ATO Başkanı Gürsel Baran ‘Ustam Anlatıyor’ programında reklam ve görsel iletişim alanında faaliyet gösteren sektör temsilcilerine seslendi. Baran, “Hepimiz aynı işi yapmıyoruz ama hepimiz ticaret yapıyoruz ve birbirimizden öğreneceğimiz çok şeyimiz var” dedi.
#Ankara Ticaret OdasıHem yönetmen hem yapımcı olarak Türk sinema tarihinin önemli isimlerinden biri Ömer Vargı. Aynı zamanda reklam sektörünün de öne çıkan bir karakteri. Geçen hafta Şeyda Taluk’la hazırladıkları ‘Bu Filmde Ben de Vardım’ adlı kitabı çıktı. Kitap vesilesiyle buluştuk, çocukluğunu, ‘Endişe’den ‘Eşkıya’ya, ‘Kabadayı’dan ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’a kariyerinde öne çıkan filmleri konuştuk.
#Necla BayraktarÜnlü kanuni Aytaç Doğan, dedesi sayesinde 12 yaşında kanun çalmayı öğrendi. O da adaşı olan torunu Aytaç Doğan’ı 3.5 yaşındayken eğitmeye başladı. Aytaç Doğan, “Oğlum ve torunlarımdan bazıları da denedi ama bir tek Aytaç çalmaya başladı. Bunu görünce ben de ‘Aytaç’ı kanuncu yapacağız’ dedim. Bizde bu cümle artık aile geleneği gibi oldu” dedi.
#Aytaç DoğanEkonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in Ankara’daki bir AVM’de kumpir yemesi, bir zamanların gözde fast food’unu yeniden gündeme taşıdı. Biz de anavatanı Amerika olan patatesin nasıl olup da kumpire evrildiğini araştırdık. Türkiye’deki ilk kumpirciyi bulup hikâyesini dinledik...
#KumpirAta sporumuz, 662. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri 8-9 Temmuz’da Edirne’de düzenlendi. Finalde rakibi İsmail Balaban’ı yenen Yusuf Can Zeybek başpehlivan oldu, ilk kez altın kemeri kuşandı. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının başpehlivanıyla konuştuk.
#Yağlı GüreşTürkiye’nin çok satan, bol ödüllü yazarlarından Buket Uzuner’in iklim değişikliği sorunlarını ele aldığı ‘Tabiat Dörtlemesi’nin merakla beklenen sonuncu kitabı ‘Ateş’ yıl başında yayınlandı. Onunla yazar, çevre bilimci, feminist, hayvan ve çevre hakları savunucusu kimliklerinin kökenlerine yolculuk yaptık. Uzuner’i hayatta büyüleyen ilk şey lisedeki biyoloji kitabında gördüğü bir DNA çift sarmal modeli oluyor. “Hayatın sırrının hücrenin içindeki bu molekülde yattığını anlayınca büyülenmiş, DNA’ya âdeta âşık olmuştum. Sonrasında bilim aşkım edebiyatla taçlandı” diyor...
#Buket UzunerTürkiye’nin çok satan, bol ödüllü yazarlarından Buket Uzuner’in iklim değişikliği sorunlarını ele aldığı ‘Tabiat Dörtlemesi’nin merakla beklenen sonuncu kitabı ‘Ateş’ yıl başında yayınlandı. Onunla yazar, çevre bilimci, feminist, hayvan ve çevre hakları savunucusu kimliklerinin kökenlerine yolculuk yaptık. Uzuner’i hayatta büyüleyen ilk şey lisedeki biyoloji kitabında gördüğü bir DNA çift sarmal modeli oluyor. “Hayatın sırrının hücrenin içindeki bu molekülde yattığını anlayınca büyülenmiş, DNA’ya âdeta âşık olmuştum. Sonrasında bilim aşkım edebiyatla taçlandı” diyor...
