13 yaşındaki bir çocuğun AIDS’ten ölümü, tehlikeyi göz önüne serdi. İstanbul Tıp Fakültesi’nde 100 çocuğun HIV nedeniyle tedavi gördüğü belirtilirken Hürriyet’e konuşan uzmanlar “Vakalarda en çok artış 25-35 yaş grubunda ancak onları 15-19 yaş aralığı takip ediyor” dedi.
#İzmirİstanbul’da termometreler 38-39 dereceyi gördü ama hissedilen en az 50 derece. Afrika ve Basra Körfezinden gelen sıcak hava dalgası nemle birleşince özellikle ülkenin Batı kesimlerinde neredeyse nefes alınmıyor. Gölgesinde serinleyecek ağacın pek fazla olmadığı, binaların “Çin seddi” gibi denizin önünü kapattığı İstanbul başta birçok büyükşehirde durum aynı: “Kavruluyoruz.” Ve dahası sıcak havanın sadece bedenle değil psikiyatrik duygu durumla da ilişkisi var. Ben değil Prof. Dr. Arif Verimli söylüyor: Bu aralar daha agresif, daha mutsuz, daha telaşlı ve tedirgin iseniz, kalbiniz normal ritminden hızlıysa aman dikkat! Tehlike altındasınız. İklim Bilimci, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun da yıllardır dillendirdiği ama sesini duyuramadığı bir konunun da altını çiziyor Prof. Dr. Verimli: “Sıcak hava da soğuk hava gibi afet sayılsın.”
#İstanbul52 yıllık eğitimci İbrahim Oktugan’ın, Irak asıllı 17 yaşındaki öğrencisi tarafından ateşli silahla öldürülmesinin ardından eğitim sendikaları kapılara metal dedektör konması ve güvenlikçi istihdamı gibi okul güvenliğini fiziki olarak mümkün kılabilecek tedbirler alınmasını istemişti. Bugün madalyonun öteki tarafına bakalım. 17 yaşındaki katil zanlısının ifadesinden öğrendik ki sadece 1 günde, 10 bin lira ödeyerek, hem de elden almış silahını. Dolayısıyla bir kez daha soracağım şu soruyu: “İnternetten ya da elden, peynir ekmek alır misali, silah edinmek neden bu kadar kolay?” Bir diğer sorum da şu: “Z kuşağında şiddet eğilimi neden hızla artıyor?”
#Bireysel SilahlanmaTürk kamuoyu vicdanlara sığmayan cinayet gibi kazanın ardından oğlu Timur Cihantimur’u ABD’ye kaçıran Eylem Tok’u konuşuyor, ‘Annelik bu mu?’ sorusu tartışılıyor. Hürriyet’e konuşan uzmanlar, Tok’un tavrını ‘helikopter ebeveyn’ olarak tanımladı ve bu tutumun çocuklara verdiği zararları anlattı...
#Eylem TokKanal D’nin yeni dizisi “Taş Kağıt Makas: Hayatın Oyunu” ilk bölümünde Alzheimer hastası Rıza’nın tutuklanmasından sonra “Alzheimer hastalığının cezai ehliyeti var mıdır?” sorusunu sordurdu. Konuyu Hürriyet yazarları Orkun Ün ile Savaş Özbey ve avukat Edip Önder yorumladı. Önder, “Bu durumda hastanede gözetim altında tedavisi yapılmalıdır” dedi.
#Taş Kağıt Makas: Hayatın Oyunu“Taş Kağıt Makas: Hayatın Oyunu” dizisinin ilk bölümünde Alzheimer hastası Rıza’nın, yakın arkadaşının 22 yaşındaki kızını öldürmekle suçlanıp, olaya dair hiçbir şeyi hatırlamaması üzerine cezaevine konulması, “Alzheimer hastalığının cezai ehliyeti var mıdır?” sorusunu gündeme getirdi.
#Taş Kağıt Makas“Taş Kağıt Makas: Hayatın Oyunu” dizisinin ilk bölümünde Alzheimer hastası Rıza’nın, yakın arkadaşının 22 yaşındaki kızını öldürmekle suçlanıp, olaya dair hiçbir şeyi hatırlamaması üzerine cezaevine konulması, “Alzheimer hastalığının cezai ehliyeti var mıdır?” sorusunu gündeme getirdi.
