Güncelleme Tarihi:
UKRAYNA’nın Donbass Bölgesi’nde 1980 yılında doğan Alina Pominchuk aslında bir mimar. Ülkesinde Makiivka Üniversitesi Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Yine ülkesinde yüksek lisans yaptı. İlk olarak 2000 yılında Türkiye’ye geldi. Bir arkadaşının önerisiyle tekstille yapmaya başladı. 2014’e kadar bu işle uğraştı. Türkiye’den ürünleri alıp Ukrayna’daki mağazalarında satıyordu. Ta ki 2014 yılında Ukrayna’da iç savaş başlayana kadar. Kendisi o günleri şöyle anlatıyor: “Kardeş kardeşi öldürdü. Olaylar olurken tekstil işini bırakmak zorunda kaldım. Hala o günleri hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor. Kreş, hastane, okul hedef gözetmeden vurdular. Sanki bir film sahnesinin içindeydik. İnsan unutuyor. Neyi unutuyoruz biliyor musunuz? 5 dakika sonra ne olacak bilmiyoruz. Sanki hiç ölmeyeceğiz gibi yaşıyoruz. Birbirimizi kandırmayı bırakalım. Birbirimize yardım edelim. Olaylar sonrası Türkiye’de yaşamaya karar verdim. Ben buraya gelince toprağı öptüm ve ‘şükür’ dedim” diyor. Alina şef barış istediğini şu sözlerle anlatıyor: “Annem babam hala Ukrayna’da. Ukrayna, Rusya, Belarus hepimizi aynıyız, aynı ırktanız. Kimseyi tutmuyorum, barış istiyorum.”
ÖNCE TEKSTİL SONRA DÖNER
Türkiye’ye yerleşince gıda sektörüne girmeye karar veren Pominchuk, Bostanlı’nın hemen her yerini gezdi. Şimdiki dükkanının arka sokağında bir yer açtı. Hep büyük bir dükkan istiyordu ve o hayalini şu an işlettiği dükkanla gerçekleştirdi. Alina şef, dönere nasıl başladığını şu sözlerle ifade ediyor: “Tekstilden sonra maceram başladı. Şu anki ustam Eyüp Kolbudak aile dostumuzdu. Türkiye’ye gelince birlikte çalışma kararı aldık. O bana ‘madem bu işe giriyoruz döner benden sos senden’ dedi. Değişik ve güzel bir ürün çıkartmak istedik. Tekstil işinden sonra dönerci olacağımı düşünmemiştim. Herkes beni görünce şaşırıyor. ‘Bizde bile kadın dönerci yok sen Ukrayna’dan gelip neden dönerci oldun’ diyorlar. Ben burada dönercilik yapmaktan gurur duyuyorum. Kendimi çok mutlu hissediyorum. Şu anda benimle çalışan ustamı babam gibi görüyorum. Bir Ukraynalı bir de Türk babam var.”
BİZ DE SICAKKANLIYIZ AMA
Türk insanını çok sevdiğini söyleyen Alina Şef, “Türk insanı çok farklı, çok sıcakkanlı. İnsanlara ‘nasılsınız’ diye sorduğunuzda kötü bile olsalar, ‘Şükür, iyiyiz’ diyorlar. Gülüyorlar. Bu beni çok etkiledi. O nedenle burada yaşamaya ve iş kurmaya karar verdim. Biz de sıcakkanlıyız. Ama Türkler daha misafirperver. İlk defa tanıştığım birini akraba gibi görüyorum. Bu pozitiflik ve enerji çok önemli. Nasıl evinize bir misafir geldiğinde ona en iyi şekilde davranıyorsanız, ben de müşterilerime böyle davranıyorum. Her şeyin en iyisini sunmaya çalışıyorum. Herkes benim için önemli. Geldiğiniz zaman iştahınızın açılması lazım. Sadece döner değil kumru, köfte gibi lezzetler de sunuyoruz. Yemek bitiminde ‘eline sağlık’ dediklerinde dünyanın en mutlu kadını ben oluyorum. Kapım herkese açık. Paraları yoksa bile ikram ederim. Hayat zor, kimseyi aç göndermek istemem. Günde 2 defa gelen bile var. Sadece Türkler değil, Ruslar, Ukraynalılar, Almanlar bile bizi tercih ediyor” diyor.
GURUR DUYUYORUM
Bu işin zor olup olmadığını sorduğumuz Pominchuk şunları söylüyor: “Hiç zorluk çekmedim. İnsanlar bana hep yardım etti. Yabancı bir esnaf olmama rağmen burada yabancılık çekmedim. İzmir Bostanlı’da yaşıyorum. Birisine selam göndereceğim zaman Karşıyaka’dan selam var diyorum. Hatta 35.5 Karşıyaka diyorum. Türk vatandaşlığı aldım. Bundan gurur duyuyorum.” Dönerin içine koyduğu sosun herkes tarafından sevildiğini ifade eden Pominchuk, “Alina sos çok ilgi görüyor. İçinde ne var diyenlere biraz bilgi, biraz malzeme ve çok çok sevgi var diyorum. Sostaki mayoneze kadar kendim hazırlıyorum. 9 tane baharat kullanıyorum. Güzel bir lezzet ortaya çıktı. Dönerin içinde incik ve göğüs kullanıyoruz. Özel bir sosla gece dinlendiriyoruz. Bu arada önümüzdeki yıllarda şube sayısını artırmayı istiyorum” diyor.
ROBOT GİBİYİM
OYUNCULUK ve tiyatroyu çok seven Pominchuk, şöyle ekliyor: “Hayallerimden birisi de bir sinema ya da dizi projesinde oyuncu olarak rol almak. Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hürrem karakterini çok seviyordum. Kendimi o rolde oynayan Meryem Uzerli’nin yerine koyuyordum. Ben olsam şöyle yapardım, böyle yapardım diyordum. Ayrıca okey oyununa bayılırım. Masada taşların çıkardığı sesler bana değişik geliyor. Bizde öyle bir oyun yok. Arkadaşlarıma benim yerime oynayın, gezin, eğlenin diyorum. Çünkü burayı bırakamıyorum. Gelenler hep beni soruyor. Genelde burada olmaya çalışıyorum. İşkolik oldum. Dükkânı gece kapatırken de sabah açarken de buradayım. Artık robot gibi oldum. Fakat hayatımdan çok memnunum. Enerjim ve sevgim hep üst seviyede. Ben buraya gelenleri müşteri olarak değil evime gelen misafir gibi görüyorum. Bu nedenle de hiç yorgunluk hissetmiyorum.”
ATATÜRK’Ü SEVİYORUM
CUMHURİYET’İN 100. Yılı’nı kutlayan ve “Ben Atatürk kızıyım” diyerek O’na olan sevgisini anlatan Pominchuk, “Türkler nasıl gurur duyuyorsa ben de gurur duyuyorum. Atatürk benim için de çok önemli birisi. Çocuklar ellerinde bayrakla buradan geçtiklerinde gurur duyuyorum. Ne mutlu Türküm diyene” ifadelerini kullandı.
ÇOK GÜZEL PİLAV YAPARIM
TÜRK mutfağını çok seven ve birçok yemeği yaptığını kaydeden Alina Şef şöyle devam ediyor: “Türk mutfağı çok zengin. Ukrayna’da genelde evde yemek yeme kültürü yaygın. Türkiye’de ise her köşe başında bir yeme-içme mekânı bulunuyor. Mantı, pizza, tatlı yaparım. En güzel bulgur pilavını pişiririm. Sarma da yaparım. Her şeyi yaparım.”