OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 11, 2002 00:00
11 Eylül saldırısından bir yıl sonra İslam Dünyası ne yönde gelişti? Batı'ya karşı Cihad çağrısında bulunanlar güçlerinin arttığına mı tanık oldular, yoksa geri adım mı attılar?Peki ABD, Avrupa ve İslam Dünyası arasındaki ilişkilerin geleceği ne olacak?Bilanço, saldırı düzenleyenlerin ya da ‘‘medeniyetler çatışmasını’’ savunanların hayal ettiklerinden de çelişkili. Müslüman Dünyası, Usame Bin Ladin ve şürekásı arkasında birleşmedi. Zaten, Ortadoğu, Güney Batı Asya gençliği ve Batı'da bazı göçmen çocukları arasında saldırı sonrası yayılan Usame Bin Ladin hayranlığı saman alevi gibi söndü. 11 Eylül'ün kanlı provokasyonu (öncesinde Afganistan'da Şah Mesut'un öldürüldüğünü de unutmayın), bir yanda süper güç ABD'nin kırılganlığını gözler önüne sermek, diğer yanda da onu Afgan tuzağına çekmek amacını taşıyordu. 1980'li yıllarda Sovyetler Birliği'nin mezarı olan Afganistan'ın, ABD'ye de mezar olacağı hesaplanıyordu.Oysa bu gerçekleşmedi. Taliban iktidardan uzaklaştırıldı. Ne oldu? Karzai Yönetimi, Afganistan topraklarındaki El Kaide üslerini bertaraf etti. Çok sayıda militan ile kuşkulu kişi tutuklandı ve Guantanamo'ya gönderildi. Bunların da sorguya çekilmeleri sonucunda ABD'de, Avrupa'da, Afrika'da ve Asya'da tutuklamalar devam etti. Bu neyi gösteriyor?Usame Bin Ladin ve sağ kolu olan Mısırlı Zawahiri'nin yönettiği ağın nasıl bir ahtapot gibi her tarafı sardığını. İkiliden 2001 aralık ayından beri her hangi bir
haber de yok... Afganistan-Pakistan sınırının daÄŸlık bölgelerinde öldüler mi, yoksa saklandılar mı, bilinmiyor.BEKLENEN DÄ°RENÄ°Åž OLMADIAfganistan ile dünyanın geri kalan kısmı arasında önemli bir köprü olan Pakistan'a gelince.... General Müşerref, kendisinden önceki yöneticilerle iÅŸbirliÄŸi halinde geniÅŸ kitlelere hükmeden silahlı aşırı dincileri, ABD'nin de büyük desteÄŸiyle kısmen dağıtmayı baÅŸardı. Ancak Pakistan'ın önünde uzun soluklu bir mücadele var. Hem Amerikalı gazeteci Daniel Pearl'ün, hem 10 Fransız mühendisin Karaçi'de öldürülmesi generalin mücadeleyi henüz tam kazanmadığını ortaya koyuyor. Kaldı ki, Pakistan'ın KeÅŸmir sorunu nedeniyle Hindistan ile sürtüşmesi bölgedeki etkinliÄŸine ciddi bir darbe anlamında.,.Ancak 11 Eylül'den bir yıl sonra Güneybatı Asya, yani Bin Ladin etrafında kümelenen grupların cirit attığı bölge ne patladı, ne de Cihat için ayaklandı.Yani, ‘‘dinsiz’’ batı ordularının Afganistan'ın ‘‘İslam toprakları’’na girmesiyle tüm dünyadaki müslümanların büyük bir direniÅŸ hareketiyle (Kızıl Ordu'nun 1979 yılında Afganistan'a girdiÄŸinde öyle olmamış mıydı?) birleÅŸeceklerini umut edenler için büyük bir baÅŸarısızlık söz konusu. Afganistan'da Kuzey Ä°ttifakı'nın müslüman askerleri Taliban'ın karşısına dikilir dikilmez, en etkili islamcı vaizler -mesela Katar'dan Arap yanlısı El Cezire Radyosu için dini yayın yapan Mısırlı Åžeyh Kardhavi- Kabil rejimine arka çıkmaktan kaçındılar. Mısırlı ÅŸeyh