#Buket UzunerUzun süredir sessizliğini koruyordu. Miami’ye taşındı, boşandı, yeniden evlendi... Hakkında çok şey söylendi. O şimdi geri döndü. Art arda ‘Sevgi Arsızı’ ve ‘Çılgınlar Gibi’ şarkılarını çıkaran Petek Dinçöz “Beni sevmeyenler sevinemeyecekler çünkü geri döndüm” diyor. Geçmişini “Özelim özelde kalsın dedim ama başaramadım. İyi ki de başaramamışım. Yeri geldi ağladım, yeri geldi sevindim, hiçbir zaman Pollyanna olmadım” diye anlatıyor. Dinçöz’le buluşup bir halı ve bir yer yatağı olan evinde başlayan hikâyesinden bugüne kadar yaşadıklarını, anneliği ve 17 yaşındaki aşkıyla yeniden karşılaşıp evlenme sürecini konuştuk: “Evde Didem, sahnede Petek’im.”
#Petek DinçözKapalıçarşı’da bir ustanın tezgâhına işi ehlinden öğrenmek için oturduğunda yalnızca dokuz yaşındaydı… 12 yaşında tam zamanlı ‘çırak’ oldu. 18 yaşında kendi atölyesini açtı. Amacı hep ezberleri bozmak oldu. Bugün Hollywood yıldızları onun tasarımlarını kullanıyor. O ise kendini halen bir ‘Kapalıçarşılı kuyumcu ustası’ olarak tanımlamayı tercih ediyor… Dünyaca tanınan mücevher tasarımcımız Sevan Bıçakçı ile buluştuk...
#Sevan BıçakçıSalonda oturacak boş yer yok. Herkes heyecanla bekliyor… Bir genç kızın arkadaşına “Şimdi dupduru bir ses dinleyeceksin” dediğini duyuyorum. Az sonra Sabahat Akkiraz sahneye çıkıyor ve başlıyor; “Geçti dost kervanı… Bu ayrılık bize zulümden beter…” İzleyiciler hep beraber sözleri tamamlıyor: “Eyleme beni, eyleme beni…” İlk plağını 12 yaşında okuyan Akkiraz, meslek hayatında 53 yılı geride bırakmış ama halen ilk konseri gibi heyecanlı!
#Sabahat AkkirazBaba dizisinin 'Sevil'i Beril Pozam, hurriyet.com.tr'de Ferit Ömeroğlu'nun konuğu oldu. Karakteri ile ilgili, "Sevil'i bana verdiler. Evde okudum ve ağladım. Kalbime bir hançer saplandı. Bu kadar sevmek, unutamamak, vazgeçememek özellikle yarım kalma hali benim canımı hep acıtır." dedi. Ayrıca Haluk Bilginer ile ilgili de "Bu kadar hayranlık duyduğun bir insanın bir de iyi bir insan çıkması o kadar güzel bir şey ki... 0 hayal kırıklığı... Bazısı öyle oluyor ya... Çok hayransın, tanışıyorsun, çok kötü davranıyor. Asla... Aşırı kibar, çok komik, seni gerçekten dinliyor." itirafında bulundu. İşte devamı...
#Beril Pozam‘İkinci Bahar’ dizisinde Meral Okay’ın canlandırdığı ‘kasap Melahat’ karakterini hatırlar mısınız? ‘Kasap Melahat’ karakteri kadınların da kasaplığa gönül verebileceğini aklımızın bir köşesine koymuştu. Bu hafta kasaplık mesleğinde 27 yılı devirmiş ve zirveye yerleşmiş Semrah Doğan’ın hikâyesi var...
#Kadın KasapBu hafta “İşin Peşinde” sayfası için boya ustalarının mesaisini yakından inceledik. Pandemi döneminde çok büyük bir gelir kaybı yaşayan ustalar, normalleşme sonrası bekledikleri hareketliliği yakalayamamış. Malzeme fiyatları 3 kat artınca ev sahipleri boya işlerine mesafeli yaklaşıyor. Eğer ev sahibi kalitesiz boya aldırmışsa ustalar iki kat daha fazla çalışmak zorunda kalıyor. Zira daha fazla kat atmak gerekiyor. Günlük yevmiye 250 lira. Çalışanların çoğu sigortasını yaptıramıyor. İşin en zor tarafı kapı ve pencere kenarları ile diğer duvar dipleri. Ev sahipleri ilk önce oralara bakıyor. Duvarlara boyayı eşit şekilde dağıtmak ise ince işçilik istiyor.
