Aylardır hasretiyle yanıp tutuştuğum güneş henüz doğmamış, karga kardeşlerim henüz mamalarını yememişti. Beni en güzel rüyalarımdan hunharca uyandıran, en sıcak gecelerimin katili, en tatlı sabahlarımın laneti alarmım henüz ötmemişti. Gözlerimi löpücük diye açıp telaşla telefonu elime aldım. Alarm ötmeden tam beş dakika önce uyanmanın haklı gururunu yaşıyordum. O sırada fonda kısık bir sesle we are the champions çalıyordu, kısık çalıyordu çünkü bizim komşular dahil tüm İstanbul uyuyordu! Ama zaman Denizz Aşırı için uyuma zamanı değil, tatil zamanıydı! Bir an önce muhtaç olduğum tüm kudretimi de alıp yataktan kalkmam ve elime ne gelirse sırt çantama tıkıştırmam gerekiyordu. Çünkü ben tüm dünya kadınlığının yüz karasıydım.
#Deniz GökHeyecandan gözüme bir damla uyku girmiyordu. Denizin dalgasını foşur foşur arkasına alıp kızgın kumlarda bikinisiyle yuvarlanan fotoğraf çekimindeki mankenler gibi, yatağın bir ucundan diğer ucuna dönüş rekorları kırıyordum. Sonuçta benim onlardan hiçbir eksiğim yoktu. Aramızdaki tek fark onların bikinili benim pijamalı olmamdı. Bir de onların benden en az yirmi kilo zayıf olmasıydı tabii. Neyse konumuz bu değildi, konumuz ertesi günün benim için dünyanın en önemli günü olmasıydı. Futbol severler için Bercelona-Real Madrid maçı, öğrenciler için üniversite sınavı, flörtikler için ilk buluşma neyse, ertesi gün benim için oydu. Bütün gün hiçbir şey yemedim, su bile içmedim. Alarmımı 07.30’a kurdum ve geçen haftadan en az 500 gram daha eksik çıkmak için dua etmeye başladım. Yarın diyetisyene gidecektim…
#Deniz GökYine makyajımı silmeden uyuduğum, Monica Belluci gibi uyuyup adeta Batman’deki Joker gibi uyandığım sabahlardan biriydi. Bütün gece makyajlı suratımı itinayla yastığın dört bir tarafına sürmüş, yastık üzerinde ruj, rimel ve allıkla sürreal bir çalışma yapmışım, Salvador Dali görse benimle aşırı gurur duyar hatta belki beni evlatlık almak isteyebilirdi. Ama gel gör ki annem yastık kılıflarımın halini görse önce ufak çapta bir kalp krizi geçirir, sonra ise beni evlatlıktan reddederdi. Ama Deniz buna üzülmez, hiç vakit kaybetmeden memuriyet ötesi teyzesinin nüfusuna geçer ve bir anda yeşil pasaportlu olabilir, tüm dünyayı vize derdi olmadan gezebilirdi. Aa bu daha önce benim aklıma niye gelmedi! Dur bir koşu gidip kendimi evlatlıktan reddettireyimdi!
