Güncelleme Tarihi:
Günlük hayatımızda sıklıkla argo kelimeler ve küfürlü konuşmalarla karşı karşıya geliyoruz. Ancak kulağa itici gelen ve “ilkel” bir eğilim olarak algıladığımız, hakaret ve gücendirme içeren bu kelimeler aslında sanıldığı kadar tehditkâr olmayabilir.
Yapılan bir araştırmaya göre, insanlar sevinç, acı ve öfke gibi duygu değişimleriyle başa çıkmak için sık sık küfretmeye başvuruyor ve bunun sonucunda duygusal rahatlama yaşıyor. Deneyler sonucunda küfretmenin vücudun acı toleransını artırdığı da ortaya çıktı.
Bu araştırmanın detaylarına girmeden önce küfür etme alışkanlığı olan kişilere yönettiğimiz 'Neden küfür ediyorsunuz' sorusuna aldığımız birbirinden ilginç yanıtları dinleyelim.
KÜFÜR BENİM İÇİN BİR TERAPİ
Kader S. A. (38)
Ben öfkemi, kızgınlığımı, küfrederek bastırıyorum. İnsanların önünde küfredemem ama arkalarından bolca küfrederim. Bu benim rahatlamamı ve psikolojik açıdan kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. Ayrıca küfrettikçe güçlendiğimi hissediyorum. Eğer küfretmezsem psikolojim bozuluyor, gergin ve mutsuz oluyorum. Küfür benim için bir nevi terapi demek. Bedava terapi…
En çok trafikte araç kullanırken küfrediyorum. Ağır küfürler ediyorum ama; başkasının yanında edilebilecek cinsten küfürler değil yani. Gerçekten çok ayıp sözler. Küfretmeye başlamam için çok ciddi bir şey yaşıyor olmam lazım, yani öyle eften püften şeylere sinirlenmem. Mesela araç kullanırken biri tehlikeli bir şekilde sollama yaparsa ya da üzerime direksiyon kırarsa başlıyorum ağır küfretmeye.
Eğer biriyle yüz yüze bir tartışma içerisindeysem küfretmem, öfkemi biriktiririm ve yalnız kalınca o kişiye hak ettiği küfürleri ederim. Toplum içinde taciz vs. gibi durumlarda ya da bir olay yaşandığında ‘aptal, salak’ gibi küfürden sayılmayacak hafif hakaret içeren cümleler kurabilirim.
Ben toplum içerinde ağır küfredilmesine karşıyım, duyduğumda ben bile rahatsız oluyorum ama biri bana ağır küfrederse bunun da karşılığını ağır bir şekilde vermekten kaçınmam.
KÜFÜR SAYGISIZLIKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Aslı S. (39)
Ben küfretmeyi hiç sevmem, edenle de yan yana olmam, küfürlü ortamlardan uzaklaşırım. Sırf bu nedenden dolayı maçları bile izlemeye gitmiyorum. Etrafımda küfreden birileri varsa buna katlanmıyorum ve mutlaka uyarıyorum. Bence küfretmek saygısızlıktan başka bir şey değil. Bir insanın neden böyle konuştuğunu aklım almıyor. Rahatladıklarını söylüyorlar ama etraflarındakileri rahatsız ediyorlar. En stresli anlarımda bile küfre başvurmuyorum, başka türlü rahatlama yöntemleri var. Mesela nefes egzersizi yapıyorum, müzik dinliyorum ve kendimi kimseyi rahatsız etmeden böyle sakinleştiriyorum.
BEN KÜFÜR HASTALIĞINA YAKALANDIM
Nihat Ş. (36)
Küfürlü konuşmayı çocukluğumdan beri çok seviyorum, çünkü bizim semtin çocukları hep küfürlü konuşur. Ben anne babamdan da böyle gördüm, bizde çok normal karşılanır. Virgül, nokta gibi cümlenin başına sonuna eklenir. Ancak herkes bizim gibi değilmiş, bunu eşim hayatıma girdikten sonra anladım. Eşim küfürlerimden çok rahatsız oluyor. Ben her iki lafın arasında bir küfrediyorum. Benim için normal ve altında bir şey aranmaması gereken bir şeyken eşim hakaret olarak algılıyor. Çok büyük sorun yaşamaya başladık. Aslında benim konuşma stilim bu ama o böyle anlamıyor. Bunu sorun olarak görüp çözüm bulmaya çalışıyor. Geçen gün benim çok ciddi bir sorunum olduğunu ve tedavi olmam gerektiğini söyledi. Meğer ben küfür hastalığına yakalanmışım.
