Haftanın yenileri

Güncelleme Tarihi:

Haftanın yenileri
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2012 00:00

Haberin Devamı

Roman

Kâğıt İnsanlar
Salvador Plascencia
Çev.: Begüm Güzel
Siren Yayınları

Şimdiye kadar kendi romanına, kendisini kahramanlardan birisi olarak sokan, hattâ kendi yarattığı kahramanlarıyla kahraman/yazarını konuşturan isimlere çok tesadüf etmişsinizdir. Ama tanrısal kudrete sahip ve kahramanlardan biri olan yazarına diğer kahramanların isyan ettiğini, ona savaş açtığına ilk defa tanık olacaksınız. Çok karışık gelmesin. Plascencia Kâğıt İnsanlar’da kahramanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor ve Satürn (mitolojik göndermesini anmaya gerek bile yok) adıyla kendi evlatlarını yerken, kahramanı Federico de la Fe Zeus olmaya soyunuyor... Daha iyi özetlenemezdi sanırım. Kâğıt İnsanlar’ın türüne, domino roman demek doğru olur. 0-0’dan 6-6’ya kadar taşların olduğu zekâ oyunundan söz ediyorum. Romanın da önemli metaforlarından. Plascencia ilk başta özetlediğim gibi kurgusal ve okuduğunuzda göreceğiniz üzere biçimsel olarak kâğıdın tüm olasılıklarını değerlendirmiş romanında. Kitabı gerçek anlamda 360 derece çevirerek okuyorsunuz. Oulipocuları andıran güzel ve başarılı bu romanın, değme romantik yazarı çatlatacak tutkulu aşkı da en önemli itici gücü... Hele anlatımına ve zengin karakter kadrosunu olağanüstü yansıtan diline hayran kalacaksınız.   

Portre

Haberin Devamı

Büyük isimlerle hayali sohbetler

Şimdiye kadar, hangi alanda olursa olsun, insanlık tarihine geçmiş isimlerin hayatlarını, görüşlerini anlatan onlarca kitap okuduk. Bunların kimisi fazla yüzeysel ve ticari kaygının önde olduğu yayınlardır. Diğerleri de o kadar ciddidir ki, işin uzmanı bile eline alırken çekinir. Daha en başta, bu ‘büyük’ adamların ne yaptığını, ne yapmak istediğini, sözlerindeki derin anlamları anlayamayacakmışız gibi seslenirler bize. Oysa ciddiyetten ölmenin âlemi yok değil mi. Doğru içerik, nitelikli bilgi, keyifli bir anlatım ve ticari kaygının geri planda olduğu eğlenceli olduğu kadar ciddi bir yayın yapmak gayet mümkün. Bu kadar iddialı konuşmamın sebebi basit; Kolektif Kitap tarafından Türkçeye aktarılan yeni ‘Hayali Söyleşiler’ dizisi sayesinde böyle konuşuyorum.
Dizinin Türkçede yayımlanan ilk iki kitabı Freud ve Picasso’ya ayrılmış. Einstein ve Shakespeare de sıradaki isimler.
Kitaplar aynı biçimde hazırlandığı için bir arada anlatmalı. Hayali Söyleşiler, insanlık tarihine geçmiş, dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayan bilim ve sanat insanlarını ve neler yaptıklarını daha yakından öğrenmek için hazırlanmış. Önce ele alınan ismin kısa ama detaylı bir biyografisini okuyoruz, sonraysa kavramlar ve söyleşiler geliyor. Picasso’yu ele alalım. Picasso’nun hayatında, eserlerinde, sanat anlayışında ve kendi söylemlerinde sıklıkla karşımıza çıkan ölüm, hayat, kübizm, nesnelere yaklaşım, üslup, koleksiyonculuk, politika, kadın... gibi ‘kilit’ kavramları ele alıyorlar önce. Bir paragraflık bu bölümlerde, bu isim-kavram ilişkisi bilimsel kaynaklar üzerinden özetlendikten sonra hayali söyleşiye geçiyoruz. Bu söyleşiler isimsiz ve hayali bir gazeteciyle yapılıyor olsa da, Picasso veya Freud’un cevapları tamamen biyografik ve kayıtlı gerçeklere dayanıyor. Örneğin kübizm konusunda Picasso’nun sanat tarihine geçmiş açıklamalarındaki cümlelerini okuyoruz. Freud da aynı kurguyla hazırlanmış. Kelimenin tam anlamıyla, insanlık tarihini değiştiren bu büyük bilim adamının derslerinde ve eserlerinde ele aldığı bütün kavramlar ve hayatındaki önemli isimler derli toplu olarak karşımıza çıkıyor. Cinselliğin kökenleri, Oedipus, konuşma terapisi, rüyalar, kadınlar, ölüm arzusu ve mutluluk; Dora, Jung. Bu kadar ‘ağır’ kitaplar, hiç böyle keyif vermemişti diyeceksiniz...

