Yüz binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin yaralanmasına ve milyonlarcasının da yurdundan kaçmasına sebep olan Suriye’deki yıkıcı savaş, yedinci yılını doldurmak üzere. Peki bu vekalet savaşlarında kim ne istiyor? Dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Fransız Profesör Gilles Kepel’le, tek tek ülkeleri masaya yatırdık, hangi ülke ne istiyor, hepsini konuştuk:
#YazarlarTÜSİAD’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen, dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Fransız Profesör Gilles Kepel, şu anda Ortadoğu politikalarının merkezinde iki ülkenin yer aldığını belirterek, “Bunlar Rusya ve Türkiye, her ikisi de Suriye’de siyasi çözüm istiyor ve her ikisi de kendi ulusal çıkarlarını gözetiyor” dedi.
#GazetehaberleriFilozoflar Batı medeniyetinin, cihadcılık fenomeninin kendisinde yol açacağı tahribata karşı bir özsavunma geliştirirken, özellikle laiklik kavramının tahribatı, olağanüstü hal durumunun süreklileştirilmesi ve 70’lerin ortasından itibaren ‘gericiliğin yükselişi’ karşısında ilerici ve devrimci fikirlerin çökerek solun mevcut düzeni benimser hale gelişinin eleştirisi vurgulanıyor.
#Kitap SanatDünyanın önde gelen radikal İslam uzmanlarından Fransız siyaset bilimci Gilles Kepel, Suriye’deki son durumu, IŞİD’in ve Ortadoğu’nun geleceğini Hürriyet’e değerlendirdi. Suriye’deki savaştan en fazla etkilenen iki ülkenin Türkiye ve Fransa olduğunu belirten Kepel, Suriye’deki savaşın bu iki ülkenin iç politikalarını da “rehin aldığını” söylüyor. “IŞİD’in kurmuş olduğu halifeliğin çok uzun süre ayakta kalacağına inanmıyorum” diyen Kepel’e göre; petrol fiyatlarının düşmesi ve Koalisyon güçlerinin saldırıları IŞİD’i zayıflatmış durumda.
#Gilles KepelDaniel Radcliffe, Harry Potter’ı oynamaya başladığında 12 yaşındaydı. Sesi kalınlaşmasın, adem elması çıkmasın diye yapımcılar 6 bölüm uğraştılar. Hafta içi New York Broadhurst Tiyatrosu’nda "Equus"u seyrettikten sonra, hiç bitmeyecekmiş gibi duran bu Harry Potter meselesinin sonunda artık tamamen kapandığına ikna oldum: Yaşı 19, sesi çatallı, vücudu ağırlık çalışmaktan şişmiş, sakalları çıkmış. Ayrıca sahnede çırılçıplak kalıp bir kızla sevişti.
Oğlum uluslararası ilişkiler öğrencisi. Savaşı tartışıyoruz. “1990’da Kuveyt’i işgal eden Saddam’la, 2003’te Irak’ı işgal eden Bush arasında uluslararası hukuk açısından ne fark vardır?” sualine birlikte cevap arıyoruz, bulamıyoruz. ABD’yi “uluslararası suçlu” durumuna getiren son çeyrek asırı birlikte hatırlamaya çalışıyoruz.. Sonuçta, bunun Bush’un iddia ettiği gibi bir “preventive” yani önleyici savaş olmadığını, aksine ABD’nin son 25 senede yaptığı büyük hataların “corrective” yani düzeltici bir savaş olduğu konusunda fikir birliği yapıyoruz. Hafızamızı birlikte tazeleyelim mi?