KÜFÜR BENİ SEKSİ YAPIYOR
Şebnem K. (41)
Yaşım ilerledikçe küfürlü konuşmaya başladım. Bir dönem birlikte olduğum erkek arkadaşım çok küfürlü konuşuyordu. Üzüm üzüme baka baka kararır misali ben de tam bir küfür müptelası oldum. Biz ayrıldık ama ondan bana yadigâr küfür sevgisi kaldı. Erkek arkadaşım bana küfürlü konuşmamın beni çok seksi yaptığını söylerdi. O gün bugündür seksi olduğumu düşündüğüm için küfrü erkekleri cezbetmek amacıyla kullanıyorum içten içe. Ama hemcinslerim ve yakın arkadaşlarım küfürlü konuşmamdan rahatsız oluyorlarmış. Onların yanında dozunu biraz daha azaltıyorum ama tamamen engel olamıyorum.
DAHA SAMİMİ BİR HAVA KATIYOR
Çağan B. (18)
Küfür etmek beni acayip rahatlatıyor. Okulda küfür etmiyorum ama evde kendi özerk alanımda sürekli küfür ediyorum. Ben hislerimi en güzel böyle ifade edebiliyorum. Hem sözlü hem yazılı küfür etmek öfkemi azaltıyor, sinirimin geçmesine yardımcı oluyor. Ayrıca arkadaşlarımla konuşurken ya da yazışırken daha samimi bir hava katıyor. Kız arkadaşlarımın yanında asla küfür etmiyorum, eden arkadaşlarım olursa da mutlaka uyarıyorum. Yani aslında ben kendimi rahat hissettiğim yerde küfür ediyorum, samimi arkadaşlarımın yanında ve yalnızken. Ha bir de teyzemin yanında küfür edebiliyorum, çünkü o çok rahat, anne babaların kızdığı hiçbir şeye kızmıyor.
HER İNSANIN İÇİNDE BİR KÜFÜR CANAVARI VAR
Kağan S. (37)
Ben dozunda küfür kullanan biriyim. Küfretmenin yeri ve zamanı çok önemlidir, iyi ayarlamak lazım. Bence herkesin içinde bir küfür canavarı var, bazıları o canavarı dizginlemeye çalışıyor, bazıları tamamen serbest bırakıyor, bazıları da ben gibi arada bir musluğu açıyor. Ben küfretmeyi seviyorum, rahatlıyorum ama mesela iş yerinde etmem ya da yabancı insanların olduğu ortamda çenemi tutarım. Bir şey kırıp dökmektense küfretmek daha mantıklı geliyor.
* * * * *
Görüşler böyle, peki bilim bu işe ne diyor?
İngiltere ve İsveç'te uzmanlar, küfretmenin arkasındaki gerçek nedenleri ortaya çıkarmak için küfretme alışkanlıklarımız üzerine uzun soluklu araştırmalara imza atıyor. İstenmeyen sözlerin aslında ilişki kurma biçimlerimizde etkin bir rolü olduğunu düşünen uzmanlar, özellikle arkadaşlar ve akranlar arasında küfretmenin önemli bir sosyal işlevi olduğunu öne sürüyor.
Aynı sözcükleri kullanan insanlar arasındaki yoğun sosyal etkileşimin duygusal başarıları güçlendirdiğini söyleyen uzmanlar, arkadaş grubu arasında karşılıklı söylenen hakaret içerikli sözlerin aslında kırıcı ve “taciz edici” olmadığını, tam tersine aynı gruba ait olma güdüsünün bir sonucu olduğunu ileri sürüyor.
