BİR SORUDAN FAZLASI | İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2023 13:43

Çalışanların iş hayatıyla özel yaşam arasında denge kurma ihtiyacı, son dönemin en ateşli tartışmalarının başında geliyor. Haftada kaç saat çalışılmalı, günlük mesai saatlerinin sınırı ne olmalı gibi sorular, dünyanın dört bir yanında şirketlerin ve çalışanların gündeminde. Biz de Bir Sorudan Fazlası serimizin bu bölümünde çalışma hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışmak gerektiğini ele aldık. Uzmanlarımıza ve aktif olarak çalışma hayatının içinde yer alan kişilere "İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı?" sorusunu yönelttik.

Haberin Devamı

Çalışanların iş ve özel hayat arasında kurdukları dengeyle ilgili tartışmalar son yıllarda hem ülkemizde hem de dünyada sık sık tartışılıyor. Pek çok ülkede denenen haftada 4 gün çalışma, Fransa'da bir yasayla güvence altına alınan mesai saatleri dışında çevrimiçi olmama özgürlüğü gibi uygulamalar gündemden düşmüyor. 

Tartışmanın ayaklarından birini de günlük çalışma saatleri oluşturuyor. 'İş hayatında başarılı olmak için günde kaç saat çalışılmalı?' sorusu, çalışanları da işverenleri de ikiye bölüyor. Bir taraf özellikle kariyerinin başındaki kişilerin işi öğrenip ilerleyebilmek için herkesten fazla çalışması gerektiğini savunurken, diğer taraf önemli olanın çok değil verimli çalışmak olduğunu günlük çalışma süresinin artmasının verimi düşüreceğini belirtiyor.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde Business Insider’da yer alan bir haberde de ABD’deki büyük şirketlerin çalışanlarının konuya ilişkin yorumları aktarıldı. Habere göre, farklı sektörlerdeki çalışanların görüşlerini paylaştığı anket uygulaması Blind üzerinden yapılan araştırmada, çalışanların günde yalnız birkaç saatlerini 'verimli çalışarak' geçirdiği ortaya çıktı.

Ankete katılan bir yazılım mühendisi, her iş gününde yaklaşık üç ila üç buçuk saat odaklanarak çalıştığının altını çizerken “İş yerinde motivasyonumu ve odaklanma yeteneğimi yeniden kazanmak için öncelikle 2 saatlik bir araya ihtiyacım oluyor” ifadelerini kullandı.

Blind’ın anketine katılan 8 bin 400'den fazla katılımcının yaklaşık yüzde 45'i günde yaklaşık 4 saat veya daha az üretken olduklarını söylerken, katılımcıların yarıdan fazlası günde yaklaşık 4 saat çalıştıklarını belirtiyor. Ankete katılanların yalnızca yüzde 25'i ise günde 8 saat ve daha fazla çalıştığını açıkladı.

Peki iş hayatında başarının yolu gece gündüz çalışmaktan mı yoksa verimli olmaktan mı geçiyor? Özellikle kariyerinin en başındaki kişiler başarılı olabilmek için kaç saat çalışmalı? Bu soruları hem çalışanlara hem de uzmanlara sorduk. 

‘SEKİZ SAATTEN FAZLA ÇALIŞMAK İNSAN SAĞLIĞINI VE PSİKOLOJİSİNİ BOZAR’

Tuğba I. (34)

Sekiz saatten fazla çalışmak insan sağlığı için asla iyi bir şey değil. İş dışında hiçbir hayatın kalmıyor. Bu da insanı bir süre sonra çok mutsuz eder. Özel hayatın yok, ailen yok, arkadaşların yok, hobilerin yok. İş ya da başka bir şey fark etmez, hayatta sadece tek bir şeye zaman ayırmak insan sağlığını ve psikolojisini bozar.

Haberin Devamı

Sağlığı etkilenmiş, özel ve iş hayatı dengesini kuramamış kişilerin de şirketler tarafından yükseltilmediğini görüyorum. Şirketler daha çok mental olarak sağlıklı bireylerle çalışmayı tercih ediyor. Geri kalan ise terfi vaadiyle kandırılıyor.