#Taş Kağıt Makasİzmir’de taksi şoförü Oğuz Erge’nin ortada hiçbir neden yokken- gerçi bir neden olsa ne yazar, hiçbir neden insan canına kıymak için yeterli değildir- insanlık yoksunu Delil Aysal tarafından 3 kurşunla öldürülmesinin ardından yasta ve isyandayız! Nasıl olmayalım?... O kurşun sadece Erge’ye değil bize, bizi biz yapan değerlerimize daha da önemlisi insanlar ve diğer canlılar için dünyayı daha güvenilir bir yer kılan merhamet duygumuza da sıkıldı. Ki sırf bundan sebep ayrı bir ceza daha verilmeli katil zanlısına. Dolayısıyla bugün merhamet duygusunu masaya yatırmak isterim. Tabii bir de katil zanlısının ne ceza alacağı da tartışma konusu.
#İzmirEvvelsi gece saat 23.50 sularında Yalova’nın Çınarcık ilçesi açıklarında, İstanbul’da da hissedilen 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Ne ben ne ailem bu depremi hissettik. Bundan önce 4 Aralık’ta Gemlik Körfezi’nde meydana gelen 5.1 ve 4.5 büyüklüğündeki iki depremi de aynı şekilde hiç hissetmedik. Ancak hem mahalle komşum hem de gazeteci arkadaşım Emre Eser her 3 depremi de oturduğu 4 yıllık, 8 katlı yeni binasında sanki “İstanbul yıkılıyormuşcasına” hissettiğini söyleyince, dahası birçok arkadaşımdan da “Nasıl yani hiç mi hissetmedin” tepkisi alınca “Acaba” dedim, “Emre, 4 yıllık yeni binada depremi böylesine büyük hissederken ben 40 yıllık binada aynı depremi neden hissetmedim? Yoksa binamız çok mu sağlam?” Ve anladım ki bu durum çoğumuz için hayli yanıltıcı olabileceği gibi kafa da karıştırıyor. Ben de durumu uzman hocalarımıza sordum. İşte yanıtlar...
#DepremPandeminin ardından artan doğa, yoga ve nefes etkinliklerine şimdi de ‘kişisel inziva’ kampları eklendi. Kiminde günlük 1750 lira ödeyen kendi evinde ‘kamp’ kuruyor, kiminde niyet bohçaları hazırlanıyor. Prof. Dr. Arif Verimli ise “İnsanlar kandırılıyor” diyor. Biz de bu kampların izini sürdük...
#PandemiPsikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, 1999 depreminde Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin doçent başhekimiydi, o dönem alanda birebir çalıştı. Bölgede hem ruh sağlığı istasyonları kurulmasına hem de ‘deprem sonrası travma’ tanısı ile başvuran hastalara ekibi ile destek verdi. 24 yıl sonra bugün o profesör ama o günkü uyarıları bugün de güncelliğini koruyor. Depremin psikolojik etkilerinin savaşlardan büyük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Verimli, “Psikolojik yaralarımızı sarmak için en az 10 yıl gerekli” diyor.
#DepremZafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sosyal medyadan Altılı Masa’nın kurmaylarını eleştirdi. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal öyle bir cevap verdi ki sosyal medya ayağa kalktı. Özdağ’ın ‘çocukluğunda tecavüze uğramış çocuk psikolojisi’yle hareket ettiğini söyleyen Uysal, tepki gelince hem paylaşımını sildi hem de özür diledi. Kuru bir özür her şeyi çözüyor mu? Bence, hayır. Zira Uysal tek değil. ‘O’ sadece son örnek. Yoksa bugüne kadar birçok siyasetçinin rakibini yermek için cinsiyetçi küfürler ettiğine, çocuk ya da kadın istismarı gibi hassas konuları kullandığına şahit olduk. Peki, istismara uğramak kimin ayıbı? Siyasetçilerin üslubu bu olursa toplum nereye düşer?
#Ümit ÖzdağHer ne kadar Türkiye’de siyasetin yoğun gündeminde kaynasa da, dünyanın gözü kulağı Fransa-Fas maçındaydı. Dünya Kupası’nda yarı finale yükselen ilk Afrika ülkesi olan Fas, Fransa’ya 2-0 yenilince finalin de adı belli oldu: Arjantin-Fransa. Peki, Dünya Kupası’nı kim kaldırır? Halefi olarak görülen Maradona gibi Dünya Kupası’nı kazanıp kariyerindeki tek eksik parçayı tamamlamak isteyen Messi’li Arjantin mi, yoksa henüz 24’ünde ikinci kez Dünya Kupası alarak tarihe geçmek isteyen Mbappe’li Fransa mı? Siyasetten sanata, spordan bilim dünyasına kadar pek çok isme sordum. İşte yorumlar...
