Paylaş
Günseli Çeçen “Doğduğumuz değil ama doyduğumuz topraklara gönül borcumuzu ödemek istedik” diyor ‘Yarımada Yolculuğunda Eskimeyen Lezzetler’ isimli kitabı anlatırken. Günseli Hanım kitabı çıkaran İbrahim Çeçen Vakfı’nın başkanı. Keşke herkes doyduğu topraklara bu saygıyı duysa diye düşünmeden edemiyor insan. Ve bazen orada doğanlar değil ama üzerinde yaşayanlar dış göz olarak daha bir kıymetini biliyor. O yüzden Çeşme Yarımadası’nı mutfak üzerinden anlatan bu kitap, sadece bölge insanına hediye değil, bizler için de iyi bir kaynak olmuş.
Göç mutfağı üzerine
Kitap üç temel bölümden oluşuyor. İlki yarımada mutfağının temel özellikleri. Bu bölümde coğrafyanın mutfakta da kader olduğunun altı çiziliyor. Bir bölgenin mutfağını coğrafya, iklim ve üzerinde yaşayan insanlar şekillendirir. Yarımada mutfağı için yapılacak en doğru tanımlamalardan biri de bir göç mutfağı olduğu. 16’ncı yüzyıldan bugüne korunmuş tek mutfak olarak kabul edilen Sefarad mutfağı, Balkan mutfağı, Levanten mutfağı ve bunların geleneklere kattıkları gayet güzelce özetlenmiş...
Bir de yerel malzemelerin en ayrıcalıklı olanlarının mini bir envanteri çıkarılmış. Zeytin ve yağı, Germiyan Köyü’nün asırlardır aynı lezzetteki ekmeği, şaşırtıcı gelecek ama 500’ü bulan balık çeşidi, yenilebilir otlarının listesinin yanında cibesin hikâyesi gibi anekdotlar, üzüm ve şarap, Nohutalan nohudu, bir tür bakliyat olan gambilya, sakız kuzusu, kopanisti, armola peyniri, sakız ağacı, Çeşme kavunu, karakılçık buğdayı... Hepsi var. Eskiden yapılan susam üretiminin Barbaros Köyü’nde yeniden canlanmış olduğunu da kitaptan duymak heyecan verdi. Zira eskiden bazı içeceklerin üzerinde kalitesini anlatmak için özellikle belirtilirmiş “Halis Çeşme anasonuyla üretilmiştir” diye. İkinci bölüm ‘Slow Food Ark of Taste’ yani Nuhun Ambarı listesine ayrılmış. Dalından koparıldığında yenmeye hazır hurma zeytini, çorba ve çörek hamurunda kullanılan sakızlı tarhana, kefal balığı yumurtasının kurutulmasıyla hazırlanan butara, karasakız üzümü, erkence zeytinyağı, yabani lavanta, karabaş otu ve Bardacık inciri gibi listedeki ürünler var.
Son bölüm Şef Altuğ Tezel’den yarımada lezzetlerinin ufak dokunuşlarla tariflerinden oluşuyor. Yemek stilistliğini Dilek Yetkiner yapmış, fotoğrafları Ozan Çelik çekmiş. Tarifler son derece uygulanabilir. Mesela çok basit ve geleneksel bir lezzet olan Seferihisar’ın ıspanak balığını burada görmek beni sevindirdi. Sefaradların pırasa dolması, balkabağından yapılan sinkonta, enginar sirkeli tahin sos... Hepsi hemen mutfağa girme hevesi yaratıyor insanda. Editörlüğünü Ceyda Erenoğlu’nun yaptığı kitaba Ege Bölgesi yemek araştırmacısı Nedim Atilla da katkıda bulunmuş. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık.Samandağ Gastronomi KöyüMey | Diageo Genel Müdürü Bahar Uçanlar ve Oxfam KEDV Bşk. Şengül Akçar.
Kadın gücüyle kalkınacak
Oxfam KEDV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı) ve Mey|Diageo, 6 Şubat depremlerinde ağır hasar gören Hatay’ın Samandağ ilçesini kalkındırmak için bir gastronomi köyü projesine başladı. Samandağ Kadın Kooperatifi tarafından belediyeden kiralanan ve depremde zarar gören gastronomi köyünü ayağa kaldıracak bu projeyle bölgenin kadınların liderliğinde bir turizm destinasyonu haline gelmesi, kadınların Yaşam Boyu Öğrenim programı kapsamında eğitilmesi, istihdama kazandırılması, yörenin geleneksel gastronomi kültürünün ve lezzetlerinin kayda geçirilip kalıcı hale getirilmesi ve bundan sonraki kuşaklara aktarılması için gerekli adımların atılması hedefleniyor. Yaklaşık 20 dönüm alana yayılan Samandağ Gastronomi Köyü’nün içinde eğitim, konaklama, restoran gibi bölümler için elverişli yapılarla bahçecilik için uygun bölümler var.
Paylaş