Edebiyat severlerin “Salt Okunur” adlı öykü kitabı ve “Kendinde Değil Gibisin” romanıyla tanıdığı yazar Aylin Sökmen, yeni kitabı “#EvdekiAlgoritma”yı okurla buluşturdu. Edisyon Kitap’tan çıkan roman, evliliğinin sonuna gelmiş bir kadının yas sürecinde yaşadıklarına odaklanırken, kadınlar üzerindeki çocuk baskısı, ‘aile’ tabusu ve dijital dünyanın gerçek hayatlardaki etkisini mizahi bir anlatımla irdeliyor. Sökmen’le yeni kitabını konuştuk.
#Aylin SökmenBihter Sabanoğlu’nun İstanbul’daki Bizans mirasına günümüzden baktığı ‘Şüpheli Şeylerin Keşfi’ romanını kapağa taşınan çizimiyle yorumlayan sanatçı Çınar Eslek, kitabı bir de okur gözüyle değerlendirdi: “Bana kalırsa en enteresan kısım, tarihe ve şehre alternatif bakış açıları önermesi.”
#Bihter SabanoğluEylülün gelişiyle kültür-sanat dünyası yeniden canlanıyor. Şehir, birbirinden etkileyici sergiler, heyecan verici konserler ve yaratıcı tiyatro oyunlarıyla, festivallerle dolup taşacak. Okumaya doyamayacağımız kitaplar, yepyeni ya da sezonu açan mekânlar, harika filmler de cabası... Özetle yeni sezon, kaçırılmaması gereken eşsiz deneyimlerle dolu. Biz de bu şölende öne çıkanları alanında uzman isimlere sorduk. Ajandanızda bol bol yer açın.
#Uygar Taylan‘Tren Düşleri’ bir demiryolu işçisinin büyük kısmını yalnız geçirdiği hayatından kesitler sergileyen kısacık bir roman. Denis Johnson, rastgele seçilmiş gibi görünen bu karakteristik kesitlerle insan-doğa ilişkisini, insanın hayata tutunma arzusunu ve direnme gücünü anlatıyor; Robert Grainier’ın uzun hayatını ustalıkla destanlaştırıyor.
#Tren DüşleriKadim medeniyetlerde ve doğu kültüründe anlatının atası ‘kıssa’lardır. Hikâye, masal, fıkra, rivayet ve menkıbelerin genel adıdır bu terim. İçinde bir ‘hikâye’ bulunduran kıssalarla olağanüstü durumlar, din kaynaklı fevkâlâde, kutsal olaylar anlatılarak insanlara ahlakî öğütler vermek amaçlanır. Başka bir ifadeyle, gaye; insanlığa ibretlik olaylar anlatılarak sonucunda bir ders çıkarılmasıdır.
#Konuk YazarBarbaros Hayrettin, 90’lı yılların ortasında “Ben Sizin Babanızım” ve “Sevgilim Sevgilim Nasılsın” şarkılarıyla tanındı. 2000’lerin başında kötü anlaşmalar yüzünden piyasaya küsüp Almanya’ya dönen Hayrettin ile Berlin’de bir araya geldik. Şarkıcı, yeni bir şarkı hazırlığında olduğunu söyledi.
#Barbaros HayrettinTürkiye onları ‘üç Doğanlar’ olarak biliyor: Doğan Kuban, Doğan Tekeli ve Doğan Hasol... Doğan Kuban’ı önceki gün kaybettik. Türkiye’nin kültür ve mimarlık hayatını uzun yıllara yayılan üretimleri ve benzersiz katkıları ile zenginleştiren bu isimlerden merhum Doğan Kuban’ı bize en çok tanıtan ve sevdiren de Orhan Bursalı oldu. (‘Mimar Doğan’lar-Üç Doğan - Doğan Kuban, Doğan Tekeli, Doğan Hasol’ kitabı Doğan Kuban tarafından kaleme alınarak, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.)
#Doğan KubanSonbahar geldi, kültür-sanat sezonu açıldı... Maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak şehrin tadını çıkarabiliriz artık. Bakalım bizi ne güzel filmler, oyunlar, sergiler ve konserler bekliyor bu yıl? Alanında uzman gazeteciler okurlarımız için önerilerini paylaştı...
