılan araştırmalar, insanların yaz aylarında da mevsimsel depresyon riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar bazı kişilerin yılın en canlı günlerinde yaz depresyonuna girebildiğini belirtiyor.

Yaz depresyonu hiçbir şeyden keyif alamama, dikkat dağınıklığı, uykusuzluk, iştah kaybı gibi belirtilerle kendini gösteriyor. 

Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu olarak adlandırılan bu durumla ilgili ABD’de bulunan Georgetown Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde araştırmalar yapan psikiyatrist Norman Rosenthal, “Bu sorunu önemsemek ve üzerinde daha fazla çalışmak gerekiyor" ifadesini kullandı.

The Washington Post'a yaptığı açıklamada, yaz ve kış aylarında yaşanan semptomların farklılık gösterdiğini belirten Rosenthal, kış depresyonunda kişilerde aşırı uyuma, yemek yeme ve halsizlik gibi belirtiler gözlenirken yaz depresyonunun bunun tam tersi olduğunu söyledi.

YAZIN KİŞİNİN DEPRESYONDA OLUP OLMADIĞINI ANLAMAK DAHA ZOR

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş de "Yaz depresyonunun en belirgin belirtileri arasında huzursuzluk, irritabilite (sinirlilik), uyku problemleri, iştah değişiklikleri, anksiyete ve odaklanma güçlüğü yer alabilir. Klasik ve tipik olarak depresyon; eve kapanma, ‘depresyon battaniyesi’ altında acıklı filmler izleme, hareketsiz kalma, sosyalleşmeme vb. gibi kış aylarına özgü davranışsal belirtilerle beraber anılır ve resmedilir" dedi ve ekledi:

"

Yazının Devamını Oku

Türkiye'de 80 milyon teknik direktör var ama... Futbol maçlarına doğru gözle bakıyor muyuz? İşte bir futbol karşılaşmasını profesyonelce izlemenin 10 yolu...

9 Temmuz 2023

Dünyanın en çok taraftarı olan ve ses getiren spor dallarının başında futbol geliyor. Milyonlarca izleyicisi ve yüz binlerce futbol kulübüyle küresel bir pazar halini alan bu spor dalını takip etmek ise hayatın vazgeçilmez bir parçası halini aldı.

Ama futbol maçını bir sempatizan olarak izlemekle, bir profesyonel gibi takip etmek farklı şeyler. Milyonlarca taraftarın aynı anda soluk aldığı, aynı anda heyecanlandığı karşılaşmaları nasıl izlemek gerekiyor?

İşte site 10 maddelik bir ipucu…

‘TOPUN NEREYE GİDECEĞİNE KARAR VEREN, TOPA SAHİP OLAN OYUNCU DEĞİLDİR’

Yeşil sahada top koşturan futbolcuların öncelikli hedefi doğru pozisyonlara girerek rakibi yenmek. Bunu başarmak için de sahada top koşturan 22 futbolcu, farklı oyun planını devreye sokuyor. Müsabaka esnasındaki en önemli şey ise rakip takımın stratejisini doğru şekilde analiz etmek. Futbolcular ve antrenörler yıllarca bu yeteneklerini geliştirebilmek için çeşitli yöntemler üzerinde çalışıyor.

Hollanda’nın 14 numaralı formasıyla özdeşleşen efsanesi Johan Cruyff, “Çoğu durumda topun nereye gideceğine karar veren, topa sahip olan oyuncu değildir. Topsuz oyunculardır. Bir sonraki pası onların koşu aksiyonları belirler” der.

Koşu aksiyonları ve oyunun topsuz kesiminde girilen pozisyonların sayısı sonsuzdur. Bu nedenle yüzeysel bir futbol seyircisinin bu oyunları ilk bakışta fark etmesi oldukça güç olabilir. Öncelikle yapılması gereken, toplu oyuncuya değil arkada devam etmekte olan oyuna odaklanmak gerekiyor.

1) TOPA BAKMAYIN!

Yazının Devamını Oku

'Baba, çaldığım Picasso'yu geri vermeme yardım eder misin?' 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...

5 Temmuz 2023

ABD'nin Milwaukee şehrinde düzenlenecek bir sergi için Paris'ten yola çıkan Picasso’nun meşhur tablosu “Portrait of a Woman and a Musketeer” 1969 yılının şubat ayında Boston'da Logan Havaalanı'nın yükleme bölümünde kayboldu.

FBI’ı alarma geçiren olaydan iki ay sonra, tablo kimliği belirsiz kişiler tarafından Güzel Sanatlar Müzesi'nin kapısına bırakıldı.

Peki filmlere konu olabilecek kayboluş hikâyesinde neler yaşandı? İşte yıllar sonra ortaya çıkan ayrıntılar…

* * * * *

Şubat ayının sonlarında uzun süren kar yağışı Boston'ı felç etmişti. Havaalanı da dahil olmak üzere, tüm şehir metrelerce karın altında kalmıştı ve kargo uçaklarının teslimatları ciddi şekilde aksamıştı. Büyük konteynerler devrilmiş, değerli kargolar ortalığa saçılmıştı.

Konteynerlerin birinde bulunan ve o günkü piyasa değeri on binlerce dolar olan bir Picasso tablosunun kayıplara karıştığının duyulması şehirde büyük bir infiale neden oldu.

'BUNDAN NASIL KURTULACAĞIZ?'

Forkliftten düşen bir sandık havaalanında görevli Bill Rummel’ın önüne yuvarlanmış, genç adam da tablodan bihaber halde kargoyu arabasının bagajına götürmüştü.

Yazının Devamını Oku

Okyanusların derinliklerindeki gizem: Denizlerde kaç gemi batığı var?

30 Haziran 2023

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) dünya sularında ikisi binlerce yıllık üç yeni gemi batığı bulunduğunu açıkladı. Bilim insanları ve tarihçiler karanlık sulardaki gemi batıklarının sırlarını birer birer ortaya çıkarırken derinlerde daha kaç batık bulunduğu sorusu geçerliliğini koruyor.

UNESCO son olarak Orta Akdeniz’deki “Skerki Bank” isimli resif alanında ikisi milattan önceye, üçüncüsü ise 19 veya 20'nci yüzyıla ait üç gemi enkazı bulunduğunu duyurdu.

Bilim insanları tarafından gün yüzüne çıkarılan üç yeni enkaz, dünya denizlerinde kaç gemi batı bulunduğu sorusunu da bir kez daha gündeme getirdi.

Küresel Deniz Batıkları Veritabanı’na göre, dünya genelinde 250 binden fazla batık gemi olduğu biliniyor. Ancak bunlardan bazıları hâlâ kayıp. Resmî kayıtlara göre sadece İkinci Dünya Savaşı’nda 15 bin geminin battı. UNESCO tarafından yapılan yeni analiz, okyanuslarda keşfedilmemiş binlerce gemi enkazı olduğuna işaret etti.

Peki bu gemilerin izini sürmek mümkün mü?

Antikitera adası

İYON DENİZİNDEN ÇIKAN ROMA MİRASI

İnsanlık suyun altındaki gizemleri çözmek için sürekli yeni buluşlara imza atıyor. Tarihi eski çağlara uzanan batıkların gün yüzüne çıkarılması, geçmişteki yemek alışkanlıklarından, günlük kullanım nesnelerine kadar büyük bir tarihsel mirası keşfetmeyi sağlıyor.

Yazının Devamını Oku

Komşusuna kızan ringe davet ediyor: Peru'nun iyileşen yaraları Takanakuy Festivali

29 Haziran 2023

Dünyanın pek çok yerinde asırlardır devam etmekte olan birbirinden ilginç festivaller bulunuyor. Kültürü, tarihi ve toplumsal ilişkileri yansıtan festivaller arasında en ilginçlerden biri, Peru’nun Chumbivilcas eyaletinde düzenleniyor.

Deniz seviyesinden 3 bin 600 metre yükseklikte And Dağları'nın eteklerinde bulunan Chumbivilcas'ın başkenti Santo Tomas’ta her yıl Aralık ayında düzenlenen Takanakuy Dövüş Festivali'nde kişisel husumetler ve anlaşmazlıklar taraflar arasında yapılan yumruk yumruğa kavgalarla son buluyor.

Dövüşlerde amaç stresten ve sıkıntılardan arınıp ruhu temizlemek… Bütün yıl boyunca kasabanın sakinleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve içlerinde biriken öfke bu toplu dövüş festivalinde yumruklar ve tekmeler halinde açığa çıkıyor.

İntikam ve hesaplaşma isteğiyle yanıp tutuşanlar, patronuyla, iş arkadaşıyla veya sürekli gürültü çıkartan komşusuyla bu festivalde karşı karşıya geliyor ve içlerindeki öfkeyi dindirebiliyor. Festival ilk bakışta 'ilkellik' gibi görünse de Chumbivilcas halkının tarihini ve derin kültürel kodlarını yansıtması açısından oldukça ilgi çekici bir etkinlik olarak kabul ediliyor.

Takanakuy festivalinde, Nestor Gabina ve komşusu Gabriel Anaya dövüş meydanında karşı karşıya. Uzun süredir komşu olan Gabina ve Anaya, arsalarını bölen sınır çizgisi için kavga ediyor. Anlaşmazlığı mahkemeye taşıyan ikili, kararı beklemeden 'er meydanına' çıktı. Birkaç dakika süren kavgada hakem resmi bir galip ilan etmeden onları ayırdı. Kavganın ardından gözyaşı dökerek birbirine sarılan ikili alanı terk etti. Fotoğraf: AP

HUZUR BULMAK VE TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAMAK İÇİN DÖVÜŞÜYORLAR

And Dağları’nda zorlu şartlar altında büyümek, fırtınalarla mücadele etmeyi ve kıt kaynaklarla yaşamayı insana öğretiyor. Erkekler, kadınlar hatta çocuklar, bu hayatta kalma mücadelesinde kavgacı kişilikleriyle ön plana çıkıyor. Santo Tomas halkı bu karakter özellikleriyle ülkenin geri kalanından ayrılıyor.

Ziyaretçilerin gözünü korkutan bu kavgacı kasaba sanılanın aksine huzur bulmak ve toplumsal barışı sağlamak için dövüşüyor. Eşarplarla sarılan elleriyle birbirine vuran rakipler tüm öfkelerine rağmen kavga öncesi ve sonrasında dostça sarılıyor. Dövüşler  dökülen kanı ve iyileşen yaraları simgeliyor.

Yazının Devamını Oku

Akıllı telefonlar, kablosuz kulaklıklar, hız sabitleyiciler, kontrollü uçuş sistemleri... Apollo Ay misyonu teknolojiyi nasıl değiştirdi?

22 Haziran 2023

Amerikan Ulusal Havacılık Dairesi (NASA) astronotları Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, 1969'da Ay'da ilk adımlarını attıklarında teknolojik anlamda dünyanın kaderi değişti. Aradan geçen 54 yılda uzay teknolojileri alanında pek çok yeniliğe imza atan NASA mühendisleri, bugün kullandığımız teknolojik cihazların atalarını Apollo projesi kapsamında geliştirdi.

İlerleyen yıllarda Armstrong ve Aldrin’in izinden giden pek çok bilim insanı oldu. Bunlardan biri de, Astronot Mike Massimino...

1996 yılında NASA 16'ncı Astronot Grubu'nda yer alan Massimino, ilk Ay yolculuğundan nasıl etkilendiğini BBC'ye şu ifadelerle anlattı:

“Armstrong ve Aldrin’in yapmış olduğu yolculuk bana ilham vermişti. Bunun yüzyıllardır gerçekleşmiş en önemli şey olduğunu düşünüyordum.”

Uzay yarışının yarattığı büyülü dünyadan etkilendiğini ve Armstrong’u bir idol olarak gördüğünü itiraf eden Massimino, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) makine mühendisliği alanında doktora derecesiyle mezun olduktan sonra, 1996 yılında NASA astronotu olarak seçildi.

Ulusal Havacılık Dairesi için iki önemli uzay görevine katılan Massimino, Hubble Uzay Teleskobunun yörüngeye yerleştirilmesi ve kurulması çalışmalarına katıldı.

Uzak gezegenleri, yeni yıldız kümelerini tespit etmede kullanılan Hubble Teleskobu, NASA'nın belki de en önemli başarılarından biri olarak tarihe geçti. Uzay teknolojilerinde peşi sıra gerçekleşen devrim niteliğindeki buluşlar, bütün bilişim endüstrisine de etki etti.

Sadece bu da değil, yakın gelecekte uzak gezegenlere yolculuk edeceklerinden emin olan bilim insanları, uzay araştırmaları kapsamında birçok devrim niteliğinde çalışmaya imza attı. Bugün elimizden düşmeyen akıllı telefonlar da Apollo Ay projesinin dolaylı sonucu olarak ortaya çıktı.

Yazının Devamını Oku

Elinde bir poşetle kapıdan içeri girdi, söyledikleri polisleri bile şoke etti! Kurbanının kimliği 25 yıl sonra tespit edildi

18 Haziran 2023

Takvimler 3 Kasım 1998’i gösterirken yüzünde donuk bir ifade, elinde de plastik bir poşet bulunan tuhaf bir adam, ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Humboldt County Şerif Bürosu'nun kapısından içeri adım attı.

Wayne Adam Ford ismindeki adam, şerifin ofisine girdi ve seri katil olduğunu itiraf etti. Ford'un elinde tuttuğu poşette ise kurbanlarından birinin vücut parçaları bulunuyordu.

Bu itirafla büyük bir şok yaşayan yetkililer, geniş çaplı soruşturma başlattı. Dedektifler, geçmişte ABD ordusunda Deniz Piyadesi olarak görev yapmış olan, o sırada da uzun yol şoförü olarak çalışan Ford’u sorguya çekti.

Sorgu esnasında oldukça sakin olan Ford, Ekim 1997’de Humboldt ilçesine bağlı Eureka'nın kuzeyinde yer alan Ryan Slough nehrinde gövdesi bulunmuş maktul de dahil dört kadını öldürdüğünü dedektiflere itiraf etti.

Ford'un itirafından 10 ay önce Ocak 1998'de Clam Sahili civarında da bir kadın bedenine ait parçalar bulunmuştu. Bu parçalarla Ford'un şerif bürosuna getirdiği parçaların aynı kadına ait olduğu anlaşıldı. Ford'un ifadesinde kamp kurduğunu söylediği yerin civarında yapılan incelemelerde, aynı kadına ait başka parçalar da tespit edildi.

MAHKEMEDE KAFA TRAVMASI GEÇİRDİĞİNİ SÖYLEDİ

Mahkeme karşısına çıkarılan Ford, Kasım 1980'de sarhoş bir sürücünün arabasına çarpması sonucu yaşadığı trafik kazasında kafa travması geçirdiğini, 19 gün komada kaldığını, o tarihten itibaren beyin faaliyetlerinde gerileme olduğunu, kişilik bozukluğu yaşadığını ve psikolojik tedavi gördüğünü ifade etti.

Yazının Devamını Oku

Karlar altında 15 kişilik bir adada yaşıyorlar, market alışverişi için bile 8 saatlik yol gidiyorlar... 'İlk şokun ardından nasıl hazırlanmamız gerektiğini öğrendik'

13 Haziran 2023

Dev yüzölçümüyle Dünya yüzeyinin yüzde 7'sini kaplayan Kanada, yılın 130 gününü karlar altında geçiriyor. Özellikle kış aylarında yoğun kar yağışı ve soğuk hava, yaşam koşullarını zorlaştırıyor. 

Kanada'nın Temagami Gölü'ndeki 203 no’lu adada yaşayan Dominique Nobes için ise durum bundan biraz daha ileride. 15 kişilik adada doğayla iç içe yaşayan Dominique ve Rielly Nobes çifti, market alışverişi için bile 8 saat süren bir yolculuğa katlanmak zorunda kalıyor. 

32 yaşındaki Dominique adadaki hayatını kayıt altına alan TikTok paylaşımlarıyla sosyal medyada hızla popülerleşti. Genç kadın, paylaşımlarında özellikle fırtınalı havalarda günlerce eve kapandıklarını ama buna rağmen ada hayatının oldukça keyifli olduğunu anlatıyor.

Dilerseniz zor şartlara ve tekdüzeliğe rağmen oldukça eğlenceli günler geçiren Nobes’un ilginç dünyasına bir göz atalım…

Çizim: Harun Elibol

MARKET ALIŞVERİŞİNE KIZAKLARLA GİDİYORLAR

Öncesinde, Ontario'daki küçük bir kasaba olan Manitouwadge'de yaşayan ve 4 Nisan 2018'de adaya taşınmaya karar veren çift, çetin ada hayatını yansıtan TikTok gönderileri sayesinde 100 bin takipçiye ulaştı.

Insider’a konuşan Dominique, izole bir hayatı tercih ettiklerini ve pek çok kişinin adım atmaya dahi cesaret edemeyeceği adada kendilerine ait küçük bir işletme kurduklarını söyledi. 

Yazının Devamını Oku

Yeşil sahaların yürüyen egosu Ibrahimovic veda etti... 'Zlatan futboldan değil, futbol Zlatan’dan emekli oldu!'

11 Haziran 2023

“Zlatan futboldan değil, futbol Zlatan’dan emekli oldu!”

Paris Saint-Germain'de forma giyen Sergio Ramos’a ait bu sözler, Zlatan Ibrahimovic’in emekliliğinin en doğru özeti belki de...

İtalya Serie A takımlarından Milan’da forma giyen efsane futbolcu Ibrahimovic, geçtiğimiz pazar günü oynanan ligin 38. ve son maçında unutulmaz bir vedayla kariyerine nokta koydu.

Milan’ın evinde oynadığı ve Hellas Verona’yı 3-1 mağlup ettiği karşılaşmanın son düdüğünün ardından kırmızı siyahlılar tarafından hazırlanan özel 'jübile' töreninde sahaya çıkan 41 yaşındaki Ibrahimovic, futbolcular ve taraftarlar tarafından dakikalarca alkışlandı.