Uzmanlar küfretmenin kabalık veya düşük zekâ işareti olarak görülmeyebileceğini, aksine diğer kelimelerden daha etkili bir “duygusal uyarılmayı üretebileceğini” de ifade ediyor. Peki gerçekten bu kadar sık küfretmemizin altında yatan temel neden ne? Gelin isterseniz dilimize pelesenk olan sözcüklerin arka plânına bakalım…
KÜFRETMEK FİZİKSEL DAYANIKLILIĞI ARTTIRIYOR
İngiltere ve İsveç'in önde gelen üniversiteleri Keele, Ulster ve Westminster'da yaklaşık iki yıldır devam eden araştırmada, küfürle kurduğumuz bağ mercek altına alındı.
Klinik deneylerde, çeşitli durum senaryoları belirleyen bilim insanları, deneklerin karşı karşıya kaldığı durumlar karşısında sarf ettiği sözcükleri tek tek inceledi.
Deneklere fiziksel olarak dayanamayacakları senaryolar yaşatan uzmanlar, kişinin küfrettiği durumlarda olaylar karşısındaki dayanıklılığının arttığını ve daha az acı hissettiğini belirledi.
KÜFRETMENİN SALDIRGANLIK OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYORDU, GERÇEK BUNUN TAM TERSİ
Bununla birlikte, bazı durumlarda hakaret içeren kelimeler “saldırgan, uygunsuz ve sakıncalı” olarak görüldüğünden, sözü sarf eden kişinin daha sonra karşısındakini dikkatle takip ettiği ortaya çıktı.
The Times'ın aktardığına göre, araştırmacılar, küfrün toplumsal hayatın içinde davranışlarımızın en yalın dışa vurumu olarak olduğu vurgulanan makalede şu ifadeleri kullandı:
“Küfretme eğilimlerimiz uzun süredir göz ardı edildi ve bunun üzerine ciddi bir araştırma yapılmadı. Çünkü, bunun sadece sıradan bir ‘saldırganlık’ eğilimi olduğu düşünülüyordu. Dahası, küfür, kültürel olarak dil yeterliliği olmayan kişilerle özdeşleştiriliyor ve düşük zekâ belirtisi olarak görülüyordu. Artık bu görüşe meydan okuyan ve bizi küfretmenin doğasını ve gücünü yeniden düşünmeye sevk edecek epey kanıta sahibiz.”
KÜFÜR, MİZAHLA BİRLEŞİNCE ZİHİNLERİMİZE KAZINIYOR
Araştırmayı gerçekleştiren bilim insanları, küfürlü kelimelerin kullanım biçimlerini inceledikten sonra, kulağa itici gelen kaba sözcüklerin, diğer dil biçimlerinden inkâr edilemez derecede farklı ve daha güçlü olduğunu da keşfetti.
Dahası küfür sadece kızgınlık ve öfke anlarında başvurduğumuz bir şey de değil. Hatta, yıllardır hayatımıza renk katan bazı komedyenlerden duyduğumuz küfürlere ve argo sözcüklere kahkahalarla gülebiliyor veya onları beğeniyle taklit edebiliyoruz.
Bunun temel sebebi, küfürlerin iletişim açısından güçlü ve etkili araçlar olması. Öyle ki, etkili bir anlatımın içine yedirilen bir argo sözcük, mizahi anlatımı zihinlerimize kazıyabiliyor.
KÜFRETMEK SÖZÜN GÜVENİLİRLİĞİNİ ARTIRABİLİYOR
Yapılan araştırmalarda, küfretmek yerine basit ve yüzeysel tabirler kullananların karşıdaki kişi tarafından ürkek ve çekingen bir ruh haline sahip olarak algılandığı gözlendi. Çalışmalar sonrasında grup içinde aynı sözcükleri kullanmanın, insan ilişkilerindeki yakınlığı arttırdığı da ileri sürüldü.
Küfür ve argo barındırsa da açık bir üslubun diğer kelimelerde olmayan bir etki taşıdığını belirten uzmanlar, küfretmenin diğer kelimelerden ayrı olarak, kişiye “duygusal bir güce sahip olma” hissi verdiğini ekledi.
Araştırmacılar, argonun hem dinleyicide hem de konuşmacıda “duygusal bir uyarılma” yarattığının altını çizdi. Öyle ki, küfretmek kimi durumlarda sözün güvenilirliğini ve ikna ediciliğini bile artırabiliyor.