Güncelleme Tarihi:
Hava kirliliğinin fizyolojik zararlarının yanında ruh sağlığını da olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Hava kalitesi ile psikoloji arasındaki ilişkiyi konu edinen bir araştırma, düşük seviyedeki hava kirliliğine dahi uzun süre maruz kalmanın başta depresyon ve kaygı bozukluğu olmak üzere pek çok soruna yol açtığını ortaya koydu.
Oxford, Imperial College London ve Pekin üniversitelerinin ortak yürüttüğü ve Journal of the American Medical Association Psychiatry'de yayımlanan çalışmanın sonuç makalesinde araştırmacılar hava kirliliği kontrolü için daha katı standartlara ve düzenlemelere ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
İngiltere'de bulunan ve bireylerin genetik yatkınlığını ve geçmişteki sağlık sorunlarını araştıran UK Biobank’in verilerini kullanan araştırmacılar, 389 bin 185 kişinin uzun süreli sağlık durumlarını inceledi.
Uzmanlar, katılımcıların yaşadıkları bölgelerin modellemesini yaparken, PM2.5 ila PM10 arasında değişen azotdioksit ve nitrikoksit seviyelerini puanlandırdı. Yaklaşık 11 yıl süren çalışmada, yüksek hava kirliliği yaşanan bölgelerde 13 bin 131 depresyon ve 15 bin 835 kaygı bozukluğu vakası tespit edildi.
Çalışmanın sonucunda hava kirliliğinin depresyon ve anksiyete vakalarında ciddi bir tetikleyen olduğu sonucuna varan uzmanlar, düşük kirlilik seviyelerine uzun süreli maruz kalmanın, en az yüksek seviye kirliliğe maruz kalmak kadar tehlikeli olduğunu vurguladı.
Makalede şu ifadeler de yer aldı: “Birçok ülkenin hava kalitesi standartlarının hâlâ Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı ‘2021 küresel hava kalitesi’ kılavuzunun çok altında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki dönemde hava kirliliğinin kontrolüne yönelik daha katı standartların veya düzenlemelerin uygulanması gerekmektedir.”
Peki ama büyük ve kalabalık metropollerdeki hava kalitesi bilişsel ve ruhsal gelişimimizi nasıl etkiliyor? Psikiyatr Uzman Dr. Gizem Durcan’a kirliliğin insan psikolojisinde oynadığı etkileri sorduk.
‘AZ PARTİKÜL MADDE BEYİN BARİYERİNİ BOZUYOR’
Hava kirliliğinin psikolojiye etkisi konusundaki çalışmaların son yıllarda hızla arttığına değinen Dr. Durcan, hava kirliliğinin beyin hücrelerinde hem yapısal hem de fonksiyonel değişikliklere neden olduğunu söyledi.
“Muhtemelen birden fazla mekanizma var, hava kirliliğine sebep olan partiküller koku iletimini sağlayan sinir hücreleri ve sistemik dolaşım yoluyla merkezi sinir sistemine yani beynimize ulaşıyor, burada inflamasyon ve oksidatif hasara neden oluyor” diyen Dr. Durcan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Hava kirliliğine sebep olan aerodinamik çapı 2,5 mikrometre veya daha az partikül madde (PM2.5) beyin bariyerini bozuyor yani dolaşımdan beyne geçmemesi gereken maddeler geçebilir hale geliyor. Çünkü bunların geçişini engelleyen bariyer bozulmuş oluyor.”
‘KENT PSİKİYATRİK HASTALIKLARIN OLUŞUMUNDA ROL OYNAYABİLİR’
Hava kirliliğinde önemli bir diğer molekül olan azotdioksitin hücrelerde dengesizliğe yol açması durumunda, depresyon ve anksiyetenin gelişebildiğini söyleyen Dr. Durcan, “Bu iki molekül dışında hava kirliliğine sebep olan çok sayıda molekül var ve hepsi farklı yollardan etki gösterebiliyor” dedi.
Bu noktada akıllara takılan en önemli soruların başında büyük kentlerdeki yaşam koşullarının depresyon ve anksiyete oluşumunda nasıl bir etki oluşturduğu geliyor.
Dr. Durcan, “Kırsal yerleşimlerden farklı olarak kentsel yaşam alanlarındaki trafik, dikey yapılaşma, çalışma şartları, ekonomik sorunlar, kronik stres, yeşil alanların eksikliği gibi çevresel faktörler de depresyon başta olmak üzere psikiyatrik hastalıkların oluşumunda rol oynuyor” dedi.
İstanbul'da hava kirliliğinin en yoğun olduğu yerlerden biri olan Mecidiyeköy'de yaşıyorum. Burada hava kirliliğinin yüksek olduğunu uzmanlar söylemese bile anlamak mümkün. Dışarı çıktığımda havayı gri görüyorum. Hele tam bir kaosun hakim olduğu meydana çıktığımda maske takmak, şapkamı kapatmak, ağzımı burnumu korumak ihtiyacı hissediyor, o havayı solumaktan kesinlikle kaçınıyorum. Bebeğimle dışarı çıkmak benim için bir eziyet oldu çünkü onun da bu havayı solumasını istemiyorum. Onunla dışarı çıkmak zorunda kaldığımda eve gelir gelmez hemen bebeğimi yıkıyorum. Sanki kirli havanın etkisinden böyle kurtulabilecekmiş gibi... Aynı şey kendim için de geçerli. Hava kirliliği yüzünden yaşadığım rahatsızlık fiziksel olarak arınma isteğine dönüştü. Dışarıdan eve her gelişimde duşa girmek istiyorum. Evde camları açmaktan, balkona çıkmaktan dahi imtina eder oldum. Evi havalandırmak zorundayım ama içeri giren havanın evdekinden daha kirli olduğunu düşünüyorum. Bunun için evime hava temizleme cihazı aldım ama yine de içim tam anlamıyla rahat etmiyor.
