GÜNEŞLİ ama karanlık bir şubat sabahına uyandık dün. Türk edebiyatının kimsesiz çocukları, ezilmişleri, yoksulları, yurt dışına işçi olarak giden gurbetçileri, darbe döneminde işkence gören kadınları, göç etmek zorunda kalan çaresizleri, azınlıkları bir kez daha öksüz kaldı. Onları en iyi anlatan bir büyük yazarı, Füruzan’ı kaybettik çünkü.
#Feruze Çerçi‘Evlilik, iki insanın hayatını birleştirmesi ve dünyalarını kesiştirmesidir’ diyerek bambaşka dünyalardan kesişen hayatlara merak salmış göçmen yazar Pelin Markirt. Bu yoldaki zorlukları, acıları, sevinçleri araştırmış. İşte bu meşakatli mecradan çıkmış ‘İthal Gelinler’ hikâyeleri... Biz de bu yolculukta yaşadıklarını ve duygularını öğrenmek istedik yazarın ve sizlerle paylaşıyoruz...
#Pelin MarkirtYerli edebiyatın ustalarının en yeni eserleri, dünyanın dört bir yanından ödüllü romanlar, çarpıcı biyografiler, yeni keşifler, tarih, bilim, anı türünde dikkat çeken çalışmalar... Yayın dünyası yeni sezona hazırlanırken önümüzdeki günlerde tanışacağımız kitapları seçtik, öne çıkanları derledik...
#Ahmet ÜmitMicrosoft Türkiye, KAGİDER ve Aydın Doğan Vakfı, Türkiye’nin teknoloji alanındaki rol modeli kadınlarını seçti. 'Teknolojinin Kadın Liderleri' ödül töreninde finalistlerin birbirinden ilginç ve örnek olacak ilham verici öyküleri de paylaşıldı.
#Aydın Doğan VakfıGünümüz Türk edebiyatının en çok kazanan yazarlarından Nermin Bezmen, merakla beklenen Shura’nın devam hikayesini nihayet yazdı. Kitabında Shura’nın Paris’te 1924-26 yılları arasında yaşadıklarını anlatan Bezmen, son anda geri çekilen cinsel istismar önergesi hakkında da bir kadın edebiyatçı olarak şu yorumu yaptı: “Canım ülkemin canım insanları için düşünülen, hazırlanan gelecek o kadar içimi acıtıyor ki. Bir tabir vardır ya; ‘gözyaşlarım kurudu’ diye. Yaşadıklarımız sonrasında benim de günlerce ağladığım zamanlar oldu.”
#Cengiz Semercioğlu“Gülümsedi Servet, gözlerinde denizin öte yakasından kuşlar. Şu Ege, efendi deniz hakikaten. Gözlerden bile belli. Sonra konuştu. Zeytinyağı gibi akıyor sözcükler, zeytin yaprağı gibi yumuşacık. Ağlamaya başladı bizim Ozan. ‘Ağlama topraam!’ dedi gözlerinde kuşlar olan…”
Yaşar Seyman bir mücadele kadını. İki kimliği var: Sendikacı ve yazar. 23 yıldır sendika başkanlığı yapmasına rağmen kadın hakları mücadelesi onun hep birincil işi. Yazar kimliği de kadın hakları mücadelesini bütünlüyor, ağırlıklı olarak kadınları, kendi deyimiyle 'Asmin'leri kaleme alıyor. Yani uçurum kenarında açan çiçekleri...
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Alman Hükümetinin entegrasyon kampanyası sloganı olan ’Biz birlikteyiz’i takdir ettiklerini, ancak İşgücü Anlaşmasının 50. yılında entegrasyon politikasının bir adım ötesine geçilerek artık "eşit katılım konusunu tartışmanın" vaktinin geldiğini belirtti.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Alman Hükümetinin entegrasyon kampanyası sloganı olan 'Biz birlikteyiz'i takdir ettiklerini, ancak İşgücü Anlaşmasının 50. yılında entegrasyon politikasının bir adım ötesine geçilerek artık "eşit katılım konusunu tartışmanın" vaktinin geldiğini belirtti.
Hannover'de göçmen kökenli kadınlara yönelik mentörlük hizmeti verilmeye başlandı. Proje sorumlusu Necla Hasoğlu, Türkler başta olmak üzere göçmen kadın girişimcilerin sayısını arttırmayı hedeflediklerini, bu nedenle mentörlük hizmetini ücretsiz olarak verdiklerini söyledi.
Niçin bazı insanlar başarma arzusu ile doğarken, bazıları dışarıdan destek görmediği zaman olduğu yerde sayıyor? Niçin bazılarının tutku fitili hiçbir zaman ateşlenmiyor? Bir ailenin bazı üyeleri çok başarılı bir çizgi tuttururken, niçin aynı ailenin başka üyeleri başarı merdiveninin en alt basamaklarında debelenip duruyor?