gibi diÄŸerleri de Cihat'ı uluslararası islami destekten yoksun bıraktılar. Aynı ÅŸekilde kendileriyle 11 Eylül saldırısı arasına derhal bir mesafe koymuÅŸlar, kamikaze-teröristleri ÅŸehit statüsüne yükseltmekten kaçınmışlar, hatta onlardan 'intihar nedeniyle cehennemde yanması gerekenler' diye sözetmiÅŸlerdi.Onlara göre, Bin Ladin'in olur olmaz ÅŸeyler vaad eden radikalizmi, Ä°slam dünyası ile Batı'nın intiharvari bir çatışma riskini de beraberinde getiriyordu. El Kaide'den, ABD'ye yönelik saldırılardan ve Taliban rejiminden uzaklaÅŸmak ama aynı zamanda radikalleÅŸmiÅŸ müslüman gençliÄŸine baÅŸka ÅŸeyler sunmak gerekiyordu.ÇATIÅžMA ORTADOÄžU'YA KAYDICihat ile gerçekleÅŸtirmek istenen ÅŸeyler Filistin intifada'sına transfer edildi. Hamas ve Ä°slami Cihat'ın Ä°srailli sivillere yönelik intihar-saldırıları desteklendi.Onların gözünde, Ä°slam topraklarına el koyan Ä°srail, Cihat'ın yasal hedefi olabilir, böylelikle Bin Ladin ve Taliban'ın Cihat'ının yerine geçebilirdi.Eylül 2001 sonrası geliÅŸmelerin bir sonucu da, Ä°slam dünyasının merkezi çatışma noktasının, 1980'li yıllardan itibaren sırayla gerginliklere sahne olan bir bölgeden diÄŸerine, Güneybatı Asya'dan tekrar OrtadoÄŸu'ya kayması oldu. Bölge, Yaser Arafat'ın baÅŸlattığı ikinci intifada hareketinden beri böyle bir gerginliÄŸe gebeydi. Arafat, Oslo zirvesiyle baÅŸlayan barış sürecinde oyuna geldiÄŸini düşünüyordu: Ä°srailli yerleÅŸimciler yayılmasını sürdürürken, Filistin direniÅŸinin eli ayağı baÄŸlıydı. Tek başına karar vermekle suçlanan, etrafındakilerin beceriksizliÄŸi ve karıştıkları yolsuzluklar sebebiyle tenkit edilen Filistin lideri, kontrollü bir ayaklanma sayesinde Ä°srail'i taviz vermeye zorlamak ve böylece kaybettiÄŸi itibarını yeniden kazanmak ümidindeydi. Ä°srail tarafında ise, Ariel Åžaron bu gerginlik sayesinde, Ä°srail Devleti'nin güvenliÄŸinin tehlikede olduÄŸu' temasını iÅŸleyerek iktidara gelmeyi hesaplıyordu. Kudüs'te Müslümanların kutsal saydığı bölgeye giderek yarattığı bilinçli tahrik sayesinde, önce Benyamin Netanyahu'nun yerine İşçi Partisi'nin başına geçmeyi, sonra da Ehud Barak'ın yerine baÅŸbakan olmayı baÅŸardı. Ä°ÅŸte, 11 Eylül 2001'den itibaren cihat çatışmaları buraya, her iki tarafın da güç gösterisiyle puan toplamaya çalıştığı OrtadoÄŸu'ya kaydı. Bu tarihten beri ‘‘Arafat = Bin Ladin’’ temasını sürekli iÅŸleyen Ariel Åžaron'un hesabına göre, her intihar saldırısı Washington'un Tel-Aviv'e verdiÄŸi desteÄŸi güçlendirecek, iki baÅŸkenti ‘‘teröre karşı ortak savaÅŸta’’ birbirine daha da yaklaÅŸtıracaktı; bu sayededir ki Ä°srail Ordusu Filistin'i yeniden iÅŸgal eder, bölgenin bütün altyapısını imha eder ve halkı sefalete mahkum ederken, George W.Bush olup biteni ‘‘anlayışla’’ seyrediyordu.