MİLAN’A DEĞİL AMA FUTBOLA VEDA ETME ZAMANIM GELDİ’

Duygusal anlar yaşayan efsane futbolcu, yaptığı konuşmada, “İlk geldiğimde bana mutluluk verdiniz, ikinci gelişimde ise sevgi… Beni kollarınızı açarak karşıladınız, evimde hissettirdiniz. Bu sahada birçok anım bulunuyor. Her zaman Milan taraftarı olacağım. Milan’a değil ama futbola veda etme zamanım geldi” diyerek gözyaşları arasında taraftarları selamladı.

Spor tarihinin belki de en 'yüksek egolu' sporcularından biri olarak görülen Ibrahimovic, kendine has üslubunu Hellas Verona taraftarının veda törenine damgasını vuran ıslıklı protestosu esnasında da korumayı bildi.

Yazının Devamını Oku

Dikkat! Psikolojik ve duygusal şiddet görüyor olabilirsiniz... Gaslighting’e maruz kaldığınızı nasıl anlarsınız?

7 Haziran 2023

İngilizce bir kelime olan “gaslighting” son yıllarda adını sıkça duyduğumuz bir duygusal ve psikolojik istismar biçimi.

Kabaca “yalanlara inandırma” diye Türkçeye çevrilebilen bu kavram, kişinin karşı karşıya kaldığı psikolojik manipülasyonlar sonucunda kendi bildiklerine, hissettiklerine ya da yaşadıklarına bile şüpheyle bakar hale gelmesi olarak tarif ediliyor.

Sistemli bir duygusal şiddet olarak görülen gaslighting, anksiyete, depresyon ve hatta akıl sağlığını sorgulamaya kadar gidebilen ciddi sorunlara yol açabiliyor.

Psikolojik şiddetin en gizli ve tehlikeli silahı kabul edilen bu kavramın literatüre girişi ise oldukça ilginç.

İngiliz yazar Patrick Hamilton’ın 1938 yılında kaleme aldığı "Gas Light" (Gaz Lambası) isimli oyunda bu tür bir psikolojik şiddet örneği sahneye yansıtılmıştı. 1880'lerin Londra'sında geçen oyunda üst orta sınıf bir çift olan Jack ve Bella Manningham'ın sorunlu evlilikleri konu ediliyordu.

Jack, parasını ele geçirmek için karısı Bella'yı türlü yalanlar ve kandırmacalarla delirtmeye çalışıyordu. Üst kattaki dairenin lambalarını yakıp kendi dairelerindeki gaz lambalarının kısılmasına neden oluyor ama eşine "Lambalarda bir değişiklik yok" diyordu. Her gece evin içinde dolaştığı dakikalarda duyulan ayak seslerinin Bella'nın zihninin bir oyunu olduğunu söylüyordu.

Hamilton'ın oyunu 1944 yılında "Gaslighting" (Işıklar Sönerken) adıyla beyaz perdeye de uyarlandı. George Cukor’un yönetmenliğini üstlendiği filmin başrollerini Ingrid Bergman ve Charles Boyer paylaşıyordu.

Yazının Devamını Oku

Ne gazetecilerin ne de hayranlarının haberi vardı... Ağır sıklet unvan maçının ardından mezuniyet balosunda ortaya çıktı

2 Haziran 2023

Tüm dünyanın boks efsanesi olarak kabul ettiği Muhammed Ali, gelmiş geçmiş en başarılı sporculardan biri olmanın yanı sıra, pek çok kişinin idolü ve kahramanıydı. Hırsı, inatçılığı ve 'laf cambazı' olmasıyla bilinen Ali, sosyal haklar mücadelesi ile diğer sporculardan farklı bir yerde duruyordu.

Dünya genelinde milyonlarca kişinin soluk soluğa izlediği maçlarında Ali, boks yeteneği kadar felsefesi ve estetik yönleriyle de büyük beğeni topluyordu. Haliyle, gittiği her yerde fotoğrafları çekilen, sözleri kayıt altına alınan efsane boksörün kamuoyu tarafından bilinmeyen fotoğrafı yok denecek kadar az.

Ancak geçtiğimiz günlerde dünyaca ünlü boksörün daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış bazı fotoğrafları ortaya çıktı. Bu kareler kimsenin haberi olmadan gizlice gittiği bir okul balosunda çekilmişti.

RAKİPLERİNE KARŞI UNVANINI 19 KEZ KORUDU

Muhammed Ali, "Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım" diyerek Vietnam Savaşı'na gitmeyi reddetmiş, bu nedenle 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırılmıştı. Yaptırımlar bununla da sınırlı kalmamış, Ali'nin boks lisansı da elinden alınmıştı.

1970'te temyiz davasını kazanıp tekrar boksa dönen efsane "Kariyeri bitti" denen bir dönemde 1974 yılında George Foreman’ı mağlup ederek kemerini geri kazanmasını bildi.

70’li yıllar tüm dünya Muhammed Ali'nin adını haykırıyordu. Tüm olumsuzluklara rağmen 1964, 1974 ve 1978 yıllarında dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu üç kez elde eden Ali, bu unvanı rakipleri karşısında 19 kez korumayı başardı.

Yazının Devamını Oku

Bakliyat unlarına talep arttı... Peki bu ürünler geleneksel unun yerini alabilir mi? Hangisi daha sağlıklı?

1 Haziran 2023

Son yıllarda, lifli gıda tüketiminin insan sağlığı ve ömür süresi bakımından önemi üzerine pek çok araştırma yapıldı. Lifli gıda tüketiminin yoğun olduğu diyetlerin kalp-damar hastalıklarını önlediği ve sağlık üzerinde birçok faydası bulunduğu bilim insanları tarafından kanıtlandı.

Bu nedenle son yıllarda yüksek lif oranına sahip baklagiller ve tam tahılların düşük lif oranına sahip geleneksel gıda maddelerine eklendiğine ve besin değeri daha yüksek ürünler elde edildiğine şahit oluyoruz. Nohut ve mercimek gibi baklagillerden elde edilen yüksek lifli unlardan üretilmiş makarnalar, cipsler, kahvaltılık gevrekler ve tahıl barları da marketlerde yerlerini alıyor.

Peki baklagillerden üretilen unlar geleneksel unun yerini alabilir mi? Bakliyat unlarından elde edilen ürünler ne derece sağlıklı? Bu soruları Gıda Mühendisi Ebru Akdağ ve Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülhan Koca'ya sorduk.

BAKLAGİLLERİN GLİSEMİK İNDEKSİ VE İNSÜLİN DÜZEYİ ÇOK DAHA DÜŞÜK

İnsanların beslenme alışkanlıklarında nohut ve mercimek başta olmak üzere baklagil tüketimine ağırlık vermesi bilim insanları tarafından özellikle öneriliyor. Bu sayede günlük lif alımını artırmak amaçlanıyor.

Baklagiller, diğer gıdalardan daha yavaş sindirildiği için kandaki glukoz seviyesinin daha istikrarlı kalmasını sağlıyor. Bu da Tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi bazı hastalıkların riskini azaltmada yardımcı oluyor.

İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan King's College'da görev yapan biyokimya profesörü Peter Ellis, baklagillerin beslenme alışkanlıklarında neden tercih edilmesi gerektiğini BBC'ye şu sözlerle ifade etti:

“Örneğin bir patates yediğiniz zaman kan şekeriniz hızla yükselir. Baklagillerin glisemik indeksi ve insülin düzeyi ise çok daha düşüktür.”

Yazının Devamını Oku

Tuvalette telefon kullananlar dikkat: Bakteri ve virüslerle yaşıyorsunuz! Hangi hastalıklara yol açıyor?

12 Mayıs 2023

Cep telefonları hayatımızın vazgeçilmez bir parçası... Dünya nüfusunun yüzde 90'ından fazlası bir cep telefonu sahibi. Adeta bir uzvumuz haline geldi gelen telefonlarımızı yatakta, yemek masasında, hatta tuvalette bile elimizden bırakamıyor, telefonlarımızdan bir an bile uzak kalmaya tahammül edemiyoruz.

Uzmanlar, vazgeçilmez bir parçamız olan ve gün içinde çeşitli zeminlere bırakılan cep telefonlarının mikroplara muazzam bir barınma alanı sunduğunu belirtiyor. Araştırmacılar özellikle, mikroplar için uygun üreme alanı olarak görülen tuvaletlerde telefon kullanmanın inanılmaz zararları bulunduğunu belirtiyor.

Söz konusu cep telefonları olduğunda araba kullanırken telefon kullanmanın sakıncaları, dikkat dağınıklığı ve radyasyona maruz kalma gibi etkileri tartışılırken, mikrobiyal enfeksiyon riskinin neden olabileceği sorunlar göz ardı ediliyor.

Tuvaletlere oranla 18 kat daha fazla bakteri barındıran telefonlar, kullanıcıların sağlığını ciddi şekilde riske atabilir. Peki çok da farkında olmadığımız bu tehlikenin boyutları ne?

‘CEP TELEFONUNUZ SADECE SİZİ DEĞİL, ÇEVRENİZİ DE MİKROPLARLA BULUŞTURUYOR’

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. A. Çağrı Büke, “İnsan bağırsağında çok sayıda bakteri bulunur. Bağırsak enfeksiyonu hallerinde de çeşitli bakteri, virüs ve parazitler ishal gelişimine yol açar. Dışkı ile dış ortama mikroorganizmalar saçılır. Telefonlar gündelik hayatta en çok kullandığımız cihazlar. Yapılan en son araştırma çoğu insanın cep telefonlarını tuvalette kullandığını ortaya koydu. Bu da demek oluyor ki telefonlar tam bir bakteri yuvası” dedi.

'CEP TELEFONLARINA DOKUNDUKTAN SONRA ELLERİMİZİ YIKAMIYORUZ'

Yazının Devamını Oku

NBA yıldızı Jimmy Butler’ın film gibi hikâyesi: 13 yaşında sokağa atıldı, bir aile tüm yaşamını değiştirdi

7 Mayıs 2023

NBA play-off Doğu Konferansı ilk tur eşleşmesinde sekizinci sıradan play-offlara katılan Miami Heat, normal sezonun en iyi takımı Milwaukee Bucks’ı 4-1 eleyerek büyük sürprize imza atmıştı. Miami Heat’te seri boyunca beş karşılaşmada, yüzde 44 üç sayılık ve yüzde 60 saha içi isabetiyle 37,6 sayı, 6 ribaund, 4,8 asist ve 1,8 top çalma ortalamaları yakalayan Jimmy Butler, NBA tarihine geçen performanslar ortaya koymuştu.

Tyler Herro ve Victor Oladipo’nun yokluğunda takımını sırtlayan Butler, özellikle dördüncü maçta kaydettiği 56 sayı ile NBA tarihinde bir play-off maçında en çok sayı kaydeden dördüncü oyuncusu olmuştu. Miami Heat ise NBA tarihinde sekizinci sıradan girerek birinci sıra takımını eleyen altıncı takım ünvanına erişmişti. 

Butler'ın taşıdığı Miami Heat, Doğu Konferansı yarı finalinde de New York Knicks karşısında 2-1 önde durumda. 

'EVİ TERK ETMEK ZORUNDASIN'

Jimmy Butler'ın filmlere konu olabilecek hikayesi saha içinden ibaret değil. Çok yönlü oyunu ile gittiği her takımda eksikleri tamamlayan ve performansı üst seviyelere çeken Butler, NBA oyuncuları arasında en özel isimlerden biri.

Bugün parmakla gösterilen yıldızın hayat hikayesi ise yürek burkan cinsten. Biyolojik annesi tarafından 13 yaşında Teksas, Tomball'daki evlerinden kovulup sokağa atılan Butler, hayatta kalmak için büyük zorlukların üstesinden gelmiş bir isim.

Annesinin kendisine,

Yazının Devamını Oku

Milyoner Playboy yıldızının sır dolu ölümü... 15 yıl önce işlenen cinayeti kanlı bir havlu mu çözecek?

1 Mayıs 2023

Faili meçhul cinayet davalarının belki de en bilinenlerinden biri eski Playboy modeli Eva Kay Wenal'ın sır dolu ölümü. 1 Mayıs 2008 akşamı meydana gelen olayda, multimilyoner emlâk zengini Hal Wenal eve geldiğinde karısı Kay'i mutfakta kanlar içinde yatarken buldu. O günden bu yana süren soruşturmada katile halen ulaşılamadı.

Birçok kişi için Kay Wenal cinayetinin 15 yıldır çözülememiş olması şoke edici. Zira 60 yaşındaki Kay, sosyetenin yıldızıydı ve her zaman ilgi odağındaydı. Hal ve Kay, sosyetenin baş döndürücü çifti olarak anılıyordu. Çiftin ruh eşi gibi göründüğünü söyleyen Kay Wenal’ın kız kardeşi Pam Sleeper, The Daily Beast'e yaptığı açıklamada, “Birlikte çok eğlenirlerdi; Hal ona bayılıyordu. Rüya gibi bir evlilikleri vardı” diye konuştu.

Eva Kay Wenal'ın öldürüldüğü mutfak. Ekran görüntüleri CBS'te yayınlanan "Solve this case: Who killed Kay Wenal?" adlı belgeselden...

‘KAY’İN ÖLDÜRÜLME ŞEKLİ BÜYÜK BİR ÖFKE BARINDIRIYOR’

Birbirleriyle uyum içinde yaşayan çift, 1 Mayıs günü her zamanki gibi kahvaltılarını yaptıktan sonra işe gitmek için saat 06.40'ta evden ayrıldı. Saat 11’de şirkete giriş yapan Kay Wenal, kendisini iyi hissetmediği gerekçesiyle öğleden sonra eve gitmeye karar verdi.

Saat 16.00 civarı eve vardığında Colorado Sanat Enstitüsü'nden bir telefon alan Kay Wenal, o saatten sonra kimseyle temas kurmadı. Olay yerini inceleyen dedektifler, Kay kanepeye uzanmış kitap okurken kapının çaldığını ve bunun üzerine kadının katile kapıyı açtığını tahmin etti. Zira kapıda herhangi bir zorlama izi yoktu. Dedektifler, saldırganın Kay Wenal’ı itip içeri girdiği, kafasını duvara vurup sersemlettikten sonra yumrukladığı ve boğazını kesip öldürdüğü sonucuna vardı.

Olay yerini inceleyen polis, katile ilişkin en ufak bir ipucu dahi bulamayınca Hal Wenal, FBI’dan emekli olan Özel Ajan Ned Timmons’dan yardım istedi. Davayı üstlenen Timmons, “Kay Wenal cinayetinde bizi şaşkına uğratan faktörlerin başında saldırganın uyguladığı ‘aşırı’ şiddet geliyordu. Kay’in öldürülme şekli, yoğun şiddet ve büyük bir öfke barındırıyor” ifadesini kullandı.

Katil evde parmak izi dahil hiçbir delil bırakmayacak kadar profesyoneldi. Üst kattaki yatak odasında bırakılan kanlı havlu dışında en ufak bir ize rastlanmamıştı.

Yazının Devamını Oku

Sporda başarısızlık yok mudur? Giannis’in 'bozgun sonrası' açıklamaları tartışma yarattı! ‘Ağır zırvaladı’

30 Nisan 2023

Normal sezonun en başarılı takımı ve en büyük şampiyonluk adayı olarak gösterilen NBA Doğu Konferansı takımlarından Milwaukee Bucks, büyük favori olarak çıktığı NBA play-off'ları ilk turunda, son anda play-in oynayarak play-off'lara kalan Miami Heat karşısında 4-1 ile adeta bozguna uğradı.

Maç sonrası takımın süper yıldızı Giannis Antetokounmpo'nun bir gazetecinin “Bu bir başarısızlık mı?” sorusuna verdiği şu yanıt çok tartışıldı:

“Sen her yıl işinde terfi alıyor musun? Hayır değil mi? O zaman çalıştığın her yıl başarısızlık mı oluyor? Her yıl bir amaç için çalışıyorsun. Terfi almak, ailene bakmak ve daha birçok şey… Bu başarısızlık değil; başarıya giden adımlar bunlar. Michael Jordan 15 sezon oynadı, altısında şampiyon oldu. Diğer dokuz yıl başarısızlık mıydı? Bana bunu mu söylüyorsun? Bana neden bunu soruyorsun? Yanlış bir soru, sporda başarısızlık yoktur. İyi günler olur, kötü günler olur. Bazen başarırsınız, bazen başaramazsınız. Spor böyle bir şey. Sürekli kazanamazsınız.”

Kimileri Giannis’in verdiği yanıtın spor dünyasına ve başarı kavramına yeni bir perspektif getirdiğini söylerken, bazıları da süper yıldızın çok kötü bir performans gösterdikten sonra bahaneler ürettiği yorumunu yaptı.

Yazının Devamını Oku

Bilim kurgu değil gerçek... 'Ay köyü' işte böyle kuruluyor! 'Astronotların bir gün Ay'da duvar örecek olması fikrine bayılıyorum'

27 Nisan 2023

İnsanlığın Ay’a ayak basmasının üzerinden yaklaşık yarım yüzyıl geçti. Bu zaman zarfında, birçok şirket ve ülke uzayı keşfetmek için büyük teknolojik atılımlar yaptı.

Yuri Gagarin ile başlayan, Neil Armstrong ile farklı bir aşamaya ulaşan uzay yarışında yeni hedef, Ay üstünde kalıcı yaşam merkezleri kurmak. Araştırmacılar, Mars macerası öncesinde düşünülen harekat merkezinde yıllar sürecek bir yerleşimin mümkün olup olmadığını araştırıyor.

1969 yılında Armstrong’un Ay’a ayak bastığı o tarihi andan sonra bilim kurgu romanlarındaki gibi yerçekimsiz ortamı sıfırlayan yeraltı geçitleri ve geniş kubbelerin altındaki yaşam alanlarından oluşan bir merkez kurma fikri gerçek oluyor.  

