Osman Bozkurt’un Merdiven Art Space’te açılan sergisi “Hatırla”, İstanbul’un inşa, yıkım ve yeniden inşa süreçlerine tanıklık ediyor. Kentleşme, haritacılık ve demografi üzerine yürüttüğü metodik araştırmalarında sanatçı, kentin sosyal coğrafyasını, mimarisini ve kültürel tarihini inceliyor. Sanatçının İstanbul’un eski Levanten bölgelerinden birinde yer alan atölyesinin bulunduğu binanın hemen yanındaki binada Covid-19 sürecinde başlayan yıkım, “Hatırla”nın tohumlarını atıyor. Bozkurt bu süreçte, sanat pratiğinin bir parçası olarak tanımladığı “Domestik Arkeoloji” üzerine çalışıyor ve araştırdığı yıkıntıların arasında keşfettiği Marsilya tuğlaları gibi yapı elemanlarını sosyolojik boyutuyla inceliyor.
#SergiÇeşme Yarımadası’nı bölgeye özel çeşit çeşit malzemeleri ve yemekleri üzerinden anlatan ‘Yarımada Yolculuğunda Eskimeyen Lezzetler’ ilham veren bir kitap. İçindeki kolay uygulanabilir tarifler arasında Seferihisar’ın ıspanak balığı, Sefaradların pırasa dolması ve enginar sirkeli tahin sos gibi lezzetleri görmek beni çok sevindirdi.
#Ebru ErkeOrganik beslenme yöntemlerine ve doğal malzemelerle üretilen ürünlere yönelmek, kentten kırsala göç ederek doğa ile yakın temas halinde olmak son yıllarda çoğumuzun kafasını meşgul eden konulardan. Özellikle büyük şehirlerdeki betonlaşmanın artmasına paralel olarak, doğayla aramıza girmiş olan mesafe de hızla artmaya devam ediyor.
#Mahsul VakalarıBu hafta gündemden düşmeyen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’nın İstanbul ziyareti iki ülkenin yemek kültürünü birleştiren etkinliklerle de öne çıktı. Cumhurbaşkanına tattırdığı lezzetleri anlatan ziyaretin resmi aşçısı şef Cem Ekşi: “Yaptığımız bir mutfak diplomasisiydi aslında.”
#Frank-Walter Steinmeierİstanbul İtalyan Kültür Merkezi, Cumhuriyet’in 100. yılı etkinlikleri kapsamında İtalya Büyükelçiliği ve Roma Belediyesi işbirliğiyle, Atatürk'ün en ünlü heykellerinden bazılarına imza atan İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki çalışmalarına odaklanan bir çalıştay düzenliyor. 3 Kasım Cuma günü saat 10.00’dan itibaren Casa di Italia Tiyatrosu’nda gerçekleşecek “Pietro Canonica ve Atatürk” başlıklı çalıştayda, Türkiye’den ve İtalya’dan önemli akademisyenler, Canonica’nın çalışmalarının çeşitli yönlerini dönemin İtalya-Türkiye ilişkileri bağlamında ele alacaklar. Heykeltıraş Pietro Canonica, imza attığı Ankara Etnografya Müzesi önündeki Atatürk heykeli ve Zafer Meydanı’ndaki mareşal üniformalı Atatürk heykeli; İstanbul’da Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı ve İzmir’de Cumhuriyet Meydanı’ndaki atlı Atatürk heykeliyle ülkemizin sanatsal tarihinde büyük önem taşıyor.
#Pietro Canonica* Ulus’taki ‘Yunus Emre Enstitüsü Genel Merkezi’, Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’ndan günümüze miras kalan en önemli eserlerden biri. * Levanten kökenli Türk vatandaşı mimar Giulio Mongeri imzası taşıyan bu tarihi yapı, 1928’de ‘İnhisarlar Umum Müdürlüğü’ olarak açıldı. * Uzun bir süre ‘Tekel Baş Müdürlüğü’ olarak hizmet veren yapının en dikkat çekici özelliği ise kule görünümündeki giriş kısmı.
#Unus Emre Enstitüsü Genel Merkeziİzmir’in Bornova ilçesinde, neredeyse 250 yıllık Mattheys Köşkü’nün bahçesindeyiz… Uzun bir restorasyon sürecinden sonra geçen hafta kapılarını bir ‘sanat merkezi’ olarak açan köşkün yeni sahibi, kendi aile tarihi köşkten de eski olan bir İzmir âşığı Lucien Arkas… Dedeleri 1700’lerde ta Marsilya’dan kalkıp incir ve üzüm ticareti için yerleşmiş İzmir’e. Ve geliş o geliş... Tam 10 jenerasyondur İzmir’de yaşayan Arkas’la hem aile albümlerini karıştırdık hem de çok yönlü kişiliğiyle el attığı işleri dinledik.
