Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Türkiye devletinin ve milletinin dün olduğu gibi bugün de Keşmir halkıyla dayanışma içinde olduğunu belirterek, "Türkiye, Keşmir meselesinin Pakistan ve Hindistan arasında diyalog yoluyla, ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararları temelinde ve Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri gözetilerek çözüm bulmasını istemektedir." dedi. Öte yandan TBMM ile Pakistan Ulusal Meclisi arasında parlamentolar arası iş birliği protokolü imzalandı.
#Mustafa ŞentopParis’ten yola çıkıp, bir devre damga vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin serpildiği Balkanlar’ı adımladım... Selanik, Ohri, Resne ve Manastır... Kendisi de cemiyetin bir üyesi olan yeni roman kahramanım Şehsuvar Sami’nin peşinde bir dedektif gibi şehir şehir dolaştım. Buralarda heyecanlandım, büyülendim ve her adımda kahramanımın ne hissettiğini anlamaya çalıştım.
#Ahmet ÜmitBüyük bir aşk hikayesi anlatıyor Can Dündar yarı belgesel romanı Lüsyen’de. 1912 baharında Belçika’da tanışmışlardı. Biri Türk edebiyatının en büyük şairiydi, diğeri Brüksel’de üniversite öğrencisi. Abdülhak Hâmid altmış yaşındaydı, Lüsyen on sekiz. Atatürk dans etti Lüsyen’le. Tevfik Fikret ona edebiyat dersi verdi. İnönü evlerinde satranç oynadı. Nâzım Hikmet sofralarında yemek yedi. Bu yemek edebiyat tarihi açısından da önem taşıyordu. İşte romandan bu yemeğin ilginç hikayesi...
Hayır! Hayır! Türkiye’den bahsetmiyorum. Biliyorum, kamuoyu generallerin gözaltına alınmasını, kiminin tutuklanmasını “Neler oluyor”, “Askerler mi sivillere, siviller mi askerlere darbe yapıyor” kaygısıyla yakından takip ediyor. Hayır! Ben sizi Endonezya’ya götürmek istiyorum. Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesinde, generallerin neden ve nasıl tasfiye edildiğini yazmak istiyorum...
Sanıyor musunuz ki şıkıdımlık, züppemtıraklık, çıtkırıldımlık falan yalnız insanlara mahsustur? İnanıyor musunuz ki bunlar sırf iki ayaklılara özgüdür? Ne münasebet! Meselá, kedilerin "siyam", beygirlerin "arap", papağanların "gri" veya horozların bilmem ne cinsleri de aslında birer "dandi" değil mi? Kimse bana burada da "proleter hayvanat" (!) nutku çekmeye kalkışmasın!
Pentagon’un dünyanın dört bir tarafındaki 50 kadar gazeteciyi maaşa bağladığı ve bu gazeteciler arasında dört de Türk’ün bulunduğu iddiaları, bana Sultan Abdülhamid’in benzer uygulamalarını hatırlattı ve ‘Amerikalılar’ın bu konuda Abdülhamid’den öğrenmeleri gereken çok şeyler var’ diye düşündürdü.