Geçtiğimiz yıllarda Çin, 2036 yılında Ay üzerinde üs kuracağını duyurmuş, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Artemis projesiyle 2028’de Ay yörüngesine bir uzay istasyonu yerleştireceğini açıklamış, Avrupa Uzay Dairesi (ESA) ise 2030’da Ay üssü kurmaya hazırlandığını açıklamıştı.

Peki geldiğimiz noktada teknoloji Ay’a üs inşa etmek için yeterli mi? Dünyadan 384 bin 400 kilometre uzaklıktaki Ay’a yerleşecek olan insanlık nasıl hayatta kalacak? İşte projenin arka planı…

Fotoğraflar: Alamy

‘DAHA İLERİYE GİTMEK İÇİN TEMELLER ATMAK İSTİYORUZ’

NASA'nın Keşif Sistemleri Geliştirme Misyonu'na bağlı Mimari Geliştirme Ofisi Stratejileri yöneticilerinden Nujoud Merancy,

Yazının Devamını Oku

26 yıl önce işlenen korkunç cinayet, hapishanedeki fısıltı ile çözüldü!

24 Nisan 2023

Bundan tam 26 yıl önce ABD’nin New York kentinde bir gece yarısı kulakları tırmalayan bir çığlık duyuldu.

Bronx'taki Davidson Caddesi'nde bulunan apartmanın üst kartlarında, iki odalı bir dairede yaşayan Jasmine Porter, dört yaşındaki oğlu Jeremy ile hayat mücadelesi veriyordu. Komşuların ihbarı sonucunda 24 saat sonra olay yerine gelen polis, oğlunun gözleri önünde öldürülen Jasmine Porter’ın cesediyle karşı karşıya geldi.

5 Şubat 1996 tarihinde olay yerinde çekilen fotoğraflarda, cinayet sonrasında daire ayrıntıyla temizlenmiş olsa da boğuşma izleri seçilebiliyordu. Katledilen kadının yüzündeki ağır yaralar ve boynundaki koyu ve belirgin morluklar Porter’ın güçlü biri tarafından yoğun bir şiddet sonucu öldürüldüğünü ortaya koydu.

Olayın tek görgü tanığı olan dört yaşındaki Jeremy, polisin sorduğu soruları belli belirsiz yanıtladı. Küçük çocuk, polise annesinin üstünde bir adamın olduğunu söyledi. Yapılan incelemeler sonucunda ise kadının tecavüze uğradığı ve ardından öldürüldüğü rapor edildi.

Rapordaki en yürek burkan ayrıntı ise dört yaşındaki Jeremy’nin 24 saat boyunca annesinin başında beklemesiydi. Olay yerinde  bulunan buz kapları ile annesini uyandırmaya çalışan Jeremy'nin büyük bir mücadele verdiği anlaşılıyordu. 

Jasmine Porter; Çizim: Harun Elibol

YÜZÜ ÖYLESİNE ZARAR GÖRDÜ Kİ AÇIK TABUT MERASİMİ YAPILAMADI

Hayatta birden tek başında kalan Jeremy’nin imdadına dayısı yetişti. Porter’ın erkek kardeşi, 36 yaşındaki kardeşinin kimliğini teşhis etti.

Yazının Devamını Oku

Gece yarısı terleyerek uyananlardan mısınız? Sebebi hiç tahmin etmediğiniz hastalıklardan biri olabilir

19 Nisan 2023

Terlemek en basit ifadesiyle vücudun fizyolojik savunma mekanizması. Yoğun bir sporun veya sıcak havanın altında aşırı derecede ısınan vücut, kendisini soğutmak için bu mekanizmayı devreye sokuyor.

Ancak, uykuda yaşanan terleme hiç de normal bir durum değil. Uzmanlar vücudun kendisini dinlenmeye aldığı uyku sırasında görülen terleme sorunun birçok hastalığın belirtisi olabileceğini belirtiyor.

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Dr. Fatih Öçal, “Gece terlemesi yaygın olarak görülen nonspesifik (bilinen bir nedeni olmayan) bir semptomdur” dedi ve ekledi:

Ancak yapılan araştırmalar sonucu gece terlemesi diyabetes mellitus (şeker hastalığı), menopoz, alkol ve sigara kullanımı, duygu durum bozuklukları, reflü hastalığı, hipertiroidizm (tiroid bezinin fazla çalışması), huzursuz bacak sendromu, obezite ve bazı ilaçlarla (antidepresanlar, kortizon, tiroid ilaçları, ağrı kesiciler) ilişkilendirilmiştir."

UYKUDA TERLEMEYİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER

Beslenme alışkanlıklarının da uyku esnasında terlemeyi tetikleyebileceği bir gerçek. Uzmanlar, özellikle yatmadan önce alkol tüketiminin kan damarlarının genişlemesine yol açtığını, kan akışının hızlandığını ve bu sayede uyku esnasında da ‘çalışma halinde olan’ vücudun hızla terleyeceğini belirtiyor.

Benzer bir durum tütün mamulleri kullananlar için de geçerli. Nikotinin ter bezlerini harekete geçirdiğini belirten uzmanlar, gece uykusunda terlemenin önünü alabilmek için hem alkolün hem de sigaranın bırakılması konusunda uyarılarını yineliyor.

Peki ama ya gece terlemesinin altında başka sorunlar yatıyorsa?

Yazının Devamını Oku

Kadın düşmanı mı yoksa yaratıcılığın efendisi mi? Ölümünün 50'nci yıldönümünde 'Hangisi gerçek Picasso?' tartışmaları gündemde

8 Nisan 2023

Kübizm'in öncüsü ve modern resmin tanınan en büyük temsilcilerinden olan Pablo Picasso, 50 yıl önce bugün hayata gözlerini yumdu. 

İspanya'nın Malaga kentinde 25 Ekim 1881'de doğan ve 8 Nisan 1973'te Fransa'nın Mougins kasabasındaki evinde hayata gözlerini yuman Picasso, “Avignonlu Kızlar”, “Guernica”, “Ağlayan Kadın”, “Rüya”, “Yaşlı Gitarist”, “Pierette'nin Düğünü”, “Çapraz Kollar ile Kadın”, “Çıplak, Yeşil Yapraklar ve Büst” başta olmak üzere geride bıraktığı sayısız eserle 20'nci yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olarak gösteriliyor.

Değişken zekâsı ve aykırı yönleriyle pek çok çelişkiyi içinde barındıran bir sanatçı olan Picasso, Kübist, gerçeküstücü, seramikçi, şair, boğa güreşçisi, şarkıcı, gönül hırsızı, şehvet düşkünü, faşizm karşıtı, komünist, barış aktivisti gibi pek çok farklı sıfatla anılıyor.

Bir sanatçı olarak şaşırtıcı derecede çok yönlü olan Picasso, çelişkilerle dolu karakteriyle her dönem tartışmaların odağında olan bir isim. Bugün dahi seveni kadar nefret edeninin de çok olduğu ünlü İspanyol ressamın ölümünün üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen eleştirmenler onunla ilgili karışık duygular besliyor.

Peki ama Picasso nasıl bir sanatçıydı? Onu ne kadar tanıyoruz? İşte ölümünün 50'nci yıldönümünde İspanyol ressamın bilinmeyenleri…

İspanya'nın başkenti Madrid'de bulunan Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi'nde sergilenen Guernica tablosu... Fotoğraf: Alamy

‘PİCASSO YILI’ KAPSAMINDA 50 SERGİ

Picasso adı pek çok kişi için en başta sınırsız yaratıcılığı temsil ediyor. Ressamın eserlerindeki saf yaratıcılığın özünü yüceltme çabası günümüzde sergi küratörlerinin iştahını kabartırken, müzelerin bilet satışlarının artmasını da garantiliyor.

Yazının Devamını Oku

Yaş ilerledikçe neden daha az uyuyoruz? İhtiyaç mı azalıyor uykumuz mu kaçıyor?

3 Nisan 2023

Yaşlandıkça insanların daha az uykuya ihtiyaç duyduğuna dair yaygın bir inanç söz konusu. İleri yaştaki insanların gece erken uykuya dalması, sabah erkenden uyanıp bir daha uyuyamaması ve gündüz vakti artan “uyku açlığı” çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor. 

Öyle ki ileri yaştaki insanların uyku sorunu sağlık çalışanları tarafından da “olağan” olarak görülüyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmada, ileri yaştaki insanların yüzde 69’unun uyku sorunundan söz ettiği, ancak bunların yüzde 81’inin hasta kayıtlarına dahi geçmediği ortaya çıktı. 

Uzmanlar özellikle ileri yaştaki insanların uyku problemlerinin bağışıklık sistemini ve genel sağlığı etkilediğini, bu nedenle sorunun üzerine ciddiyetle eğilmek gerektiğini ifade ediyor. 

Peki ama yaş aldıkça uykusuzluk problemi yaşamanın temelinde ne yatıyor? Bu durum beyin dalgalarının yavaşlamasıyla doğrudan etkili mi? En önemlisi, sorunun çözümü var mı? Hem bu konuda yapılan araştırmanın detaylarını sizler için derledik hem de Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken ile konuştuk.

‘UYKU YETENEĞİ BİR ARABAYA BENZER’ 

ABD’nin Indiana eyaletinde bulunan Marian Üniversitesi Osteopatik Tıp Koleji'nde uyku profesörü olan Dr. Abhinav Singh, ileri yaşlardaki uyku sorununu, “Uyku yeteneğinizi bir araba gibi düşünün. Arabanız eskidikçe veya kilometresi yükseldikçe sık sık arızalanmaya başlar; daha fazla onarıma ihtiyaç duyar. Yol tutuşu da eskiye nazaran daha problemli hale gelir. Uyku sağlığı da bunun gibidir” benzetmesiyle açıkladı.

Derin ve canlandırıcı bir uykunun kemik ve kas yapısını onardığına, bağışıklık sistemini güçlendirdiğine ve beynin faaliyetlerini düzene soktuğuna işaret eden Dr. Singh, yaş aldıkça uyku döngülerinde önemli rol oynayan melatonin seviyelerinin de düştüğünü belirtti.

Yazının Devamını Oku

İngiltere’nin en korkulan suçlusu Charles Bronson yıllar sonra yeniden gündemde! 'Normal bir moruk olduğumu kanıtlamam için bana bir şans verin'

31 Mart 2023

İstisnasız her İngiliz Charles Bronson ismini duyduğunda irkilir. Michael Peterson olarak dünyaya gelen ancak ilerleyen yıllarda adını önce Charles Bronson, daha sonra da Charles Salvador olarak değiştiren Bronson, 48 yıllık hapis cezasının ardından geçtiğimiz günlerde ilk kez kamuya açık görüşülen şartlı tahliye davasına çıktı.

İngiltere’nin en korkulan adamı Bronson, “Artık barışsever bir insanım. Sadece dışarı çıkıp resim yapmak istiyorum” dese de mahkeme heyeti, günler süren değerlendirmelerin ardından 70 yaşındaki Bronson’ın "geçmişte yasaları ısrarla çiğnediğine", "hayatını katı bir şekilde kendi kurallarına göre yaşadığına" ve serbest bırakılmaya uygun olmadığına hükmetti. 

Peki ama Bronson’dan neden bu kadar çok korkuluyor? Yetişkinliğe adım attığı günden bu yana sadece 131 gün özgür kalan ve hayatının 48 yılını hücrede geçiren Bronson, neden tahliye edilmedi? İngiltere’nin en korkulan adamına gelin birlikte bakalım...

Fotoğraflar: Alamy

19 YAŞINDAN BERİ HAPİSTE

6 Aralık 1952’de İngiltere’nin Bedfordshire şehrinde orta halli bir ailenin oğlu olarak doğan Peterson, genç yaşında hayatını sirklerde çalışarak kazandı. Bu dönemde bir sirk organizatörünün ismini Charles Bronson olarak değiştirirse ününün artacağı tavsiyesine uyan Peterson, ABD’li tanınmış aktörün adını aldı.

İlk defa 1974 yılında yani 19 yaşındayken bir silahlı soygun nedeniyle hapse düşen Bronson, 1988’de salıverilmesinden 68 gün sonra soygun suçuyla yeniden tutuklandı. Hapishanede geçirdiği günlerde adı sık sık şiddet eylemleriyle anılan Bronson, 1992’de yeniden salıverildiğinde bu kez 52 gün dışarıda kalmayı başardı ve silahlı soyguna teşebbüsten tekrar yakalandı.

Yazının Devamını Oku

Hava kirliliği hakkında çarpıcı araştırma! Sadece fizyolojimizi değil psikolojimizi de bozuyor

26 Mart 2023

Hava kirliliğinin fizyolojik zararlarının yanında ruh sağlığını da olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Hava kalitesi ile psikoloji arasındaki ilişkiyi konu edinen bir araştırma, düşük seviyedeki hava kirliliğine dahi uzun süre maruz kalmanın başta depresyon ve kaygı bozukluğu olmak üzere pek çok soruna yol açtığını ortaya koydu.

Oxford, Imperial College London ve Pekin üniversitelerinin ortak yürüttüğü ve Journal of the American Medical Association Psychiatry'de yayımlanan çalışmanın sonuç makalesinde araştırmacılar hava kirliliği kontrolü için daha katı standartlara ve düzenlemelere ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

İngiltere'de bulunan ve bireylerin genetik yatkınlığını ve geçmişteki sağlık sorunlarını araştıran UK Biobank’in verilerini kullanan araştırmacılar, 389 bin 185 kişinin uzun süreli sağlık durumlarını inceledi.

Uzmanlar, katılımcıların yaşadıkları bölgelerin modellemesini yaparken, PM2.5 ila PM10 arasında değişen azotdioksit ve nitrikoksit seviyelerini puanlandırdı. Yaklaşık 11 yıl süren çalışmada, yüksek hava kirliliği yaşanan bölgelerde 13 bin 131 depresyon ve 15 bin 835 kaygı bozukluğu vakası tespit edildi.

Çalışmanın sonucunda hava kirliliğinin depresyon ve anksiyete vakalarında ciddi bir tetikleyen olduğu sonucuna varan uzmanlar, düşük kirlilik seviyelerine uzun süreli maruz kalmanın, en az yüksek seviye kirliliğe maruz kalmak kadar tehlikeli olduğunu vurguladı.

Makalede şu ifadeler de yer aldı: “Birçok ülkenin hava kalitesi standartlarının hâlâ Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı ‘2021 küresel hava kalitesi’ kılavuzunun çok altında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki dönemde hava kirliliğinin kontrolüne yönelik daha katı standartların veya düzenlemelerin uygulanması gerekmektedir.”

Peki ama büyük ve kalabalık metropollerdeki hava kalitesi bilişsel ve ruhsal gelişimimizi nasıl etkiliyor?

Yazının Devamını Oku

Çocuğunun fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşanlar bu 5 tehlikeye dikkat! 'Durumun ciddiyetine göre velayetin kaldırılmasına kadar gidebilir'

20 Mart 2023

Günümüzde daha doğmadan anne-babaları tarafından sosyal medya hesabı açılan ve dünyaya “dijital kimlikleriyle” gelen bebeklerin tüm anları yüzlerce hatta binlerce takipçi ile paylaşılıyor.

Fakat uzmanlar, sosyal medyada çocuk fotoğrafı paylaşmanın hukuki açıdan göründüğü kadar masum ve tehlikesiz olmadığı görüşünde.

Pek çok ebeveyn sosyal medya üzerinde çocuklarıyla ilgili paylaşımlarının onları yetişkinliğe kadar takip edeceğinden habersiz. Üstelik ebeveynlerin ileride ciddi yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları da muhtemel. Zira küçük yaşta rızası dışında fotoğrafları paylaşılan bir çocuk, 18 yaşına geldiğinde ebeveynlerine karşı dava açma hakkına sahip olabiliyor.  

Son olarak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un lideri olduğu Rönesans Partisi Milletvekili Bruno Studer, çocukların sosyal medyada mahremiyet hakkına ilişkin yasa tasarısını meclis gündemine getirdi. Reşit olmayan çocukların kişilik haklarının sosyal medya mecralarında koruma altına alınmasına ilişkin yasal düzenlemenin önümüzdeki günlerde hayata geçmesi bekleniyor.

Grafik: Harun Elibol

BİLGİLER ÜÇÜNCÜ ŞAHISLAR TARAFINDAN KOPYALANIYOR

Diğer yandan mutluluklarını sevdikleriyle paylaşmak ve çocuklarının gelişimlerini kayıt altına almak isteyen ebeveynler, sosyal medyayı kimi zaman da diğer anne ve babalara tavsiyeler vermek için kullanıyor. Ancak bu paylaşımların farklı risklere de kapı araladığı da ortaya çıktı.

Araştırmacılar, ebeveynlerin Facebook ve Instagram başta olmak üzere yaptıkları paylaşımların üçüncü şahıslar tarafından kopyalandığını, bu sayede çocukların fotoğraflarını, adlarını ve doğum tarihlerini elde etmelerinin kolaylaştığını keşfetti.

Yazının Devamını Oku

AUKUS nükleer denizaltı programı dengeleri nasıl değiştirecek? İşte merak edilenler | 10 SORU 10 CEVAP

18 Mart 2023

Dünyanın yükselen gücü Çin’in Hint-Pasifik’teki artan nüfuzunu sınırlamak için geliştirilen nükleer denizaltı programı AUKUS'un, jeopolitik dengeleri değiştirmesi ve bölgede zaten yüksek olan tansiyonu daha da artırması bekleniyor.

Geçtiğimiz yıl ABD, Avustralya ve İngiltere arasında imzalanan “AUKUS” güvenlik paktı, Çin’in Güney Çin Denizi, Doğu Çin Denizi ve Tayvan Boğazı'nda yapacağı olası harekatların önlenmesinde kritik önem taşıyor.

Pazartesi günü ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, ABD'nin California eyaletinde bulunan San Diego kentindeki Point Loma Deniz Üssü'nde bir araya geldi. Üç lider yaptıkları ortak açıklamada yüzyılı aşkın süredir üç ulusun Hint-Pasifik de dahil olmak üzere dünya genelinde istikrarın ve refahın sürdürülmesinde omuz omuza mücadele verdiğini belirtti.

