Dilimize Fransızcadan geçmiş olan röportaj kelimesi, hem yazılı hem de görsel medyada en çok kullanılan terimlerin başında geliyor. 19. yüzyılın sonlarında literatüre girmiş olan bu kelime "report" sözcüğünden türetilmiştir. Report, rapor ve kayıt anlamına gelirken röportaj da kayıt altına almak demektir. Röportaj nasıl yazılır? Röportaj kelimesinin TDK'ya göre doğru yazılışını örnek cümleler ile birlikte derledik.
#Röportaj Nasıl Yazılır?Dilimize İngilizceden geçmiş olan röportaj kelimesi 19. yüzyılda literatüre girdi. Güncel bir konu hakkında yapılan detaylı araştırmalar sonucu kaleme alınan dergi ve gazete yazılarına röportaj denir. Günümüzde bu kelime daha çok, bir bilim insanı, sanatçı ya da kanaat önderi ile gerçekleştirilen ve soru - cevap şeklinde ilerleyen görüşmeler için kullanılır. TDK’ya göre Röportaj nasıl yazılır? Röportaj kelimesinin doğru yazımını örnek cümleler ile birlikte derledik.
#Nasıl YazılırBazen asabi, bazen güler yüzlü ama hep koşturan... Annesine, eşine, çocuklarına yetişmeye çalışan... Ben onun hep neşesini, eğlenceli ve anaç tarafını gördüm. İkimizin ortak yanı babamızı çok özlememiz, ara ara, “Yanımızda olsa” dememiz. İyi ki tanımışım seni Almula...
#1Belli başlı konular hakkında insanlara bilgi vermek amacıyla kaleme alınmış yazılara metin denir. Metinler kendi içerisinde sanatsal (kurmaca) ve öğretici olmak üzere iki ana başlıkta toplanır. Öğretici metinlerde örnekleme, tanık gösterme ve sayısal verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yöntemleri kullanılır. Gazete çerçevesinde gelişen metinler ve özellikleri nelerdir tüm detayları ile derledik.
#EğitimToplum içinde iletişimimizi yazılı ve sözlü olarak yapıyoruz. Yazılı iletişimde metinleri kullanıyoruz. Bir haberi, olayı, durumu anlatmak için metinlerden yararlanıyoruz. Metinler de kendi içinde türlere ayrılıyor. Bu konumuzda metin türlerini sizler için detaylıca derledik.
#3. Sınıf Türkçe Metin Türleri Konu AnlatımıKoray Candemir yine yıllarca dinleyeceğimiz bir şarkıyla karşımızda. ‘İhtimaller’i dinlerken eminim herkesin aşka dair tüm yaşadıkları gözlerinin önünden geçip gidiyordur. Aşk, içinde her tür ihtimali barındıran bir ‘olma’ hali. ‘Seni sevmeyi içime çektim, kanasın dursun ihtimallerim, aynı gölgeler aynı tuzaklar, kaç ömür bilmem seni bekledim’ bu nakarata takılıp kalıyoruz. Hepimizin hayatında takılıp kaldığı yerler var. İşte ‘İhtimaller’ bize yaşadıklarımızı, yaşayamadıklarımızı anlatıyor. Şarkıyı dinledikçe bizim de ihtimallerimiz kanayıp duruyor.
#Koray Candemir100 kere yazıldı, olsun, ben de yazmak istiyorum. Yeni Zelanda’da yaşanan vahşeti, bütün hücrelerimle lanetliyorum. Bundan daha vahşi, daha insanlık dışı bir şey olmaz! Onca günahsız insanın yok edilmesi akıl alır gibi değil. Batı’nın tavır almaması, terör kelimesini esirgemesi asla kabul edilecek bir şey değil! İkiyüzlülüğün dik alakası! “Saldırgan” diyor, “olay” diyor, “kötü bir şey” diyor ama terör demiyor, diyemiyor. Ben de Allah belanızı versin demek istiyorum! Dünyanın gidişatı gerçekten ürkütücü. Bazen o komplo teorisi denilen şeyleri inanasım geliyor.Bizim Hindistan’da dünya tatlısı bir şoförümüz var. Çok akıllı. Aman adı. Çok da inançlı bir Müslüman. O bana olay olur olmaz, “Batı dünyası sizce teröre mi karşı, yoksa İslam’a mı karşı?” diye sordu. “Genelleyemem Aman, herkesi bir torbaya sokamam ama bu vahşi adama, bu insan müsveddesine, günahsız onca insanı katleden yaratığa ‘terörist’ denmiyorsa, dilleri varmıyorsa, sadece ‘saldırgan’ deyip geçiştiriyorlarsa, sorunun cevabı evet, teröre filan karşı değiller! Bunun adın basbayağı İslamofobi!” dedim.Bunu da çok üzücü buluyorum.Neye yarıyor bilmiyorum ama kınıyorum.Bu arada bu vahşetle ilgili, “Ama...” ile başlayan cümleler kurmayı şiddetle reddediyorum. Kuranlarla da kavga ediyorum. Kardeşim, ibadet eden 49 insanın öldürülmesini ‘ama’sı ‘mama’sı yok. Bu iğrenç terör eylemi sadece kendi içinde değerlendirilmeli. Nokta.
