Güncelleme Tarihi:
Yasak ilişki bir Fransız politikacıya asla oy kaybettirmez… Aksine kazandırır. Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande, geçen hafta bu pratik bilgiyi bir daha yürürlüğe soktu. Sevgilisi olduğu iddia edilen oyuncu Julie Gayet’nin Élysée Sarayı’na iki sokak mesafedeki evine girerken görüntülenen Hollande’ın maceraları tüm dünyanın dilinde.
Haliyle Paris’te çarşı karıştı. Élysée gergin ama Fransa halkı işin eğlencesinde. Devlet başkanının, kafasında uyduruk bir motosiklet kaskı, çapkınlık peşindeyken yakalanması umurlarında değil. Hatta Nouvelle Observateur dergisinin yaptığı bir kamuoyu anketine göre, bu durum hoşlarına bile gidiyor.
Tarihin en az sevilen başkanlarından Hollande’a destek, kasklı fotoğraflardan sonra iki puan yükselerek yüzde 26’ya ulaştı. Bir başka anketse Fransız halkının yüzde 77’sinin, durumu ‘özel hayat’ olarak değerlendirdiğini, yüzde 84’ününse bu maceranın Hollande hakkındaki görüşlerini etkilemediğini gösteriyor.
FRANSA BU TADI SEVİYOR
İyi de nasıl olur? Cumhurbaş-kanı’nın üç çocuğunun annesi ve hayat arkadaşı Valerie Trierweiler’in (nikâhlı değiller) haberi alınca ateşler içinde hastaneye kaldırılması Fransa’daki kamuoyu vicdanını nasıl etkilemez? Baştan söyleyelim, Fransız değilseniz, anlamanız pek mümkün değil. Yine de deneyelim. New York Times’ın eski Paris büro şefi Elaine Sciolino, başkentteki günlerinde bu meseleye epey kafa yormuş. Onlarca röportaj ve tanıklıklardan süzdüğü bilgiyi ‘Seduction, How The French Play Game of Life? – Baştan Çıkarma, Fransızlar Hayat Oyununu Nasıl Oynuyor?’ isimli kitapta okurlara aktarmış. Biz de ilk önce özetleyerek aktaralım: Çapkınlık, hercailik, iktidar… Fransızlar bu tadı seviyor.
Sciolino, baştan çıkarmanın Fransız erkek politikacıların altından ustalıkla kalktığı bir sanat olduğunu anlatıyor: “Bu fazla erkek haller ve cinsel güç iması Fransız politikasında sadece bir artı değil; aynı zamanda bir yeterlik göstergesi. Cinsel hünerlerini sergileyen bir politikacı sağlık ve enerjisini de kanıtlamış oluyor. Kısacası, ülkeyi yönetmek için fiziksel açıdan muktedir olduğunu gösteriyor.”
KOCAM BU GECE NEREDE?
Örnek arayan varsa, Fransa’nın yakın tarihinde istemediği kadar bulabilir. Üstelik buldukları da Hollande’ın çapkınlık macerasını solda sıfır bırakır. Ülkeyi 1974-1981 arasında yöneten Valéry Giscard d’Estaing’in, sevgilisinin yanından sabaha karşı saraya dönerken arabasıyla bir süt kamyonuna bindirdiği biliniyor. “17 milyon Fransız kadınla sürekli aşk halindeyim” diyerek kadınların oyuna talip olan (ve bu oyları alan) Giscard d’Estaing başkanlık döneminin ardından da cinsel enerjisini toplumdan esirgemedi. Kariyerine seks romanları yazarak devam etti.
