Güncelleme Tarihi:
Aralık 1988’de Alabama’dan 12 kilometre uzaktaki I-59 karayolunda, bir kadın cesedi bulundu.
Yapılan incelemede genç kadının boğularak öldürüldüğü tespit edildi.
Genç kadının üzerinde kot pantolon, mavi bir termal gömlek ve parmağında küçük bir yüzük vardı. Ancak olay yeri ve çevresinde yapılan incelemelerde ne çantası bulunabildi ne de kimliğini belirlemeye yardımcı olacak herhangi bir belge...
GELİŞEN TEKNOLOJİ 34 YILLIK SIR PERDESİNİ KALDIRDI
Kadının cansız bedeninde vücut sıvısı izleri tespit eden yetkililer, maktulün Georgia eyaleti dışından geldiğine inanıyordu. Ancak soruşturmada hiçbir şekilde ilerleme kaydedilemiyordu.
En sonunda genç kadın kimliği bilinmeyen kişilere verilen Jane Doe adıyla kimsesizler mezarlığına gömüldü. Herhangi bir görgü tanığı bulunamadığından, dönemin teknolojisiyle incelenen eldeki deliller de bir sonuç vermediğinden dosya rafa kaldırıldı.
Aradan 34 yıl geçti. Gelişen teknoloji sayesinde dünya bambaşka bir yer haline geldi.
Daha önce defalarca haberleştirdiğimiz üzere, son dönemde ABD'de bu tarz faili meçhul cinayetlerin yeni geliştirilen gen teknolojileri yardımıyla çözüme ulaştırılması yönünde önemli adımlar atıldı. Bu bağlamda Georgia'da bulunan Jane Doe'nun dosyası da yeniden açıldı.
Öncelikle genç kadının kimliği tespit edildi. Bu noktadan sonra çalışmalara hız veren dedektifler, genç kadının üzerinde bulunan vücut sıvısı örneğini inceleyerek 1988’de işlenen cinayetin failini ortaya çıkardı.
Peki ama 34 yıl öncesinde işlenen cinayette sonuca nasıl ulaşıldı? Araştırmacılar genetik analizler yardımıyla davayı nasıl aydınlattı?
ELDE EDİLEN İPUCUNDAN BİR SONUÇ ÇIKMADI
Georgia Soruşturma Bürosu dedektifleri 2005 yılında devraldıkları bu “soğuk dava” üzerinde ilerlemek için cinayetin tüm ayrıntılarını titizlikle gözden geçirmekle işe başladı. Öncelikle olay yerinden toplanan delilleri yeniden ele alan dedektiflerin en çok üzerinde durdukları ipucu, vücut sıvısıydı.
Şüphesiz, cinayet davalarında DNA teknolojisi 60’lı yıllardan beri “ilkel şartlarda” kullanılıyordu. Fakat o dönemde ABD’de bir ulusal DNA veri tabanı bulunmuyordu. Bu da elde edilen DNA’nın kimlik tespitinde kullanılmasını güçleştiriyordu. Bu davada da benzer bir durum yaşandı; o sırada yeni oluşturulmuş olan ABD Ulusal Birleşik DNA İndeks Sistemi'nden (CODIS) hiçbir sonuç elde edilemedi.
1989'da FBI öncülüğünde kurulan DNA Analiz Yöntemleri Teknik Çalışma Grubu tarafından geliştirilen CODIS, 1990'a gelindiğinde 14 eyaleti kapsayan bir pilot DNA veri tabanına dönüşmüştü. 1994’te ABD Kongresi, hüküm giymiş suçluların DNA örneklerinin yanı sıra kayıp kişilerin ve suç mahallerinden toplanan adli tıp örneklerinin de veri tabanına işlenmesine izin veren DNA Tanımlama Yasası'nı kabul etti. Georgia'daki olay yerinde bulunan DNA örnekleri de bu kapsamdaydı.
GEN TESTİ, DAVAYA YENİ BİR BAKIŞ AÇISI KAZANDIRDI
2005 yılında davayı devralan Georgia Soruşturma Bürosu'ndan sorumlu FBI ajanı Joe Montgomery, ilk iş veri tabanındaki DNA örneklerinden hareketle maktulün yüz hatlarını ortaya çıkarmaya başladıklarını söyledi.