#Yazar63. sayımızın Tanıyalım sayfasında bu kez bir film ve yönetmeniyle yaptığımız şahane bir söyleşi var. Eczacılık Fakültesini bitirip mesleğini yapadururken, “Yahu neden hiç eczacılarla ilgili film yok, deyip yola çıkmış, bel fıtığı olunca aklına geleni başına getirmek için zaman bulmuş sonuçta ismi gibi “Benzersiz” bir film ortaya çıkarmış İlker Sarı’yla eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik.
#BenzersizFenerbahçe, Malatyaspor ve Sarıyer formalarıyla 1980’lerle 1990’ların ilk yarısına damgasını vurmuş bir kaleci var karşımızda. Kariyerine birçok şampiyonluk ve kupa sığdırmasına rağmen sadece 8-0’lık İngiltere maçıyla anılıyor olmasının kırgınlığını yaşayan unutulmaz kaleciyle futbol hayatını, transferlerini, hatıralarını konuştuk. Anlattığı sadece kendi hikâyesi değil, bir dönemin muhasebesi ve bu muhasebeden bugünün oyuncuları için çıkarılacak çok ders var.
#Yaşar DuranTürk Kalp Vakfı yararına hazırlanan “12 Kalp” adlı albüm, 12 ünlü oyuncuyu bir araya getirdi. Albüm için stüdyoya girip en sevdikleri şarkıları seslendiren o 12 isim arasında Erkan Petekkaya ile “Kiraz Mevsimi”yle çıkış yapan Özge Gürel de var. Özge Gürel, Müslüm Gürses’in “Affet” şarkısını, Erkan Petekkaya ise “Divane Aşık Gibi” adlı Karadeniz türküsünü okudu. Önceki gün iki oyuncuyla bir araya geldim. Erkan sosyal linç yüzünden düşüncelerini açıklamaktan vazgeçtiğini söylerken, Özge “Kardeşini kaybetmiş biri olarak sosyal sorumluluk projelerini çok önemsiyorum” dedi.
#Cengiz SemercioğluNazan Öncel yıllardır röportaj vermiyor, fotoğraf çektirmiyor, kimseye konuşmuyor... “Sakin Ol Şampiyon” single’ını çıkarıp, selfie’ler çektiği klibini yayınlayınca fırsat bu fırsat dedim... Altından girdim üstünden çıktım, sonunda röportaj yapmaya ikna ettim... Sadece röportaj mı, birlikte selfie’ler çektik, elime meşhur tontonlarından çizdi, güldük eğlendik... Siyasetten müziğe, yaptığı tablolardan yazdığı hikayelere, oğlundan aşk hayatına, Sezen’den Tarkan’a, geçmişten bugüne konuşmadığımız şey kalmadı... Size şu kadarını söyleyeyim, bugüne kadar ben hiç böyle bir Nazan Öncel röportajı okumamıştım... İşte karşınızda tüm içtenliğiyle, sansürsüz Nazan Öncel...
#Cengiz SemercioğluLev Tolstoy’un eserinden uyarlanan, Joe Wright’ın yönetmenliğinde bu hafta vizyona giren Anna Karenina, dünya edebiyatının ölümsüz eserlerinden. Onlarca kez çekilen filmleri, sahnelenen oyunları, hakkında yazılan incelemeler bunun kanıtı. Peki nedir Anna Karenina’yı bu denli ölümsüz yapan?
Onu, başından genç yaşta iki evlilik geçen ünlü “ikoncan”lardan biri olarak tanıdı çoğumuz. Hakkında türlü dedikodular çıkarıldı. Çocukken pırlantalı kaşıklarla yemek yedirildiğinden köpeklerine botoks yaptırdığına kadar neler neler anlatıldı. Meğer Süreyya Yalçın çok farklı bir kız, gerçek bir çetin cevizmiş. Sanıldığı gibi parasını savurup saçmazmış. Garsonun getirdiği her hesap pusulasını kontrol edecek kadar hesabını bilirmiş.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın balkon konuşmasında seçim kampanyasındaki kırgınlıklar için helalleşme istemesiyle ilgili olarak ''Hesaplaşma olmadan helâlleşme olmaz. Hükümet olarak seçimlerde MHP’ye kurulan tuzakları, kaset tezgâhlarını ortaya çıkarıp yargıya teslim etmeliler'' dedi.
Ankara’ya yeni atanan ABD Büyükelçisi Ricciardone, 30 yıl önce genç bir Amerikalı diplomat olarak görev yaptığı Türkiye’de, darbeye giden günleri çarpıcı dille anlatıyor: “İlk işim o gün kaç kişinin öldürüldüğünün hesabını tutmaktı. O kadar arttı ki grafik yapmaya başladık. Korkunçtu. İnsanlar askerin gelmesini bekliyor, istiyordu.”