Sonraki devlet başkanı François Mitterrand’ın hayatı daha da fırtınalıydı. Hepsi bir bir ortaya çıkan yasak aşklar, gayrimeşru bir evlat, bütün bunları umursamayan bir devlet başkanı… Halk da umursamadı zaten; hatta Hollande örneğindeki gibi her yeni skandalla onu daha da bağrına bastı. Ülkenin en büyük gazetesi Le Monde, bakışlarını ‘yarı vampir, yarı gönülçelen’ diye tarif ediyordu. Daha ayrıntılı tarifler de var. Mesela şarkıcı Catherine Lara “Ondaki her şey beni tahrik ediyor” diyordu: “İyi bir Bordeaux şarabı gibi çok güzel yaşlandı.” Françoise isimli bir hayat kadınının gazetelere geçen bir itirafıysa, hayranlığı bir adım ileriye götürüyordu: “Bir müşteriyle beraberken ilhamımı kaybedersem, hâlâ fantezi kurmamı sağlayan birkaç adamı aklıma getiriyorum; bunlardan biri Mitterrand.”
Bu bir bayrak yarışı… Mitterrand’ın ardından gelen Jacques Chirac, tarihe en çapkın başkan olarak geçmek için elinden geleni ardına koymadı. Başarılı da oldu. Élysée Sarayı görevlileri, kısa dönemli sevgililerin Chirac’ın ofisinin önünde sürekli belirdiğini anlatıyor. Sık yapılan bu ziyaretler göz açıp kapayıncaya kadar bittiğinden, “Chirac, duş dahil üç dakika” lafı saray sekreterleri arasında bir şaka haline gelmişti. Bu konuyu Başkan’ın hem şoförü hem sırdaşı Jean-Claude Laumond’dan daha iyi kim bilebilir? Laumond, yazdığı kitapta, ilgili süreyi beş dakikaya çıkarırken, o sıralar Chirac’ın eşi Bernadette’ten sürekli duyduğu bir repliği de okurlarla paylaşıyordu: “Kısa kesin Mösyö Laumond, kocam bu gece nerede?”
BENİ ERİTEN TEK POLİTİKACI
Brigitte Bardot’nun “beni eriten tek politikacı” diyerek taltif ettiği Chirac, bu ilişkilerini gizleme gereği duymadı. Karşılığınıysa Fransız kadınların en çok yemeğe çıkmak istedikleri devlet adamı olarak aldı. Armut her zaman dibine düşmüyor. Chirac’ın öğrencisi ve halefi Nicolas Sarkozy, başkanlığının ilk yıllarındaki performansıyla Fransız halkının teveccühünü kazanamamıştı. Ne şaraptan ne kadın ruhundan anlayan, kaba saba, üstelik de karısı tarafından terk edilmiş bir adam… Onu sandıkta ezilip gitmekten ancak bir mucize kurtarabilirdi. Öyle de oldu. Carla Bruni isimli mucize, onunla evlenince, Sarkozy gerçek iktidarını, bu defa Fransız usulü ilan etti.
Hollande’ın da mesajı aldığı belli. Görüntüleri yayımlayanlara dava açmadı. Oyları yükselirse teşekkür bile edebilir.
İçkim yok, kumarım yok, tek zaafım kadınlar
Actuel dergisi 1992’de Fransız politikacılara “karınızı aldattınız mı” diye sordu? İşte cevaplar.
Claude Évin (Eski bakan): Aldattım mı, hayır? Çeşitli ilişkiler yaşadım mı? Evet.
Jean-Jacques Queyranne
(Eski milletvekili): Hangi Fransız politikacı sütten çıkmış ak kaşıktır? Cevabım bu.
Jean-Marie Bockel (Eski bakan): Şu anda karım burada, karşımda olsaydı ve bu konuda konuşuyor olsaydık, ona tek söyleyeceğim mükemmel olmadığımdır.
Jacques Rocca Serra (Eski senatör): Size yalan söylemeyeceğim. Marsilya’da gizli saklı yoktur. Ben içki içmem, hiç kumar oynamam, tek ama tek bir tutkum vardır: Kadınları severim.
Jean-François Hory (Radikal sol politikacı): Bill Clinton gibi cevap vereyim: Karım ve ben bu sorunu hallettik. Artık bir problem değil.
Patrick Deveciyan (Eski bakan): Karım burada olsaydı size cevap verirdi. Cevabı o biliyor.
Alain Carignon (Dönemin Grenoble Belediye Başkanı): Hayır, aldatmadım. Ama daha yeni evlendim.…Henüz vaktim var yani.