Mustafa Asım Çalıkoğlu’nun hatıratının büyük kısmı 2. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve Cumhuriyet’in kurulmasından sonra yazılmış. Onun uzun ve değişken hayatı, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e yaşadığımız arayış ve çekişkilerle örülüdür. Tarih biraz da insan tecrübesi ise Mustafa Asım Çalıkoğlu onun bir adı kabul edilebilir.
#Mustafa Asım ÇalıkoğluÇalışmaya başladığım yıllarda, gazetelerin, dergilerin, yayınevlerinin bulunduğu yer Babıâli (Bâb-ı Âli) yokuşu ve ona çıkan sokaklardı. Cadde Nuruosmaniye’den başlar, Sirkeci’ye kadar sürerdi. Birçok gazetecinin anılarında eksen bu yokuştur. Anı kitaplarında adı da ‘Yokuş’tur.
#BabıaliBir bilimsel dergide okudum, sağırlığa çare bulunmak üzereymiş. Michigan’daki Ann Arbor Üniversitesi’nde araştırmacılar etkisizleştirdikleri bir virüsü, Hint domuzunun içkulağına yerleştirerek yeniden duymasını... Hop, hooop üstünüze vazife olmayan işlerle uğraşmayın kardeşim, sağır olma hakkımızı elimizden alamazsınız! Sağırlık, biz evli erkeklerin son sığınağı, son vahasıdır...
Azize Bergin, genelde tahsil yapamayanların tercih ettiği, çalışanları sadece erkek olan ve tüm gazetelerin Cağaloğlu'ndaki Babıáli denen yokuşta toplandığı yıllarda atılır bu mesleğe. İlk işyeri olan Akın Gazetesi'nden içeri adımını attığı günden sonra yarım asrı aşkın bir süredir de hiç ayrılmaz.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), geçen ay Türk klasik müzik camiası için çok kıymetli bir sanatçının son eserinin dünya prömiyerine yer verdi: 43 yıl boyunca İDSO’da çalan, 1986’da orkestranın müdürlüğünü de üstlenen, müzisyen, viyolonselist, besteci ve akademisyen Necati Giray… 90. yaş gününü kutlayan Necati Giray ile Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) buluştuk. Hem kendi hikâyesini dinledik hem de müzik tarihimizde yolculuk yaptık… Giray, Türk müziğinin evrenselleşmesi için yaptığı ‘nota devrimi’ni de anlattı.
#Necati Giray