Ä°NTÄ°FADAYI KULLANDILARFilistin cephesinde ise, dünya kamuoyunun Filistin bağımsızlık savaşıyla intihar saldırılarını yani terörizmi bir tutmaya baÅŸlamasının siyasi açıdan bir fiyasko olduÄŸunu fark eden aydınlar ile Batı Åžeria Gazze ve Kudüs halkı, bu saldırılara derhal bir son verilmesi çaÄŸrısı yapıyordu. Cihat yanlısı radikal islamcılar, intifada hareketini kullanarak geçici ve aldatıcı bir baÅŸarı elde ettiler; ve bunun faturasını, bugün, fazlasıyla ağır bir ÅŸekilde, ÅŸiddete maruz kalan Filistin halkı ödüyor. Böyle bir açmazdan nasıl çıkılır, bölgedeki bütün halklara güvenli ve ÅŸerefli bir yaÅŸam saÄŸlayarak cihat tehdidi nasıl ortadan kaldırılır? Tek çözüm asker midir? Yoksa asker, çözüm umulanın tam tersi bir etki mi yapmaktadır? Bu konuda Atlantik'in iki yakasında görüşler çok farklı. Washington'da ‘‘Tek yol BaÄŸdat'a saldırıp Saddam Hüseyin'i devirmek ve yerine Batı yanlısı bir iktidar getirmek; bu sayede 11 Eylül saldırısına kesin cevap verilmiÅŸ olur ve bu arada Ä°srail-Filistin sorunu da çözülür’’ diye düşünlerin sayısı bir hayli fazla. Böylece, Amerika düşmanlarının sığınacağı yer ve umudu kalmayacak; ambargonun kalkması sayesinde, Irak, petrolünü yeniden satabilecek; elde edeceÄŸi gelirle ülkenin sınırsız ihtiyaçları karşılanacak ve yeniden inÅŸası baÅŸlayacak; bu müthiÅŸ kalkınma hamlesi, yatırım ve istihdam imkanları yaratarak, bütün bölgeyi ihya edecek ve Araplar ile Ä°srailliler bu zenginlikten faydalanmak için iÅŸbirliÄŸine gidecekler. Avrupa'da ise, birçok lider, Irak'a yapılacak olası bir saldırının -baÅŸta petrol zengini monarÅŸiler olmak üzere- bölgedeki Batı yanlısı Arap ülkelerinde rejim bunalımına yol açarak dünya petrol piyasalarında büyük bir krize sebep olmasından ve tam Bin Ladin hareketi etkisiz hale getirilmiÅŸken, çaresiz yığınların, cihat çaÄŸrısı yapan radikallerin kucağına itilmesinden endiÅŸe duymaktadırlar. Bu endiÅŸe, Arap ve diÄŸer Müslüman baÅŸkentlerinde daha da fazla hissedilmektedir: TOPLUMSAL PATLAMA ENDÄ°ÅžESÄ°Bu ülkelerin yöneticileri, 11 Eylül'ün daha da derinleÅŸtirdiÄŸi ekonomik durgunluk ve nüfus patlamasının etkisiyle gençlerin artık iÅŸ bulma umudunu kaybettiÄŸi ülkelerinde, Irak yanlısı bir halk hareketinden ve bunun yaratacağı toplumsal patlamadan endiÅŸe ediyorlar. Böyle bir geliÅŸme, Ä°kiz Kuleler'e ve Pentagon'a karşı düzenlenen saldırıların yapamadığını yapar ve böyleyi ateÅŸe verir, diye korkuyorlar.Ä°ÅŸte, 11 Eylül'ün birinci yıldönümünde, BaÅŸkan Bush'un içinde bulunduÄŸu ikilem budur. Tarihte görülmemiÅŸ bir askeró güce sahip olan ABD, istediÄŸini yapmakta serbest. BaÄŸdat'a karşı düzenleyecekleri bir saldırı artık Cihat'ın son ateÅŸini de söndürür mü, yoksa bütün OrtadoÄŸu'yu yangın yerine mi çevirir, ABD'nin doÄŸru bir deÄŸerlendirme yapması gerekir.Fransa Bilimsel AraÅŸtırma Merkezi CNRS'te görevli Ä°slam uzmanı Gilles Kepel, 11 Eylül'ün yıldönümü nedeniyle Hürriyet için özel bir makale kaleme aldı. GeçtiÄŸimiz hafta DoÄŸan Kitapcılık'tan ‘‘Bir Åžark Savaşı Güncesi’’ adlı yeni kitabı yayınlanan Kepel, dünyanın önde gelen ‘‘islami hareketler’’ uzmanları arasında. Kepel'in geçtiÄŸimiz yıl da Cihat kitabı yine DoÄŸan Yayıncılık'tan yayınlanmıştı. Â
button