#Deniz GökMayıs ayının ilk haftasıydı. Artık gerçekten yaz geldi diye sevindiğimiz, şu ana göre nispeten daha fazla ısındığımız günlerden biriydi. Ben hayatımda ilk defa yaz aylarına yaklaştıkça havaların daha da soğuduğuna şahit oluyorum. Acaba hiçbirimize haber vermeden bizi güney yarım küreye mi taşıyorlar diye düşünmeden edemiyorum. Neysesine gelirsek ben mini eteğimi giymişim, tabi o zamanlar hava sıcak böyle değil, layla layla laylaa diye şirkete gidiyorum adeta bir telatabi neşesindeyim. İçimde sanki yakın zamanda bir iş seyahati varmışçasına bir mutluluk var ne yalan söyleyeyim…
#Deniz Gökİlk defa telefonumu sessize alayım da şöyle rahat rahat hiç bölünmeden Harry Potter Sırlar Odası filmini izleyeyim dediğim akşamlardan biriydi. Yani ilk defa Harry Potter Sırlar odası filmini izlediğim akşamlardan biri değildi tabii ki, saymadım ama muhtemelen bu milyoruncu izlemem olacaktı. Ancak telefonumu sessize aldığım nadide akşamlardan biriydi, dış dünyaya kendimi kapatacak ve full konsantire filmimi izleyecek, kendime bir nebze de olsa tatil verecektim. Başıma geleceklerden habersiz, filmimi izlemeye başladım…
#Deniz GökÜç yıl önceydi. Dünyaya bir daha gelsem yine oraya giderim dediğim canığıım okulum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine, doğru son sınavıma girmek için yola çıkmıştım. Dünyaya bir daha gelsem yine oraya giderdim çünkü ben dört yıllık lisans hayatım boyunca toplasan okula bir ay gitmişimdir beybisiler. O da sadece sınavlarda. Bu yüzden dört yılı tamamlamak için birkaç kere daha dünyaya gelmem lazım diye düşünüyor, bu konuyu hızlı geçiyorum. Çünkü komik değil =) Neyse aşırı çalışıyordum, kariyer basamaklarını saatte 100 kilometre hızla çıkıyordum diyim de genç okuyucular tarafından okula keyiften gitmediğimiiz sanılmasın.
#Deniz GökMerhaba çok sevgili okuyucu, merhaba yalnız insanlar, merhaba sevgilisi olanlar… En tatlılar platonik aşıklar sizlere de merhaba. Sevip de kavuşamayanlar, kavuşup da mutlu olamayanlar, radyolardan şarkı tutanlar hepinize MERHABA! Sıradaki şarkı sizin için gelir mi bilinmez ama ben sizin için kürsüye alkışlarla Denizz Aşırı Kısmet Vakfı Başkanı Deniz GÖK’ü çağrıyoruum!
#Deniz GökHello canlar, size bu satırları Bulgaristan’ın şükela bir kenti olan Sofya’da Hotel Rila’nın, tüm Sofya’yı kuş bakışı gören 8.katından yazıyorum. Muhtelemen siz bu satırları okurken ben, kafamı otobüsün camına yaslamış bir şekilde, salyamı akıta akıta uyuyarak İstanbul’a dönüş yolunda olacağım.
#Deniz Gök2 yıl önceydi…Pare’ciğimle ilişkimizin 2. senesiydi, her şey son derece yolundaydı. Tek bir problem vardı ki ben şirketin yılbaşı partisinde ne giyeceğimi bulamıyordum. Aşırı şişko olduğum için giydiğim hiçbir şey yakışmıyor, hayalimdeki kıyafeti bir türlü bulamıyordum. Pes etmiştim. Evden bir şey uyduracaktım.
#Deniz GökSoğuk bir kış günüydü…Prensip olarak diyete başladığım ama on gündür açmışım gibi yemeğe saldırdığım günlerden biriydi. Çünkü bence hayat yiyince güzeldi, fakat ben değildim. Bir an önce kilo vermem ve yaşım geçmeden Best Model Of the Turkey yarışmasına katılmam gerekiyordu. Şaka şaka tabii ki güzellik yarışmasına katılmayacaktım ama kilo vermezsem patroşkam maaşımı vermeyecekti!
#YEMEKKaç yaşında olduğumu hatırlamamakla birlikte, ilk okuldaydım. Havasını, suyunu her şeyini sevdiğiminin Büyükada’sına önemli bir kadın gelmişti. Önemli bir kadın olduğunu şuradan çıkarmıştım, kadının etrafı birden milyorlarca insan tarafından sarıldı, biri elini sıktı, biri çiçek verdi. Biri yere yattı kadın üstünden geçti. Şaka şaka bu son yazdığım olmadı. Sonuç olarak kadın önemli biriydi, her halinden belliydi.
#Deniz GökMilattan önceli yıllardı, Roma İmparatorları karşılarındaki insana verdikleri önemi öpücüklerle gösteriyordu. Ben, bizim aile kesin Roma’dan göç etti diyordum da kimse inanmıyordu. Bu kadar pizza ve makarna tüketiminin başka bir açıklaması olamazdı, bir de üzerine büyük büyük dedelerimizin öpücüğe verdiği önem eklenmişti. Kesin Roma’lıydık ötesi yoktu.
#Öpücük