#Dünya KupasıTürkiye günlerdir Tekirdağ Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde kendisini ‘pratisyen hekim’ olarak tanıtan, sahte diploma ile ameliyatlara ‘gözlemci’ olarak giren 20 yaşındaki sahte doktor Ayşe Özkiraz’ı konuşuyor. Öyle ki genç kadının babası Ali Özkiraz kızını okutmak için traktörünü satıp tıp kitapları için 35 bin lira harcadığını söyledi. Anne Semra Arslan da şokta, “Kızım beni hastaneye götürdüğünde ‘doktor arkadaşımızın annesi’ diye bana ilgi gösteriliyordu. Doktor, ikinci sınıf öğrencisini nasıl ameliyata aldı? Hepsi mi yalan?” diye soruyor. Kendisine, doğum gününde çelenk gönderecek ve hatta plaketler yaptıracak kadar ne yaşamıştı ki bu genç kadın? Hasta mı yoksa suçlu mu? Bu kez ben onu masaya yatırdım. Durumun röntgenini çektik.
#Sahte DoktorTürkiye’nin gündeminde uyuşturucu madde bağımlısı 26 yaşındaki gencin annesinin başını kestiği ve kesik başını da pencereden attığı Bağcılar cinayeti var. Bu vahşet, gençlerimizin geleceksiz kalmaması için uyuşturucu ama özellikle de sentetik, ağır madde kullanımı üzerine konuşmamız gerektiğini gösteriyor. Bir şey daha var, o da vahşetin video görüntüsü olduğu gerçeği. Ve o görüntü sadece sosyal medya değil, mesajlaşma grupları ve bazı internet siteleri aracılığı ile ‘tık’ ya da ‘like’ uğruna dolu gibi düşüyor önünüze. Kaçamıyorsunuz... ‘Haber vermek’ için deseniz değil, ‘yurttaş haberciliği’ hiç değil... Olsa olsa ağır bir şiddet pornografisi bu. Konuyu, Prof. Dr. Arif Verimli ve Prof. Dr. Süleyman İrvan ile konuştum.
#UyuşturucuKendini ‘bilinçaltı ve kuantum uzmanı’ olarak tanıtan, lüks restoranlarda seminerler veren, piyasa değeri bir buçuk milyon liralık son model bir lüks araba ile arzıendam eden Eylem Amine Altunkaynak’ın videoları sosyal medyayı salladı. Bu sözde uzmanın psikoloji ya da psikiyatri alanında hiçbir eğitimi olmamasına rağmen tek bir semineri 57 bin lira. Akademisinde 8 bin 250 liraya kuantum eğitimi veriyor, miraç hakikati ile 7 bin 250 liraya bilinçaltı temizliyor. Uzman hocalar ‘Daha ne üçkâğıtçılıklar göreceğiz acaba?’ diyerek, ‘kuantum’ ve ‘bilinçaltı temizleme’ diye bir şeyin olmadığını söylüyor. Bir not da benden. Rengârenk kıyafetlerini peçe ile süsleyen sözde uzman, gerçek hayatta peçeli değil. Lüks yaşantısını göstermekten de aşırı zevk aldığını söylüyor.
#Kuantum UzmanıMüge Anlı ile Tatlı Sert programında 14 yıl geçiren Prof. Dr Arif Verimli, geçtiğimiz aylarda programa veda etmişti. Programa vedasının sosyal medya hesabından duyuran Verimli, katıldığı programda ayrılığın perde arkasını anlattı. Kırgın olduğunu ifade eden Arif Verimli, “Müge Anlı'nın programı iyi yönetemediği kanaatindeyim.” Dedi.
#Arif VerimliMesleğe gazeteci değil de TV muhabiri olarak başladığım için ekranlarda ne var ne yok kaçırmak pek hoşuma gitmiyor. Evvelsi gün denk geldiğim bir canlı yayınsa ‘Yok artık!’ dedirtti. Kantarın topuzunun fena halde kaçtığı canlı yayına eşi ile problem yaşadığını anlatarak bağlanan seyirciye, kendine enerji ve isim analisti diyen bir zat ‘Eşinize İhlas suresi okunmuş baklava yedirin’ tavsiyesi veriyordu. Sunucu Nur Viral bile ‘Ne alakası var?’ diyerek araya girdi ama sözde uzman hız kesmeden devam etti. Ama uyarayım TV’ye çıkıyor diye kanmayın. Tecrübeli isimler bu kişilere uzman değil ‘şarlatan’ diyor.
#BaklavaEkranların tanınan ve sevilen ismi Prof Dr. Arif Verimli, insanlara ışık tutan yorumlarıyla dikkat çekiyor. Müge Anlı'nın programından ayrılmasının ardından zaman zaman televizyon programlarına konuk olmaya devam eden Arif Verimli'nin hayatı merak ediliyor. Peki, Prof Dr. Arif Verimli kimdir, kaç yaşında, nereli? İşte merak edilenler...
#Prof. Dr. Arif Verimli