12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

Salonda oturacak boş yer yok. Herkes heyecanla bekliyor… Bir genç kızın arkadaşına “Şimdi dupduru bir ses dinleyeceksin” dediğini duyuyorum. Az sonra Sabahat Akkiraz sahneye çıkıyor ve başlıyor; “Geçti dost kervanı… Bu ayrılık bize zulümden beter…” İzleyiciler hep beraber sözleri tamamlıyor: “Eyleme beni, eyleme beni…” İlk plağını 12 yaşında okuyan Akkiraz, meslek hayatında 53 yılı geride bırakmış ama halen ilk konseri gibi heyecanlı!

Haberin Devamı

1. Onunla konseri öncesinde kuliste bir araya geldik. Sabahat Akkiraz, 1956 yılının sonunda Hıdır Bey ile Zülfü Siyah Hanım’ın altı çocuğundan ilki olarak Mersin’de dünyaya geliyor. Sabahat Hanım, “Önce hemen bir yanlışı düzeltelim!” diyor: “Baba tarafım Sivas’ın Yaylacık köyünden. Hüviyetimi dedem çıkarıp doğum yeri olarak ‘Sivas’ yazdırmış ama Mersin’de doğdum. Doğum tarihi de kimliğimdekinden iki yıl sonra. Hayattan iki yaş kârım var!” Çocukluğu Mersin’de limon çiçeği kokuları arasında geçiyor. Kalabalık aile, hep beraber aynı avluya bakan apartmanlarda oturuyorlar; dedeler, neneler, ‘kivra’lar…

12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

ANNEMİN SESİNDEN TÜRKÜLER

En büyük eğlence radyo. Ailece heyecanla arkası yarınları takip ediyorlarsa da anne Zülfü Siyah Hanım bir müzik tutkunu. Yurttan Sesler’i, türküleri dinlemeyi seviyor. Sesi de güzel… Sabahat Hanım, “Kulağıma giren ilk ses anneminki oldu; Mektebin Bacaları, Pencereden Bir Taş Geldi, Mamoş…” diye anlatıyor: “Radyoyla beraber plaklardan da halk müziği dinlenirdi. Zeki Müren severdi. Ben de beş yaşından itibaren annemden duyduğum türküleri söylemeye başlamıştım. Hatta beni duyan bir müzik öğretmeni babama, ‘Bu yaşta ses kaybetmeden okuyor… Bu çocuk müzisyen olur, bu söylediğimi unutma’ demiş.”

12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

‘GEL BU KIZA PLAK OKUTALIM’

Haberin Devamı

Aile, 1960’larda Ankara’ya taşındı. Akkiraz ilkokulu burada okudu. Evde de ayrı bir ‘eğitim’ içinde yetişiyordu; Âşıklık geleneği… Sabahat Hanım anlatıyor: “Ailemizde Müslüm Sümbül gibi ünlü âşıklar vardı. Evimizde muhabbetler yapılırdı. Dönemin ünlü ozanı Mahmut Erdal babamın dostuydu. Ona ‘Bu kıza bir plak okutalım’ demiş.” Mersin’deki müzik öğretmeninin sözlerini unutmayan Hıdır Bey kızıyla İstanbul’un yolunu tutuyor. Akkiraz, Orhan Gencebay ve Arif Sağ ile stüdyoya giriyor ve başlıyor okumaya; “Öldür beni, öldür beni…” İlk albümü o henüz 12 yaşındayken çıkıyor! Coşkun Plak’tan yayınlanan ‘Keremden Fazla Yandım’ ve ‘Öldür Beni’ 45’likleri 40 kuruşa satılıyor ve çok ilgi görüyor. Sene 1969.

