Paylaş
Yanlış okumadınız, evet aynen böyle. Tüm çevrem gibi, patroşkam da benim kilolarımla başımın ne kadar dertte olduğunu bilir, sürekli diyete girdiğimi ama her defasında da öyle böyle değil hakkını vererek diyeti bozduğuma şahitlik ederdi. Buna dur desem desem ben derim diye düşündü ve bana “ bu ay dört kilo vermezsen, maaşını vermem” dedi. Neredeyse doğduğundan beri diyetisyene giden ben, daha önce bu kadar ikna kabiliyeti yüksek bir diyetisyenle karşılaşmamıştım. Tabii ki hemen diyete başladım.
Gerçekten hayatımın en zor bir ayını yaşadım diyebilirim. Diyet yapmak bana göre değildi bu kesindi. Kendimi şarkısı Youtube’da tıklamayan şarkıcılar gibi, whatsappta mesajları mavi tik olan ama cevap alamayan Merve’ler gibi, beğendiği kıyafetin sadece x small’unu bulan Deniz’ler gibi, İnstagram’da like’larını iki basamaklı sayılara çıkaramayan yurdum insanları gibi, Passolig’i olmadığı için maçlara gidemeyen holiganlar gibi, patates kızartmasından otlanacak kimsesi olmayan yapayalnız insanlar gibi hissediyordum. Çaresizdim, mutsuzdum, sadece yediğim yemeklerin değil hayatımın da tadı tuzu kaçmıştı. Keşke Burger King’de king boy patates kızartması yiyor olsaydım da arkadaşlarım patates kızartmamdan otlansaydı, vallahi kızmayacaktım. Hatta Burger King’in patatesi mi güzel Mc Donalds’ın mı diye düşünecek halim bile yoktu, şuan hepsi yenileybıldı.
Zaten bünyem yaza birkaç ay kala diyet yapmaya alışkındı. Hep bizi yaza birkaç ay kala diyet yaptırmaya alıştıranların suçuydu. Aslında diyet furyasının kışın başlaması gerekiyordu. Yılların şişkosu olarak diyet konusunda ordinaryus professor seviyesindeydim ve kışın üşüdüğümüz için yeme ihtiyacımızın daha çok arttığını ve vücudun da kendi öz ısısını koruma altına almak için mevcut yağları tuttuğunu biliyordum. Dolayısıyla haydiii diyeet yapalııım, yaşasııın fit vücuut, az ye cook yaşaa gibi haberlerin kış aylarında çıkması daha iyiydi. Neyse canım bir bildikleri vardı. Biz kendi totomuzu kurtaralımdı.
Maaşı kurtarmak için önümden gelip geçen pizzalara, eski sevgilimin fotoğrafına facebooktan gizli gizli bakar gibi baktım. Asla arayamasınlar diye engellediğim 0850’li hatlar gibi engelledim makarnaları. Çikolatalı sufleden, kötü espri yapan erkeklerden kaçtığım hızda uzaklaştım. Sonuç, başarılı oldum ilk defa! Birkaç gün mutlu da oldum, olmadım dersem yalan olur. En sevdiğim kıyafetlerimin içine girdim, aynada kendimi daha çok beğendim falan filan… Ama sonra anladım ki bunlar geçici mutluluklar. Yaz aşkı gibi, Eylül gelmeden bitecekler. Anladım ki, bana iki üç aylık değil, ömür boyu sürecek bir mutluluk lazım.
Patroşkama verdiğim sözü tutmuştum, 4 kiloyu bir ayda vermiştim maaşımı kurtarmıştım. Ama bunun bir sürekliliği olması lazımdı ben ömür boyu böyle yaşayamazdım. Sağlıklı olduktan sonra mutluluğu nerede bulduğumuzla ilgiliydi aslında her şey. Zayıf, istediği kıyafetleri giyen ama istediği her şeyi yiyemeyen mutlu bir Deniz mi? Yoksa şişko, istediği her şeyi yiyen ama istediği kıyafetleri giyemeyen mutlu bir Deniz mi? Ben ikincisini seçtim Ama ikincisini seçerken de yine kendimce bir Denizz Aşırı beslenme modeli geliştirdim. İstediğim her şeyi yedim ama şeker ve unu azalttım. Ömür boyu bir listeye bağlı kalamazdım, ama az şekerli ve az unlu bir hayat sürdürebilirdim. Kilo veremiyorsanız kendinize bakış açınızı değiştirin, kendinizi olduğunuz haliyle sevin ve bıngıllarınızı çok seven bir sevgili bulun! Her şeyden en önemlisi sağlıklı bir mutlu olun. Gerisi kolay!
Zaten en büyük derdimiz artık aynada değil de fotoğraflarda zayıf çıkmak değil mi? Onun için de ordinaryus profesör şişko Deniz’in bir sürü taktiği var ona kulak verin. Mesela başınızı yastığa koyup “ iyii geceleeer ballı rüyalaar” temalı bir fotoğraf paylaşmak istiyorsunuz ama başınızı yastığa koyunca yanaklarınız çok şişko çıkıyor, yağlarınız yer çekimine karşı koyamıyor mu? O zaman yastığınızı duvara doksan derece paralel şekilde yasladıktan sonra başınızı da yine yastığa paralel hale getirin. Fotoğrafı çektikten sonra, düzenleme seçeneklerinden yan çevirdiğinizde adeta 36 bedenmiş gibi çıkmazsanız adımı değiştiririm! For egzampıııl:
İşte bu kadar basit! Ama ille de ben bir diyetisyene gitmek istiyorum Deniz, ben senden daha sabırlıyım, sağlıklı bir şekilde bir sürü kilolar vermek istiyorum diyorsanız Şeyma Ekizoğlu’nu öneririm. Şu ana kadar tanıdığım en tatlış diyetisyen. Mesela patlamış mısır yemenize izin verir, bu bile Şeyma’yı sevmemiz için büyük bir sebep bence Sonuç olarak, tüüüm fotoğraflarda zayıf çıktığınıız, beğendiğiniz tüm kıyafetlerin x large’ını kolayca bulabildiğiniiz, her şeyi istediğiniz kadar yediğiniiz ama asla kilo almadığınıız, her şeyden önce kendinizi çokçok sevdiğiniz bir hafta dileriim. Sizi seviyoruum, örtmen geldii byeee…
Instagram, Twitter :@denizzgok
Paylaş