Selin K.‘HAVA KİRLİLİĞİ TEK RİSK FAKTÖRÜ DEĞİL’
“Hava kirliliğinin depresyonun şiddeti üzerinde bir etkisi bulunuyor mu?” sorusunu yönelttiğimiz Dr. Durcan, depresyon tanısı olan veya genetik yatkınlığı bulunan kişilerde daha ağır tabloların oluşumuna dikkat çekti ve “Burada bahsedilmesi gereken önemli bir nokta var: Hava kirliliği genelde tek risk faktörü olmuyor, çevresel faktörler de hava kirliliğine eşlik ediyor” dedi.
Hava kirliliğinin daha çok uzun dönemli etkilerinin üzerinde durulduğuna değinen Dr. Durcan, hamilelik ve çocukluk döneminde hava kirliliğine maruz kalmanın beyin gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu söyledi:
“Ancak hava kirliliğine sebep olan partiküllere kısa süreli maruz kalma sonrası depresyon ve anksiyete nedeniyle poliklinik başvuruları ve hastane yatışlarında artış gösterilmiş. Yani hem kısa süreli hem uzun süreli maruz kalmada olumsuz sonuçlar var. Son çalışmadan yola çıkarak burada temel olarak hava kirliliğinin depresyon ve kaygı bozukluğu gelişimi üzerine etkilerinden bahsetmiş olsak da; obezite, kanser, solunum ve kalp-damar hastalıkları, beyin gelişimi üzerine etkileriyle zayıf dikkat, düşük zeka katsayısı, düşük akademik performans gibi birçok farklı alanda sağlık sorununa yol açabildiğini unutmamak gerekiyor.”
Üniversiteyi kazandığım 2015 yılından beri Kocaeli'de yaşıyorum. Buraya Karadeniz'den yerleşmiş olmamdan mı bilmiyorum ama havanın sürekli kirli olduğunu düşünüyorum. Hatta dışarıdan içeriye girdiğimde elimi, yüzümü kısacası kıyafetin dışında kalan her yeri itinayla temizliyorum. Çamaşırlarımı da asla balkonda kurutmuyorum. Tüm bu takıntılarımın oluşmasının yanında bir de Kocaeli'nin Türkiye'nin en kirli havasına sahip olduğunu bilmek beni rahatsız ediyor. Sürekli bu sebepten dolayı sağlık sorunları yaşadığımı, başımın ağrıdığını ya da yeterli nefes alamadığımı düşünüyorum. Bu konularla ilgili doktorlara göründüğümde ise hiçbir sorunum olmadığı her seferinde ortaya çıkıyor. İlk zamanlar daha çok yaşadığım bu kaygılar, zamanla azalsa da memlekete gidip geldiğimde bir daha tetikleniyor.
Nurgül B. (27)‘HAVA KİRLİLİĞİNE İLİŞKİN KANITLAR YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİ’
Araştırmada yer almayan fakat ortaya çıkan kaygı verici sonuçları değerlendiren Leicester Üniversitesi çevresel epidemiyoloji profesörü Anna Hansell, hava kirliliğine yönelik yasal sınırların yeni kanıtlar çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
“Bu çalışma, hava kirliliğinin beyin üzerindeki potansiyel etkileri hakkında ciddi kanıtlar sunuyor” diyen Prof. Hansell, “‘Hava Kirliliğinin Tıbbi Etkileri Komitesi’, 2022 yılında hava kirliliği ile bilişsel gerilemeyi ve bunama arasındaki ilişkileri kanıtlarıyla ortaya koydu. Çalışma sonrasında yayımlanan raporda, bu bağlantının nedensel olduğu sonucuna varıldı” ifadesini kullandı.
Prof. Hansell, son olarak şunları ekledi:
“Hava kirliliği ve ruh sağlığı konusunda bugüne kadar çok az çalışma yapıldı. Son derece ayrıntılı yürütülen yeni çalışma, dünya çapındaki birçok ülkeden daha az hava kirliliği yaşayan İngiltere’de dahi hava kirliliği ile kaygı ve depresyon arasında ciddi bir ilişki tespit etti."
“Management Science” dergisinde yayımlanan bir araştırmada, 2017, 2018 ve 2019'da Almanya'da düzenlenen üç turnuvada 121 satranç oyuncusunun performansını incelendi. Uzmanlar, oyuncuların kirli havada oynadıkları maçlarda hata yapma olasılığının yüzde 2,1, bu hataların büyüklüğünün ise 10,8 arttığını buldu. ABD’de bulunan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün Sürdürülebilir Kentleşme Laboratuvarı'nda ekonomist olarak çalışan yazar Juan Palacios, “Bireylerin, yüksek hava kirliliği seviyelerine maruz kaldıklarında, daha fazla hata yaptıklarını tespit ettik" dedi. Araştırmacılar, Alman satranç liginde 20 yıllık oyunlardan elde edilen verileri kullanarak bulgularının tekrarlanıp tekrarlanmadığını inceledi. Gürültü, sıcaklık değişiklikleri ve karbondioksit konsantrasyon değerlerini hesaba katan bilim insanları, oyuncu performansındaki düşüşlerin hava kirliliğinden kaynaklandığını ortaya koydu.