#Arkas HoldingGEÇEN hafta sonu Millet İttifakı İzmir’de görkemli bir miting düzenlemişti. Mitingde Meral Akşener İzmir’e dair çok konuşulmuş eski bir konuya temas etti. Mealen “İzmirlilere kimse gâvur diyemez, bu topraklarda 1000 yıl öncesinde Çaka Beyler ve Türkler vardı” diye bir söylemde bulundu. Bu konuşmada İzmirlilerin “gavur” nitelenmesinden rahatsız olduğu düşüncesi ile o durumu giderme çabası vardı.İzmirliler, öncelikle belirtmek gerekir ki, geçmişin çok dinli ve kültürlü yapısını övünç kaynağı olarak görürler. Yani “gavur” dendi diye, bırakın rencide olmayı, bu durumu bir zenginlik olarak değerlendirirler.
#1Araştırmacı yazar Gökhan Akçura yeni kitabı ‘Yıldızların Altında/ Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Eğlence Yaşamı’nda bize eğlence kültürümüzü anımsatıyor. Osmanlı’daki batılılaşma hareketinden başlayarak değişen ve dönüşen eğlence hayatını nasıl bir gözle ele aldığını ve araştırma sürecini Akçura ile konuştuk.
#Gökhan AkçuraGökhan Akçura’nın ‘Yıldızların Altında-Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Eğlence Yaşamı’ adlı çalışması okur için özgün bilgiler içeriyor. Akçura kitabın ortaya çıkış süreciyle ilgili olarak “Var olan kitap ve tezleri elden geçirmekle birlikte esas kaynağın gazete sütunlarında bizi beklemekte olduğunu unutmadık” diyor.
#Yıldızların Altında-Cumhuriyet Döneminde TürkiyeSomer Sivrioğlu’nu anlatmama, tanıtmama hiç gerek olmadığını çok iyi biliyorum. 2 ay kadar önce Adana Lezzet Festivali’nde sahneye çıktığında çığlık atanları, elini tutmak için sahneye tırmanmaya çalışanları, sahne arkasında “Terli tişörtünü bana atar mısın?” diye bağıranları gördüğümde “İşte şöhret olmak ve aynı zamanda sevilmek bu” diye düşünmüştüm.
#Müge Akgünİzmir, İstiklal Savaşı’nda milliyetçiliğin sadece siyasi ideoloji ve hissiyatında değil, örgütlenmede de çok yaygın olduğu bir bölge oldu. Helen nüfusun Yunanistan’a yönelen küçük Asya göçü sosyal facia yarattı. İzmir ise geçirdiği sıkıntılara rağmen kalkınmasını sürdürdü. Bugün de İzmir önemli bir öğrenci şehridir ve memnuniyetle belirtmek gerekir ki sanatsal faaliyetlerde, kitap okumada son 40 yılda önemli hamleler kaydedildi. Türkiye’nin rengi olan İzmir halkının kendine özgü bir zarafeti, bir tatlı yaşam tarzı var.
#İzmir‘Edirne’nin Gömüt Taşları’... B. Cem Altınel’in hazırladığı Türkçe-İngilizce bir eser... 2.5 yılda hazırlanan eser 640 sayfa... Edirne’de yüzlerce yıl iç içe yaşamış Türk, Yunan, Musevi, Ermeni, Levanten ve Bulgar gibi etnik kökenlerden ve kültürlerden, Edirneli taş oyma ustaları (hakkâk) tarafından gömüt taşlarına aktarılan bir dizi estetik imgeyi anlatıyor bize...
#EdirneDeprem güçlendirme çalışmaları yapılan, modern müzecilik standartlarına uygun şekilde etiketinden ışığına yenilenen sergi salonlarıyla İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin klasik binası, geçen hafta açıldı. Düzenlenen salonlarda 2 bini sikke olmak üzere 5 bin yeni eser sergilenmeye başladı. Komşusu Yerebatan Sarnıcı da restore edilip sisli ışıklar ve heykellerle daha da büyüleyici bir yer oldu. Tarihi Yarımada’nın bu iki mücevherini yeniden gittik, gördük, yazdık...
#HürriyetTürkiye onu ‘Yalan Dünya’ dizisinde canlandırdığı ‘Çağatay Koçtuğ’ karakteriyle tanıdı ve sevdi… Dizi biteli sekiz yıl oluyor ama ‘Çağatay’ın hayaleti nereye giderse orada! Oyuncu Hakan Meriçliler ile buluştuk. Hem Çağatay Koçtuğ’u andık hem de kişisel albümlerini karıştırdık; İzmir’de iki katlı, ahşap bir Rum evinde cerrah olacakken kasap olmuş bir dede ve Atatürk’le dans etmiş bir anneanne ile geçirdiği çocukluğunu, tiyatroya başladığı gençlik yıllarını dinledik…
#Hakan Meriçlerİlk haberini henüz 16-17 yaşlarında memleketi Çorlu’da yerel gazeteye yazmış. İlk mitingini 14 yaşında izlemiş. 29 yılı Cumhuriyet’te, 30 yılı Hürriyet’te hangi pozisyonda görev yaptıysa yapsın, Anadolu’dan yurt haberlerinden hiç kopmamış… Meslekte 60 yılı geride bıraksa da halen yerinde duramıyor, ‘deli fişek’ bir muhabir heyecanı taşıyor! Gazeteci, yazar Yalçın Bayer ile eski albümleri karıştırdık.
#Yalçın BayerSlip mayoların efendisi, plajların kır saçlı prensi, yazın müjdecisi... Yaz moduna girmek için herkes cemre bekler, ben Fedon’un denize girmesini. “Fedon suya düştü” diye yaptığı paylaşımı viral olan ünlü şarkıcıyla denize atladığı iskelede buluştuk. Geçmişi-bugünü, yazları-kışları, müziği-aşkı ve hayatı konuştuk.
#FedonSlip mayoların efendisi, plajların kır saçlı prensi, yazın müjdecisi... Yaz moduna girmek için herkes cemre bekler, ben Fedon’un denize girmesini. “Fedon suya düştü” diye yaptığı paylaşımı viral olan ünlü şarkıcıyla denize atladığı iskelede buluştuk. Geçmişi-bugünü, yazları-kışları, müziği-aşkı ve hayatı konuştuk.
#FedonKültürel değerler üretmek, kültürel bağlarla genetik kodlarla birlikte yürüyor ve kültür endüstrileri de yaşam kalitesinin artmasına ve üretim kalitesinin yükselmesine doğru algoritmik bir şekilde yükseliyor. Küresel kültür endüstrilerinin ekonomiye katkısı bilinenin çok ötesinde.
#DÖSİMM8 bin 500 yıllık tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan İzmir, hala o dönemlerin izlerini taşıyan sokaklarıyla da bir cazibe merkezi. Kentin kalbinin attığı Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin birbirine paralel o daracık sokakları her defasında konuklarını büyülü bir dünyaya götürmeye aday. Sağlı sollu sıralanan binaların büyük çoğunluğu tarih kokuyor. Geçmişte bu evlerde kimler oturmuş, neler yaşanmış, neler konuşulmuş bilinmez ama korunmuş olanların büyük çoğunluğu günümüzde yeme-içme, eğlence dünyasına ev sahipliği yapıyor. Her birinden hayatın döngüsüne paralel müzik, kahkaha ve sohbetler yükseliyor. Bugün Muzaffer İzgü Sokağı’ndayız. Mekanımız, Mandela’s Ubuntu.
#1Başrollerinde Hazal Kaya ve Selahattin Paşalı'nın yer aldığı yeni yerli dizisi "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisinden ilk fragman izleyicilerle buluştu. Charles King'in aynı isimli ('Midnight at the Pera Palace') kitabından uyarlanan dizi, 2022 yılında Pera Palas Oteli hakkında yazı yazmakla görevlendirilen genç bir gazetecinin, Mustafa Kemal Atatürk’e karşı düzenlenen siyasi bir komployu önlemeye çalışırken bulmasını konu ediniyor. Peki, Pera Palas nerede? İşte Pera Palas'ın tarihi
#Pera PalasNohut, çeşitli baharat ve taze otlarla hazırlanan falafel, veganların can dostu. Lübnan, Suriye ve Mısır gibi pek çok Ortadoğu ülkesinin de baştacı... Ülkemizde hem restoran menülerinde hem de sadece falafele adanmış dükkânlarda artık sıklıkla karşımıza çıkıyor. Giderek artan popülerliği de en iyisini yapan adreslerin peşine düşürüyor. Jürimiz usulünden sunumuna falafelin en lezzetlilerini seçti...
#NohutGüvenlik güçlerinin mafya tipi organize suç örgütlerine yönelik operasyonları sürüyor. Bu tür yapıların öncüleri olan eşkıyalara dair yazılan “Ege’de Eşkıyalar” adlı kitap ise dönemin ünlü efesi Çakırcalı Mehmet Efe ile bölgenin zengin ve güçlü İngiliz aileleri arasındaki ilişkiyi ortaya koydu.
#Çakırcalı