#Gazetehaberleriİmparatorluğun simge yapıları, ünlü mimarların eserleri birer anıt gibi ayakta duruyor. Osmanlı’nın en büyük mimarı Koca Sinan ve 19’uncu yüzyıla damga vuran Balyan ailesinin yeri ayrı. Bu hafta, ustaların ustası Mimar Sinan’ın Edirne’deki izlerini ve Balyanlar için şimdiye kadar yazılmış en kapsamlı kitabı anlatacağım sizlere.
#YazarRıza Yıldırım, Aleviliğin referans metni ‘Buyruk’u İran ve Anadolu coğrafyasında İslam üzerinden oluşan güç ve inanç çatışmalarını ve bunların teorik sebeplerini tartışarak ele alıyor. Egemen Osmanlı bakışı ile şekillenen ‘Alevi-Kızılbaş’ algısına metinler/kaynaklar üzerinden soru işaretleri yerleştiriyor.
#BuyrukTarık Tufan dört kitabının yeni basımıyla karşımızda. Her biri tekrar edisyon sürecinden geçen kitapları ‘Kraliçenin Pireleri’, ‘Ve Sen Kuş Olur Gidersin’, ‘Hayal Meyal’ ve ‘Şanzelize Düğün Salonu’nun ortak özelliği, birbirlerinden farklı yaşantılardan gelseler de bir sebepten hüzünlü, kırgın ve suskun insanları...
#Tarık TufanLeica Galeri’nin İstanbul’a gelmesine öncülük etmiş, Türkiye’deki çağdaş sanat mastırı yapmış birkaç fotoğraf koleksiyonerinden biri olan Oskar Fuchs, “Bırakın kalbiniz ve içgüdünüz karar versin. Kendi gözünüz size iyi bir koleksiyon yapacaktır” diyor.
#Oskar Fuchsİsmi yanıltmasın; ‘Süper-Erkek’, best-seller tarzı bir aşk romanı değil. Evet, hikâye aşk ve çağına göre çok cesur anlatımlarla cinsellik barındırmakla birlikte, romanın merkezindeki aşk ve cinsellik Jarry’nin çağının bütün fikirlerini kat eden dehasına özgü bir istihza ve karmaşıklıkta işleniyor. Alfred Jarry’nin 1902’de yazdığı bu eser, modern çağa ve romana dair bir manifesto niteliğinde.
#SÜPER-ERKEKGeri dönüşü olmayan çocukluk ülkesinin, hafızalarımızdaki yerini hiç kaybetmeyen hikâyeleri, kahramanları, renkleri vardır. Bu izler, çocukken okuyup geçen onca seneye inat etkisi içimizde canlı kalan, bizi büyüten kitaplarda yaşar... Edebiyat ve sanat dünyasının usta isimleri, bizim için ‘çocukken ellerinden tutan’ kitapları anlattı...
#Kitapsanat- Bayburt Üniversitesi bünyesinde kurulan Bayburt Tarihi ve Kültürü Araştırma Uygulama Merkezi'nin (BAKÜTAM), Bayburt'a ait arşivlerde yer alan tüm belgeleri tarihçilerin, edebiyatçıların kullanımına sunmak üzere eserler yayımlıyor - Rektör Prof. Dr. Coşkun: "Bayburt'a ait ne varsa Bayburt Tarihi ve Kültürü Araştırma Uygulama Merkezi'nde bir araya getirmeye çalışıyoruz"
7 yıl evvel Jamie Oliver ile birlikte Jamie Magazine’i kurmuş, çok satan yemek kitabı yazarı Andy Harris, uzun bir süre İstanbul-Londra arası mekik dokudu. Her geldiğinde bol yemek yedi, arka sokaklara daldı, çarşı pazar gezdi, şeflerle zaman geçirdi. Tüm bunlardan ilham alarak yarattığı Türk yemeği tariflerini ‘Eat İstanbul’ kitabında topladı. Harris’le Londra’da buluştuk, İngiliz usulü bir öğle yemeğinde İstanbul’u ve mutfağını çekiştirdik.
#Jamie OliverDünyanın en ünlü Kafka uzmanı Reiner Stach’ın yaklaşık 20 yıllık çalışmasının ürünü, Kafka biyografisi. ‘Karar Yılları’ ve ‘Kavrama Yılları’ adlarını taşıyan iki ciltlik biyografi, Sel Yayıncılık tarafından basıldı. Kitabın Türkçede yayımlanması dolayısıyla Sel Yayıncılık ve Goethe Enstitüsü işbirliğiyle Türkiye’de okurlarıyla buluşan Reiner Stach ve kitabın çevirmeni Sezer Duru ile bir araya geldik.