Klasikleri yeniden basmak

BİR zamanlar çok tartışma konusu olmuştu, bizim klasiklerimiz var mı, varsa hangileridir diye.

Haberin Devamı

Bu sorunun yanıtını verenlerin çoğu, dünyaca okunan kitapların klasik olabileceğini savunmuşlardı.

Bizim yazarlarımız için modern klasikler tanımı uygun görülmüştü.

Hiç kuşkusuz bu bizim edebiyatımızı çok dar bir çerçevenin içine hapsediyor.

İster klasik diyelim ister modern klasik, eski edebiyatımızın birçok eseri ‘edisyon kritik’ denilen eleştirel basımla okurlara sunuluyor.

Başlarına bir giriş yazılarak yayımlanıyor.

Çeviri çalışmaları da hızla sürüyor, hatta çeviri ödülleri veriliyor.

Dünya edebiyatının büyük yapıtları dilimize kazandırılıyor. Ödüllendiriliyor.

Ne var ki, iyi bir dünya edebiyatı tarihine ihtiyacımız var. Ayrıca çevrilen ünlü yazarların da hayatları ve sanatları üzerine küçük kitaplar yayımlanmalı.

Mina Urgan’ın kitapları gibi kitaplar yayımlanmıyor.

Haberin Devamı

Sözgelimi James Joyce çevriliyor ama onun üzerine bir inceleme kitabı yok.

Batı edebiyatından birçok kitap dilimize aktarılıyor ama o ülkelerin edebiyatına toplu bir bakış içeren kitap yok.

Küçük boyutlu, dört formayı (64 sayfa) geçmeyen kitaplar.

Bunu özel yayınevleri yapamadığına göre Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle bir diziyi sürdürmesini öneriyorum.

Daha önceki dönemlerde her yazar için çeşitli incelemelerin yer aldığı kitaplar yayımlanırdı.

Bakanlık artık bu tür kitapları çıkarmıyor.

Oysa yayınlar dairesi böyle bir diziyi ısmarlayabilir. Değişik kalemler kitabı yapılan yazarın farklı yönlerini ele alabilir. Böylece onu bütün yönüyle tanımak mümkün olur.

Artık tek kişilik edebiyat tarihi yeterli değil. Her maddesini bir uzmana yazdırmak gerekiyor. Sonra da onu fikir birliğine değil, dil birliğine kavuşturacak bir redaktöre teslim etmek.

Antolojiler dizisi yapılabilir. Her türdeki önemli adlar bu dizide yer alırsa başvurmak isteyenler için güvenilir bir kaynak olur.

Ancak bunları düzenleyecek kurul çeşitli anlayıştaki kişilerden olmalıdır. Farklı görüşler yansıtılabilmeli, yazar, şair bütün yönleriyle sunulmalıdır.

Üniversitelerden, yazarlardan, eleştirmenlerden oluşturulacak bir kurul bu çalışmayı başarabilir.

Haberin Devamı

Başka bir görüşümü de şöyle özetleyebilirim:

Çeşitli yayınevleri bunu hazırlayabilir, devlet de mali yardımda bulunabilir.

Varlık Yayınları’nın çıkardığı küçük kitapların eksikliğini hissediyorum.

Her edebiyatçı için hazırlanacak ‘Hayatı-Sanatı-Eserleri’ kitapları, okurları edebiyata ısındıran çalışmalardı.

Abdülbaki Gölpınarlı’nın hazırladıkları hâlâ alanında tek olma özelliğini sürdürüyor.

*

TELİF hakkı kalkan, yayını serbest kalan kitapları çeşitli yayınevleri çıkarıyor.

Dil meselesi okuma gündeminin birinci maddesi.

Dil devrimi yaşanan bir ülkede, birçok kitabı okumak, okutmak mümkün değil.

Karşımıza üç çözüm çıkıyor:

Birinci çözüm, bugünkü dile aktararak yayımlamak.

Haberin Devamı

Okuma oranını yükseltecek bir yöntem. Ancak üslup meselesi için tartışmak gerekiyor. Yazarın özgünlüğü ne derece kalır sorusunu gündeme getirebilir.

İkinci çözüm, özgün diliyle, bugünün Türkçesine aktarılan metni karşı karşıya koymak. Okur böylece karşılaştırma olanağı bulur, belki de sözlük hazinesine yeni kelimeler katar.

Üçüncüsü, özgün metni yayınlamak. Ya eski kelimenin yanına, parantez içinde ya da sayfa altına bugünkü karşılığını yazmak. Kitap sonuna konulan sözlük bence kullanışlı değil.

Bazı kitaplar için de özgün hali ayrı, bugünün diline aktarılmış hali ayrı baskılar da yapılabilir. Bu yöntem de nasıl bir sonuç verecek, onu beklemek lazım.

*

Haberin Devamı

NE yaparsak yapalım, eski edebiyatımızı öğrenelim.

 

Yazarın Tüm Yazıları