12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

2. ALMANYA GÜNLERİ: ‘YATAN ASLANDANSA GEZEN TİLKİ DAHA İYİDİR’

Haberin Devamı

Ancak müzik kariyerine bir ‘es’ veriyor çünkü aile 1970’te Almanya’ya taşınıyor. Babası, kızının eğitiminin sekteye uğramasını istemiyor. Akkiraz, ‘gurbet günleri’ni şöyle anlatıyor: “Babam dünyaya çok güzel bakan bir insandı. Sürekli taşınırdık. Derdi ki; ‘Yatan aslandansa gezen tilki daha iyidir, çünkü yeni şeyler öğrenirsin.’ Gittiğimiz her yerin ‘bize iyi gelen yanları’nı almamızı tembihliyordu. Modern ülkenin sana verecekleri vardır. Senin de ona kattıkların vardır… Almanya’da beş, altı sene kaldık. Bir işçi çocuğu olarak etrafı iyi gözlemledim; gelişmiş ülkede insanlar nasıl yaşıyor, neler yapıyor… Tabii müzikten de geri kalmıyordum. Yine ustalarımız misafirimiz oluyordu. Almanya’da yaşamanın zorlukları vardı. Haftada bir yayınlanan Türkçe yayını beklerdik. Kuşu altın kafese koymuşlar ‘Vatanım, vatanım’ demiş… Gerçekten de hasret oluyor. Şimdi kolay… Açıyoruz telefonu, karşılıklı konuşuyoruz! O zamanlar gurbetçilik zordu. Halen uluslararası festivallerimde gelen gurbetçileri çok iyi anlıyorum, onlara uygun repertuvar yapıyorum.”

12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

3. BOZUK DÜZEN DEĞİŞTİ BAĞLAMA EVRENSEL OLDU

Haberin Devamı

Gurbet günleri 1975’te son buluyor. Akkiraz, “Babam duygusal bir insandı” diye anlatıyor: “Birden dönmeye karar verdi. Sürekli ‘misafirlik halin’den yıldı ama zamanlaması kötüydü! Ülkemizde de sağ, sol çatışmaları vardı.” Ankara’da, yaşadıkları gecekonduda, komşuları ünlü halk müziği sanatçısı Musa Eroğlu’ydu. 18 yaşındaki Sabahat Akkiraz’a yeniden stüdyo yolları göründü! Anlatıyor: “Musa Eroğlu ve Arif Sağ ustayla çalışma ve tanışma fırsatım oldu. 1982’de Muhlis Akarsu ile birlikte bir proje yaptılar. Bağlama akordu o zamana kadar ‘bozuk düzen’ denen bir stilde çalınıyordu. Arif Sağ, bu düzeni değiştirdi. Bu, Türk Halk Müziği’nde bir devrim oldu; bağlama bir dünya enstrümanına dönüştü. Artık caz müziğe de orkestralara da eşlik edebiliyordu!” Akkiraz’ın 1983’te yayınlanan ‘Şafak Söktü’ isimli albümü milyonlarca sattı.”

Haberin Devamı

4. DİL BENDEN NEFES HAK’TAN

O günden bugüne Sabahat Akkiraz 30’dan fazla albüm yaptı. Eserleri 10 milyon kopyadan fazla sattı. Onu farklı yapan ne oldu? Akkiraz, “Yaradılışta kabiliyet var… ” diye başlıyor: “Âşık geleneğinde, ustalarımın dizininin dibinde yetiştim. Arif Sağ ustam gibi, Muhlis Akarsu ustam gibi isimlerle çalıştım. Biz daha başlamadan ‘Dil benden nefes Hak’tan’ deriz. ‘Gurbet elde candan usandım’ sözlerinde gurbette hasretle çalışan biri gözümün önüne gelir ve melodiyi öyle okurum. Doğru bildiğim şeylerde inat ettim. Risk almazsanız ilerleyemezsiniz. Kadınların ‘erkek gibi’ okuduklarını hissettim. Kadın duyarlılığıyla okumak iddiasında oldum ve haklı çıktım. Konserime en çok kadın dinleyici gelir.”

