Hayal kırıklığı, yılgınlık ve içine kapanma

Müziğin dâhi çocuğu Fazıl Say, gayet aktif kullandığı sosyal medyaya veda etti. Artık sadece beste ve konserlerine konsantre olacakmış. Bir nevi dünyayla iletişimi kesmek bence bu. Hayatta kalmak ama hayata tepki vermemek.

Haberin Devamı

Daha 1 hafta önce eşinden ayrılmıştı Fazıl Say. Öyle bir ayrılık ki, sevgi dolu, şefkat dolu. El ele girdikleri adliyeden el ele çıkmışlardı.
Anlam veremeyenler olmuştu bu “el ele” boşanmaya.
Şimdi biraz daha anlaşılır oldu: Karısıyla bir derdi yok. Kendi kabuğuna çekilip, içine kapanıyor sanatçı.
Sosyal medyaya veda ettiğini yazdı ama özel hayatı dâhil, dış dünyaya kapatıyor bence kendini.
Yayınladığı metnin her satırından yorgunluk, yılgınlık, bıkkınlık akıyor.
Hayatla baş edememe ve kendini koruma güdüsü okunuyor.
En çarpıcı cümlesi: 21. yüzyıla girerken neler hayal etmiştik...
Doğru, milenyum çocuklarıydık biz. Yeni binyılda açlığı, savaşları, adaletsizliği, salgınları, çevre katliamını geri dönmemek üzere bir önceki binyıla gömecektik.
Geldiğimiz nokta?
Pandemi, yeniden açılan nükleer santraller, açlık, iltica, Ukrayna, 6 yaşındaki bebek gelin...
“Yürekli” insan için her biri kalp krizi.
“Tedavi” diyor ya, Fazıl Say da bir oksijen çadırında, yoğun bakıma aldı kendini.
Zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor, uzunca bir zamana.
“Bu ülke, bu dünya iyiye inanan insanları kötü etkiliyor” demiş ama yine de umut var:
“Evrendeki iyiden vazgeçmeyelim, uzun bir müddet sonra güçlü olarak döneceğim.”
Sen git, biraz dinlen Fazıl.
Her yorgun kalbin hakkıdır istirahat.
Ama çok uzatma, sen yokken bir kişi eksik “iyi insanlar...”

Haberin Devamı

Yayınladığı veda metni

İzninizle uzunca bir müddet sosyal medyaya ara vermek istiyorum.
Bestelerime, konserlerime konsantre olmak istiyorum.
Onlar benim tek tedavim şu an.
Tedavi, çünkü iyi değilim.
İyi olmak için zamana ihtiyaç var.
İnançla, umutla devam edeceğim ama zamana ihtiyaç var.
Konserlerde “iyi”yi içime çekebiliyorum.
Kaplayabiliyor benliğimi.
Bu benim tek umudum şu an.
Ama dışarısı?
Onca verdiklerimiz?
Çoğumuzun durumu böyle olabilir.
Büyük bir yük sinsice binmiş omuzlarımıza.
21. yüzyıla girerken neler hayal etmiştik... Ya şimdi?
Bu ülke iyi değil.
Dünya da iyi değil.
Kötü etkiliyor insanları.
İyiye inanan insanları...
Sağlıcakla kalın.
Evrendeki iyiden vazgeçmeyelim.
Yani 70’inde bile zeytin dikmeliyiz.
Unutmayalım bu sözleri.
Uzun bir müddet sonra güçlü olarak döneceğim.
Sevgiyle, içtenlikle...

Haberin Devamı

Yalnız kalasın Nekşflikş!

Netflix Türkiye, resmi Twitter hesabından abuk sabuk bir paylaşım yaptı:
“Dünyada 8 milyar insan var ve seninle film izleyecek kimse yok mu?”
Sorsanız, birlikte film izlemenin güzelliğine gönderme yapan bir paylaşım.
Ama özünde yalnız insanları son derece gücendirecek bir sorgulama.
Belki kocası ya da karısı ölmüş, hayatta tek başına kalmış...
Belki çoluğu çocuğu var ama yanına yöresine kimse uğramıyor...
Belki bütün ailesini trafik kazasında ya da depremde kaybetmiş...
Belki eşinden sevgilisinden ayrılmış, terk edilmiş...
Ya hepsini geç: Belki yaşadığı bu dünyaya uyum sağlayamıyor, ayak uyduramıyor ve 8 milyar dediğiniz bu koca dünyada yalnız, yapayalnız...
Ne hakkınız var bunu kanırtmaya?
Acaba uluslararası bir kampanya mı, çeviri hatası falan mı var diye baktım, orijinal adresinde benzer bir şey bulamadım.
Belli ki bizimkilerin dahiyane reklamı.
Psikiyatr Prof. Dr. Arif Verimli cevap yazdı:
“Bunun bazı hassas kişileri yaralayabileceğini gerçekten mi tahmin edemiyorsunuz?”
Tahmin etmedikleri gibi hatalarını da görüp paylaşımı kaldırmıyorlar.
Ne diyeyim, yalnız kalasın, yapayalnız kalasın Nekşfliş!

 

Yazarın Tüm Yazıları