Güncelleme Tarihi:
Günlük tutmak ile hatırat yazmak arasında esaslı farklar var. Yaşananların günü gününe, açık, özgürce ve hesapsızca yazılmasından olacak, hatırata rağmen daha zor ve zorlu bir yol günlük. Hatırat ise her şeye rağmen geçmişin an içinde ve anın şartlarının gözetilerek elekten geçirilmesi. Hatta bir geçmiş tamiri. Bununla birlikte her hatırat tarihin büyük bünyesine atılmış şahsi bir çentik sayılır. Eskiden yeniye geçişte en kritik eşik kabul edilen ve her yönden büyük gerilim ve dönüşümlerin yaşandığı 2. Abdülhamid ve sonrası hâlâ cazibesini koruyor. Mustafa Asım’ın (Çalıkoğlu) tefrika edilen hatıratının büyük kısmı 2. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve Cumhuriyet’in kurulmasından sonra yazıldığı için savunma içgüdüleriyle dolu. Herkes uzun sürmüş bu büyük baskı rejiminin içinde yaşarken hakiki duygularını ve fikirlerini tam yazmıyor. Bu kadar geniş cepheli bir saldırının olması akla çok içten bir bağlılığın da yaşandığını düşündürtüyor.
Mustafa Asım Çalıkoğlu, Girit’ten başlayıp da İstanbul’a uzanan anıları boyunca ilkin uzun uzun 2. Abdülhamid ve dönemi üzerinde duruyor. Bir gazeteci olarak Ahmet Midhat Efendi’nin yanında başladığı kariyerini dönemin akışına göre şekillendirmiş, Reji İdaresi dahil pek çok işte çalışmış, tercümeler yapmış, İttihatçılarla beraber olmuş, Serbest Cumhuriyet Fırkası ve CHP’de politika yapmış bir şahsiyetle karşılaşıyoruz. Onun uzun ve değişken hayatı aslında Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e yaşadığımız arayış ve çekişkilerle örülüdür. Eksik kalan hatıralarında daha çok bir gözlemci gibi gözükür. Gazeteci yanı adeta ağır basar. Gerçi, Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatılınca Ali Çetinkaya ile arasında geçen konuşma gibi altın değerinde pasajlar da vardır. Devlet gücünü kuşananın en yakınlarındakini bile nasıl yediğinin tipik bir örneğidir bu bölüm.
Dönemin her genci gibi Avrupa’ya kaçmak hayali kuran, Yıldız korkusuyla dolu, hürriyet özlemiyle yanıp tutuşan tutuşan Mustafa Asım, Neyzen Tevfik ile arkadaşlık etmenin yanı sıra Alman İmparatoru 2. Wilhelm’in İstanbul ziyaretinde fotoğraf çekmiştir. 1911-16 arasındaki Babıâli Yokuşu’nu anlatması içeriden ve daha canlı gözlemler içerir. Girit’e dair yazdıkları ise ayrıca dikkate değer. Eski İstanbul hayatı, çocukların okula başlayışları, şehrin çehresi, dönemin önde gelen şahsiyetleri kalem değdirdiği konular arasındadır. Ayrıca bugün güncelliğini koruyan Suriye meselesi üzerinde de durur. Günlükler tutar.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Meşrutiyet bölümünde Mustafa Asım hayli detaylı bilgi paylaşır. Yer yer dönem romanı pasajlarını hatırlatan tanıklıklar romancılar için kaynak niteliğinde. Hatıraların en içeriden bölümü burası sayılabilir. Masonluk ve İttihatçılık konusundaki bağdaştırmaları ise şapka çıkartacak ölçüdedir. Resneli Niyazi (geyiği dahil) ve Makedonya meselesi üzerinde uzunca durması, Selanik’te olup bitenler onun gözünden bir kez daha can bulur. Tarih biraz da insan tecrübesi ise eğer, Mustafa Asım Çalıkoğlu onun bir adı kabul edilebilir.
DEVR-Ä° HAMÄ°D’DEN MEÅžRUTÄ°YET’EÂ
GÜCÜMÜZÜ HÜRRİYET AŞKINDAN ALDIK
Mustafa Asım Çalıkoğlu
İş Kültür Yayınları, 2023
608 sayfa.