Üçlü ittifakın yaptığı anlaşmada pek çok soru cevapsız kalsa da analistler, güvenlik anlaşmasının ayrıntıları üzerinde önemle duruyor. Peki ama AUKUS projesini önemli kılan şey ne? Dünyadaki jeopolitik dengeleri nasıl değiştirecek? İşte AUKUS projesi hakkında 10 SORU 10 CEVAP

1-) AUKUS'UN AMACI NE?

San Diego’da mevkidaşlarıyla bir araya gelen ABD Başkanı Biden, “AUKUS’un öncelikli bir hedefi var. Hızla değişmekte olan küresel dinamiklerin tam ortasında yer alan Hint-Pasifik'teki istikrarı artırmak” ifadesini kullandı.

Avustralya Başbakanı Albanese ise güvenlik anlaşmasının üç müttefik arasındaki ilişkilerde “yeni bir sayfa” açtığını söyledi ve ekledi:

Yazının Devamını Oku

Bir sonraki salgın tehdidi mantarlar mı? ‘Artık dünyanın her yerindeler, tehlike çok büyük’

13 Mart 2023

Bağışıklık sistemi, insanları virüs ve mantar gibi enfeksiyon etkenlerinden hatta tümör gelişiminden koruyor. Fakat halk sağlığı uzmanları son yıllarda koronavirüs ve ardından ortaya çıkan varyantlarla bağışıklık sistemi zayıflayan insan sayısının arttığını söylüyor. Buna paralel olarak da mantar enfeksiyonundan kaynaklanan ölümlerin çoğaldığının altı çiziliyor.

Öyle ki, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin verilerine göre 1970'lerde her yıl yüzlerce kişi mantar enfeksiyonundan ölürken, bu sayının sadece 2021 yılında ABD'de 1000 kişi olduğu belirtiliyor. Tehlike sadece bağışıklık sisteminin zayıflaması da değil! Küresel ısınma arttıkça bazı mantarların sıcaklıkla birlikte gücü de artıyor.

ABD'deki Central Florida Üniversitesi'nden mantar genetikçisi Ian Will da bu görüşü savunuyor. Will, “Sıcaklığın mantar enfeksiyonlarında rol oynadığı bir gerçek” diyerek iklim değişikliğiyle birlikte tehlikenin daha da artacağının altını çiziyor.

Fotoğraflar: Alamy

SINIRLARINI GENİŞLETİYORLAR

Daha da kötüsü yapılan çalışmalar iklim değişikliği nedeniyle bazı hastalık yapıcı mantarların coğrafi özelliklerini genişlettiğini ortaya koyuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nde (DSÖ) antimikrobiyal direnç alanında çalışmaları yöneten Dr. Hanan Balkhy durumun ciddiyetini şu sözlerle anlatıyor:

Yazının Devamını Oku

Parayı veren takımı kapar: Sırada Manchester United mı var? Futbolu nasıl etkiliyor? 'Ne kadar para harcarsan, futbol dünyası da seni o kadar çok seviyor'

3 Mart 2023

Glazer ailesinin Manchester United'ı 2005'te 790 milyon sterline (yaklaşık 1 milyar 340 milyon dolar) satın alması sadece İngiltere’de değil Avrupa’da büyük ses getirdi. Sonraki 5-6 yıllık süreçte şampiyonluklar elde edildi ama bir türlü istikrar yakalanamadı. Bu yıl işler biraz daha yolunda giderken bu sefer de kulübün satılacağı haberleri gündeme damgasını vurdu.

Harcamaların artmasına rağmen başarının gelmemesi ve şehrin diğer takımı Manchester City’nin sürekli vites artırması geçtiğimiz yıllarda United taraftarlarını kızdırıyordu. Tepkiler öyle bir boyuta ulaştı ki, 2021’de protestolar nedeniyle Liverpool'la oynayacak lig maçı ertelendi. (Bu yıl Ronaldo dramasının bitişi ile birlikte takımın çıkışa geçtiğini ve her şeyin çok daha pembe göründüğünü ekleyelim)

Nihayet Glazer ailesi geçtiğimiz salı günü, kulübün satış işlemleri için teklif sürecini başlattığını duyurdu. Kaynaklar, United'ın yaklaşık 6 milyar sterlin değerinde olduğunu, fakat satış tekliflerinin bunun çok ötesinde olabileceğini ileri sürüyor.

INEOS kimya şirketinin sahibi olan Jim Ratcliffe ise kulübü satın almak isteyen en ciddi aday… Ama Ratcliffe bu satışta tek alıcı değil...

KÖRFEZ ÜLKELERİ DE SATIN ALMAK İÇİN SIRADA

Bloomberg News’in haberine göre, Paris St. Germain'in sahibi olan Qatar Sports Investments (QSI), M. United ile ciddi şekilde ilgileniyor. Suudi Arabistan Spor Bakanı Prens Abdulaziz bin Turki Al-Faisal ise Sky Sports'a yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun M. United'ı satın almak için girişimlerde bulunduğunu doğruladı.

Bu noktada da akla ilk şu soru geliyor; Manchester United gibi köklü bir kulüp böylesi güçlü bir sermayenin etkisi altına girmesiyle kimliğini kaybeder mi?

Yazının Devamını Oku

Dünyayı değiştiren gün 24 Şubat 2022: Rusya-Ukrayna Savaşı'nın yarattığı 8 etki

26 Şubat 2023

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022 sabahı erken saatlerde televizyondan, "Ukrayna'da özel askeri operasyon" başlattıklarını duyurmasının ardından Rus birlikleri, sekiz yıldır ateş hattında yaşayan Harkov şehrine girdi.

O günden bugüne geçen 1 yılda, 350 binden fazla insanın öldüğü veya yaralandığı tahmin ediliyor. Sivil kayıpların çoğunun patlayıcı ve ağır silahlar sebebiyle yaşandığını açıklayan Birleşmiş Milletler (BM), yoğun çatışma yaşanan bölgelerden bilgi ve veri derlemenin zorluğu nedeniyle gerçek rakamların çok daha yüksek olabileceğini hatırlatıyor.

Yine BM tarafından paylaşılan verilere göre, 8 milyondan fazla Ukraynalı anavatanlarını terk etti. Bugün milyonlarca insan Avrupa’nın farklı noktalarında sığınmacı olarak hayatlarını sürdürüyor.

Fotoğraflar: AP ve Alamy

Savaş, neden olduğu psikolojik yaralar bir yana, Ukrayna’nın altyapısında muazzam bir yıkıma yol açtı. Eylül 2022'de yapılan bir incelemede, Ukrayna'nın yeniden inşasının 349 milyar dolara mal olacağı anlaşılmıştı. Savaş devam ettikçe bu rakam daha da artacak gibi görünüyor.

Bir yılın ardından en merak edilen detayların başında savaşın 2023’te nasıl bir yöne evrileceği geliyor. "İşgal diplomasi masasında mı, yoksa cephe hattında mı sona erecek?" sorusu çok tartışılıyor. Birçok uzman halihazırdaki tabloya bakarak, savaşın uzun yıllar devam etme ihtimali üzerinde duruyor.

Rusya'nın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Vasili Nebenzya, önceki gün BM Güvenlik Konseyi toplantısında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınayan kararın kabul edilmesini protesto etti. Fotoğraf: AP

SAVAŞ TARIMI VE ENERJİYİ VURDU

Yazının Devamını Oku

190 bin koruyucu aile başvurusu oldu! Refakatsiz depremzede çocukların durumu: Sistem nasıl işliyor?

13 Şubat 2023

Kahramanmaraş depreminin ardından göçük altında kalanların kurtarma çalışmaları devam ederken, göçük altından çıkartılan ailesine veya yakınlarına ulaşamayan, refakatsiz çocukların durumlarının ne olacağı önemli bir konu.

Son olarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, deprem bölgelerinde aile ve yakınlarına ulaşılamayan çocukların kayıt altına alınarak, bağlı kuruluşlara yerleştirildiğini duyurdu. Göçük altından çıkartılan kardeşlerin bir arada bağlı kuruluşlara yerleştirildiği kaydedildi.

Afet anında çocukların korunması için yasal bir prosedür söz konusu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre deprem bölgesindeki refakatsiz çocuklar için “ALO 183” hattı ile kolluk kuvvetlerine ya da Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri'ne başvurulması gerekiyor.

Büyük bir dramın yaşandığı bölgede refakatsiz çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiği üzerine, uzmanların önemli uyarıları bulunuyor.

‘ÇOCUĞUN GÜNCEL DURUMUNU ANLAMAYA ÇALIŞIN’

Sahada çalışan ekiplerin ve yardım için bölgede bulunan gönüllülerin refakatsiz çocuklarla karşılaşması durumunda izlenmesi gereken yolları sıralayan uzmanlar şu hususlara dikkat çekiyor:

DEPREMDEN SONRA 190 BİN KİŞİ KORUYUCU AİLE OLMAK İSTEDİ

Öte yandan, enkaz altından çıkarılan, korumaya ve bakıma ihtiyaç duyan çocuklara koruyucu aile olmak isteyen binlerce kişi, e-Devlet üzerinden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na başvuru yaptı. Koruyucu aile olabilmek için başvuran kişi sayısı 190 bini buldu.

Yazının Devamını Oku

Erzincan ile Bingöl arasındaki risk: Yedisu Fayı | Deprem uzmanları neden buraya dikkat çekiyor?

10 Şubat 2023

Kahramanmaraş depreminin ardından göçük altında kalanların kurtarma çalışmaları devam ederken yıkımın acı bilançosu da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. 

Depremin acısı daha çok tazeyken yer bilimciler dikkat çekici bir uyarıda bulundu. Prof. Dr. Naci Görür’ün gündeme getirdiği Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu ve Varto Fay Zonları’nın kesiştiği bölge, yeni bir deprem riskiyle karşı karşıya olabilir.

Prof. Dr. Görür, Bingöl ile Karlıova arasında kalan Yedisu fayının bir deprem üretebileceğini belirtti.

Peki ama üç fayın ortasında kalmasından dolayı, deprem bilimi açısından dünyanın en farklı alanlarından birisi olarak gösterilen Bingöl ile Karlıova arasında kalan Yedisu fayının hareketliliği ne düzeyde? Uzmanlar olası bir depremin kaç büyüklüğünde olmasını bekliyor?


Grafik: Harun Elibol

KRİTİK BÖLGE: BİNGÖL

Bingöl ve çevresi çok sayıda önemli fay zonu içeriyor. Bu nedenle bölgede bulunan fay hatlarının Yedisu fayını tetikleyip tetiklemeyeceği üzerinde önemle duruluyor. Büyük depremlerin yaşandığı bir alan olan Bingöl ve çevresi, 2020 yılında 5.7 ve 5.6 büyüklüğünde depremlerle sarsılmıştı.

Yazının Devamını Oku

Aynı fayın, aynı segmenti kırılmıştı: 1114 ve 1513’te Maraş Pazarcık’ta neler olmuştu?

8 Şubat 2023

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine, on binlerce yurttaşın da yaralanmasına neden oldu.

Uzmanlara göre, bölge, 1513’ten bu yana stres biriktiren fayları barındırıyordu. 

Tarihsel çerçeveden baktığımızda, son birkaç yüzyıl içinde bu fay üzerinde meydana gelen en önemli depremler sırasıyla 1513 Pazarcık, 1822 Maraş, 1866 Karlıova, 1872 Antakya, 1874 Gezin, 1875 Sivrice, 1893 Çelikhan, 1905 Pötürge, 1971 Bingöl, 1977 Palu ve 1986 Sürgü depremleri.

6 Şubat günü meydana gelen ve tüm Türkiye’yi acıya boğan depremin oluşum süreçlerini incelediğimizde, 1114 ve 1513 Maraş Pazarcık depremlerinin anatomisi bizlere önemli ipuçları sunuyor.

Doğu Anadolu fay hattında yaşanan bu gelişmeyi ve 1513 Pazarcık depreminin önemini Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal’a sorduk.

‘MARMARA DEPREMİNİN ON KATI BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREMDİ BU’

Prof. Dr. Pampal, öncelikle 1513’ten bu yana Pazarcık’ta çok yoğun bir enerji biriktiğini ve bu yoğunlaşmanın depremi tetiklediğini belirtti.

Yüzlerce yıllık birikimin bulunduğu üç fay hattının kesiştiği Sincik-Gölbaşı, Pazarcık’ın olduğu Gölbaşı-Türkoğlu ve Hatay bölgesinde gerçekleşen depremin tarihsel gelişimini değerlendiren Prof. Dr. Pampal şunları ekledi:

Yazının Devamını Oku

Sosyal medyada deprem kâhinleri yine iş başında! Bir depremi önceden bilmek mümkün mü? | 3 SORU 3 YANIT

6 Şubat 2023

Kahramanmaraş'ta saat 04.17’de meydana gelen depremin büyüklüğü 7,7 olarak ölçüldü. Merkez üssü Pazarcık ilçesi olan deprem sonrasında 100’den fazla ve 6,6’ya varan artçı sarsıntı yaşandı. Ardından 13.24’te AFAD verilerine göre 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi.

AFAD'dan yapılan son açıklamaya göre depremden etkilenen 10 şehirde 1014 vatandaşımız hayatını kaybetti. Göçük altında kalan yurttaşların kurtarılma çalışmaları ise devam ediyor.

Tüm Türkiye nefesini tutmuş deprem bölgesinden güzel haberler almayı umut ederken sosyal medya üzerinden hızla yayılan yanıltıcı içerikler de milyonlarca insanı endişe ve paniğe sevk ediyor.

‘ELİMİZDE KAYIT YOK İSE BU KONUDA KONUŞMA HAKKINA SAHİP DEĞİLİZ!’ 

Sosyal medyada çok sayıda kişi kendisini uzman veya deprem bilimci olarak tanıtmaya ve yaşananlarla ilgili yorumlar yapmaya başladı. Bu da güvenilir bilgiye erişim konusunda ciddi problemleri beraberinde getiriyor.

Uzmanlar ise özellikle afet durumlarında asılsız bilgilere ve bilim dışı görüşlere itibar edilmemesi konusunda uyarılarını yineliyor. 

Sabah saatlerinden itibaren “

Yazının Devamını Oku

6 SORU 6 YANIT | Ukrayna'da tanklar savaşın seyrini değiştirir mi? Batı'nın göndereceği tanklar neden önemli?

2 Şubat 2023

Rusya-Ukrayna Savaşı birinci yılına yaklaşırken Batı ittifakı, son 10 gün içinde savaşın seyrini değiştirebilecek kritik adımlar atmaya hazırlanıyor. Zorlu savaşta hayatta kalmayı başaran Kiev yönetimi, Rusya’yı belirli bir noktada tutarak ilerlemesini durdurmayı başardı. Psikolojik üstünlüğü ele geçiren Ukrayna ordusu, Almanya başta olmak üzere İngiltere, ABD ve Polonya’dan tank desteği almaya hazırlanıyor.

Batının tank yardımları Moskova yönetiminde büyük bir öfkeye neden olurken askeri uzmanlar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “özel harekât” konseptini terk edeceği ve NATO’yla açık savaş stratejisini benimseyebileceğini ileri sürüyor.  

Haftalarca süren jeopolitik çekişmelerin sonucunda Ukrayna'daki savaşta önemli bir an geldi ve Almanya, Kiev birliklerine 14 adet Leopard 2 tankı sağlayacağını duyurdu. ABD ise birkaç ay içinde Ukrayna'ya 31 adet M1 Abrams tankı göndereceğini açıkladı. Polonya ise Ukrayna'ya 60 tank daha göndereceğini duyurdu.  

Fotoğraflar: AP

Rusya cephesinde “misilleme” gecikmedi. Batı tarafından gönderilen tankları vuran askerlere 72 bin dolar para ödülü verileceği duyuruldu.

Peki ama bu tank desteği savaşın seyrini nasıl değiştirecek? Batının bu kararı almasındaki gecikmenin temel kaynağı neydi? 6 soruda Ukrayna’ya yapılan tank yardımları sonrası değişen dinamikler…

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Leopard 2 tank birliklerini ziyaret etti. 

TANKLAR UKRAYNA ORDUSUNU NASIL ETKİLER?

Yazının Devamını Oku

Yapay zeka okulları da altüst etti, eğitimciler ikiye bölündü! ChatGPT eşsiz bir hazine mi yoksa büyük bir tehdit mi?

29 Ocak 2023

Yapay zekâ teknolojisinin hızla gelişmesi ve ChatGPT'nin popülerleşmesi eğitimcilerde endişe yaratmaya başladı.

Sınırsız yetkinlikteki yapay zekâ teknolojisine kolayca ulaşabilen öğrenciler artık sınavlardan ödevlere birçok şey için ChatGPT'ye başvuruyor.

Eğitimciler ise uzun zamandır bu teknolojinin, eğitim metodolojisinde ciddi sorunlara yol açıp açmayacağını tartışıyor. ABD’de bulunan Northern Michigan Üniversitesi'nde felsefe profesörü olan Antony Aumann, yapay zekâ teknolojisinin etkisini bizzat deneyimlemiş akademisyenlerden.

Aumann, geçtiğimiz aylarda, öğrencilerine “inanç sistemleri” üzerine bir araştıra ödevi verdi; gelen sonuçları okuduğunda ise şaşkına döndü. 

Öğrencilerin yazdığı ödevleri inceleyen akademisyen, imla kuralları da dahil hiçbir hataya rastlamadığı gibi, öne sürülen görüşlerin altının ustalıkla doldurulduğunu ve yeni sorularla konuya açılımlar getirildiğini de gördü. 

Öğrencilerin seviyelerinin böyle bir ödev hazırlamaya yetmeyeceğinin farkında olan Aumann, biraz soruşturunca ödevlerin ChatGPT kullanılarak hazırladığını ortaya çıkardı.

