Güncelleme Tarihi:
Yapay zekâ teknolojisinin hızla gelişmesi ve ChatGPT'nin popülerleşmesi eğitimcilerde endişe yaratmaya başladı.
Sınırsız yetkinlikteki yapay zekâ teknolojisine kolayca ulaşabilen öğrenciler artık sınavlardan ödevlere birçok şey için ChatGPT'ye başvuruyor.
Eğitimciler ise uzun zamandır bu teknolojinin, eğitim metodolojisinde ciddi sorunlara yol açıp açmayacağını tartışıyor. ABD’de bulunan Northern Michigan Üniversitesi'nde felsefe profesörü olan Antony Aumann, yapay zekâ teknolojisinin etkisini bizzat deneyimlemiş akademisyenlerden.
Aumann, geçtiğimiz aylarda, öğrencilerine “inanç sistemleri” üzerine bir araştıra ödevi verdi; gelen sonuçları okuduğunda ise şaşkına döndü.
Öğrencilerin yazdığı ödevleri inceleyen akademisyen, imla kuralları da dahil hiçbir hataya rastlamadığı gibi, öne sürülen görüşlerin altının ustalıkla doldurulduğunu ve yeni sorularla konuya açılımlar getirildiğini de gördü.
Öğrencilerin seviyelerinin böyle bir ödev hazırlamaya yetmeyeceğinin farkında olan Aumann, biraz soruşturunca ödevlerin ChatGPT kullanılarak hazırladığını ortaya çıkardı.
Benzer sorunlar ülkemizde de yaşanıyor… Biz de bu noktadan hareketle hem eğitimcilerle yapay zekânın öğrencilere yansımasını konuştuk hem de Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat'tan konuyu değerlendirmesini istedik.
‘BU SAATTEN SONRA ÖĞRETMENLERE GEREK KALMAZ DİYE DÜŞÜNDÜM’
Fuat A. (43)
Gerçekten çileden çıkmamıza ramak kaldı. İlk başlarda ChatGPT’nin ne olduğunu bilmiyordum. Öğrenciler kendi aralarında konuşuyorlardı, anlamamıştım. Derslerine girdiğim sınıflara her zamanki gibi projelerini dağıttım. Kanaat notumu bu projelere göre verecektim. Teslim tarihi geldiğinde hepsi hazır bir şekilde ödevlerini önüme koydu. Ben de çocukların bu azmi karşısında mutlu oldum. Ta ki, evde projeleri okumaya başlayana kadar…
Öğrencilerden öyle kağıtlar gelmiş ki işin içinde bir bit yeniği olduğunu hemen anlıyorsunuz. Ertesi gün öğretmenler odasında durumu anlattığımda birkaç arkadaşım öğrencilerin hepsinin ödevlerini yapay zekâ üzerinden yaptığını söyledi. ChatGPT’yi o zaman tanımış oldum. Hemen bilgisayarımı açtım, üyeliğimi yapıp sistemi incelemeye başladım.
Hangi argümanların ön plâna çıkmasını istersem tek tek yazmaya başladı. İnanır mısınız gece 2’ye kadar ChatGPT ile İspanyol edebiyatı tartışırken buldum kendimi. Elimin altındaki muazzam teknolojiye inanamadım. "Artık bu iş bitti" diye düşündüm. "Bu saatten sonra biz öğretmenlere de gerek kalmaz" dedim. Öğrencilerin böyle bir “hazineyi” kaçırmasını beklemek zaten saçma olur.
Bir hafta sonra değerlendirmeleri yapıp notları dağıtacağımı duyurdum öğrencilerime. Baktım hepsi ağzı kulaklarında bekliyor. Sınıfa girdim, “ChatGPT”nin ürettiği tüm projeleri değerlendirdim; bana çok ruhsuz geldi hepsi” dedim. Tabii yüzler bir anda düştü. Aralarından bazıları “ChatGPT ne hocam?” filan dedi.
Birkaç öğrenci haricinde hepsini yaptıkları ödevleri anlatmaları için tahtaya kaldırdım. Tabii benim önüme koydukları metinlere bir kez bile bakmadıkları için kem küm etmeye başladılar. Onlara kızmadım, en azından akıllarında kalanları anlatmalarını istedim. Anlatamadıkları noktada konuyu sorularla açtım. Çoğuna da geçer notlarını verdim zaten.
Artık eğitmen olarak her geçen gün yeni bir teknoloji görmeye alıştığımız için durumu pek yadırgamıyoruz. Gelinen noktada, teknoloji ve eğitim başlıklarının güçlü ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için doğru bir program geliştirmemiz gerektiği açık.
‘EĞİTİMDE BİR DEVRİM GEREKİYORDU O DA CHATGPT OLDU’
İlknur D. (37)
Biz bu konuyu uzun zamandır konuşuyoruz. Hatta öğretmen arkadaşlarla birkaç deneme dahi yaptık; yazarların üsluplarına göre uzun denemeler yazdırdık.
Açıkçası senelerdir bu ödev alıp verme durumunun değişmesi gerekiyordu zaten. Bence güzel bir devrim olacak eğitim camiasında. Doğru kullanılırsa tabii… Çünkü bilgi içeren ödevleri beklemek zaten mantıklı değildi. Aynı zamanda, eve ödev vermek de mantıklı değildi.
Ben bu teknolojinin bu kadar korkunç bir şey olacağını düşünmüyorum. Bir süre sonra ChatGPT zaten ücretli hale dönüştürülecektir.
Sen bu robota "Belirli bir yazarın tarzında bir eser yaz" diyorsan yazıyor bunu. Çünkü arkasındaki verileri kullanarak bunu yapması kolay. İnsanların yapabileceklerinden çok daha iyilerini yazıyor. Ama bir öğrencinin o verilerin doğruluğunu ölçüp tartması gerekiyor. Örneğin "Bana Orhan Pamuk tarzında kısa bir öykü yaz" dediğinde öğretmene vermeden önce onun bu tarza uyup uymadığını çalışması gerekiyor öğrencinin. Bu da yine bir bilgi birikimi gerektiriyor.
O yüzden "Eğitimin bir devrime ihtiyacı vardı; bu devrim ChatGPT’nin gelmesiyle oldu" diyebiliriz. Google ilk bulunduğu zamandaki gibi bir bilinmezin içinde herkes. “Google, kütüphaneleri yok edecek” lafları ağızdan ağıza dolaşıyordu. Hiç de öyle olmadı. Doğru bilgiye ulaşmak için önemli bir kanal oldu. Kısaca doğru kullanılırsa harika sonuçlar alınabilir.
‘YAPAY ZEKAYLA MÜCADELE EDEMEDİM, ÖDEV VERMEYİ BIRAKTIM’
Şennur B. (41)
Öğretmenler ödev vermeyi ne kadar seviyorsa, öğrenciler de bir o kadar sevmiyor. Meslek hayatımda 13 yılımı doldurmama ramak kala her gün şaşıracak bir şey mutlaka buluyorum. Son zamanlarda en çok şaşırdığım şey, ödev verdiğimde kimsenin şikâyet etmemesi oluyor. Önceden sınıflar ödev vermeyeyim diye yalvaranlar, versem bile ödevini yapmayanlarla doluydu. Ancak artık çok da umursamıyorlar. Bunun sebebini benimle mücadele edememelerine bağlamıştım önceleri ama gerçeği sonradan anladım.
Biraz acı olacak ama ben bu gerçeği kendi kızımdan öğrendim. Kızımın öğrenci olduğu lisede öğretmenlik yapıyorum. Bir öğretmen çocuğu olarak verilen ödevleri yapmadığını hiçbir zaman görmedim, buna fırsat da vermedim. Yine bir gün ödev yaparken odasına girdiğimde bilgisayar ekranına bakarak bir şeyler yazdığını gördüm. Araştırma haberlerinde illa internet desteği alabilir ama bu biraz farklıydı.
İngilizce öğretmeninin verdiği bir konu ile ilgili makaleyi kendi yazmak yerine, bir uygulamadan tıpatıp geçiriyordu. Oysa bunu yazabilecek yetkinliğe de sahipti. Bunu kızım bile yapıyorsa, diğer öğrencilerin de yapabileceğine emin oldum.
Yapay zekâyla mücadele edecek gücüm de yoktu. Ben de ödev vermeyi bıraktım, zaten kendileri de yapıyor sayılmazlardı. Bunun yerine ödev verdiğim bir konuyu aynı şekilde sınavda sordum. Kimlerin uygulama yoluyla, kimlerin gerçekten kendi bilgisiyle ödevini yaptığını ancak böyle anladım. Sınav kâğıdını gören şaşırıp kalıyordu. Bu sınavdan sonra herkes ödev verdiğim konuları "Sınavda çıkabilir" diye anlamaya ve öğrenmeye çalıştı.
