Güncelleme Tarihi:
Kitapta, haberin ne olduğu ve aslında ne olmadığı, sosyal medyanın gazetecilikteki yeri, haberle algının nasıl yönetildiği detaylarıyla anlatılıyor. Muhabirlik yıllarında başından geçen olaylara da kitabın ‘Sahadan İzlenimler’ bölümünde yer veren Selin Iğnak Özgür, haberciliğe ilgi duyan ya da mesleğe yeni adım atanlara ulaşmayı hedefliyor. Kitapta örneklerle uygulamalı olarak haber yazımı, anons çekme pratikleri yer alıyor. Deneyimli habercinin kendi deyimiyle ‘kitabın sayfaları bir haber atölyesine açılıyor.’ Haberi oluşturan anahtar bilgiler verilerek bunun habere dönüştürülmesi, ve ajans haberinin televizyon haberine nasıl uyarlanacağı yine detaylı olarak anlatılıyor. Tıpkı bir atölye çalışması gibi habercilik pratiği de kitapta yer alıyor. Kitapta medyanın algıyı yönetmek için başvurduğu yöntemler de örnek olaylar üzerinden paylaşılıyor sunulan her içeriğin olduğu gibi tüketilmemesi, arka plandaki mesajın görülmesi gerektiği vurgulanıyor. TRT Haber Spikeri, muhabirin sosyal medya kullanımından, canlı yayın performansına, son dakika gelişmelerinde yapılması gerekenlerden, editörle ve kameramanla iletişime, haber merkezinde bir günün nasıl geçtiğine kadar birçok detaya da kitabında yer veriyor. Gazeteciliğin nasıl bir meslek olduğu da yine örneklerle yansıtılıyor. Kitabını Hürriyet Ankara’ya anlatan Selin Iğnak Özgür şunları söyledi:
EL KİTABI NİTELİĞİNDE
“Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunuyum. Benim üniversitede eğitim gördüğüm yıllarda, hep akademik bilgilerden oluşan kaynaklar vardı. Teorik içerikli kitaplardı bunlar. Sahada habercilik yapmış bir gazetecinin uygulamaya dair paylaşımlarını içeren bir kaynak eksikliğini hep hissettim. Tam da bunu hayata geçirmek istedim. Yazdığım kitap, özellikle televizyon haberciliğine dair bir el kitabı niteliğinde. Haber yazmayı uygulamalı olarak anlatmaya çalıştım. Örneklerle nasıl haber yazılır, röportaj yaparken nelere dikkat edilmeli, haberin altın kurallarını paylaştım.
SEVMEDEN YAPAMAZSINIZ
Haber bir tutkudur. Gazetecilik sevmeden yapılabilecek bir meslek değil. Mesai anlayışı yoktur. Eve gidince de uzak kalamazsınız gündemden. Meslekte ne kadar eski olursanız olun, sıcak bir gelişmede aynı heyecanı duyarsınız. Kalbiniz hızlı atar. Yerinizde oturamazsınız. Öyle bir meslektir ki, ailenizi ihmal edersiniz. Bazen günü bir ülkede karşılar, güneşi başka bir ülkede batırırsınız. Gün olur deprem bölgesinde çadırda yatar, günlerce yıkanmadan görev yaparsınız, gün olur devlet başkanlarının ağırlandığı bir resepsiyonda boy gösterirsiniz. İşte böyle bir meslektir habercilik. Sevince bırakamazsınız. Emekli olsanız da kopamazsınız haberden. Televizyon dünyasında klişe bir ifade var; ‘Televizyon habercileri hep suya yazar.’ Çünkü bir gazete gibi yazdıkları görünür değildir. Televizyon haberi izlenir ve hızla tüketilir. Ben de yıllarca hep suya yazdım. İlk kez yazdıklarım görünür hale geldi.”