Benzer sorunlar ülkemizde de yaşanıyor… Biz de bu noktadan hareketle hem eğitimcilerle yapay zekânın öğrencilere yansımasını konuştuk hem de Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat'tan konuyu değerlendirmesini istedik.

‘BU SAATTEN SONRA ÖĞRETMENLERE GEREK KALMAZ DİYE DÜŞÜNDÜM’

Yazının Devamını Oku

BİR SORUDAN FAZLASI | Çocuğum neden bana karşı bu kadar saygısız?

27 Ocak 2023

Yetiştikleri ortam ve kültür çocukların karakterinde önemli farklılıklara yol açıyor. Kimi çocuk belirli kurallara uymak zorunda kalırken, kimi çocuk daha serbest yetişebiliyor.

Çocukların davranışları ebeveynlerin tutumlarını da eleştiriye açık hale getiriyor. Özellikle, çocuğun aile büyüklerinin yanında gösterdiği serbestlik çoğu zaman “saygısızlık” olarak görülüyor ve tansiyon yükseliyor.

Davranış bilimciler ise “saygısız” diye nitelendirilen çocukların akranlarına kıyasla bilişsel olarak daha gelişkin olduğunu ileri sürüyor. Uzmanlar, çocukların kendilerini aile ortamında güvende hissetmelerinin, ebeveynlerine karşı meydan okuma dürtülerini geliştirdiğini söylüyor.

Fakat bu durum ailelerin sıklıkla kendilerine, “Nasıl bir çocuk yetiştiriyorum?” ve “Çocuğumun kaba davranışları ve bana meydan okuması başarısız bir ebeveyn olduğumu mu gösteriyor?” sorularını sormasına yol açıyor. Peki ama itirazlarda bulunan ve ebeveynini karşısına almaktan çekinmeyen bir çocuk gerçekte ne istiyor?

'Bir Sorudan Fazlası' serimizde bu kez duygularını özgürce ifade eden ve bunun "saygısızlık" olarak değerlendirmesinden son derece rahatsız olan gençlerle ve ebeveynleri ile bu konuyu konuştuk…

‘SAYGISIZ DEĞİL AÇIKSÖZLÜYÜZ’

Çağan B. (18)

Bana yıllardır aile büyüklerim sivri dilli ve ukala olduğumu söylüyor ama ben öyle olduğumu düşünmüyorum. Büyüklerime saygılı olmam gerektiğini söylüyorlar. Ben de elimden geldiğince saygılı olduğumu düşünüyorum. Ama yaşımız küçük olsa da fikirlerimizi söyleme özgürlüğümüzün olması gerekiyor. Bana yanlış gelen bir şeyi sırf saygıdan dolayı yapmayı reddediyorum. İstemediğim şeyleri inatla yapınca çok sinirleniyorum ve ister istemez karşılık veriyorum.

Yazının Devamını Oku

İş yeri arkadaşlıkları... Ne zaman iyi, ne zaman kötü? | ‘Patronun dedikodusunu yapabilmek büyük lüks’

23 Ocak 2023

Çalışma hayatının inişli çıkışlı dinamiğinde iş saatleri çoğunlukla yoğun bir enerji ve duygusal mücadelelerle geçiyor. 6 ila 8 saat arasında çalışan kişiler sadece mesleki anlamda değil, sosyal olarak da çevreleriyle yakın bir ilişki kurmaya ihtiyaç duyuyor.

Yakın arkadaşlıkların gelişmesinin en önemli nedeni “dayanışma” ihtiyacının ortaya çıkması. Uzmanlar, iş yerinde yakın arkadaşı olanların işe odaklı bir şekilde çalıştıklarını ileri sürerken, aşırı yakınlaşmanın yarattığı sorunları da gündeme getiriyor.

Diğer yandan çoğu insan “profesyonel hayata” girdiğinde belli ön yargıların etkisinden çıkamıyor. Meslektaşlarını bir tür tehdit unsuru olarak görenler bile var. Fakat uzmanlar bunun yanıltıcı olduğunu ve önemli olanın karşı tarafa adım atmak olduğunu belirtiyor.

Peki ama iş yerinde arkadaşlık ilişkilerini geliştirmek gerek sosyal hayatımızı gerekse çalışma hayatımız düzene sokmanın anahtarı olabilir mi?

Biz de iş arkadaşlıklarının önemli olduğunu düşünenler ve tam aksini savunanlar ile konuştuk.

‘DOSTLUKLARINI SÜRDÜRÜP, İŞ ARKADAŞLIKLARINI BİTİRDİLER’

Buket Y. (26)

Yeni bir işe girerken yapılan değerlendirme görüşmelerinde mutlaka başvurduğum pozisyonumda benden önce çalışan kişi var ise neden işten çıktığını sorarım. Çoğu zaman gerçekler söylenmese de az da olsa fikir sahibi olmamı sağlar.

Yazının Devamını Oku

33 yıl sonra yaşanan ikinci Titanic faciası: Nazilerin propaganda filmi için inşa edildi binlerce kişiye mezar oldu

21 Ocak 2023

Yönetmenliğini James Cameron'ın yaptığı 1997 tarihli "Titanic" filminin vizyona girmesinin üzerinden 25 yıldan fazla zaman geçti. Ancak 'En İyi Film' dahil 11dalda Oscar'a layık görülen "Titanic" bunca yıla rağmen gündemden düşmüyor.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan "Titanic: 25 Years After" belgeseli de hem filmle ilgili hafızaları tazeledi hem de "Jack ve Rose o kapının üzerine birlikte sığabilir miydi?" tartışması dahil birçok merak edilene ışık tuttu. 

Ancak 20'nci yüzyılın en trajik gemi kazalarından biri olarak görülen RMS Titanic’in 1912 yılında batmasıyla ilgili tek filmin Cameron'ın eseri olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bundan tam 80 yıl önce, Almanya’da Naziler iktidardayken propaganda amaçlı çekilmiş bir "Titanic" daha var.

Bu film için Naziler tarafından RMS Titanic ile birebir ölçülerde bir gemi inşa edildi. Asıl inanılmaz olan ise bu kopyanın 1912'de batan gemiyle aynı kaderi paylaşması ve binlerce kişiye mezar olmasıydı. ABD'de Nisan 2022'de vizyona giren "Titanic 666" isimli korku-gerilim filmi sayesinde bu olay tarihin tozlu sayfaları arasından gün yüzüne çıktı.

Peki Nazilerin inşa ettiği Titanic'in macerası nasıl oldu da 1912’deki kazanın dört katı can kaybı ile sonuçlandı? İşte Titanic’in kaderini paylaşan unutulmuş geminin hikâyesi…

YOLUN SONUNA ULAŞAN ORDU TITANIC’E SIĞINDI

1945 yılında Müttefik güçler, İtalya, Kuzey Afrika ve Avrupa’da Nazi Almanya’sına karşı başarıyla ilerliyordu.

Yazının Devamını Oku

Pele onu yıllar evvel veliahtı ilan etmişti... Samimi bir iltifat genç bir futbolcunun hayatını nasıl değiştirdi?

4 Ocak 2023

Dünya futbol tarihinin en büyük yıldızlarından biri olarak kabul edilen Brezilyalı efsane futbolcu Edson Arantes do Nascimento (Pele) 82 yaşında kolon kanserine yenildi.

Futbola başladığı liman şehri Santos'ta özel bir törenle toprağa verilen Pele'den geriye yeri doldurulmaz bir kariyer kaldı. Ne de olsa o, dünya futbolunun ilk küresel harikasıydı...

Pele’nin mirasını kimin devralacağı sorusu ise her dönem zihinleri meşgul etti. Birçok yetenekli futbolcunun öne çıkan özellikleri Pele’nin performansıyla karşılaştırıldı.

Pele ise tahtına oturabilecek tek kişiyi yıllar önce belirlemişti. O futbolcu milyonlarca dolarlık transfer ücretleriyle göz dolduran dünya yıldızlarından biri değil, Nii Odartey Lamptey’ydi.

Pele'nin naaşı Santos kentinde bulunan Vila Belmiro stadyumundan taşınıyor. Kentin sokaklarını dolduran yüz binlerce taraftar futbol efsanesine veda ediyor. Fotoğraf: AP

"PELE’NİN LANETİ"

Ganalı eski futbolcu Lamptey bir zamanlar Pele’nin veliahtı olarak gösterilen tek isimdi. 

Bu “rütbeyi” ona ne ünlü spor yorumcuları ne gazete manşetleri ne de futbol taraftarları vermişti. Veliaht adaylığı bizzat Pele tarafından daha 14 yaşındayken Lamptey’e uygun görülmüştü.

Yazının Devamını Oku

Bir spor salonu Herson’u Ruslara zindan etti: HIMARS füzeleri onlar sayesinde hedefi buldu

2 Ocak 2023

10 aydan fazladır devam eden Ukrayna Savaşı'nda Rusya'nın elinde tuttuğu tek bölge başkenti olan Herson’dan çekilme kararının ardında, yerel direnişin gösterdiği direniş ve stratejik noktalarda alınan ağır kayıplar yatıyordu.

Herson'da ikamet eden 49 yaşındaki Kostyantin Babenko'nun Rusya'ya karşı direnişte oynadığı rol de ülke kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Spor salonu sahibi olan Babenko ve beraberindeki bir grup genç, işgal altındaki Herson'da Rus güçlerini izleyip Ukrayna birliklerine kritik bilgiler ulaştırarak savaşın seyrinin değişmesinde büyük pay sahibi oldu.

Fotoğraflar: AP

‘İKİ GÜN İKİ GECE ARALIKSIZ BİNAYI GÖZ HAPSİNDE TUTTUM’

Ukraynalı kuvvetler, yaklaşık 4 ay önce Herson'daki Rus askerlerini bölgeden çıkarmaya çalışırken, şehirde kalmayı tercih eden yerel halkın kurduğu milisler de Rus güçlerini her an gözetim altında tutuyordu.

Babenko da spor salonuna gelen gençlerden oluşturduğu küçük bir grupla Rus güçleri hakkında istihbarat topluyordu.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ndeki (AFU) rütbeli bir arkadaşı, Babenko’dan karşı taarruzun yapılacağı güne kadar birçok bilgiyi ele geçirmesini istemişti. Babenko ile AFU'daki arkadaşı WhatsApp üzerinden kısa ve şifreli yazışmalarla iletişim kuruyordu. Hatta mümkün olduğunca hiçbir şey yazıya geçirilmiyordu. Kendisine Eylül ayında gelen ilk WhatsApp mesajında sadece bir binanın adı olduğunu belirten Babenko hemen o binanın yolunu tuttuğunu söyledi.

Yazının Devamını Oku

Arjantin'in başına iki maç için geçici olarak getirilmişti... İki Lionel'in hikâyesi ve her şeyi değiştiren o konuşma

21 Aralık 2022

Dünya Kupası unutulmaz mucizelerle, enfes gollerle, nefeslerin tutulduğu kader anlarıyla, sürpriz mağlubiyetlerle ve efsanevi hikâyelerle sona erdi.

Tarihin en heyecanlı final maçını oynayarak şampiyonluğa ulaşan Arjantin Milli Takımı’nın teknik direktörlüğünü yapan Lionel Scaloni de kaldırdığı kupa ile ülkesinin futbol tarihine geçti. Bu hikâyeyi daha da çarpıcı bir hale getiren şey ise Scaloni'nin yakın zamana kadar pek sevilmeyen ve tercih edilmeyen bir teknik adam olmasıydı.

Adeta görsel bir şölen halini alan final karşılaşmasında Arjantin, Fransa'yı penaltılarda 4-2 mağlup ederek büyük bir başarıya imza attı. Kupa töreninin ardından açıklamalarda bulunan Scaloni, “Çok gururluyum. Maç sırasında kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Bu takım ülkemizi çok gururlandırdı. Tarihi bir an yaşadık. Şimdi sabahlara kadar eğlenelim" ifadelerini kullandı.

Buenos Aires'deki Ezeiza Havalimanı'na ulaşan Arjantin Milli Takımı, coşkulu tezahüratlarla karşılandı. Fotoğraf: AP

'DEVAM EDECEĞİZ VE MUHTEMELEN İYİ GİDECEK’

2022 Dünya Kupası'na katılım hakkı elde ettikleri günlerde turnuvaya dair derin şüphelerinin olduğunu söyleyen 44 yaşındaki Arjantinli teknik adam, Messi ile yaptığı toplantıda tecrübeli oyuncunun kendisini motive ettiğini söyledi.

“Geçtiğimiz yılın Kasım ayında Dünya Kupası Güney Amerika elemelerinde Brezilya ile 0-0 berabere kaldıktan sonra moralim fazlasıyla bozulmuştu” diyen Scaloni, “Paris'e dönmeden önce Messi ile oturup konuştuk. Konuyu Dünya Kupası'na getirdim. Bana, 'Devam edeceğiz ve muhtemelen iyi gidecek. Ama gitmezse en azından denemiş olacağız' dedi. Bu beni motive etti” açıklamasını yaptı.

Dünya Kupası başından itibaren Arjantin için büyük anlamlar taşıyordu. 1986’dan bu yana kupa yüzü görmemiş olan 'Tangocular'da Messi son Dünya Kupası'na çıkıyor, Scaloni ise kariyerindeki aksaklıkları unutturacak bir başarı hikâyesi yazmak istiyordu.

Yazının Devamını Oku

Öldürüldüğünde daha 19 yaşındaydı... 34 yıl önce işlenen cinayette katili küçücük bir iz ele verdi

19 Aralık 2022

Aralık 1988’de Alabama’dan 12 kilometre uzaktaki I-59 karayolunda, bir kadın cesedi bulundu.

Yapılan incelemede genç kadının boğularak öldürüldüğü tespit edildi. 

Genç kadının üzerinde kot pantolon, mavi bir termal gömlek ve parmağında küçük bir yüzük vardı. Ancak olay yeri ve çevresinde yapılan incelemelerde ne çantası bulunabildi ne de kimliğini belirlemeye yardımcı olacak herhangi bir belge...

GELİŞEN TEKNOLOJİ 34 YILLIK SIR PERDESİNİ KALDIRDI

Kadının cansız bedeninde vücut sıvısı izleri tespit eden yetkililer, maktulün Georgia eyaleti dışından geldiğine inanıyordu. Ancak soruşturmada hiçbir şekilde ilerleme kaydedilemiyordu.

En sonunda genç kadın kimliği bilinmeyen kişilere verilen Jane Doe adıyla kimsesizler mezarlığına gömüldü. Herhangi bir görgü tanığı bulunamadığından, dönemin teknolojisiyle incelenen eldeki deliller de bir sonuç vermediğinden dosya rafa kaldırıldı.

Georgia Soruşturma Bürosu tarafından yeniden açılan soruşturmada, DNA karşılaştırmaları sonucunda maktulün kimliği tespit edildi. Fotoğraf: AP

Aradan 34 yıl geçti. Gelişen teknoloji sayesinde dünya bambaşka bir yer haline geldi.

Yazının Devamını Oku

Futbol şöleninde tarihi final | 'Dünyanın en iyisi' Messi son tango için sahada, kariyerini şekillendiren olaylar yıllar sonra yeniden gündemde

18 Aralık 2022

Bir aydır devam eden futbol şöleninde son perde bu akşam oynanacak Arjantin-Fransa maçıyla kapanıyor. Dev final için nefesler tutulurken, dünyanın gözü Arjantin'in deneyimli kaptanı Lionel Messi ile Fransa'nın genç yıldızı Kylian Mbappé'nin üzerinde olacak.

Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından biri olarak görülen ve turnuva boyunca sergilediği performansla bu yorumun abartı olmadığını kanıtlayan Messi, kariyerindeki tek eksik kupayı kaldırmak için sahaya çıkıyor.

Mbappé ise henüz 23 yaşında olmasına rağmen üst üste ikinci kez Dünya Kupası finalinde oynama fırsatı yakalayacak. Dahası genç Fransız kariyerinin çok erken bir aşamasında iki kez final oynayan ilk isim olarak da Dünya Kupaları tarihine geçecek.

Kupanın son karşılaşması aynı zamanda gol krallığı yarışına da sahne olacak. Bir ay süren turnuvada hemen her maçta boy gösteren Messi, 5 gol, 3 asistle oynuyor ve yarışta ilk sırada yer alıyor. Hemen ardından gelen 23 yaşındaki Mbappé’nin ise 5 golü ve 2 asisti bulunuyor.

‘BU BENİM SON MAÇIM’

Turnuva başlamadan evvel, “Bu benim için son Dünya Kupası olacak” diye konuşan Messi, final karşılaşması öncesi yaptığı açıklamada ise “Finale kaldığımız için çok mutluyum. Bu Dünya Kupası'nda yaşadığım her şey heyecan vericiydi” ifadesini kullandı.

Dünya Kupası finalinin kendisi için son olup olmayacağının sorulması üzerine Arjantinli yıldız,

Yazının Devamını Oku

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden küfrediyoruz? 'Çünkü küfür beni seksi yapıyor'

18 Aralık 2022

Günlük hayatımızda sıklıkla argo kelimeler ve küfürlü konuşmalarla karşı karşıya geliyoruz. Ancak kulağa itici gelen ve “ilkel” bir eğilim olarak algıladığımız, hakaret ve gücendirme içeren bu kelimeler aslında sanıldığı kadar tehditkâr olmayabilir.

Yapılan bir araştırmaya göre, insanlar sevinç, acı ve öfke gibi duygu değişimleriyle başa çıkmak için sık sık küfretmeye başvuruyor ve bunun sonucunda duygusal rahatlama yaşıyor. Deneyler sonucunda küfretmenin vücudun acı toleransını artırdığı da ortaya çıktı.

Bu araştırmanın detaylarına girmeden önce küfür etme alışkanlığı olan kişilere yönettiğimiz 'Neden küfür ediyorsunuz' sorusuna aldığımız birbirinden ilginç yanıtları dinleyelim.