Öykü

Haberin Devamı

Karga Zarif
Murat Yalçın

Can Yayınları

Günümüz öykücülüğünün özgün kalemlerinden Murat Yalçın, ‘Karga Zarif’te yeni öykülerini bir araya getirmeyip sıradışı bir antolojiye imza atmış adeta. Anadolu anlatılarının, yöresel ağızların, klasik üslubun, modern deneysel anlatıların, durumların, olayların, sokaktaki insanın, sıradan olmayan insanların, sıradan olmayan öykülerini birbiri ardına okuduğunuzu fark edeceksiniz. Türk ve dünya öykü anlayışlarındaki bütün disiplinler, dört başı mamur başarılı örnekleriyle Murat Yalçın’ın kaleminden bir araya gelmiş. Zengin bir anlatım çeşitliliği ve derinlikli bir dille bir dolmuş şoförü de kahramanı oluyor, Doğan Hızlan da! Üst anlatıcı da sesleniyor, yazar Murat Yalçın’ın rüyaları da dile geliyor. Hele kitaba adını veren Habnâme-i Karga Zarif adeta bir edebiyat tarihi. Pessoa ile Borges’i Karagöz Hacivat misali konuştururken karşımıza Nurullah Ataç, Tomris Uyar, Edip Cansever, Ömer Uluç, İlhan Berk, Haydar Ergülen gibi edebiyatçılar ve gazeteci İhsan Yılmaz çıkıveriyor. Bu ekibin bir araya gelmesinin sebebi de rüyada kutlanması planlanan, Doğan Hızlan’ın sürprizli doğum günü. Çağdaş öykümüzün bulunduğu nokta adına Murat Yalçın’dan önemli bir işaret fişeği ‘Karga Zarif’.

Sanat

Haberin Devamı

Bulut Kuramı
Hubert Damisch Çev.: E. Burak Şaman
Metis Yayınları

Sosyal medyanın son zamanlardaki en yoğun kullanılan araçlarından biri olan ‘instagram’dan haberdarsanız ve kullanıcıları arasındaysanız, mavi gökyüzüne yama gibi serpiştirilmiş bulut karelerine rastlamışsınızdır. Zengin çağrışımlı ve sınırsız derinliği yansıtan bu bulutlar aslında Rönesans’tan beri resim sanatının sonra fotoğraf sanatının önemli unsurlarından. Bulut ‘unsuru’ Batı resminde kutsal olanla ilişkili olarak kullanılmış olmasından başka anlamlar da içerir. Hurbert Damisch, ‘Bulut Kuramı’ isimli kitabında Correggio’nun Parma kubbelerinden yola çıkıp Da Vinci, Turner hattâ Çin resmindeki bulut kullanımına kadar ilerliyor. Öyle kuru kuruya, bulutun bu isim ve disiplin eserlerindeki işlevini açıklamıyor. Sanat tarihindeki bulut imgesi üzerinden resim dilinin incelenmesine ve sanatta anlamın oluşumuna yönelik evrensel bir fikir ortaya sürüyor. Bulut Kuramı kitabı sayesinde, bulutun basit perspektif derinliği sağlayan ressam hilesi olmaktan uzak gerek dinsel anlatılarda, gerek peyzaj anlatımlarındaki anlamsal ve göstergebilimsel derinliğine şahit olacaksınız. Sanat eserlerindeki bulutlara, daha farklı gözle bakmanızı sağlayacak olağanüstü bir kitap.

Haberin Devamı

Öykü / Arkeoloji

Antik Dönem Aşk Öyküleri
Korkmaz Göçmen

Etkin Yayınevi

Ahmed Arif’in ‘Anadolu’ şiiri, bu medeniyet beşiğini en güzel özetleyen cümlelerle başlar: “Beşikler vermişim Nuh’a, / Salıncaklar, hamaklar, / Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır.” Tarih sahnesine baktığımız zaman, en eski tarihlere uzanan medeniyetler bu topraklarda kurulmuştur. En son Göbeklitepe’de ortaya çıkarılanlar bunun en iyi örneği olacaktır. Nereye gitseniz kadim bir aşk hikâyesi de binlerce yıldır anlatılagelir, dilden dile. Hattâ dillere destan bu aşklar, o bölgeye isim bile vermiştir çok zaman. Aslen arkeoloji eğitimi almış, yıllarca belgeseller yönetmiş fotoğrafçı Korkmaz Göçmen, tarihe geçmiş antik dönem aşk hikâyelerini ‘yeniden’ kaleme almış kitabında. Aguda ile Kiki, Akhilleus ile Poleksena, Priamos ile Argosis, Muntano ile Selen, Arnuwanda ile Aşmunikal’in öykülerini anlatıyor tüm detaylarıyla. İkililerin aşk hikâyesiyle beraber Hititler, Frigler, Truva Savaşı dönemlerine gidiyoruz tekrar. Öykülerde dönemin önemli olaylarını bir kere daha okurken, öykülerin sonunda hikâyenin anlatıldığı dönem hakkında, meraklısı için, bilimsel bilgiler de veriliyor. Kitabın sonundaki mini arkeoloji sözlüğü de bütün detayları daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!