Kartvizit Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat’tan sonra başladı. İstanbul’da insanların kendilerine kartvizit bastırmaları, bu kartvizitleri birbirlerine vermeleri 1890’lı yılların başına rastlar. Kartvizitler hakkında yazı yazanlardan biri de Ahmet Mithat Efendi’dir.
#KartvizitErdem Yücel’in ‘Reşad Ekrem Koçu-Hayatı ve Eserleri’ kitabını okurken, öğrencilik anılarım canlandı. Kendisi Pertevniyal’de hocamdı. Ders anlatışında üslup; seven, bilen, kendini bir alana adayan insanların coşkusu vardı. Onun için de herkes kendini kaptırırdı.
#KİTAPHeybeliada, İstanbul'un gezilecek en önemli merkezleri arasında yer almaktadır. Ayrıca Büyükada'nın ardından İstanbul'un en büyük adası olan Heybeliada, 7 bin kişilik nüfusa sahiptir. Peki, Heybeliada harita üzerinde nerede yer almaktadır? İşte, o konu hakkında bazı bilgiler
#HeybeliadaTanburi Cemil’in öğrencisi, Türk Müziği’nin önemli bestecilerinden Refik Fersan, 27 Mayıs Darbesi sırasında 68 yaşındaydı. Radyoda sözleşmeli çalışıyor, Hamparsum notasıyla yazılmış eski eserleri günümüz notasına aktarıyordu. Radyonun yönetimindeki binbaşı, Fersan’ı çağırdı. “Sen ne iş yaparsın” diye sordu, galiz sözler söyledi. Odadan çıkan Fersan fenalaştı. Evine dönüp yattı ve bir daha iyileşemedi. O gün akciğerine kurşun gibi saplanan, beş yıl sonra pneumothorax’tan ölümüne sebep olan soruyu ve sonrasında yaşadıklarını eski yazıyla kaleme aldığı anılarına yazdı. Gazeteci Murat Bardakçı, günümüz Türkçesine aktardı. Arşivindeki bilgilerle zenginleştirdi, 1995’te yayımladı. Pan Kitap, ‘Refik Bey’in güncellenmiş ikinci baskısını geçen hafta piyasaya çıkardı. Kitapta Atatürk’ten Tanburi Cemil’e pek çok kişiyle ilgili gözlemler, anılar yer alıyor.
Anadolu Yakası, geçen yüzyılın ilk çeyreğine kadar Beyoğlu, Şişli, Beyazıt’ta yaşayanların sayfiye bölgesi, huzur mekanıydı. Kadıköy çok sayıda yazara, müzisyene, ressama ev sahipliği yaptı. Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi şairler, Münir Nurettin gibi müzikçiler, Bedri Rahmi gibi ressamlar geçti bu semtten. Tüm bu sanatçılar Kadıköy’ün o yıllardaki asude hayatından etkilendi, eserleriyle semtin hayatını etkiledi. 30 yıldır Kadıköy’de yaşayan şair Refik Durbaş, yazarların düşlerindeki semtin izlerini sürdü.
Karikatür denince bizim aklımıza hep çizgi gelir. Oysa yazıyla da "karikatürize ederek" yapılan anlatıma, gene karikatür diyoruz. Zaman zaman günlük konuşmalarımızda, birini abartılı, mizahın penceresinden anlatana, yazana "amma da karikatürize ettin" deriz. Bu anlatım şeklinin içinde inceden bir alay ve keskin zeka mutlaka vardır.
Papazların canlarına kıyılması hadisesi bizde pek yeni bir iş değildir. Özellikle son iki asırdan buyana Türkiye’yi sıkıntıya sokmak yahut Avrupa karşısında zor duruma düşürmek ve Batı’nın müdahalesini sağlamak isteyen çevreler, zaman zaman papazları katledip ortalığı gayet güzel karıştırmayı becermişlerdir.
Malatya’daki çocuk yuvasında yaşanan rezaletin ortaya çıkmasından sonra bu kurumları ve çocuklara yapılan işkence benzeri kötü muameleleri tartışıyoruz ama dayağın çocuk eğitiminin ayrılmaz bir parçası olduğu yolunda asırlardan buyana devam eden inancımızı, ‘dayak cennetten çıkmadır’, ‘eti senin kemiği benim’ yahut ‘tekdirden anlamayanın hakkı kötektir’ gibisinden sözlerimizi nedense hiç hatırlamıyoruz.
Yazar, tarihçi ve sanat eleştirmeni Gerard- Georges Lemaire kafelerin kitabını yazdı. Geçmişin kafeleri (Cafes d'Autrefois) adlı kitap, pek çok sanat akımının doğuşuna tanıklık eden efsane kafeleri mercek altına alıyor. Tarihe ünlü kafeler armağan eden kentler arasında İstanbul da var.