Muammer ELVEREN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2005 01:57
Fransız siyaset bilimcisi Gilles Kepel, İran’da rejimin katı kurallarla korunduğunu, ancak Türkiye’de İslam’ın AKP’nin iktidarıyla değiştiğini söyledi. Kepel, bu yorumunu desteklemek için ‘Türkiye’de rakıya su karıştırılıyor’ dedi.
PARİS Siyasal Bilimler Araştırma Enstitüsü’nde Müslüman dünyası programını yöneten siyasal bilimci-yazar Gilles Kepel, yeni yayınlanan ‘Fitne-İslamın Bağrında Savaş’ adlı kitabı için, Uluslararası Basın Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Kepel, kitabında, Müslüman toplumların 14 asırlık tarihini incelerken ‘İslam’ın Bağrında Savaş’ adının, ABD Başkanı George W. Bush ve El Kaide lideri Usame Bin Ladin’i karşı karşıya getiren ‘Medeniyetler Savaşı’nın aksine, İslam dünyası içindeki çalkalanmaya işaret ettiğini söyledi. Kepel, kitabının Ortadoğu üzerine 25 yıllık bir araştırmanın ürünü olduğunu vurgularken şöyle konuştu:
ERDOĞAN İÇMEZ
‘Bakınız, İran’da Humeyni ile gelen İslam rejimi, şimdi o günkü kadar katı değil, ancak sistem korunuyor. Türkiye’de İslam’ın iktidara gelişi Erbakan’la başladı, o dönemdeki İslam anlayışı, şimdi iktidarda olan AKP ile farklılıklar gösteriyor.’
Kepel gülerek devam ettiği konuşmasında, ‘Bizde kullanılan bir atasözü vardır: Bir bardak Şaraba su katmak... Bunu Başbakan Erdoğan için söylemek istemiyorum. Çünkü o alkol içmiyor ama Türkiye’de rakıya su karıştırılıyor’ dedi.
Kepel, bu benzetme ile Türkiye’de laik sistem nedeniyle İslam’ın diğer Müslüman ülkelerden daha ılımlı olduğunu vurgulamaya çalıştı.
DENGE BOZULDU
Kepel, aşırı İslamcıların cihat olarak kabul ettikleri 11 Eylül saldırısından Bin Ladin ve sağ kolu Eymen El-Zevahiri’nin yarattığı havaya rağmen, Filistin’de yaşanan olaylar, Cezayir, Afganistan savaşı, Irak’ın işgali ve Suudi Arabistan’ın karışmasının, İslam dünyasının dengesinin bozulduğunun bir göstergesi olduğunu vurguladı. Fransız bilim adamı, barışçıl, ılımlı, açık bir iyi İslam ile, şiddetçi ve hoşgörüye kapalı kötü İslam imajı olduğunu vurgularken, Bin Ladin ve Zevahiri’nin, başta ABD olmak üzere İslam’a düşman olarak gördükleri iktidarları, ülke bazında değil tüm dünyadaki Müslümanları blok halinde arkalarına alarak vurmaya çalıştıklarını belirtti.