‘SINAVDA TELEFONLARI TOPLAMAYA BAŞLADIM’
Esra H. (28)
Çiçeği burnunda bir öğretmen olarak öğrencilerle doğru iletişim kurmayı hep çok önemsedim. Mesleğe başladığımda, çok daha uzun yıllardır öğretmenlik yapan kişiler, öğrencilerle çok da içli dışlı olmamam gerektiği konusunda beni sürekli uyarıyordu. Halbuki ben de öğrenci olmuştum ve bize arkadaş gibi davranan öğretmenlerimin hepsini çok severdim. Geriye dönüp baktığımda da hafızamda sadece onlarla ilgili anılar duruyor. O nedenle ben de öğrenciler üzerinde bir iz bırakmak için samimi davranmaya karar verdim.
Ama diğer öğretmenlerin neden sık sık uyarılarda bulunduklarını anlamam uzun sürmedi. Yeni nesil pek de benim öğrencilik zamanlarımdan aklımda kalan profile uymuyordu. Yaptığım sınavlardan birinde neredeyse tüm öğrencilerde cevaplar, hatta verilen örnekler bile aynıydı.
Ben fazla iyi niyetli olduğumdan ortak çalıştıkları için aynı örnekleri verebileceklerini ya da birbirlerinden kopya çektiklerini düşündüm. Bu durumu paylaştığım bir öğretmen arkadaşım ise gerçeğin çok daha vahim olduğunu söyledi. Çünkü teknolojiyi hepimizden hızlı takip eden gençler, tabii ki yapay zekânın da sınırlarını zorluyordu.
Sorulara öyle cevaplar veriyorlardı ki tam puan vermemek elde değildi. Hatta derslerine girip, yüz yüze sorduğum sorulara verdikleri cevapları bilmesem hiç şüphe etmem. Sonucunda ben de çok eskilerde kalan bir yöntem olsa da sınavlardan önce tüm telefonları toplamaya başladım. Öğrenciler yeni bir yöntem daha keşfedene kadar bu en iyi çözüm.
DERSLER FİKİR ODAKLI OLMALI
Konuyu değerlendiren Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, her teknolojik gelişmenin riskleri de beraberinde getirdiğini ancak ChatGPT’nin bir avantaj sunduğunu söyleyerek, asıl sorulması gerekenin "Riski nasıl minimize ederiz, avantajı nasıl artırırız?" olması gerektiğini söyledi. Bolat şöyle devam etti:
"Öğretmenler dersleri bilgi odaklı yaparsa ve dersin temel amacı öğrenme değil de notlar olursa, o zaman öğrenciler ChatGPT’yi kopya çekmek için kullanabilirler ve bu bir risktir. Ancak dersler fikir odaklı olur ve temel amaç eleştirel düşünme olursa, işte o zaman ChatGPT tehdit olmaz. Hatta bilgiye ulaşma yolunu kolaylaştırarak, çocukların yükünü hafifletir ve eleştirel düşünmeyi kolaylaştırmak için gerekli bilgileri kısa zamanda sunar. Kısacası yapmamız gereken bilgi kısmını yapay zekaya devretmek, öğrencilerimizde eleştirel düşünmeyi ve yaratıcılığı geliştirmek."
TEKNOLOJİ ÜRETİM ODAKLI DA TÜKETİM ODAKLI DA KULLANILABİLİR
Bolat, eğitimin merkezine pedagojiyi değil de teknolojiyi koyduğumunuz sürece, her teknolojinin tembelliğe iteceğini ifade ederek, "Merkeze pedagojiyi koyarsak, o zaman her teknoloji avantaj sağlar. Örneğin, bir tableti, öğrenci üretim odaklı da kullanabilir, tüketim odaklı da. Bir çocuk tablette sürekli oyun oynuyorsa, bu onu tembelliğe iter. Ama dijital müzik uygulamalarını kullanıp, şarkı besteliyorsa, o zaman üretim yapmış olur. İstediğimiz de tam olarak budur" dedi.
YAPAY ZEKANIN ÖNÜNE GEÇEBİLMEK İÇİN İNTERNET HATLARINI KESTİLER!
Yapay zekâ laboratuvarı OpenAI tarafından Kasım 2022’de piyasaya sürülen ChatGPT'nin ortaya çıkardığı iyi kurgulanmış metinler, ABD'deki okullarda kırmızı alarm verilmesine yol açtı.
New York ve Seattle kentlerindeki bazı okullar, yapay zekâ üzerinden kopya çekmeyi sınırlamak için Wi-Fi ağlını kapatmaya ve cihazların okullara girişini yasaklamaya gitti.
Princeton Üniversitesi öğrencisi Edward Tian tarafından yarı yıl tatilinde geliştirilen GPTZero yapay zekâyla ödev sorununa çözüm olacağa benziyor. "İnsanların bir metnin yazarının kim olduğunu bilmeye hakkı var" diyen Tian'ın geliştirdiği uygulama sayesinde ChatGPT kaynaklı intihaller tespit edilebiliyor.
ÖDEV VE SINAV SİSTEMİ BAŞTAN AŞAĞIYA DEĞİŞEBİLİR
New York Times'a konuşan birçok eğitimci ChatGPT kullanımını azaltmak için çeşitli yollar geliştirdiklerini söyledi. Örneğin ara tatil dönemi için verilen proje ödevlerinin el yazısıyla hazırlanması, kullanılan kaynakların listelenmesini zorunlu tutan eğitimciler var. Ödevlerde geçen her önermenin açıklanması gerektiğinin üzerinde de önemle duruluyor.
Diğer yandan ChatGPT’nin içinde yaşadığımız dönemin bir gerçekliği olduğunu bu nedenle yapay zeka uygulamalarının derslere dahil edilmesi gerektiğini düşünen eğitimciler de var. Profesör Aumann, chatbot'a yöneltilen soruların yanıtlarının öğrenciler tarafından değerlendirilmesi ve cevapların tartışılması için ChatGPT’yi derslerde aktif bir şekilde kullanmak istediğini söyledi ve devam etti:
“Bence artık sınıfta konuşulan konular veya ortaya atılan argümanlar üzerine ‘Hadi bunu biraz tartışalım’ tarzında bir işleyiş olmayacak. Bunun yerine ‘Bu uzay robotu ne düşünüyor?’ diye sorular soracağız ve yanıtları üzerine konuşacağız.”
‘KOPYAYI ENGELLEMEK YERİNE ETKİNLİĞİ ARTIRIYORUZ’
Üniversitelerde de durum farklı değil. Bazı akademisyenler yazıcıdan çıkan metinlerin yerine proje sunumlarını sözlü istiyor. Bazı okullar müfredatlarını yeniden gözden geçirmeye, değerlendirme sistemini baştan düzenlemeye başladı bile.
Minnesota Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bir grup, ChatGPT'yi test etmek için öğrencilerle birlikte sınava soktu. Düzenlenen dört sınavın ardından ChatGPT, C (100 üzerinden 77-79) alarak sınavı geçti. Yapılan çalışmanın temel amacı, öğrencilerin kopya çekmek için yapay zekayı kullanmaları halinde ortaya çıkacak sonucu görmekti. Bununla birlikte eğitimciler, ChatGPT'nin eğitim alanında yardımcı bir unsur olarak kullanılıp kullanılmayacağını da bu sınavda test etti. Sınav sonuçlarını değerlendiren Prof. Jon Choi, "Yapay zeka botu, Anayasa Hukuku, İşçi Hakları, Vergi Hukuku ve Borçlar Hukuku derslerinden ‘düşük ama geçer not’ aldı. Sınavlarda çoktan seçmeli sorularda daha iyi performans gösteren ChatGPT, en kötü olduğu sorular ise matematik gerektirenlerdi" dedi.
Kimi yüksek öğrenim kurumları ise akademik özgürlüğü ihlal etmek istemedikleri için yapay zeka aracını yasaklama konusunda isteksiz davranıyor.
Florida Üniversitesi akademisyenlerinden Joe Glover, “Belirli kopya çekme yöntemlerini engellemek yerine, bir akademisyenin sınıftaki etkinliğini arttırıcı yöntemler üzerinde duruyoruz. Bu durum, başa çıkmak zorunda kaldığımız ne ilk ne de son yenilik olacak” diye konuştu.