Doğru kavramlar doğru sözcükler

BRÜKSEL’den, "Söyleyene değil söyletene bak!" diyorum.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı’na, "İrtica endişeleri varsa bunu görüşüp gereğini yapmaya hazırız" demeci vererek "zeytin dalı uzattı" ya, ortalık toz-duman, kimi çalıp kimi oynuyor.

* * *

En çok neşelenenler İslamcılar ile köktendinciler. O cephenin bir gazetesi, "İrticanın tarifini yapamadılar!" diye manşet atmış. Daha önce de "laiklik"i tanımlayamıyorlar diye pek neşelenmişlerdi. Aslına bakarsanız İslamcı ve köktendincilerin, hakemler ve kefiller cemaatinin hal ve gidişine baktıkça, yazılarını okudukça asıl eğlenen benim.

Laikliğin tanımı Anayasa’da var, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay’ın kararlarında var ve bu kararlar artık içtihat (jurisprudence) olmuş durumda.

İsterseniz, laikliğin tanımını yapmadan önce "Laiklik ne işe yarar?" sorusunu yanıtlayalım:

"Laiklik, bireyi ve toplumu dinlerin baskısına karşı korur!"

Doğal olarak, bir varsayım da olsa, "Laiklik, birey ve toplumu ateizmin ve dinsizliğin baskısına karşı korur."

Laiklik tanımı yapılacaksa bu cümlenin kaidesi üzerine oturur. Ancak bu tanım, Anglosakson laikliği ısmarlayan liberalleri, İslamcı ve köktendincileri memnun etmeyecektir.

Çünkü Kuran ve şeriatın Anayasa ve yasa olmasına göz yuman bir laikliği (!) hayal etmektedirler. Buna icazet veren laikliği baş tacı ederler.

* * *

İrtica
için de tarih sahneleri, içtihat ve karşılaştırmalı inceleme olanakları var:

Kabakçı Mustafa, 31 Mart, Şeyh Sait isyanları, Kubilay’ın şehit edilmesi, Kahramanmaraş katliamı, Sivas’ın Madımak Oteli yakmalığı irticaın ne olduğunun somut kanıtları.

AİHM’nin Erbakan ve Refah Partisi hakkındaki kararı ile türban kararları en önemli içtihat.

Karşılaştırma olanaklarına gelince, ne ile ne(ler) karşılaştırılacak?

Şu anda AKP ile Saadet Partisi tarafından temsil edilen İslamcılık, köktendincilik akımları bağlamında İslam dünyasındaki uygulamalar karşılaştırılacak:

Müslüman Kardeşler ile Selefi-Vehhabilik’in Afganistan, Irak, Mısır, Cezayir ve öteki Arap ve Müslüman ülkelerdeki uygulamaları karşılaştırılacak.

* * *

Bunun için yapılması gereken uygulamaları yerinde görmek, tanıklıkları dinlemek ve bu hareketlerin önderlerini, ideolojik yapıtlarını ve haklarında yazılan kitapları okumak:

- Hasan el Benna, Ebul Ala Mevdudi, Seyyid Kutub, Hasan el Turabi’nin yapıtlarını okumak gerekli ve zorunlu. İlk kitap Seyyid Kutub’un "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı olabilir.

- İslamcı, köktendinci, yeni köktendinci akımların Türkiye’deki yansımalarını öğrenmek istiyorsanız. Başlangıç için iki kitap tavsiye edeceğim. Bu iki kitaptan hareketle bilgi ve ilgi sınırlarınızı genişletebilirsiniz:

- Olivier Roy, "Siyasal İslamın İflası", Metis Yayınları.

- Gilles Kepel, "Cihat", Doğan Kitap.

* * *

"İrtica"
kavramının yerine "aşırılık" sözcüğünü öneren Başbakan Erdoğan’ın cesaretine şaşıyorum. Türkiye’nin irticaın göbeğinde yaşadığını görmek ve baş mürteciyi göstermek için "Siyasal İslamın İflası"nı okumak bile yeter.
Yazarın Tüm Yazıları