Güncelleme Tarihi:
Başkent ilan edilmesiyle hızlı bir dönüşüm sürecine giren Ankara, Cumhuriyet dönemi yapılarının en güzel örneklerini barındırıyor. Tarihi Ulus bölgesinde özellikle ‘Bankalar Caddesi’ olarak bilinen, Atatürk heykelinden Opera kavşağına kadar olan sırada bunun çok sayıda örneğini görebilmek mümkün. 1920’li ve 1930’lu yıllarda şehrin adeta baştan inşa edilmesi için yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm imkânları seferber edilmiş. O dönem, Ankara’ya ayrılan şehirleşme bütçesinin İstanbul’un neredeyse 20 katı olduğu biliniyor. Ulus’tan Sıhhiye ve Kızılay’a uzanan hatta çok sayıda yeni bina inşa edilmiş. Bugün birçoğu tarihe karışmış olsa da bazıları günümüze kadar gelebilmiş. Çoğunlukla kamunun kullanımında olan bu yapılar arasında bazıları ise Ankara’ya kent kimliği kazandırması açısından önem taşıyor. Bunlar arasında bulunan Yunus Emre Enstitüsü Genel Merkezi de bulunuyor. Atatürk Bulvarı üzerinde Kediseven Sokak’ın köşesinde bulunan yapı, kule görünümündeki giriş kısmı, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden izler barındıran detaylarıyla caddenin en güzel eserleri arasında yer alıyor.
SÜSLÜ ÖN CEPHE
Bina, bodrum ve zemin üzerine iki kat olarak planlanmış. ‘L’ biçimindeki binanın girişi, iki kütlenin kesiştiği ön cepheye bakıyor. Girişin üstüne sekizgen biçiminde yükseltilmiş, kurşunla kaplı bir kubbe oturtulmuş. Bu kısmı kule gibi görünüyor. Şu an kule görünümündeki bu kısım, çalışma ofisi olarak kullanılıyor. Bu özelliğiyle Ankara’daki en özel çalışma alanlarından biri olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Binanın bodrum katında vakti zamanında ambarlar, mahzen ve kömürlükler bulunuyormuş. Zemin katta ise ambarlar ve satış büroları yer alıyormuş. Bugün binanın en aydınlık bölümünü oluşturan sekizgen giriş holü danışma olarak kullanılıyor. Zemin ve üst katlar, bir koridor üzerine yerleştirilmiş. Girişin üstündeki katta Genel Müdürlük makamı ve yönetim ofisleri yer alıyor. Binanın en dikkat çekici özellikleri arasında ince ve uzun olan pencereleri bulunuyor. Caddeye bakan ön cephe, iç avluya bakan arka cepheye oranla mimari detaylar açısından daha süslü bir görüntüye sahip. Binanın dış cephesi ise taş görünümü verilen sıva ile kaplı.
'Tarihi yapı 2009'dan bu yana ' Yunus Emre Enstitüsü Genel Merkezi' olarak kullanılıyor.