SENE 1969... İlk Plak
12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

5. TÜRKÜLERİ PRİZE TAKTIK ELEKTRONİK OLDU

Haberin Devamı

Sabahat Akkiraz, 1990’lardan itibaren ‘küçük ülkenin büyük sanatçısı olmaktansa, dünyanın önemli sanatçısı olmak’ yolunu tercih etti ve uluslararası festivallerde yer almaya başladı. 1996’da ilk caz albümünü çıkardı. Onu ‘Caz orkestrasında türkü söylenir mi!’ diye eleştirenlere kulak asmadı. Cazdan elektronik müziğe bile sıçradı. Mercan Dede ve Orient Expressions ile albümler yaptı. Akkiraz gülerek, “Türkülere priz taktık, elektronik oldu diye şakalaşırdık! Risk almazsanız ilerleyemezsiniz. Filarmoni orkestrasında da caz konserinde de türkülerimi okudum. Ülkeme ve müziğime güvendim. Gençlere de Anadolu müziğine, köklerine ehemmiyet vermelerini öneririm” diyor.

SENE 1970'LER...
12 yaşımda plak yaptım 40 kuruşa yok sattı

6. ‘ARİF SAĞ ZATEN VAR ÜSTÜNE NE EKLEYECEKSİN?’

Bugüne kadar binlerce muhabbette türkülerin, deyişlerin derlemesini de yapmışlar… Akkiraz, “Ne zorluklarla yapardık” diye anlatıyor: “İnsanlar hazır alıyoruz zannediyor. Oysa il il geziyoruz, sözleri olmuyor, kayıtlar kötü oluyor, eksik derlemeler… Bugün artık o kaynak kişiler, ozanlar, dedeler yok… Türk Halk Müziği form değiştirecek. Eskilerden de beslenecek ama daha şehirli müzik olacak. Şehrin genetiği; karmaşa…” Eleştirisi de var… Diyor ki, “Mahzuni’yi dinliyorum. Çok çalışmama rağmen ondaki lezzeti yakalayamıyorum. Gençler saz çalıp ‘Arif Sağ gibi okuyorum’ diyor. Arif Sağ zaten var ve ben onu dinliyorum! Peki sen ne yapacaksın? Onun üstüne ne ekleyeceksin?”

BABAMA VE ATAMA ŞÜKRAN

“Önümü açan babama hep dua ediyorum… Aydın bir babam ve aydın bir Ata’m, Cumhuriyet’imiz olduğu için hep şükrederim.”

Kulisinde kapı sık sık çalıyor… Yapımcısı Hasan Akkiraz açıklıyor: “Dinleyicileri Sabahat Akkiraz’ı evden birisi gibi görür. Gelirler, dertlerini anlatırlar; çocuğu ölmüştür, fakirlikten dert yanar, şiddet görüyordur. Birlikte ağlarlar…” Sabahat Hanım, “Anadolu’da muhabbet geleneği var. Konserlerde de izleyiciyle muhabbet eder, beraber ağlarız. Bu paylaşım çok özeldir. İnsanın yaşamından dünyaya bir seda bırakmak güzel bir duygu…” diyor.

HALK MÜZİĞİ NEDEN HÜZÜNLÜ?

Türk Halk Müziği neden hep hüzünlü? Akkiraz, “Anadolu’da hayat zor! Kayıp türküleri, gurbet türküleri…” diye yanıtlıyor: “Gün olsa da çok dans müziği söylesem, insanlar dans etse… İnsanları şen görmek istiyorum. İçimde kalmasın diye kardeşim, yapımcım Hasan Akkiraz bana bir halay projesi yapacak! Son single’ımda şu sözler yer alıyor: ‘Bağırıyorum duyulmuyor, çağırıyorum duyulmuyor, ekmek olmazsa olmuyor!’ Ülkem refaha kavuşsun istiyorum. Bu yüzden siyasete girmiştim ama bağırıyom duyulmuyor, çağırıyom duyulmuyor!”

Yazarın Tüm Yazıları