Bunun sonunda kişi tükendiği için yolların ayrılmasına neden oluyor. Bugüne kadar şirketlerin “Sen tükendin ve bizden kaynaklı oldu. Seni nasıl dinlendirebiliriz?” dediğini hiç görmedim. Fakat “Sen tükendin, kendini bu hale getirdin, düzelemiyorsan kapı orada” dediğini çok duydum... O nedenle saatlere boğulmadan işi doğru ve düzgün şekilde, en önemlisi de sınırları çizerek çalışmak çok önemli…

‘KARİYERİMİN İLK YILLARINDA GÜNDE EN AZ 12 SAAT ÇALIŞTIRILIYORDUM. İŞİ İYİ ÖĞRENDİM AMA...’

Sinan S. (39)

Haberin Devamı

Bence bu sorun iş hayatında çok eskiden beri var. Bizden önceki nesillerde “Biz çektik onlar da çeksin” mantığı da yaygın olduğundan, sömürünün işin okulu olduğuna dair yanlış bir inanç var. Neyse ki yeni nesil bireysel hak ve özgürlükler konusunda çok daha hassas olduğu ve sesini yükseltmeyi bildiği için, uzun çalışma saatleri günümüzde tartışılır oldu.

Kendimden örnek vereyim: Aşağı yukarı 14 yıldır iş hayatındayım ve gecesi gündüzü pek olmayan sektördeyim. İşe ilk başladığımda mobbing’ci bir yöneticiye denk gelmiştim ve kendisi beni günde en az 12 saat çalıştırmazsa rahat etmiyordu. Çalıştığımız yer de toplu taşımayla ulaşılması çok kolay olmayan, o yüzden servise mahkûm olduğumuz bir konumdaydı. Yani binaya bir kere girdik mi servis saati gelmeden çıkamıyorduk.

Haberin Devamı

Bana atanmış işler nedeniyle sabah erkenden kalkıyor, 7-9 arası evden çalışıyor, 10 servisiyle ofise geliyor, akşam da 19.30 (hatta bazen 20.30) servisine kadar ofiste kalıyordum. Güne 7’de başlayan herkes 16.30’da çıkıyordu ama yöneticim “Sen 10’da geldin, erken çıkamazsın” deyip beni 18.00’de bile salmıyordu. Üstelik bu ara saatlerdeki servislerin güzergahları sınırlıydı ve hiçbiri evimin yakınından geçmiyordu. Sabah servise yetişmek, akşam da servisten inince eve dönmek için taksiye binmek zorunda kalıyordum. Tahmin edebileceğiniz üzere üç kuruşluk giriş düzeyi maaşımın yarısı taksi paralarına gidiyordu. Artı, akşam eve gittiğimde bile e-posta’larımı sosyal medya akışlarımı sürekli kontrol etme ihtiyacı hissediyordum.

Haberin Devamı

O zamanlar da ağır geliyordu bu koşullar ama bugünden geriye baktığımda tek kelimeyle sömürülmüşüm. Neyse ki daha sonra o yönetici şirketten ayrıldı da ben de daha normal koşullarda çalışmaya başladım.

“Ağır koşullarda çalışmanın bana faydası olmadı” dersem yalan söylemiş olurum. İş hayatına bu kadar zorlayıcı şartlarda adım atınca dayanıklılığım arttı, “Kesseler acımaz” diyecek hale geldim resmen. Uzun çalışma saatleri, yoğun mesai baskısı, hızlı çalışma baskısı gibi sektörümüzdeki pek çok kişiyi yıpratan ve işi bırakma noktasına getiren şeyleri hissetmez oldum. Ama bu baskılar nedeniyle birinci yılın sonunda işi bırakmış da olabilirdim.

Dahası o kadar erken bir dönemde omzuma o kadar çok sorumluluk yüklendiği için işimi de gerçekten iyi öğrendiğimi düşünüyorum. Ama iş eğitiminin yolu sürekli insanların sınırlarını zorlamak olmamalı. Ben benimle çalışan genç arkadaşlarımın üzerinde aynı baskıyı kurmaktan kaçınmaya çalışıyorum.

