Bordeaux şarapları, yemekleri, neo klasik mimarileri, restoranları ve modern şehir içi ulaşımlarıyla kendine hayran bırakıyor. Fransa’nın şirin liman kenti olan Bordeaux UNESCO Dünya Miras listesinde de yerini almış. İşte size şarap cenneti Bordeaux gezi rehberi…
#FRANSAEn üst katından Rapunzel saçlarını sarkıtmıyor, Walt Disney şatolarındaki gibi içinden Mickey Mouse da fırlamıyor ama bu şato size kendinizi bir prens ya da prenses gibi hissettirmeyi sunuyor. Ortaçağ’dan kalma bir şatoda gezmek, şarap içmek hatta gece konaklayıp bir günlüğüne de olsa o şatonun uyuyan prensi ya da prensesi olmak isterseniz yolunuzu Fransa’nın Bordeaux kentine düşürmelisiniz.
#BordeauxAkitanya Bölgesi’nin başkenti ve Fransa'nın 5. büyük şehri olan Bordeaux, 2007 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girdi. Fransız mutfağının en güzel örneklerinin sunulduğu şehir; gurme ve kültür turizmi kapsamında her yıl pek çok ziyaretçiyi ağırlıyor. Şarap üreticiliği konusunda dünyaca ünlü olan ve ismini şehirden alan şaraplarıyla ünlenen Bordeaux, Fransa’nın en şık ve zarif lokasyonları arasında yer alıyor.
#FransaHÜRRİYET EGE öncülüğünde bir araya gelerek sektörün en zengin bileşenli toplantısına imza atan ve sorunları “nokta atışı” ile tespit eden tarım ve gıda sektörü temsilcileri, sadece şikayet etmedi, “Nasıl olmalı?” sorusunun da yanıtını verdi. Toplantının en büyük faydası da eksik olduğu düşünülen kurumlar arası fikir alışverişi ve uyum için önemli bir adım atılmasıydı.
Kutu biradan sonra kutu şarap da çıktı. Fransız bir şarapçı 25 cl’lik alüminyum kutularda tanesi iki eurodan Bordeaux şarabı satan ilk girişimci oldu. ‘Pink Grap’ şarap firmasının sahibi Bruno Aouanes, Langoiran’da ürettiği Chateau Marsan şaraplarını kutuları ve kadehiyle poz vererek kendisi tanıttı.
Bağları ve şaraplarıyla ünlü köylerin, istiridye çiftliklerinin yanı başındaki Fransız şehri Bordeaux, restoranları, sanat merkezleriyle de iddialı. Havaalanı ve iki saatte başkent Paris’e ulaşan yüksek hızlı treni sayesinde ulaşım açısından da çok avantajlı.
#BordeauxBir zamanlar bir yerde okumuştum. ‘Mal d’Afrique’ yani “Afrika tutkusu Kenya’da başlar” diyordu. O yüzden ilk defa Kenya’ya gitmiş, Nairobi, Amboseli, Mount Kenya, Masai Mara, Mombasa’yı gezmiştim. Bu ikinci gidişimdi ve bu defa destinasyonum Güney Afrika, Zambia ve Zimbabve’ydi… Bambaşka bir Afrika gördüm… Üstelik iyi bir mevsimde gitmemiştim. Ama anladım. Afrika tutkusu asıl başka bir yerden başlarmış. Bir de hayvan bilgisine sahip olmak için iyi bir ajansa, iyi bir rehbere ihtiyaç varmış. Şimdi Afrika’nın tam zamanı…
#Afrika