OluÅŸturulma Tarihi: Mart 15, 2003 00:00
Yazar, tarihçi ve sanat eleÅŸtirmeni Gerard- Georges Lemaire kafelerin kitabını yazdı. GeçmiÅŸin kafeleri (Cafes d'Autrefois) adlı kitap, pek çok sanat akımının doÄŸuÅŸuna tanıklık eden efsane kafeleri mercek altına alıyor. Tarihe ünlü kafeler armaÄŸan eden kentler arasında Ä°stanbul da var.‘‘Bir kafe, yeni olan herÅŸeyden haberdar olmak için en uygun yerdir, demiÅŸ Stephan Zweig. Kafe efsanesi Paris, Londra, Viyana, Venedik ve Roma gibi Avrupa'nın büyük ÅŸehirlerinde doÄŸdu. Ä°lk baÅŸta bu kafeler sadece edebiyat dünyasından isimleri ağırlıyordu. 19. yüzyıldan itibaren bütün sanatçılar bu zeka mabetlerinin müdavimi oldu. BuluÅŸma yeri ve ilham kaynağı kafeler birçok sanat akımının doÄŸuÅŸuna tanıklık etti.’’Lemaire, Batı ve DoÄŸu kafelerinin büyülü dünyasına da ışık tuttuÄŸu GeçmiÅŸin Kafeleri adlı kitabını kısaca böyle anlatıyor. Gerçekçilik akımı Paris'te Brasserie Andler-Keller ve Brasserie des Martyrs'de kök saldı. Empresiyonizm Cafe Guerbois ve daha sonra Cafe de la Nouvelle Athenes'de ÅŸekillendi. Alman dışavurumcular Berlin'deki Cafe des Westerns'i mesken tuttu. Fütüristler Milano'daki Caffe Savini, Floransa'daki Caffe delle Giubbe Rose ve Roma'daki Caffe Aragno'da bir araya geliyordu. Fernando Pessoa'nın öncü arkadaÅŸları Lizbon'daki A Brasileira'da, Ramoz Gomez de la Serna ve arkadaÅŸları ise Madrid'deki Pombo'da randevulaşıyordu. Ä°LK KAHVE BOÄžAZDAÄ°stanbul'un ise ilk kahvehanesi Peçevi'ye göre 1555'te BoÄŸaz'da açıldı. Kısa bir süre sonra Tahtakale'de benzer iki kahve daha açıldı. Bu mekanlar, insanların dama ve satranç oynadıkları ya da sanat ve edebiyat konuÅŸtukları buluÅŸma yerlerine dönüştü. Mısır Çarşısı'nın yakındaki kahvelerin 17. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkacak edebi kafelerin atası olduÄŸu söyleniyor. Antoine Galland, o dönemdeki Türk kahvelerini şöyle anlatıyor: ‘‘Türklerin kahvehane olarak adlandırdıkları bu yerlere eÄŸitimli insanlar giderdi. Yirmi otuz kiÅŸilik bir grup olarak geldikleri kahvehanede kahve içerek hoÅŸ vakit geçirirlerdi. KonuÅŸma sona erdiÄŸinde kitap okur ya da mekanda bulunan ÅŸairlerden en yeni ÅŸiirleri dinlerlerdi.’’ Åžair Ebüzziya Tevfik Civanaki Kahvesi'nin müdavimiydi. MahmutpaÅŸa Camii'nin yakınlarındaki bir kahve Bekir Sami PaÅŸa, Mühif ve Ethem Pertev PaÅŸa, Mithat PaÅŸa ve Lütfi Efendi gibi isimleri ağırlıyordu. Kahveler özellikle de Ramazan gecelerinde dolup taşıyordu. Ahmed Rasim de kahvelerin bu büyülü ortamından söz ederdi. Buralardaki solistleri dinlemek ya da Karagöz-Hacivat oyununu seyretmek, bir zevkti. Osmanlı Ä°mpatorluÄŸu'nun yıkılmasıyla kahvehaneler eski havasını kaybetti. Â
button