#GazetehaberleriTatil dönemi geldi. Uzun yolculuklar öncesinde otomobil servislerinde yoğunluklar yaşanıyor. Ustalara göre araç sahipleri güvenlikten çok, görünen detaylara önem veriyor. Pek çok araç sahibi ise hayati önem taşıyan fren sistemlerine ve lastiklere gerekli özeni göstermiyor. Servis işinde çalışmak otomobilleri tanımayı ve tecrübe istiyor. Bu işte çalışanlar 3 bin lira ila 6 bin lira arasında para kazanıyor. Ustalar bu işte de çırak sıkıntısı olduğunu söylüyor.
#GazetehaberleriBu hafta İşin Peşinde köşesi için Rumeli Feneri Balıkçı Limanı’nda bir tekne atölyesinde çalıştım. Bu işte neredeyse her aşama el işçiliğine dayanıyor. İşin yüzde 70’ini iskeleti ve ahşap bölümleri oluşturan ustalar yapıyor. Geri kalan kısım ise elektrik ve motor aksamından oluşuyor. Günlük 300 lira yevmiye ile çalışılan bu işte en zor kısım denge kurmak. Bir tekne 4 ayda yapılıyor. O zamana kadar her parçanın simetrik ve dengeli kesilmesi lazım. Her parça milim milim ayarlanıyor. Bugün çalıştığım tekne ‘o gemi bir gün gelecek’ repliği ile hatırladığımız oyuncu Serkan Keskin için yapılıyormuş. Hızla artan maliyetler ise tıpkı otomotivdeki gibi tekne fiyatlarını katlamış.
#GazetehaberleriSon dönemlerin en hareketli mesleklerinden oto eksperliğini deneyimledim. Piyasada ikinci el satışları arttıkça hem onların işleri hem de yapılan hileler artıyor. Gördüklerime çok şaşırdım. Araçlarda bir sürü müdahale ve oynama vardı. Anlaması çok zor. Bu işte başarılı olmanın ilk kuralı sanayi geçmişinin olması. Kaportacıların 5-7, mekanikçilerin ise 4-6 bin lira kazandığı bu meslekte en önemli şey deneyim.
#GazetehaberleriBeş yaşında kartondan sahneler hazırlayıp kuklalar için senaryolar yazmaya başlamış. İçekapanıklığını gidermek için başladığı tiyatro, her ne kadar babası ‘Yap ama hobi olarak yap!’ dediyse de kaderi olmuş! Kariyerinde 60 yılı geride bırakan, bugün doğum günü olan usta tiyatrocu Genco Erkal ile geçmişine yolculuk yaptık. Erkal, “Ben gerçekten sahnede yaşıyorum. Orada bütünleniyor, başka insanların hayatını oynayarak ‘ben’ oluyorum” diyor.
#Genco ErkalUsta oyuncu Rasim Öztekin’in, 8 Mart’ta, 62 yaşında vefatı 7’den 70’e herkesi derin üzüntüye sürükledi. Kızı Pelin Öztekin babasının kaybını duyduğunda yaşadıklarını “İnanmadım. İnanamadım. Hazır olmadığımı düşündüm” diye anlatıyor: “Lanet olsun koronaya. Onu korumak için yanına gitmedim. Gittiğimde canlı olmasını ve onun da bana sarılmasını çok isterdim. Çok özledim baba. Hadi gel, tekneyle denize açılalım yine...”
#GazetehaberleriMalum, öğrenciler sömestir tatilinde. Bu vesileyle miniklere yönelik bir seçki yapalım dedik. İşte yaşları küçük ama yürekleri, umutları, hayalleri büyük ana karakterleriyle listemize giren filmler... Sadece çocuklara değil elbet, büyümemekte ısrar edenlere de tavsiye edilir.