Adli tıp uzmanları, DNA örneklerinden hareketle eskizler çizerek işe başladı. Ardından genç kadının kilden büstünü de oluşturan yetkililer, bu görselleri kayıp kişilerle ilgili bilgilerin yer aldığı veri tabanlarıyla kıyasladı ancak yine bir sonuç elde edilemedi.
Bunun üzerine Georgia Soruşturma Bürosu uzmanları yeni geliştirilen gen testi teknolojisini kullanmayı düşündü. Bu sayede davaya yeni bir bakış açısı geldi.
DNA KARŞILAŞTIRMALARI SONUCUNDA KATİL VE MAKTULÜN KİMLİĞİNE ULAŞILDI
Genç kadının DNA örneklerinden gen haritasını çıkaran uzmanlar, kurbanın yakın akrabalarını tespit etti. FBI'ın Atlanta ofisinden sorumlu özel ajan Keri Farley, eldeki verilerden emin olabilmek için bir aile üyesinin DNA’sıyla maktulün örneklerini karşılaştırdıklarını söyledi.
Faili meçhul cinayetlerin araştırılması için kurulan ve adli soy ağacı oluşturmada uzmanlaşmış bir şirket olan OTRAM’a gönderilen veriler yüzde 100 eşleşmişti. 34 yıldır kimliği belli olmayan cesedin kime ait olduğu, nihayet geçtiğimiz günlerde tespit edilebildi.
Öldürülen genç kadının, ailesi tarafından “özgür ruhlu” bir birey olarak nitelendirilen 19 yaşındaki Stacey Lyn Chahorski olduğu ortaya çıktı.
Bu önemli aşamanın ardından dedektifler aynı yöntemlerle bu kez Chahorski’nin katilinin kim olduğu sorusuna yanıt aramaya başladı. Olay yerinden alından örnekler üzerinde yapılan testler sonucunda, katilin I-59 karayolunu düzenli olarak kullanan tır şoförü Henry Fredrick "Hoss" Wise olduğu tespit edildi.
UZMANLAR İLK İŞ BİR PROFİL ÇIKARDI
Davada katil ve maktul bulunmuştu fakat cinayetin nasıl işlendiğinin ve üçüncü bir kişinin olay yerinde olup olmadığının da anlaşılması gerekiyordu.
Kurbanın ailesiyle temasa geçen FBI ajanı Joe Montgomery, öncelikle bir profil oluşturmaya başladı.
19 yaşındaki maktulün hayatta olan annesi Mary Beth Smith ile bağlantı kuran Montgomery, Chahorski'nin seyahat etmeyi sevdiğini, annesinin itirazlarına rağmen otostop çekerek ülkeyi dolaştığını öğrendi. Acılı anne, 1988 yılının eylül ayında kızının kendisini aradığını ve eve dönmekte olduğunu haber verdiğini de belirtti.
Bu bilgiler sayesinde, Chahorski'nin annesini aradığı son noktayı tespit eden dedektifler, yaptıkları incelemelerde katil Wise’ın bu güzergâhı sıklıkla kullandığını buldu. Şimdi tek soru 34 yılın ardından katilin nerede olduğuydu.
‘ŞÜPHELENDİLER FAKAT KİM OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİLER’
Atlanta Saha Ofisi FBI Özel Ajanı Farley, düzenlediği basın toplantısında, katilin Dade County'den gelen bir kamyon şoförü olan Wise olduğunu kamuoyuyla paylaştı.
Katile ilişkin ayrıntıları da açıklayan Ajan Montgomery, Wise'ın Western Carolina Trucking şirketinde şoför olarak çalıştığını ve aslen Florida'da ikamet ettiğini söyledi.
Katilin sefer rotasının Chattanooga ve Birmingham arasında olduğunu belirten Montgomery, “Bu durum, kamyon şoförlerini Chahorski cinayetinin şüphelisi haline getirmişti” dedi.
1989’da dava ile ilgilenen dedektiflerin en başından beri katilin bir kamyon şoförü olduğuna inandıklarını söyleyen Montgomery, “Sadece kim olduğunu çözemediler” ifadesini kullandı.
‘DİĞER VAKALARI DA GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ’
Georgia Soruşturma Bürosu tarafından yapılan araştırmada, Wise’ın sicilinde birçok eyalette hırsızlık, saldırı ve polis memuruna engel olma suçlarının bulunduğu tespit edildi.