‘FAZLA ÇALIŞTIRIP VERİM BEKLEMEK İNSAN DOĞASINA AYKIRI’

Ahmet Y. (33)

Son günlerde mesai saatleriyle ilgili ciddi bir tartışma yürütülüyor. Özellikle, sekiz saatlik mesai süresinin artırılmasının çalışanın verimini artıracağı görüşü var. Ama genel olarak ücret ve emek dengesine bakarsanız, çalışanların mevcuttan daha fazlasını yapabileceğini düşünmek insan doğasına aykırı.  

Pandemiyle birlikte evden çalışmaya başladığımızda, esnek iş süreci büyük sıkıntıları da beraberinde getirdi. Şu an zaten sekiz saatten fazla çalışıyoruz. Fakat, “Bunun kaç saatini verimli geçiriyorsunuz?” derseniz işler değişiyor.

Ben bir reklam ajansında çalışıyorum. Mesai saatim içinde üç ila dört saat verimli geçiyor. Sonu gelmeyen toplantılar, e-posta yazışmaları ve yemek molası dediğinizde, günün büyük zamanını geride bırakıyorsunuz. Şahsen ben gün içinde üç saat odaklanıp çalışabiliyorum.

Bence çalışma süresinin artırılması sonucunda bir şeyi değiştirmez. Sekiz saatlik mesaide insanların en fazla üç ila dört saatin haricinde çalışmasını istemek bana inandırıcı gelmiyor.

BİR SORUDAN FAZLASI | İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı

‘6 SAAT ÇALIŞSANIZ DA ÇALIŞMIYOR DERLER 16 SAAT ÇALIŞSANIZ DA ÇALIŞMIYOR DERLER’

Aylin R. (38)

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, iş hayatı çok acımasız. 6 saat çalışsanız da çalışmıyor derler 16 saat çalışsanız da çalışmıyor derler. Önemli olan işinizi doğru şekilde yapmak ve aşırıya kaçmamak…  Çünkü ne kadar fazlasını yaparsanız yapın, hak etseniz de yükselmeniz mümkün değildir. Yükselecek kişiler çoğunlukla karakterinden vazgeçenlerdir. Kendi yaşadıklarımla açıklayayım:

Bundan yıllar önce stajyer olarak bir teknoloji şirketinde işe başladım. Çalışma şartlarım kadrolu çalışanlarla aynıydı. Yani sabah 9 iş başı, akşam 5 paydos. Yapacağım iş belliydi ama Türkiye’de stajyerseniz ne yazık ki çaycılık da yapıyorsunuz.

İşe girdiğimde mesaiden hiç bahsedilmemişti ama sürekli mesaiye kalmam isteniyordu. Marka olarak iyi bir kurum olduğu için kariyerime buradan başlamak önemli olduğundan “mesaiye kalamam” demiyordum. Mesailerle birlikte günlük çalışma saatim 13-14 saati buluyordu. En kötüsü de mesai yapınca maaşa belli bir fark yansımıyordu. Neden? Çünkü stajyerim…

Hem fazla çalışmam isteniyor hem de maddi olarak karşılığını alamıyorsunuz. Fakat bir yerden başlamanız gerektiği için bunlara göz yummanız gerekiyor. Ben de bu nedenle katlanıyordum. Tüm bu süreçte yöneticilerim çalışma performansımdan memnun olduklarını söylüyorlardı. Bu da beni daha çok motive ediyordu. Kadrolu olarak başlayabilirim diye umutlanıyordum. Bunu da hissettiriyorlardı. Ailem de benimle birlikte heyecanlanıyordu.

Bazı CEO’lar 8 saatlik çalışma süresinin yetmediği konusunda ısrarcı. Teknoloji şirketi C3.AI’ın CEO'su Thomas Siebel, çalışanlarının evden çalışma düzeninde hiçbir şey yapmadıklarını ve “çalışıyormuş gibi” davrandıklarını söylüyor. Siebel bu nedenle çalışma sürelerinin artması gerektiğini belirtiyor. 

