Belli başlı konular hakkında insanlara bilgi vermek amacıyla kaleme alınmış yazılara metin denir. Metinler kendi içerisinde sanatsal (kurmaca) ve öğretici olmak üzere iki ana başlıkta toplanır. Öğretici metinlerde örnekleme, tanık gösterme ve sayısal verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yöntemleri kullanılır. Gazete çerçevesinde gelişen metinler ve özellikleri nelerdir tüm detayları ile derledik.
#EğitimSosyal bilimci Mark Fisher, kişisel depresyonundan çıkmaya çalışırken kaleme aldığı yazılardan oluşan ‘Hayatımın Hayaletleri’nde, farklı coğrafyalarda aynı mutsuzluğun ve geleceksizliğin yaşanmasının tesadüf olmadığını anımsatıyor. Kapitalist sistemin gölgesini gösteriyor...
#Mark FisherTranshümanizm, 15. yüzyılda ortaya çıkmış olan Hümanizm akımının bir uzantısıdır. Bu akımda temel hedef bilimsel ve teknolojik gelişmelerden faydalanmak ve insanların çok daha uzun süre yaşamasını sağlamaktır. Sizin için Transhümanizm ile merak edilen her şeyi detaylı bir şekilde araştırdık.
#Transhümanizm Nedir?Yeni çıkanlarda bu hafta; çevreci ve belgesel yapımcısı Sir David Attenborough’un 50 yıllık efsanevi kariyerini anlatan “David Attenborough: Gezegenimizden Bir Yaşam”, James McBride’ın ödüllü kitabından ekrana uyarlanan Ethan Hawke’lu mini dizi “The Good Lord Bird”, Haydar Ergülen’in A’dan Z’ye kelimeleri yeniden tanımladığı kitabı “Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe” ve Oceanvs Orientalis’in yeni EP’si “Gran Tribulación” var.
#Uğur YÜKSELBEN galiba hızlı, parlak, her şeyi ‘küt’ diye kavrayabilen, yeniliklere açık insanlardan etkileniyorum. En önemlisi, hayatı anlamaya ve yakalamaya çalışan... Yüce Zerey onlardan biri!Bir pazarlama profesyoneli.Aynı zamanda akademisyen.Çok sıkı bir eğitimi var. Üstelik eğitiminin tamamı burslu. London School of Economics’te okursun da, burs alarak okumak tabii daha özel...THY, Coca Cola, Unilever gibi büyük şirketlerde çalışmış, şimdi de Hepsiburada’nın CMO’su...Araştıran, okuyan, yazan, her şeyin dibini kurcalayan biri. En son ‘Fabrika Ayarlarınıza Dönün’ diye bir kitap yazmıştı. Şimdi aşmış kendini, bir roman yazmış: ‘Mima’...Bu söyleşiyi ‘Mima’ şerefine yaptık.Çarpıcı ve derin bir kitap. ‘Mima’, son insan topluluğunun yönetim modeli. Toplulukta dünyanın farklı milletlerinden insanlar var. ‘Mima’nın iki kurucusu ve romanın ana kahramanı da Türk.Roman şu tespitle başlıyor: “İnsanoğlu olarak biz, bu zamana kadar en iyi neyi yönettik? Şirketleri. Dünya da bir şirket gibi yönetilmeli... Bu mümkün mü?”İşte kitapta pek çok şey gibi bunun da cevabını buluyorsunuz.Ama Yüce Zerey’den bu söyleşide öğrendiğim bir şey beni çok çarptı. Performans meselesi. Bana da sanki öyle geliyordu. Hayat bir performans sergileme alanı. Ve yaşarken yaptığımız, tüm performansları üst üste koymak. Yani şöyle: Her gün benim daha iyi performans sergilemem gerekiyor. Hep daha iyi işler yapmam, daha iyi röportajlar sunmam, daha fit olmam, daha derin olmam, daha bilgili olmam...Yüce bu röportajda dedi ki “Artık kendimizle yarışmaktan öleceğiz!”. Doğru. Başkasıyla değil, kendimizle yarışıyoruz! Çok matah bir şeymiş gibi. Hep daha iyisi için. Ve sürekli “performans” sergiliyoruz. Ben sevgilimi arıyorum, o da o sırada performans sergiliyor, ya toplantıda ya seyahatte oluyor. Ulaşamıyorum. Çünkü o da elinden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyor, kendisiyle yarışıyor, hep daha iyi olmak için...Ve şimdi dönüyorum Yüce’nin lafına: “Performans uğruna aşklarımızı feda ediyoruz!” Valla bana hayat dersi gibi oldu Yüce Zerey. Size de olması dileğiyle...
#YazarNeden mesleklerinde kendilerini kanıtlamış doktorlar, avukatlar, farklı dallardaki uzmanlar bununla yetinmeyip mutlaka görünmek istiyorlar? Tayfun Atay’ın, son çalışması ‘Görünüyorum, O Halde Varım’daki tabiriyle, her canlı şöhreti tadacağına göre bu çırpınmanın bir anlamı kalıyor mu?
#KitapsanatHeinrich Geiselberger’in hazırladığı ‘Büyük Gerileme’ derlemesi dünyanın şimdiki hasta halinin başlıca belirtilerini tartışıyor. Ne yazık ki hep olduğu gibi bu tartışmalara katkıda bulunmaktan çok uzak, dünyanın git gide ücraya çekilen, duvarları yükselen bir yerinde yaşıyoruz.
#Kitap Sanatİtalyanların dünyaca ünlü yazarı, bilim adamı, eleştirmen, felsefeci, düşünür Umberto Eco, 84 yaşında hayatını kaybetti. Eco, “Gülün Adı” ve “Foucault’nun Sarkacı” gibi eserleriyle usta bir edebiyatçı olarak dünya çapında üne kavuşmuştu. Ortaçağ felsefesinden göstergebilime farklı disiplinleri romanlarında ustaca harmanlayan Eco, aynı zamanda kültürel eleştiri konulu makale ve denemeleriyle de tanınıyordu.
#Umberto EcoAralarında Alain Touraine, Seyla Benhabib, Zygmunt Bauman gibi filozofların, Prof. Nilüfer Göle, Prof. Fuat Keyman, Prof. Yeşim Arat gibi akademisyenlerin bulunduğu bir grup entelektüel, ‘Boğaziçi’nde Filozoflar Köprüsü’ kurup ‘Medeniyetler Diyaloğu’ gerçekleştirmek için bir araya geldi.