KÜFÜR BENİM İÇİN BİR TERAPİKader S. A. (38)

Ben öfkemi, kızgınlığımı, küfrederek bastırıyorum. İnsanların önünde küfredemem ama arkalarından bolca küfrederim. Bu benim rahatlamamı ve psikolojik açıdan kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. Ayrıca küfrettikçe güçlendiğimi hissediyorum. Eğer küfretmezsem psikolojim bozuluyor, gergin ve mutsuz oluyorum. Küfür benim için bir nevi terapi demek. Bedava terapi…

En çok trafikte araç kullanırken küfrediyorum. Ağır küfürler ediyorum ama; başkasının yanında edilebilecek cinsten küfürler değil yani. Gerçekten çok ayıp sözler. Küfretmeye başlamam için çok ciddi bir şey yaşıyor olmam lazım, yani öyle eften püften şeylere sinirlenmem. Mesela araç kullanırken biri tehlikeli bir şekilde sollama yaparsa ya da üzerime direksiyon kırarsa başlıyorum ağır küfretmeye.

Eğer biriyle yüz yüze bir tartışma içerisindeysem küfretmem, öfkemi biriktiririm ve yalnız kalınca o kişiye hak ettiği küfürleri ederim. Toplum içinde taciz vs. gibi durumlarda ya da bir olay yaşandığında ‘aptal, salak’ gibi küfürden sayılmayacak hafif hakaret içeren cümleler kurabilirim.

Ben toplum içerinde ağır küfredilmesine karşıyım, duyduğumda ben bile rahatsız oluyorum ama biri bana ağır küfrederse bunun da karşılığını ağır bir şekilde vermekten kaçınmam.

Yazının Devamını Oku

Evimizdeki gizli mikrop yuvaları | 'Çok titizim' diyenler bile bu alanları unutuyor

15 Aralık 2022

ABD’de bulaşıcı hastalıklar ve halk sağlığı alanlarında çalışan Muhlenberg College'ın uzmanlarından Chrysan Cronin, iç içe yaşadığımız bakterilerin bir kısmının sağlığımız üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmadığını ancak evlerde türeyen bazı bakterilerin ciddi riskler oluşturduğunu ileri sürüyor.

Bakterilerden kurtulmak için türlü yollar denediğimizi belirten Cronin, “Evlerimizi bakterilerden arındırmak için adeta alarm durumundayız” ifadesini kullandı. Uzmanlar, tuvalet ve mutfağın bakterilerin ürediği alanlar olduğuna ilişkin yaygın görüşün ötesinde, evde çok daha fazla bakteriyel sıcak nokta bulunduğuna işaret etti.

Grafikler: Harun Elibol

Diş fırçaları, lavabolar, bulaşık süngerleri, kahve makinelerinin hazneleri, el havluları, mutfak eşyalarının düğmeleri, bilgisayar klavyeleri, telefonlar ve evcil hayvan kaplarının ciddi oranda bakteri barındırdığını belirten uzmanlar, evlerde pusuya yatan bakterilerin bulunduğu “sinsi” yerleri araştırıyor. Bulgular ise çoğumuzu dehşete düşürecek türden.

İşte evinizin sizi şaşırtacak kadar kirli eşyaları…

DİŞ FIRÇASI

Diş fırçalarının sapları kullanımdan ziyade, bulundukları mekânlar nedeniyle ciddi tehlike altındaki hijyen ürünleri. Mikrobiyologların bugüne kadar yaptığı çalışmalar, küçük banyolarda klozete yakın duran diş fırçalarının daha fazla bakteri barındırdığına işaret ediyor.

2021 yılında Arizona Üniversitesi'nde gerçekleştirilen ve sonuçları Journal of Applied Microbiology'de yayımlanan bir araştırmayla, sifonun çekilmesiyle, 'aerosol' (bir katının veya sıvının gaz ortamı içerisinde dağılması) haline gelen bakterilerin açıkta bulunan diş fırçalarına tutunduğu tespit edildi.

Yazının Devamını Oku

Afrika futbolunda Fas devrimi | 'Sanki sahada annem ve babam karşı karşıya geliyor!'

14 Aralık 2022

2022 Dünya Kupası’nda boy gösteren Afrika ülkeleri beklentilerin ötesinde bir performansla tüm dikkatleri üzerlerine topladı.

Afrika futbolu bugüne kadar dünyaca ünlü isimler yetiştirmiş olsa da Dünya Kupaları tarihinde önemli bir başarı ortaya koyamamıştı. Bu anlamda Katar 2022 Afrika takımları için önemli bir kırılma noktası oldu. 

Tunus, Senegal, Kamerun ve Gana, gruplarda gösterdikleri performansa rağmen turnuvadan elense de Fas tarihinde ilk kez İspanya gibi güçlü bir rakibi devirerek yarı finale çıkma başarısı gösterdi.

“Kara Kıta”nın bu beklenmeyen çıkışı Avrupa merkezli endüstriyel futbola ağır bir darbe olarak nitelendirilirken, Afrikalı antrenörlerin çalıştırdığı takımlar bir dönemin “büyük” rakiplerine geçit vermedi. Peki bu nasıl oldu? Afrika ülkelerinin performansları gözle görülür şekilde nasıl arttı? İlk kez yarı finale çıkma şansı yakalayan Fas için Fransa maçı ne anlama geliyor?

AFRİKA KİMLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI

Afrika’nın yetenekli futbolcuları ağırlıklı olarak Avrupa’nın önde gelen kulüplerinde top koşturuyor. Bununla birlikte, uzun yıllardır Avrupalı antrenörlerle sahaya çıkan Afrika ülkeleri, bu turnuva sürecinde önemli yapısal değişikliklere gitti.

Dünya Kupası'nda mücadele eden beş Afrika ülkesi, bir dönem milli formayı terleten deneyimli isimlerin yönetiminde turnuvaya katıldı. Aliou Cissé (Senegal), Rigobert Song (Kamerun), Walid Regragui (Fas), Otto Addo (Gana) ve Celal Kadri (Tunus) Avrupa’nın çeşitli liglerinde kariyerlerini tamamladıktan sonra milli takımlarının başına geçti ve önemli başarılara imza attı.

Yazının Devamını Oku

‘Küçük prens’ Mbappé, Fransa'nın 'futbol fabrikası'nda yıldız olmak için nasıl yetiştirildi?

14 Aralık 2022

Fransa’nın başkenti Paris’in fakir mahallelerinden birinden çıkan ve dünya futbolunun yeni prensi olarak görülen Kylian Mbappé’nin hayat hikayesi adeta bir masalı anımsatıyor. Fransız futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en büyük yeteneklerden biri olarak gösterilen yıldız futbolcu, Dünya Kupası'nda Fas'a karşı oynanacak yarı final müsabakasında Fransa’nın en büyük gol silahlarından biri.

Henüz 18 yaşında 180 milyon euro’luk bir transfer rekoru kıran, 2018 Dünya Kupası’nda 19 yaşındayken Arjantin gibi bir devi 2 golle yıkan ve 2022 Dünya Kupası’nda gösterdiği performansla kendine hayran bırakan Mbappé’nin yükselişi tüm dünya kamuoyunun gündeminde.

1998 doğumlu “küçük prens”, filmlere konu olacak başarılı hayat hikayesiyle Fransızların yeni bir şampiyonluk hayali kurmasının en büyük nedenlerinden. Peki nefes kesici futbol yetenekleri sayesinde ülkesinin şampiyonluk umutlarını kuvvetlendiren Mbappé’nin başarısının ardında neler gizli?

İşte atletik yetenekleri ve muazzam futbol tekniğiyle rakiplerine soluk aldırmayan, hızı nedeniyle koşucu Usain Bolt ile karşılaştırılan Mbappé’nin ilham veren öyküsü…

Magali Delporte (@magalidelporte)'in paylaştığı bir gönderi

SORUNLU SOSYAL ÇEVREDEN YEŞİL SAHALARA

Kylian Mbappé, 10 yıldan biraz daha uzun bir zaman önce Paris’e 1 saat uzaklıktaki Rambouillet Ormanı’nda bulunan Clairefontaine Futbol Akademisi’nde 2 yıl geçirdi. Mbappé, içinde bulunduğu koşullar nedeniyle çalkantılı bir çocukluk yaşasa da parlak bir futbol yıldızı olacağı sinyalini küçük yaştan itibaren veriyordu.

Genç Mbappé, 2011 yılında Fransız futbolunun mükemmelliğinin merkezi olarak tasvir edilen Clairefontaine Futbol Akademisi’ne girdiğinde, ismi çoktan geleceğin yıldızları arasında anılmaya başlamıştı. Ancak önündeki en büyük engel, içine doğduğu sosyal ortamdı.

Yazının Devamını Oku

Mezopotamya’nın 4 bin 600 yıllık kayıp oyunu Ur Kraliyet, popüler oyunların pabucunu dama attı

11 Aralık 2022

Bir oyun düşünün ki, MÖ 2400’lerde Mezopotamya’nın hemen her yerinde oynandıktan sonra aniden tarihin karanlık sayfalarına gömülmüş ve 4 bin 600 yıl sonra yeniden keşfedilmiş olsun.

Gizemli bir şekilde ortadan kaybolan “Ur Kraliyet Oyunu” (diğer adıyla Yirmi Kare Oyunu) son dönemde, başta Irak olmak üzere bölgedeki pek çok ülkede hızla popülerleşiyor. Kültürel tarihin izinden giden bir müze küratörünün öncülüğünde yeniden yaygınlaşan oyun, binlerce genci çoktan kendine bağladı bile.

Yirmi kareden oluşan Ur Kraliyet Oyunu'nda, oyuncular çeşitli stratejiler geliştirerek kimin kazanacağının tahmin edilmesini imkânsız kılan heyecanlı bir yarışın içine giriyor.

Zarlar yardımıyla oynanan ve şans faktörünün bir hayli fazla olduğu oyun, geleceği okumak için de bir araç olarak görülüyor.

Peki antik dönemde oldukça popüler olan, Akdeniz ve Ortadoğu medeniyetlerinde 100’den fazla farklı versiyonu olduğu düşünülen bu oyun nasıl ortaya çıktı? Binlerce yıl sonra yeniden keşfedilen “Ur Kraliyet Oyunu”, dijital çağda gençlerin dikkatini nasıl çekti? İşte, kral mezarından çıkan esrarengiz oyunun hikâyesi…

UR ŞEHRİNDEKİ KRALİYET MEZARINDAN ÇIKTI

Irak sınırları içindeki Nasiriye kenti yakınlarında bulunan Sümer şehri Ur, 1922 ile 1934 yılları arasında arkeologların büyük ilgisini çekiyordu. İngiliz arkeolog Leonard Woolley, 1928'de Ur şehrindeki Kraliyet Mezarları'na ulaştı. Mezarda bulunan ilginç motifleri inceleyen Woolley, üzeri özenle süslenmiş beş oyun tahtası, oyun pulları, zarlar ve zar yerine kullanılan çubuklar buldu.

İngiliz arkeolog, oyun tahtasının Ur hanedanı mensuplarına ait mezarlardan çıkarılması nedeniyle buluntuları “Ur Kraliyet Oyunu” adıyla kayda geçirdi. Fakat, aslında oyun sadece bu bölgeye özgü değildi.

Yazının Devamını Oku

Ukrayna'nın belleği için canlarını ortaya koydular: Onlarla karşı karşıya gelmek istemezsiniz!

8 Aralık 2022

Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş son sürat devam ederken, Ukrayna’nın belleğini koruyan kütüphane görevlileri işgal altındaki bölgelerdeki nadir kitapları, resmi evrakları ve tarihi eserleri korumak için canlarını ortaya koyuyor.

Söz konusu savaş olduğunda, ilk akla gelen askeri ve lojistik hedefler olurken, bir ulusun kimliği, kültürü ve tarihi de aynı oranda hedef haline gelebiliyor. Ukrayna kültürüne ilişkin önemli metinlerin yer aldığı kütüphaneler de son zamanlarda Rusya'nın hedefi haline geldi.

Kiev’e ilk Rus bombalarının düşmeye başladığı gün Ukrayna Kütüphane Derneği'nin başkanı Oksana Bruy, olası bir savaş durumunda nadir eserlerin durumunun ne olacağına dair önemli bir sunum hazırlıyordu. Bruy, özellikle Kiev Politeknik Üniversitesi'ne bağlı geniş kütüphanenin taşınması için çalışma başlatmıştı.

Saldırının başladığı günün sabahında büyük bir bilinmeyenin içinde olan Bruy, kızı Anna ve kedisi ile yer altı otoparkına girdiğinde, bilgisayarını bir an olsun yanından ayırmıyordu. Ne de olsa bir ülkenin tarihi, kültürü ve yaşantısına ilişkin milyonlarca kaynağın bulunduğu tahliye planı o bilgisayarın içindeydi.

81 yaşındaki kütüphaneci Raisa Krupchenko, temmuz ayında Kramatorsk kentinde meydana gelen bir Rus saldırısından sonrası yıkılan 23 Numaralı okulun kütüphanesini yeniden düzenliyor. Fotoğraf: AP

‘HİBRİT SAVAŞLAR SADECE ASKERİ, HEDEFLERİ DEĞİL KÜLTÜRÜ DE YOK EDİYOR’

Ertesi gün üniversiteye dönen Bruy, 15 bin metrekarelik devasa kütüphanenin ıssızlığında dolaşırken hava saldırısı sirenlerinin çalmasının hemen ardından arabasına koştu. Yanında bulunan bilgisayar sayesinde kütüphanedeki envanteri görebilen Bruy, eve dönmek yerine Lviv'e doğru yola çıktı.

İngiliz the Guardian gazetesine yaptığı açıklamada,

Yazının Devamını Oku

En zor maç ona denk geldi! Dünya Kupası yöneten ilk kadın Stéphanie Frappart'ın hikayesi...

2 Aralık 2022

Dün akşam Saat 22.00’de Al Bayt Stadı stadyumunda Dünya Kupaları tarihinde bir ilk gerçekleşti. Futbolcuların önünde kendinden emin adımlarıyla yürüyen Stéphanie Frappart (Fransa), Neuza Back (Brezilya) ve Karen Diaz’den (Meksika) oluşan kadın hakem üçlüsü, Almanya’nın Kosta Rika'yı 4-2 mağlup ettiği E Grubu üçüncü ve son maçını yönetti.

Kişisel tarihinde birçok ilke imza atmış Fransız hakem Stephanie Frappart (38) 1930'dan bugüne düzenlenen 92 yıllık Dünya Kupası tarihinde düdük çalan ilk kadın hakem unvanını aldı.

Kosta Rika ile Almanya arasında oynanan karşılaşmayı Stéphanie Frappart (Fransa), Neuza Back (Brezilya) ve Karen Diaz’den (Meksika) oluşan kadın hakem üçlüsü yönetti. Fotoğraflar: AP

Almanya'nın elenmesiyle sonuçlanan zorluk derecesi oldukça yüksek maçı yöneten tecrübeli hakem, soğukkanlılığı ve özgüveni ile dikkat çekti.

Peki ama turnuva tarihine geçen karşılaşmada kararlarıyla başarılı bir yönetim sergileyen Frappart’ın ilham dolu yaşam öyküsü kadın hakemler için nasıl bir anlam taşıyor? İşte tarihe geçen hakem…

This Thursday, an all-female refereeing trio will take charge of a men’s @FIFAWorldCup match for the first time.

Yazının Devamını Oku

İran ve ABD karşı karşıya | Bir maçtan çok daha fazlası: 24 yıl önce neler yaşanmıştı?

29 Kasım 2022

Futbol, bazı maçlarda yalnızca 22 kişi arasında topla oynanan bir oyun olmanın çok daha ötesine geçebiliyor. Öyle ki, Dünya Kupası B Grubunda bugün (Saat: 22.00) oynanacak İran-ABD karşılaşması, daha başlamadan diplomatik krize yol açtı..

En son 1998 Dünya Kupası'nda Lyon'daki Gerland Stadı'nda oynanan grup maçında karşı karşıya gelen iki ülke, aradan geçen 24 yılın ardından kozlarını yeniden paylaşmaya hazırlanıyor. İran ve ABD arasında oynanacak eleme maçı, basit bir spor karşılaşmasının çok daha ötesinde, Dünya Kupası tarihindeki en politik maçı olarak görülüyor.

2022 Dünya Kupası’nda 6-2'lik İngiltere yenilgisiyle başlayan İran, ikinci maçında tamamen farklı bir görüntü ortaya koyarak Galler'i 2-0'lık skorla geçerek üst tura çıkma şansını son maça bıraktı. Gruptaki İngiltere ve Galler maçlarından beraberlikle ayrılan ABD'nin ise tur için mutlaka galip gelmesi gerekiyor.

İran, ABD’yi yenerse tarihinde ilk kez son 16 turu kapılarını açacak. Maçın beraberlikle bitmesi durumunda ise İngiltere-Galler maçının sonucu önem kazanacak.

BAYRAK KRİZİ SONRASI YER YERİNDEN OYNADI

Grup için hesaplar yapılırken bir taraftan da önceki gün patlak veren bayrak krizi, turnuvanın tansiyonunu fazlasıyla yükseltti.

ABD Futbol Milli Takımının sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İran bayrağındaki “İslam Cumhuriyeti” amblemini kullanmaması nedeniyle İran Futbol Federasyonu FIFA'ya resmi şikâyette bulundu ve ABD'nin organizasyondan ihraç edilmesini istedi.

Yazının Devamını Oku

Louis Van Gaal | Bir futbol bilgesinin son tangosu: Hastalığını oyuncularından gizledi, şimdi gözü kupada!

29 Kasım 2022

Dünya Kupasının önemli takımlarından Hollanda, 2022 Dünya Kupası A grubunda bugün ev sahibi Katar ile karşı karşıya gelecek. Senegal’i 2-0’lık skorla mağlup eden, Ekvador ile 1-1 berabere kalan “Portakallar” oynadıkları futbolla otoritelerde hayal kırıklığı yaratsa da grubu lider tamamlama şansına sahip.