Mezun olmama bir ay kala bu durumu yöneticime açtığımda ise böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. İki yıl boyunca yaptığım işten memnun olan kişi o gün o kadar zaman hiçbir şey yapmamışım gibi yetersiz olduğumu anlattı durdu. Kadronun dolu olduğunu kimseye yer açılmayacağını söyledi. Ama kendisiyle ikili ilişkisini daha iyi tutan diğer stajyer işe alındı. İş hayatının kötü ve yalanlarla dolu yüzünü en acı şekilde tecrübe ederek kariyerime başlamış oldum. Özetle sadece çalışmak, işinizi doğru ve güvenilir şekilde yapmak yeterli olmuyor ne yazık ki… Bir strateji oluşturmanız ve karakterinizden de vazgeçmeniz gerekiyor. Bunları yapamıyorsanız 30 saat çalışsanız hiçbir faydası yok.

Sekiz yıldır başka bir şirkette çalışıyorum. Yeri geliyor günlük çalışma saatim 10 saati geçiyor. Mesailerimizi zar zor alıyoruz. Ne ben yöneticilerimi memnun edebiliyorum ne de diğer çalışma arkadaşlarım edebiliyor... Sürekli bir mutsuzluk hali… Sürekli bir sirkülasyon da oluyor ama gelen gideni aratıyor. Tam olarak ne isteniyor anlamış değilim… Daha fazlasını istiyorlar ve tüm motivasyonsuzluğa rağmen elinden gelenin fazlasını yapıyorsun ama yine de mutlu edemiyorsun.

2016 yılında 2 bin kişi üzerinde yapılan bir anket çalışmasıyla , ortalama bir çalışanın günde yalnızca yaklaşık üç saat üretken olduğu ve gün içinde sosyal medyada veya iş dışı mecralarda çok fazla vakit geçirdiği ortaya çıktı.

‘HEP SİLİKON VADİSİ’NDEN ÇIKIYOR BUNLAR’

Nazlı T. (33)

“Başarılı olmak için gece gündüz çalışman lazım” çılgınlığı son dönemde özellikle Elon Musk gibi Silikon Vadisi milyarderlerinin etkisiyle dalga dalga yayılıyor dünyada.

Hatırlarsanız, Musk’ın Tesla’daki ofisinde bir yastık ve battaniye bulundurduğu, geceleri eve gitmeyip masasının altında uyuduğu, günde de ortalama 16 haftada toplam 80-100 saat çalıştığı yönündeki anlatılar, önce ABD basınında sonra da ülkemizde gündem olmuştu. Musk gibi patronları idolleştiren yöneticilerin bu söylemlerden çok etkilendiğini düşünüyorum ben.

Bu uzun saatleri kabul edip etmemek elbette çalışanın tasarrufuna kalmış.  Bu konuda işveren ya da yönetici tarafından gelen bir baskı olmayabilir de… Ancak üç kişinin her gün fazla mesaiye kaldığı beş kişilik bir ekipte, geri kalan iki kişinin, “Ben iş hayatımla özel hayatımı dengede tutmak istiyorum” deyip saat 18.00’de çantasını alıp çıkması çok kolay değil. Zira burada üstü örtülü bir akran baskısı yaşanıyor.

Yönetici daha uzun süre çalışan elemanlarıyla daha fazla zaman geçiriyor hem işle hem özel hayatla ilgili daha fazla şey paylaşıyor, belki iş çıkışı birlikte yemeğe gidiliyor derken normal mesai saatlerinde çalışan kişi, yöneticinin gündemini kaçırmaya, daha az güvenilen ikinci sınıf eleman olmaya başlıyor. Dileyen bunu kabul edebilir elbette ancak çoğu kişi çözümü akran baskısına boyun eğip mesaiye kalmaya başlamakta buluyor.

Ama bunun da makbul çalışan olmayı garantilediğini düşünmüyorum. Lafa Musk’tan girmişken yine ondan bir örnek vereyim. Musk, geçen yıl sonlarında Twitter’ı satın aldığında çok büyük bir dönüşüm süreci başlattı. Bu süreçte pek çok kişi işten çıkarıldı. Bazı ekiplerden çok kısa sürede büyük işler yapmaları istendi. O dönemde Esther Crawford isimli ürün müdürünün ofiste uyku tulumunda uyurken çekilmiş fotoğrafı çok konuşuldu. Herkes Crawford’dan “Musk’ın en sadık çalışanı” diye bahsederken Musk ani bir kararla Crawford’ın işine son verdi.