Yüksek suç profiline sahip olan Wise’ın başka cinayetleri olup olmadığının da incelendiğini söyleyen Montgomery, “Bu kadar yol aldıktan sonra diğer soğuk davaları da yeniden gözden geçireceğiz” diye konuştu
Keri Farey ise 1989’da dedektiflerin olay yerinde katilin DNA’sını bulduğunu ama yıllarca bu örneğin Wise'la bağlantısını kuramadığını söyledi. Dava sürecinde pek çok sorun çıktığına da değinen Farley, katil kimliğine ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.
Farley Wise'ın filmlerde dublör sürücülük yaptığını ve 1999 yılında Güney Carolina'daki Myrtle Beach Yarış Pisti'nde geçirdiği kazada hayatını kaybettiğini de sözlerine ekledi.
‘BU NOKTAYA GELMEMİZDE, TEKNOLOJİ ÖNEMLİ BİR İTİCİ GÜÇ OLUŞTURDU’
Davanın çözülmesinde teknolojik gelişmelerin payı çok büyük. OTRAM şirketinin kurucusu ve CEO'su Ashley Flowers yaptığı açıklamada, “Çözülemeyen cinayetlerde yetkililere somut veriler ışığında yardım ediyoruz. Bu da vakaların çözülmesine gerçekten yardımcı olduğumuzu bilmemize yarıyor” ifadesini kullandı.
FBI ajanı Montgomery, gelişim gösteren gen testi teknolojisinin özellikle geçmişte işlenen cinayetlerin çözülmesi için önemli olanaklar sunduğuna değindi ve şunları söyledi:
“Test size kurbanın kim olduğunu tam olarak söylemiyor. Ancak profil oluşturmanız için elinizde bulunmayan ipuçlarını sunuyor. Neredeyse devasa bir ağacın içinde, gövdeye doğru geri giderek kurbanın kimliğini tespit edebiliyorsunuz.”
2018’den bu yana kullanılmaya başlanan gen testi teknolojisi, 1976-1986 yılları arasında 12 kişiyi öldüren, 51 kişiye tecavüz eden ve 120'den fazla evi soymakla suçlanan “Golden State Katili” olarak ün salmış eski polis James DeAngelo davasında da kullanılmıştı.
2018 yılından bu yana yüksek profilli soğuk davaların çözülmesinde gen testi teknolojisi aktif olarak kullanılıyor. FBI ajanı Montgomery yaptığı konuşmada, “Bugün bulunduğumuz noktaya gelmemizde, gelişen teknolojinin önemli bir itici güç oluşturduğunu söylememiz gerekir. Ama biz de ekip olarak inanılmaz bir işi başardık. Bir kanun koruyucu olarak, böylesi davaları çözmenin, sizi mesleğinize yönelik daha fazla motive ettiğini söylemeliyim” dedi.
‘AİLENİN ACISI DİNMESE DE UMARIM BİRAZ OLSUN HUZUR BULURLAR’
Özellikle ABD’de son yıllarda bir hayli popüler hale gelen gen testleri, kişilerin tüm biyolojik bilgilerini ortaya döküyor ve ileride yaşayacakları olası sağlık sorunlarına ilişkin önemli veriler sunuyor. ABD Sağlık Bakanlığı tarafından resmi kabul edilen 23andMe, Ancestry, Family Tree DNA ve GEDmatch gibi firmalar önemli birer gen havuzu oluşturmuş durumda.
Kullanıcıların veri paylaşımı seçeneğini kabul etmesi durumunda toplanan DNA verileri FBI’ın veri tabanına da işleniyor. Milyonlarca insanın verilerini barındıran bu sistem, olası bir durumda DNA karşılaştırmasıyla hem katilin hem de maktulün kimliğini bulmaya olanak tanıyor.
Katilin yargı karşısında çıkamamasından büyük üzüntü duyduklarını söyleyen Ajan Farey, “Bu korkunç suçu çözmenin Chahorski ailesinin acısını hafifletmediğinin farkındayız. Fakat, umarım uzun zamandır aradıkları cevabı bulmak onları biraz olsun huzura kavuşturur” açıklamasını yaptı.