Ekvador'a karşı oynan futboldan hiç memnun olmayan Hollanda Milli Takımı Teknik Direktörü Louis Van Gaal (71), hedefini şampiyonluk olarak belirledi.

Geçtiğimiz yıl prostat kanserine yakalandığını açıklayan ve kanser tedavisi gördüğü dönemde hasta yatağından kalkarak takımının başına geçen tecrübeli teknik adam, uzun süre hastalığını oyuncularından saklamıştı.

"Her milli takım arasında, oyuncuların fark etmemesi için geceleri kamptan ayrılıyordum ve hastaneye gidiyordum. Antrenmanlarda yanaklarım kızardığında oyuncular sarf ettiğim efor yüzünden çok sağlıklı olduğumu düşünüyorlardı. Ben de sağlıklı olduğumu düşünüyordum ama değilmişim."

HOLLANDA FUTBOLUNUN GENERALİ

Ajax, Barcelona ve Manchester United ve son olarak Hollanda Milli Takımını üç dönem çalıştıran Van Gaal, Rinus Michels ve Johan Cruyff'tan sonra modern futbolun dönüşümünü en çok etkileyen futbol adamlarının başında geliyor.

1 UEFA Şampiyonlar Ligi (1994-95)

Yazının Devamını Oku

Muhteşem bir hikaye nasıl da kâbusa dönüştü? | Manchester United'dan ayrılan Ronaldo şimdi ne yapacak?

24 Kasım 2022

İngiliz ekibi Manchester United, gelmiş geçmiş en büyük futbolculardan birisi olarak görülen ve futbol tarihine damgasını vuran Cristiano Ronaldo (37) ile olan sözleşmesini karşılıklı olarak feshettiğini duyurdu.

Manchester United'dan yapılan açıklamada, “Old Trafford'daki iki döneminde 346 maçta 145 gol atarak yaptığı muazzam katkısından dolayı teşekkür ediyor, kendisine ve ailesine gelecekte başarılar diliyoruz. Manchester United'daki herkes, Erik ten Hag yönetiminde takımın ilerlemesini sürdürmeye ve sahada başarı sağlamak için birlikte çalışmaya odaklanmak istiyor” ifadelerine yer verildi.

Geçtiğimiz yılın ağustos ayında İtalyan Serie A ekiplerinden Juventus’tan United'a transfer olan Ronaldo, kaptanlığın kendisine verilmemesi, istediği süreleri alamaması, kadro dışı kalması ve yeni teknik direktör Erik ten Hag ile yıldızının bir türlü barışmaması nedeniyle bir zamandır takımdan ayrılmak istiyordu.

YAŞADIKLARI SORUNLARI ANLATTI TARTIŞMALARIN ODAĞI HALİNE GELDİ

Geçtiğimiz günlerde Piers Morgan’a çok çarpıcı açıklamalarda bulunan Ronaldo, verdiği röportajda kulüp içerisinde yaşadıkları sorunları dile getirdi ve tartışmaların odağı haline geldi.  

Ronaldo'nun çarpıcı röportajından satır başları:

KARİYERİNİN EN KÖTÜ DÖNEMİ 

Yazının Devamını Oku

Arjantin'de hayat durdu, Messi son Dünya Kupası için sahada! 'Milli takımın maçı ders saatlerine denk gelirse...'

22 Kasım 2022

Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından biri olan Arjantinli Luis Lionel Andres Messi, son kez Dünya Kupası organizasyonuna çıkmaya hazırlanıyor.

2022 Dünya Kupası’nda en büyük şampiyonluk adaylarından biri olarak gösterilen ve 35 maçtır yenilmeyen Lionel Messi liderliğindeki Arjantin şampiyonluktan başka bir ihtimali düşünmek istemiyor.

Arjantin Milli Takımı’nda boy gösterdiği ilk andan itibaren Diego Armando Maradona ile kıyaslanan ve bazı futbol otoritelerince onu fersah fersah aşan Lionel Messi, son turnuvasında pek çok başarıya imza atarak kariyerini noktalayabilir.

2021 yılının Temmuz ayında oynanan Copa America finalinde Lionel Messi'li Arjantin, Brezilya'yı 1-0 mağlup ederek 15. kez kupanın sahibi oldu. Lionel Messi, milli takım formasıyla ilk resmi kupasını kazandı. Fotoğraf: Alamy

Bugün siyasi belirsizliklerle boğuşan Arjantin için tek motivasyon kaynağı olan yaşayan futbol efsanesi, yine Arjantin halkı için büyük anlamlar taşıyor. Futbola başladığı dönemde “Yeni Maradona” olarak gösterilen Messi, ortaya koyduğu muazzam kariyerle “Yeni Messi”lere örnek oluşturuyor.

“Bu benim için son Dünya Kupası olacak. Katar'da son kez Dünya Kupası oynayacağım” diyen Arjantin’in 10 numarası, ardında nasıl bir miras bırakacak? Arjantin için bir futbolcudan daha büyük anlamlar taşıyan Messi, Latin Amerika’nın tango ülkesi için ne gibi anlamalar taşıyor?

‘MESSİ’Yİ FARKLI KILAN BAŞKA BİR ŞEY VAR; O BİR LİDER’

Arjantin 1987 yılında Dünya Şampiyonu unvanına sahipti ve Maradona bu gezegendeki en iyi futbolcu olarak anılıyordu. Aynı yıl yine Arjantin’de bir çocuk dünyaya gelecek ve Maradona bundan 20 yıl sonra o çocuk için şu sözleri söyleyecekti:

Yazının Devamını Oku

51 yıl önce işlenen cinayeti ses kayıtları çözdü: Katil Facebook'ta bulundu

20 Kasım 2022

ABD’nin Maryland eyaleti bundan tam 51 yıl önce korkunç bir cinayetle sarsıldı. Şerif Yardımcısı James Tappen Hall, 1971 yılının Ekim ayında kimliği belirsiz kişi veya kişilerce başından vurularak öldürüldü.

Issız bir otoparkta işlenen cinayetle ilgili soruşturma tüm çabalara karşın sonuç vermedi ve dosya "faili meçhul" olarak rafa kaldırıldı. Yarım asır sonra yeniden açılan soruşturmada bu kez sona ulaşıldı. 

Peki 51 yıl boyunca gizlenen katil nasıl yakalandı? İşte sır perdesinin ardındaki ayrıntılar…

TANIKLARIN İFADELERİ BİR KİŞİYE İŞARET EDİYORDU

Şerif Yardımcısı Hall, 23 Ekim 1971 gecesi Rockville'deki Manor Country Club'ın otoparkı çevresinde devriye turu atarken kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından başından vurularak ağır yaralandı.

Hastaneye kaldırılan ve üç gün yaşam mücadelesi veren 53 yaşındaki Hall, geride bir eş ve iki çocuk bırakarak hayatını kaybetti. O günden itibaren Maryland dedektifleri olayın tüm ayrıntılarını tek tek ele alarak katile ulaşmaya çalışsa da başarılı olamadı.

Tanıkları teker teker dinleyen ve somut bir ipucu arayan dedektifler, genç bir çocuğun olay sırasında otopark yakınlarında olduğunu tespit etti. Ellerindeki tüm olanakları seferber eden dedektifler, iki yıllık bir soruşturmanın ardından, söz konusu gencin 19 yaşındaki Larry David Becker olduğunu buldu.

Yazının Devamını Oku

İsimlerini bilen çok yok! İşte 2022 Dünya Kupası'nda parlayabilecek 11 genç yıldız...

19 Kasım 2022

Bir Dünya Kupası daha geldi çattı. İster fanatik bir futbol seyircisi olun isterseniz de gönülsüz bir takipçi, hiç fark etmez. Dört yılda bir tekrarlanan bu şölene kayıtsız kalmak mümkün değil. Büyük stadyumlar, on binlerce kişinin coşkuyla eğlendiği rengarenk tribünler ve elbette dünyanın dikkatle izlediği futbolun dev yıldızları, ekran karşısına geçmek için yeter de artar bile.

Bütün bunların ötesinde, kendini göstermek için sahaya çıkan hırslı ve yetenekli gençlerin her turnuvaya farklı bir renk kattığı da açık. Öyle ki, bir anda tüm dünyanın gözü günün yıldızlarına çevrilebiliyor. 

Önümüzdeki yılların büyük yıldızları olabilecek, adı henüz pek duyulmamış genç oyuncuları daha yakından tanımak istemez misiniz? İşte karşınızda 2022 Dünya Kupası'nın genç yeteneklerinden oluşturduğumuz ilk 11'imiz…

Grafik: Harun Elibol

MOISES RAMIREZ – EKVADOR (KALECİ)

Moises Ramirez, büyük zorlukların içinden sıyrılan bir yıldız. 22 yaşındaki genç file bekçisi, Ekvador Serie A ekiplerinden Independiente del Valle'de oynuyor.

2021'de Ekvador Serie A'yı, 2019 ve 2022'de Copa Sudamericana'yı kazanan takımın kalesini koruyan Ramirez, Güney Amerika'nın en iyi kalecilerinden biri olarak gösteriliyor. 

Kendine güvenen, üstün refleksleri olan, hızlı karar alarak kale çizgisinden çıkabilen ve top ayağının altındayken oldukça rahat olan Ramirez için bu turnuva büyük bir anlam taşıyor.

Yazının Devamını Oku

NBA’de Şengün fırtınası… Alperen nereye koşuyor? ‘Dünyanın sayılı oyuncularından biri olabilir’

15 Kasım 2022

NBA’deki temsilcilerimizden Alperen Şengün, geçen sezon çaylak performansıyla Houston Rockets taraftarının sevgilisi oldu. Maçlara ilk beş başlamayan ama kenardan gelip yeteneklerini sergileyen Alperen Şengün en çok fantastik pasları ile ön plana çıkmıştı. Bu sezona hızlı başlayan ve daha çok süre alan Şengün skor ve ribaund katkısı ile takımının en önemli silahlarından biri haline geldi. 

FIBA’DAN ANLAMLI KARŞILAŞTIRMA

Hatta Alperen’in başarısı Uluslararası Basketbol Federasyonu’nun (FIBA) da dikkatinden kaçmadı ve FIBA Alperen'in bu sezonki istatistiklerini NBA'de son iki sezonun En Değerli Oyuncusu (MVP) olan Sloven Pivot Nikola Jokic'in ikinci sezonu ile karşılaştırdı. 

Paylaşımda, “İki kez MVP olmak zor bir iş ama Alperen Şengün doğru yolda” ifadelerine yer verildi. (Not: Bu paylaşımın ardından oynanan maçlarda faul problemi yaşayan Şengün'ün ortalaması 16,1 sayı, 8.7 ribaund, 1.9 asiste geriledi.)

Becoming a two-time MVP is a tough task but Alperen Sengun is on the right track 👀 pic.twitter.com/ghp6WHT0gw

ROCKETS BAŞANTRENÖRÜ: ALPEREN HARİKA BİR OYUNCU

Alperen’in büyük bir potansiyeli olduğunu her fırsatta ifade eden Houston Rockets başantrenörü Stephen Silas sezon başında The Athletic’e verdiği röportajda, bu sezon Şengün için farklı geçeceğinin sinyallerini vermişti.

“Alperen harika bir oyuncu. Topu eline aldığında bir şekilde kendisine pozisyon yaratabiliyor. Alçak postta sırtı dönük oyun yeteneğiyle skor bulabiliyor. Yüksek posttayken ise orta mesafe şut özelliğini konuşturabiliyor veya pasör yeteneklerini kullanarak takım arkadaşlarını işin içine dahil edebiliyor” diyen Silas ayrıca şunları ekledi:

Yazının Devamını Oku

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden korkudan keyif alıyorum? 

13 Kasım 2022

Korkuya olan merakımızı giderebildiğimiz filmler, diğer türlere kıyasla çok popüler olmasa da cezbedici gücünü hiçbir dönem kaybetmemesiyle dikkat çekiyor. 

Ekran karşısında soluksuz kaldığımız o gerilim dolu anlarda vücudumuzda da ciddi tepkiler gözleniyor. Terliyoruz, kalp atışlarımız hızlanıyor ve kaslarımız geriliyor. Aşırı strese maruz kaldığımız anlarda cildimizde karıncalanmalar yaşanırken, gerilimin had safhaya çıktığı esnada midemiz bulanıyor. Korku azaldığında ise yüksek bir zevk ve tatmin duygusuyla baş başa kalıyoruz.

Peki, korku filmi izledikçe rahatlayan, etrafındakiler korktukça daha zevk alan, resmen izlemeden duramayan korku aşıklarının bu tutkuları ne zaman ve nasıl başladı? Korku filmi izledikçe ne yaşıyorlar?

'BANA ARTIK ROMANTİK KOMEDİ GİBİ GELİYOR' 

Ülker R. (44)

Kendimi bildim bileli korku filmlerine bayılıyorum. Bana artık korku filmi izlerken romantik komedi izliyormuşum gibi geliyor. Aslında bu durum beni üzüyor çünkü korkabileceğim hiçbir film kalmadı. Benim bu korku filmi sevgim babamdan geliyor. Kendisi korku filmi izlemeyi çok severdi, küçük yaşlardan beri ablam ve ben de onunla izlemek isterdik. Babam yanımızda olduğu için hiç korkmazdık ve hep gülerek izlerdik. Örneğin 13. Cuma’yı ve Yaşayan Ölüler Gecesi’ni 80’lerde izledim ve ne izlerken ne de sonrasında en ufak bir korku hissettim.

Özellikle izlediğim filmlerdeki mekanları çok merak ederim ve saatlerce internette araştırırım. Mesela en sevdiğim filmlerden biri olan Lanetli Ev (The Haunting in Connecticut) bir şeytan çıkarma filmi. Filmde bir ailenin oğlunun başına gelen olaylar anlatıyor.

Filmin sonunda çocuk bir şekilde bu olaylardan kurtuluyor. Annesi haliyle bu korkunç olayların yaşandığı evden taşınmak istediği için evi oldukça ucuz bir fiyata satıyor.  Evi alan kişi ile yıllar sonra röportaj yapıyorlar. Gazeteci evin yeni sahibine “Evde sizi rahatsız eden ya da korkutan şeyler var mı?” diye soruyor.

Yazının Devamını Oku

Bütün Las Vegas matematik profesörünün ağzının içine bakıyor! Desteyi kaç kez karıştırmak gerek?

13 Kasım 2022

ABD’nin eğlence ve oyun parkı Las Vegas, dünyanın kumar başkenti olarak anılıyor. Her gün milyonlarca doların el değiştirdiği kumarhaneler kentinde, en küçük hileye karşı en modern cihazlarla önlemler alınıyor.

Her oyun masasının kameralarla izlendiği, oyundaki olasılıkların bilgisayarlarla hesaplandığı, oyuncuların yüz ve kalp atışlarının ölçüldüğü gelişmiş teknolojilere ev sahipliği yapan kumarhaneler, “hilebazlara” göz açtırmamak için sistemlerini yeniliyor.

Fakat, teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, kumarhaneleri “batırmayı” hedefleyen hilebaz kumarcılar kolay yoldan para kazanmak için her yolu deniyor. Son olarak, hilebazlar kumarhanelerde sıkça kullanılan otomatik kart karıştırıcı makineleri hedef aldı.

VİDEO EKİPMANLARLA KART MAKİNESİNİN İÇİNE GİRDİLER

Olay geçtiğimiz aylarda kart destesi karıştırıcı makineler üreten bir şirketin tasarladığı cihazlarda tuhaflık tespit etmesiyle başladı. Yapılan araştırmada, makinelere bir çete tarafından müdahale edildiği ve cihazların yeniden ayarlandığı ortaya çıktı.

Suç şebekesinin bir kısmının kart karıştırıcı makineleri video ekipmanlar sayesinde izlediği ve masalarda oturan şebeke üyelerine kart sıralarını ilettiği ortaya çıktı. Kurulan düzeneği tespit eden yetkililer nihayet çeteyi çökertse de günün sonunda kumarhanenin milyonlarca dolar zarar ettiği anlaşıldı.

Benzer bir durumla bir daha karşı karşıya kalmak istemeyen kumarhane yetkilileri çareyi daha karmaşık yeni kart karıştırıcı sistemler üretmekte buldu. Işık geçirmeyen bir kutunun içinde karmaşık bir prototip geliştiren mühendisler, bir deste kartı şüpheye yer bırakmayacak şekilde karıştıran “güvenli” bir cihaz hazırlayacaklarının garantisini verdi.

Yazının Devamını Oku

Rusya'nın Herson'dan geri çekilişi ne anlama geliyor? | 6 SORU 6 CEVAP

11 Kasım 2022

Ukrayna'daki savaş son sürat devam ederken Rusya'dan dünyayı şaşkına çeviren bir adım geldi. Şubat ayında başlayan işgalde, Rusya elinde tuttuğu tek bölge başkenti olan Herson’dan askerlerini geri çekme kararı aldı.

Çekilme kararını açıklayan Ukrayna’daki Rus güçlerinin komutanı General Sergey Surovikin, ikmal hatlarını elde tutmanın artık mümkün olmadığını ve bu nedenle kentin terk edilmesi gerektiğini belirtti. Surovikin ayrıca söz konusu kararı, üst düzey komutanların da olduğu kameralı toplantıda açıkladı.

Rus devlet televizyonunda yayınlanan açıklamada General Surovikin, “Bu koşullar altında, en anlamlı seçenek Dinyeper Nehri boyunca bir savunma hattı organize etmek” ifadesini kullandı.

HERSON, KIRIM YARIMADASINA BAĞLANMAK İÇİN ÖNEM TAŞIYOR

Son haftalarda, Ukrayna’nın karşı saldırısı yavaşlasa da ikmal yollarına yönelik saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Dinyeper Nehri üzerinde Rus ikmal hatlarının geçtiği köprü Ukrayna tarafından uzun menzilli füzelerle vurulmuş bu nedenle kentteki güçlerin ikmali zorlaşmıştı.