#YazarBu haftaki seçki Babalar Günü vesilesiyle izlenecek yapımlardan oluşuyor. İşte size konusu babalar etrafında biçimlenen hüzünlü, komik, varoluşsal meselelerde ya da uzayda gezinen bir grup film... İster babanızla, ister çocuğunuzla; eğer o değerli varlığınızı kaybettiyseniz de anısına ithafen izleyin...
#YazarAynı siyasi hareketten gelen, birbirlerini tanımasalar da Moskova’da aynı Marksizm okulunda yolları kesişen Nâzım Hikmet ile Ahmet Ümit’in paralel hikâyesini anlatan ‘Merhaba Güzel Vatanım’ filmi bugün vizyonda. Filmi yönetmen Cengiz Özkarabekir ve Ahmet Ümit’le konuştuk.
#Merhaba Güzel VatanımUlaş Özdemir ‘Senden Gayrı Âşık mı Yoktur?’da memleket müzik tarihinin, üzerine pek söz söylenmemiş bir bölümüne ışık tutuyor; severek dinlediğimiz türkülerin yaratıcılarını, kendi sözleriyle önümüze getiriyor. Âşık Veysel’den Dertli Divani’ye uzanarak ‘âşıklar ailesi’nin fotoğrafını çekiyor.
#Kitap SanatFausto Zonaro, İtalya’dan bir gemiye atlayıp Akdeniz’i geçer ve İstanbul’a gelir. Osmanlı’nın son yıllarıdır. Aklında tek şey vardır, o da Sultan Abdülhamit’in saray ressamı olmak. İstanbul’da karşılaştıkları onu şaşkına çevirir. Saray entrikaları, yasak aşklar, savaşlar, tablolar ve birbirinden farklı insanlarla dolu bu şehirde neler yaşadı? O hayali bir kahraman değildi. Gerçek bir kişilikti. Abdülhamit’in saray ressamı da olmayı başardı. Peki, ama nasıl? Yanıtı, Orhan Bahtiyar’ın Ateş Kırmızısı kitabında…
#Orhan BahtiyarRoman, Türk edebiyatına Fransızcadan yapılan basit çevirilerle girdi. Yıl 1862’ydi, Fénelon’un romanı Türkçeye Yusuf Kâmil Paşa’nın çevirisiyle ‘Terceme-i Telemak’ olarak çevrildi. Sonra Victor Hugo geldi... İlk Türk romanıysa bundan 10 yıl sonra yayımlanacaktı. Şemseddin Sami’nin ‘Talat ile Fitnat’ın Aşkı’ adlı eseri, ana-babasının zorlamaları sonucu istemediği biriyle evlendirilen ve sonunda kendini öldüren genç bir kızı anlatıyordu. Sonra Ahmet Midhat Efendi’ler, Recaizade Mahmut Ekrem’ler geldi. Türk edebiyatı akımlardan etkilendi ve yazıldığı döneme ışık tutan eserler üretildi. Kimi yazar insanı öne çıkardı, kimi tarihi, siyasi tutumunu, kimi cinselliği... Hepsi biricikti, hepsi bize masa başında yazılmış gibi görünen ‘gerçek hayatlar’ı anlattı. Okuyana ‘hayatın anlamı’nı sorgulattı. Bir liste yapıp romanlara gömülsek insanların, ülkelerin, psikolojinin, siyasetin nasıl değiştiğine dair tarih dersi almamız da kaçınılmaz. İşte biz de bu büyük fotoğrafa bakalım istedik. Hürriyet Pazar olarak ‘sinema’ ve ‘müzik’ soruşturmalarının ardından eleştirmenler, yazarlar, akademisyenler, edebiyat öğretmenleri ve yayıncılardan oluşan 100 kişilik bir jüriyle ‘Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı’nı çalıştık. Tavsiyemiz bu listeyi alın ve onun izinden bir kütüphane oluşturun.
#Türk Edebiyatının En İyi 100 Eseri