Babil’de neler oldu? Sahiden aynı dili mi konuşuyorduk? Ve biz neden anlaşamıyoruz?
Kumaş ile yazının nasıl bir ilgisi olabilir? Hatta konunun Türklerle nasıl bir ilgisi vardır acaba?
Kitaplar, kitapsızlar!Kitap nereden gelir? Gelir de nerede var olur?
Ama kimi romantik tarihçiler bu konuda ısrarlı.
Dünyanın ilk yüzer sergisinin Türkiye’ye ait olduğunu, üstelik bu fikrin Atatürk’e ait olduğunu biliyor muyuz? Bilmeliyiz.
Bir şekilde tekne sahibi olmaya çalışan toplumlarla, eline geçen parayla durmadan arsa ve daire satın alan bir toplum, aynı kültürün içinde eriyebilir mi dersiniz.
Denizi pek çok tamlamada kullanıyoruz. Bazen doğru, bazen yanlış. Peki bu denizli tamlamalar işinin 4 bin yıl önce kayıtlara geçtiğini biliyor muyuz?
Tanıyanların vazgeçemediği, tanımayanların uzak durduğu denize dair bazı temel soruları gözden geçirelim birlikte.
19 Mayıs 1919’un yüzüncü yılında Bandırma gemisini hatırlamakta, ona yakıştırılan orası-burası bozuk iftiralarını düzeltmekte ve kaptanına yapılan haksızlıklara dur demekte yarar var.
Kayıp kıta Atlantis masalını nedense herkes bilir. Ama Dünyamızın kayıp gezegen olmaması için kaçımız çaba gösteriyoruz?
“Bensiz yapamazlar” düşüncesi ilk bakışta güzel gelebilir ama sonuçları hiç de iyi olmayabilir.
PÜF NOKTASI
Denizcilik kütüphanemiz giderek zenginleşse de halen istenen genişlikte değil. Zira denizciliğimiz, özellikle de amatör denizciliğimiz istenen, özlenen, beklenen büyüklüğe ulaşamadı.
Evet yaşamaya yetmezler ama hayata anlam katan da onlar zaten. En güzel şeyler gerçekten bedava.
Sen kadın gördüğünde deliye dön, sonra uğursuzluğu kadına yakıştır! Oldu mu? Olmadı tabii. Safsata bunlar.
Severiz mendirek üzerinde yürümeyi. Gelin üzerinde hem yürüyelim hem de düşünelim.
Bilinmeyene yelken açan insanlara çok şey borçluyuz hepimiz. Üstelik, bilinmeyenle ilgili “bilgi”lerin halen aramızda dolaştığını göz önünde bulundurduğumuzda, korkularını yenen ya da onların üzerine gidenlere saygımız daha da artıyor.
GEÇMİŞİN DÜMENSUYUNDA
Onu hiçbirimiz görmedik ama hepimiz bir şekilde biliyoruz. Binlerce yılın kültürel mirasını arada sırada hatırlamak iyi olur. Ama aşure tarifiyle birlikte bize geminin nerede karaya oturduğunu da net olarak aktarabilselermiş, çok daha iyi olurmuş.
İYOT KOKULU LAFLAR