Kararın bizzat Savunma Bakanı Sergey Şoygu tarafından ilanı, Rusya’nın Herson cephesinde yenilgiyi kabul ettiği yorumlarına sebep oldu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Eylül ayında

Yazının Devamını Oku

İzdiham herkesi bulabilir! O anlarda neler yapılabilir? 'Bir şeyi düşürürseniz almaya çalışmayın'

5 Kasım 2022

Güney Kore'nin başkenti Seul’deki Cadılar Bayramı kutlamaları sırasında dar bir sokakta yaşanan izdihamda 154 kişi hayatını kaybetti. Son zamanlarda izdiham facialarının sayısında artış gözleniyor.

Sırasıyla İsrail, Amerika, Endonezya ve son olarak Güney Kore’de yaşanan olaylarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Özellikle büyük kentlerde yaşanan nüfus artışları, pandemi sonrası kalabalık etkinliklere olan özlem gibi faktörler benzer facialarla karşı karşıya kalınma risklerini artırıyor.

Son yaşanan olayın ardından uzmanlar; kalabalık partiler, konserler, spor veya açık hava sokak etkinlikleri ile ilgili uyarılarda bulundu, olası facialarda ne gibi önlemler alınması gerektiğini anlattı.

‘NE KADAR GÜÇLÜ OLDUĞUNUZUN BİR ÖNEMİ YOK, DÜŞERSENİZ HER ŞEY BİTER!’

İngiltere’deki Keele Üniversitesi'nde kitle davranışları konusunda çalışmaları bulunan sosyal psikoloji profesörü Clifford Stott, insanların bu tür olayların nadir yaşanacağını düşündüğünü ve olası durumlara karşı hazırlık yapmadıklarını belirtti.  

Peki ama nasıl bir hazırlık yapmamız gerekiyor? Kalabalık ortamlarda güvende kalmanıza yardımcı olabilecek basit stratejiler olduğunu söylen güvenlik uzmanı Paul Wertheimer, “Böyle durumlarda ne kadar uzun veya güçlü olduğunuzun bir önemi yok. Ayağınızın takılmasıyla kontrolünüzü kaybedebilirsiniz ve her şey biter” ifadesini kullandı.

ETKİNLİĞİN YAPILACAĞI MEKÂNI ÖNCEDEN TARAYIN

Yazının Devamını Oku

Seul’deki felaket nasıl oldu? Bu izdihamlar neden oluyor?

1 Kasım 2022

Güney Kore'nin başkenti Seul’un Itaewon semtindeki Cadılar Bayramı (Halloween) kutlamaları sırasında dar bir sokakta yaşanan izdihamda en az 154 kişinin hayatını kaybetmesi, ileriki dönemlerde nüfusu hızla artan kentlerde de benzer faciaların yaşanabileceği ihtimalini akıllara getiriyor.

Seul kenti pandemi yasaklarının kalktığı ilk Cadılar Bayramı kutlamalarına hazırlanırken pek çok genç, aradan geçen üç yılın sonunda gönüllerince eğlenebilecekleri bir gece hayal ediyordu. Kendi tasarladıkları kıyafetlerle dışarı çıkan gençler, şehrin hemen her sokağında başlayan şölen havasını solumaya başlamıştı.

En yeni K-pop hitleriyle eğlenenlerin yanı sıra, Türk, Yunan, İtalyan ve diğer uluslararası mutfakları ziyaret edenler gecenin ilerleyen saatlerinde Itaewon semtinin çevresinde toplanmaya başladı.

'KURTARMA EKİPLERİ ÇALIŞIRKEN KULÜPLER HÂLÂ AÇIKTI!'

Gecenin ilerleyen saatlerinde eğlencenin dozunu iyice arttıran kalabalık, Itaewon semtindeki Hamilton Oteli’nin hemen yanındaki 11 metrelik bir ara sokağa yöneldi. Çığlıkların duyulmaya başlandığı o anlarda, panik iyice arttı.

“İtmeyin” haykırışlarının yükseldiği dar sokakta, paniğin yerini izdiham aldı. Yüzlerce genç birbirlerinin üzerine basarak dar sokaktan çıkmaya çalıştı.

Olay günü izdihamdan kurtulmayı başaran Gael Lim, cumartesi gecesi izdihamın yaşandığı anlarda orada olan arkadaşlarından haber alamadığını söylerken yaşanan tabloyu şu sözlerle aktardı:

Yazının Devamını Oku

Lavlar arasında ülkelerini kaybeden Montserrat milli takımı küllerinden yeniden doğdu: Oyuncularımızı Football Manager'dan buluyoruz

30 Ekim 2022

Doğal güzellikleriyle ve göz alıcı sahilleriyle ünlü Karayip adası Montserrat, 1995 yılında yaşadığı volkanik patlama faciasının yaralarını sarıyor. Felaketin ardından dünyanın çeşitli bölgelerine savrulan Montserrat halkı ise geride kalan 27 yılda milli futbol takımları sayesinde ulusal kimliklerini korumayı başardı.

1995'in Temmuz ayında Montserrat'ın Soufrière Hills yanardağı patladığında küçük Karayip adasının geneli kalın bir kül tabakasıyla kaplandı. Üçte ikisi yaşanmaz hale gelen 11 bin 500 nüfuslu ada hızla tahliye edilirken, adanın çiçeği burnunda milli futbol takımı da yurtlarını geride bırakmak zorunda kaldı.

Öyle ki 1991'de ilk milli maçına çıkan, 1996'da FIFA üyesi olan, daha sonrasında Kuzey ve Orta Amerika ile Karayipler Futbol Konfederasyonu'nda (CONCACAF) mücadeleye hak kazanan ve yıllarca dünyanın “en kötü milli takımlar” listesinde yer alan ekip bir anda “yurtsuz” kalmıştı.

Dünya bu ufak adanın akıbeti için endişe duyarken, İngiltere’ye bağlı bir ada ülkesi olan Montserrat halkının önemli kesimi başta Londra başta olmak üzere Avrupa'nın çeşitli ülkelerine dağıtıldı.

Peki ama yıllar içinde ulusal kimliklerini unutmayan Montserrat’lıları bir futbol takımı nasıl bir araya getirdi? İşte futbolla kenetlenen bir halkın hikâyesi…

DÜNYANIN EN KÖTÜ TAKIMI OLSALAR DA TARAFTARLARI ONLARI BIRAKMIYOR

Korkunç felaketler ve sonrasında yaşanan zorluklar karşısında kenetlenen Montserrat halkı, futbolun sağladığı birlik ruhuyla “yurtsuzluğun” yarattığı travmaların üstesinden gelmeyi başardı.

Yazının Devamını Oku

Evinde 63 yerinden bıçaklanmış şekilde bulundu! 50 yıl sonra yakalanan katil herkesi şaşırttı...

25 Ekim 2022

Bundan tam 50 yıl önce, 7 Ocak 1972’de Hawaii'nin başkenti Honolulu, korkunç bir cinayetle sarsıldı. Nancy Elaine Anderson ismindeki genç bir kadın Waikiki sahilinde bulunan dairesinin banyosunda ölü bulundu. Cinayet ihbarı alan ve olay yerine giden dedektifler karşılaştıkları manzara karşısında neye uğradığını şaşırdı. Anderson, 63 yerinden bıçaklanmıştı.

Suç mahalini inceleyen güvenlik güçleri, kendilerini katile götürecek en ufak bir delile dahi rastlayamayınca, cinayetin profesyonel ve serin kanlı bir kişi tarafından işlendiğini düşündü. Görgü tanıklarının ifadelerine başvuran dedektifler, ustalıkla işlenen bu cinayet sonrasında katilin neye benzediği ve Anderson ile ilişkisi olup olmadığı gibi hayati bilgileri elde edemeyince, davanın çıkmaza gireceğini anladı.

Genç kızın 63 yerinden bıçaklanarak öldürülmesine rağmen katilin hiçbir delil bırakmamış olması kusursuz bir cinayet olarak görülse de cinayetin düğümü nerede çözüldü? Sır perdesi 50 yıl sonra nasıl aydınlatıldı?

Nancy Elaine Anderson

KALBE İNDİRİLEN ÜÇ BIÇAK DARBESİYLE ÖLDÜRÜLDÜ

Ekim 1971'de ABD’nin Michigan eyaletinden Hawaii'ye taşınan ve bir popüler bir fast-food restoranında çalışmaya başlayan Anderson, öldüğünde 19 yaşındaydı. Herhangi bir düşmanı bulunmayan, kendi halindeki genç bir kadının katili kim olabilirdi?

Cinayet mahalinde herhangi bir delile rastlanmaması üzerine savcılık basit bir çıkarımla Anderson’ın kendisini öldürüp öldürmediği sorusu üzerinde durdu. Güvenlik güçleri ise bunun mümkün olmadığını açıkladı.

Çünkü ilk yapılan incelemelerde, Anderson'ın boyun, göğüs, mide, sırt, yanlar ve her iki kolda bıçak yaraları belirgindi. Anderson, katilden kurtulabilmek için çok uğraştığı açıktı. Kendini savunmak için bacaklarını ve ellerini kullanmış, bu nedenle belirgin savunma yaraları almıştı. Bu da intihar ihtimallerini sıfıra indirdi. 

Yazının Devamını Oku

Van Gogh'tan sonra bu kez de Monet hedef alındı! O gençler ne diyor? 'Sanatla bir derdimiz yok; mesele şu ki evimiz yanıyor!'

24 Ekim 2022

Dünyamızın hızla felakete doğru ilerlerken, buna dur demek için her türlü yola başvuran iklim aktivistlerinin eylemleri de giderek daha radikal bir hâl almaya başladı.

Just Stop Oil (Sadece Petrolü Durdurun) grubunun geçtiğimiz haftalarda ünlü Hollandalı ressam Van Gogh'un Londra Ulusal Galeri'de sergilenen Ay Çiçekleri tablosunu hedef almasının ardından, bu kez de Letzte Generation (Son Nesil) adlı çevreci grup Almanya'nın Posdam kentindeki Barberini Müzesi'nde yer alan Claude Monet'in Les Meules (Tahıl Yığını) adlı tablosu önündeydi.

Dikkatleri iklim krizine çekmek için sansasyonel eylemlerde bulunmaktan geri durmayan Letzte Generation aktivistleri, 2019’da 110 milyon dolara satılan Les Meules tablosuna patates püresi fırlattı. Ellerini tablonun asılı olduğu duvara yapıştıran eylemciler ardından şunları söyledi:

"İnsanlar açlıktan ölüyor, soğuktan donuyor ve ölüyor. Bir iklim felaketiyle karşı karşıyayız. Sizin ise tek korkunuz bir tablonun üzerine fırlatılacak domates çorbası ya da bir patates püresi. Neden korkuyoruz biliyor musunuz? Bilim insanları bize 2050'de ailelerimizi besleyemeyeceğimizi söylüyor. Bu uyarıları dikkate almanız için illa bir tablonun üzerine patates püresi mi atılması gerekiyor?! Gıda için savaşacağımız o gün gelirse bu tablonun hiçbir değeri olmayacak!"

Zwei Aktivist*innen von @AufstandLastGen kippen im Museum Barberini (Potsdam) Kartoffelbrei auf das Bild "Les Meules" von Monet und kleben sich danach am Boden fest. pic.twitter.com/0e8xK4M4EL

Müze Sözcüsü ise eylemin ardından yaptığı açıklamada, saldırının kabul edilemez olduğunu belirterek, koruyucu cam bulunan tablonun saldırıdan hasar almadığını aktardı.

VAN GOGH TABLOSUNUNU DA HEDEF ALMIŞLARDI

Just Stop Oil aktivistleri 14 Ekim'de ise Londra’da bulunan Ulusal Galeri'deki serginin en gözde eserlerinden Ay Çiçekleri'nin üzerine bir konserve domates çorbası dökmüştü. 

Yazının Devamını Oku

Bir tribünde 174 kişi nasıl öldü? O günü yaşayanlar anlatıyor... 'Başkalarını kurtarmak için kendini feda etti!'

14 Ekim 2022

Geçtiğimiz haftalarda Endonezya'nın Malang kentindeki Kanjuruhan Stadyumu'nda oynanan futbol maçı esnasında çıkan olaylarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti.

Malang’daki 42 bin kişilik stadyumda, maçın son düdüğüyle birlikte 3 bin kişinin sahaya zorla girmesinin ardından çıkan olaylarda, 174 kişi hayatını kaybederken 180 kişi de ağır yaralandı. Yaşanan facia spor tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak kayda geçti.

3 BİN TARAFTAR SON DÜDÜKLE SAHAYA İNDİ

Persebaya Surabaya takımının Arema FC’i 3-2 yendiği maçın ardından, Arema FC taraftarlarının engelleri aşarak sahaya inmesinin ardından başlayan olaylara bir de polisin sert müdahalesi eklenince saha birden savaş alanına dönmüştü.

Fotoğraflar: AP

3 bin civarında taraftarı sahadan çıkartmak için kolluk kuvvetleri tarafından başlatılan müdahale sonrasında, izdiham tribünlere de yansıdı. 

Spor camiasını yasa boğan facianın ayrıntılarını acılı ailelerin ve olayı yaşayanların azından dinleyelim.

'TAM ANLAMIYLA CAN PAZARI YAŞANIYORDU'

Yazının Devamını Oku

Geceleri sık sık tuvalete kalkanlar dikkat! Kaç defa olması hastalık habercisi?

11 Ekim 2022

Deliksiz bir gece uykusu fiziksel ve bilişsel sağlığımız için son derece önemli. Fakat, uykunun en güzel yerinde aniden başlayan tuvalet ihtiyacı kaliteli uyku döngüsünün bozulmasına yol açıyor.

Kaliteli bir uyku için özellikle aşırı kafeinli içeceklerden ve alkol tüketiminden uzak durulması gerektiğini ifade eden uzmanalar, gün içindeki beslenme alışkanlıklarının da uyku problemlerini tetiklediğinin altını çiziyor.

Uykunun neresinden bakılırsa bakılsın çok önemli bir olgu olduğunu vurgulayan Psikolog-Uyku Eğitmeni Tuğçe Yılmaz, "Beynimiz uyku esnasında kendisinde meydana gelen hasarları onarır, çeşitli hormonları salgılayarak düzgün bir şekilde vücudumuzun işlemesine katkı sağlar. Uyku esnasında merkezi sinir sistemi yenilenir, sindirim sistemi düzenlenir, vücudun yağ tutması engellenir, kemik ve kaslar güçlenir, beyin dinlendiği için konsantrasyon ve odaklanma becerileri artar, dolaşım sistemi desteklenir, cilt yenilenir ve canlanır. Kısaca vücut kendini toparlar ve kişiyi yeni bir güne hazırlar.  Bu yüzden uyku çok önemli bir yaşamsal faaliyet ve uykusuz başlanan bir gün stresli, yorgun ve mutsuz geçer" ifadelerini kullandı.

Bu bağlamda horlayan bir partner kimi zaman can sıkıcı olsa da, en az onun kadar sorun yaratan bir diğer ciddi problem ise “Noktüri” adı verilen rahatsızlık. Şüphesiz, gece uykusundan nadiren uyanıp tuvalete kalkmak gayet olağan bir durum. Ancak her gece olması birden çok tuvalete kalkmak ciddi rahatsızlıkların belirtisi olarak görülüyor.

CİNSEL FONKSİYONLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR MU?

Noktürinin oldukça sık görülen bir tıbbi belirti olduğunu söyleyen Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Çağrı Güneri, “Noktüri, kişilerin idrar sıkışıklığı hissi ile uykudan uyanma durumu. Bu, başlı başına bir hastalık olarak değil, daha ziyade birçok hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Uyku kalitesini etkileyeceği için hastanın yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkiler. Örneğin, gün içinde halsizlik ve uykuya meyilli hale getirir. Ayrıca cinsel fonksiyonları da olumsuz yönde etkiler” dedi.

Kimi uzmanlar, gün içinde tüketilen beslenme alışkanlıklarının bu problemi tetikleyebileceğini ileri sürerken, bazıları ise kullanılan ilaçların dahi bu süreci tetikleyebileceğini ileri sürüyor.

Yazının Devamını Oku

Hiç kimseye benzemiyor: "Bin yılda bir görülen" oyuncu NBA'e geliyor!

10 Ekim 2022

Dünya basketbolunun gözü kulağı, 18 yaşındaki Fransız basketbolcu Victor Wembanyama'nın üzerinde. Üstün kabiliyetleri ve fiziği sayesinde basketbolun yeni süper starı olmaya aday olan Wembanyama için NBA kulüpleri şimdiden heyecanlanmaya başladı.

NBA’in kolej basketbolundan gelmeyen genç basketbolcular için kurulan yan lig “NBA G-League” de boy gösteren Wembanyama, formasını giydiği Fransa Ligi ekibi Metropolitans 92 ile, NBA G-League Ignite takımının karşısına çıktı.

2023 NBA Draft’ının en güçlü iki adayı olan Wembanyama ile Sterling 'Scoot' Henderson’ın karşı karşıya geldiği 4 ve 6 Ekim tarihlerindeki müsabakalarda, genç oyuncular bütün yeteneklerini sergiledi.

Fotoğraflar: AP

GEÇTİĞİMİZ YILLARDA HERKES ‘UNICORN’DU, WEMBANYAMA DAHA ÇOK UZAYLI’

İlk karşılaşmada Henderson’ın takımı G-League Ignite, Metropolitans 92’yi 122-115’lik skorla mağlup etmeyi başarırken, perşembe günü oynanan maçta Wembanyama’nın takımı 112-106'lık skorla rövanşı almayı başardı.  

Maçı 36 sayı, 11 ribaund, 4 asist ve 4 blokla tamamlayarak harika bir performansa imza atan, bütün basketbol otoritelerini ve yetenek avcılarını büyülemeyi başaran Wembanyama’nın 2023 NBA Draft’ının birinci sırasında yer almasına kesin gözüyle bakılıyor.

Los Angeles Lakers’ın yıldızı LeBron James’in dahi büyük bir hayranlıkla izlediği ve

Yazının Devamını Oku