Elbette bu tekil bir örnek, tersi vakalar da mevcuttur. Ancak ofiste uyumasıyla ünlü olan patronun gözüne ofiste uyuyarak bile girilemiyorsa bu işte bir iş var bence…

* * * * *

BİR SORUDAN FAZLASI | İş hayatında başarılı olmak için kaç saat çalışılmalı

‘ÇOK ÇALIŞMAK DEĞİL, DOĞRU ÇALIŞMAK ÖNEMLİ’

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Üst Düzey Yönetici Seçme ve Yerleştirme Danışmanı Murat Ergene, “Günde sekiz saatten fazla çalışmak başarının anahtarı değildir. Bununla ilgili detaylı bir bilimsel veri yok, olamaz da zaten… Çünkü başarıya giden yollar herkes için çok başkadır. Örneğin çok zekisiniz ve iyi bir eğitime sahipsiniz diyelim. Finans muhasebe alanında bir göreve getirildiniz. Tam da o işi seviyorsunuz. 13-14 saat çalışmadan da normal çalışma saatlerinde başarılı olabilirsiniz. Fakat yanlış bir göreve geldiyseniz, pek finans işlerinden de anlamıyorsanız, şirket sizin için ‘Bir deneyelim şu arkadaşı, fena değil’ diyorsa vasat olursunuz. O nedenle çok çalışmak değil, doğru çalışmak önemli” dedi.

‘BİR KİŞİ 15-16 SAAT ÇALIŞIRSA KİMSE ONA HAYIR DEMEZ AMA...’

“İnsanlar isteyerek ve kendini geliştirerek 15-16 saat çalışırsa kimse ona hayır demez. Aksine bu kişi desteklenir ve desteklenmelidir. Ama eğer 8 saatte yapılması gereken bir işi 15 saatte yapıyorsanız orada bir yanlışlık vardır” diyen Murat Ergene, bu yanlışlığı üç maddede açıkladı:

“Birincisi ve en önemlisi, yanlış insan seçimi… Buna çalışılması istenen işe, o işte donanımlı olmayan birinin getirilmesini örnek verebilirim.

İkinci yanlış da sistem. Artık şirketlerin çok büyük bölümü çok gelişmiş teknolojiler kullanıyor. Bazı şirketler var ki kullandığı sistem yetersiz olduğu için, çalışanların istemeden işini uzatmasına neden oluyor. Haliyle burada işçiler günde 10 saatten fazla çalışmak zorunda kalıyor.

Üçüncü yanlış ise süreç… Yani doğru insanı doğru pozisyona koymuş olabilirsiniz. İşini de severek yapıyor ve ona işini yapması için doğru bir sistem de kurulmuştur. Fakat süreç yönetimi nasıl? Eğer burada sorunlar varsa ve süreçler doğru düzgün tanımlanmamışsa ne kadar iyi bir sistem de olsa, doğru insan da olsa yine de o iş yürümez. Özetle bunların hepsine bütünsel bakılmalı… Tüm bunlar yokmuş gibi, bunları görmezden gelerek 15-16 saat çalışma başarın anahtarı asla olamaz.”

‘İŞ VE ÖZEL HAYAT DENGESİNİ DOĞRU KURAN İNSANLARIN DAHA BAŞARILI OLDUĞUNU GÖRÜYORUM’

Tartışmada dile getirilen görüşler arasında, sağlığı etkilenmiş, özel hayat ve iş hayatı dengesini kuramamış kişilerin yükselme ihtimalinin çok düşük olduğu görüşü de bulunuyor. Peki bu ne kadar doğru?

Bu bakış açısında kısmen doğruluk payı olduğunu söyleyen Murat Ergene, “Özel hayatında mutsuz olan bir insanın, bu durumunu iş hayatına yansıtmaması çok zor. Bazıları bunu başarabilir ama genelde iş ve özel hayat dengesini kuramazlar. Haliyle kişi kendini işine pek veremiyor ve kendini geliştirme adına bir şey yapamıyor. Bu nedenle genel olarak işlerinde yükselen kişilerde bu özelliklere de bakılıyor. İş ve özel hayat dengesini doğru kuran insanların daha başarılı olduğunu görüyorum” ifadelerini kullandı.

BAKMADAN GEÇME!