Sarkozy’nin Bakanı Derviş’e ne yanıt verdi

İSTANBUL’daki ilginç toplantılar peş peşe.

Haberin Devamı

Dün de TÜSİAD’ın Fransa ile ilişkileri güçlendirmek üzere geçtiğimiz eylül ayında kurmuş olduğu Paris Boğaziçi Enstitüsü’nün seminerindeydik.

Peşinen söylemem gerekir ki, Fransa önemli isimlerle İstanbul’da temsil edildi.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Avrupa işlerinden sorumlu bakanı Pierre Lellouche, Fransız Sosyalist Parti’nin ağır toplarından Pierre Moskovici,
Yine Sosyalist Parti’nin önemli düşünce kuruluşlarından Terra Nova’nın Başkanı Olivier Ferrand,  İslam ile ilgili kitaplarıyla Türkiye’de iyi tanının siyaset bilimci Gilles Kepel,  Avrupa Konseyi eski genel sekreteri Catherine Lalumiere,  Axa CEO’su Henri de Castries not aldığım isimlerden bazıları.

Boğaziçi Enstitüsü’nün dün sabahki ilk oturumunu özellikle kaçırmadım.

Zira yıllarca Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine açıkça destek verdikten sonra Sarkozy  Hükümeti’ne girer girmez inanılmaz bir U dönüşü yapan Bakan Pierre Lellouche ile Devlet Bakanı başmüzakereci Egemen Bağış konuşmacıydı.

NEDEN EN BAŞINDAN HAYIR?


Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’in konuşmasından sonra söz alan Pierre Lellouche bakalım AB üyeliği konusunda ne diyor?

Tabii önce Türkiye’yi göklere çıkartıyor.

Değişen dünyada üstlenmiş olduğu yeni roldü, genç nüfusuydu, ekonomideki dinamizmiydi, enerji yollarının kesiştiği yerdeymiş vesaire vesaire.

Yani övgü üstüne övgü.

Sonra baklayı ağzından çıkartıyor.

“Fransa AB üyeliğine sıcak bakmıyor” diyor.

Ancak Fransa’nın Türkiye ile AB arasında süregelen müzakereleri desteklediğini söylüyor.

Ayrıca Fransa ile Türkiye arasında daha dinamik işbirliğini arzuladığını da sözlerine ekliyor.

Lellouche’un konuşmasının ayrıntılarına daha fazla girmeyeceğim.

Bu noktada Kemal Derviş’in Lellouche’a yönetmiş olduğu soru önemli.

“Neden” diyor Derviş “Sarkozy başından ‘hayır’ diye kestirip atıyor. Müzakerelerin devam etmesini destekliyorsunuz ama başından ‘hayır’ diyorsunuz”?

İŞADAMLARI BİRKAÇ ADIM ÖNDE


Lellouche’un bu soruya cevabı şöyle:

“Sarkozy açık sözlü biri. Üyelik konusunda kafası net. Düşündüğünü söylüyor. Türkiye ile Fransa arasında Rusya ve Ukrayna ile olduğu gibi çok güçlü bir ortaklık ve işbirliği söz konusu olabilir.”

Kaçamak bir cevap.

Karşı çıkmanın gerekçeleri nedir tam olarak?

Zira müzakerelerin devam etmesini destekleyip peşinen üyeliğe “hayır“ demenin hiçbir mantığı yok.

Ayrıca Lellouche’un sığındığı bir başka argüman var.

“Türkiye dünyada güçlü bir oyuncu olarak yolunu çizdi. Avrupa Birliği üyesi olmayışı elini rahatlatmış durumda. İstediği gibi hareket edebilir.”
Bu argümana ne derseniz?

TÜSİAD’ın isabetli bir kararla hayata geçirmiş olduğu Boğaziçi Enstitüsü’nün toplantısında bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda iş dünyası siyasilerden birkaç adım önde.

Axa CEO’su Henri de Castries’in “Fransız iş dünyasının uzağa gitmesine gerek yok. Avrupa’nın Brezilya’sı burunlarının dibinde” sözleri bunu kanıtlamıyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları