Korkutan rakam: 44 milyon silahın 40 milyonu ruhsatsız

52 yıllık eğitimci İbrahim Oktugan’ın, Irak asıllı 17 yaşındaki öğrencisi tarafından ateşli silahla öldürülmesinin ardından eğitim sendikaları kapılara metal dedektör konması ve güvenlikçi istihdamı gibi okul güvenliğini fiziki olarak mümkün kılabilecek tedbirler alınmasını istemişti. Bugün madalyonun öteki tarafına bakalım. 17 yaşındaki katil zanlısının ifadesinden öğrendik ki sadece 1 günde, 10 bin lira ödeyerek, hem de elden almış silahını. Dolayısıyla bir kez daha soracağım şu soruyu: “İnternetten ya da elden, peynir ekmek alır misali, silah edinmek neden bu kadar kolay?” Bir diğer sorum da şu: “Z kuşağında şiddet eğilimi neden hızla artıyor?”

Haberin Devamı

TÜRKİYE’DE HER İKİ KİŞİDEN BİRİ SİLAHLI

Bireysel silahlanma karşıtı çalışmalar yapan Umut Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyesi, Psikiyatri Uzmanı Dr. Ayhan Akcan’ı aradım. Diyor ki: “Türkiye’de yaklaşık 4 milyon ruhsatlı ve bunun 10 katı ruhsatsız silah var.” Bu korkunç bir sayı. Türkiye nüfusunun 80 milyon olduğu düşünülürse bu, her iki kişiden birinde silah olduğu anlamına geliyor. Şöyle devam ediyor Dr. Akcan: “Psikolojik açıdan ele alırsak bu ateşli silahların, yüzde 50’sinin kişilik bozukluğu olan, üçte biri de öfke problemli, bizim ‘kontrolsüz’ dediğimiz, çözümü iletişim değil kaba kuvvette aramaya meyilli bir grubun elinde. Her gün maalesef en az 10 kişi ölüyor, 20 kişi de yaralanıyor. ‘Ben kendimi korurum’, ‘yasayı ben yaparım’ gibi yanlış bir görüş var toplumumuzda. Oysa kentli olmayı, bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz. Hukuk, adalet ve uzlaşma kültürüne inanmalıyız. Ailenin verdiği ilk eğitim de önemli. Bu noktada aile ile okul arasında da sıkı bağlar olmalı. Öğretmenini öldüren 17 yaşındaki gencin okulunda görevli danışmanlar olsaydı, okuldan atılmadan, bu felaket yaşanmadan önce aile, okul ve kurumlar- üçlü bir mekanizma- bir araya gelerek, konuya el atsalardı, böyle olmayabilirdi.”

Korkutan rakam: 44 milyon silahın 40 milyonu ruhsatsız

YASA GEREKLİ

Haberin Devamı

“Türkiye’de silah edinmeye ilişkin caydırıcılığı olan bir yasa yok ve cezalarsa yeterli değil. Bir kişinin sonsuz silah edinme hakkı var. En azından bu ikiye düşürülebilir. Silah alacakların öfke düzeyinin ve uyuşturucu, kumar bağımlılığının belirlenmesi gibi ciddi sağlık testleri ve adli kontrolden geçmesi, mümkünse bunlara eğitim verilmesi, eğitim sonrası denetim sistemlerinin devreye girmesi gibi bir mekanizmalar olması da silah edinme isteğinin önünü bir nebze tıkayacaktır. Ayrıca ateşli silahlarla işlenen cinayet ve kaçak yollarla silah edinmeye de ağır cezalar verilmeli, ‘indirim’ uygulanmamalı.”

SON 10 YILDA 34 BİNDEN FAZLA SİLAHLI ŞİDDET OLAYI YAŞANDI

Önce, Umut Vakfının hazırladığı Türkiye Silahlı Şiddet raporuna bakalım.

Haberin Devamı

1. 2023 yılında; 3 bin 773 silahlı şiddet olayı yaşandı.

2. Bu olaylarda 2 bin 318 kişi öldü, 3 bin 820 kişi de yaralandı.

3. Olayların 3 bin 212’sinde kaleşnikof, 106’sı beylik silah olmak üzere toplam 2 bin 427’sinde tabanca, 784’ünde tüfek, 561’inde de bıçak- balta gibi aletler kullanıldı.

Son 10 yılda; toplam 34 bin 197 silahlı şiddet olayı yaşandı. Toplam 21 bin 434 kişi öldü, bazısı ağır olmak üzere 31 bin 207 kişi de yaralandı. Bu veriler, sadece medyaya yansıyan olaylardan derlendi.

CAYDIRICI CEZALAR ŞART 

Katil Mustafa Yetgin’in internetten 1800 lira ödeyerek satın aldığı pompalı tüfekle öldürdüğü lise öğrencisi Helin Palandöken’i hatırlarsınız. Babası Nihat Palandöken, kızının ölümünün ardından bireysel silahlanmaya karşı mücadele başlatmıştı. Yüzbinlerce imza topladı, meclise çıktı, dilekçeler yazdı. Ama olmadı! 2017’de meclise sunulan bireysel silahlanma araştırma önergesi reddedildi. Diyor ki: 

Haberin Devamı

7 yılda değişen bir şey yok! Bugün hala peynir ekmek gibi ruhsatsız silah satılıyor. Hatta kredi kartına taksit yapıp, bir de utanmadan eve kadar teslim ediyorlar. Bizim canımız yandı, başkalarının yanmasın dedim ama bugün gelinen noktada, öğretmenimizin de katledilmesi ile bir kez daha gördük ki bireysel silahlanmanın önlenebilmesi için acilen caydırıcı cezalar ve eğitimler şarttır.”

ŞİDDET DEĞİL ŞİDDETİ BESLEYEN SOSYAL SORUNLAR ARTIYOR

Gelelim şiddettin artması meselesine... Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli, Z, X, Y, Alfa gibi bir ayrım yapmanın doğru olmadığı ve şiddetin de zaten bilimsel olarak sanıldığı kadar artmadığını söylüyor. Bir dakika! Son 5-10 yıldır yaşadığımız kadın, çocuk, hekim, öğretmen cinayetleri ne peki? “Güzel soru” diyor, şöyle yanıtlıyor: “İnsan şiddet ile doğar. İmbik bölgemizde beslenme, cinsellik, kaçma ve saldırganlık duyguları zaten vardır. Önemli olan o duygular ile nasıl baş ettiğimiz! Şu söylem daha doğru olur: ‘Şiddet başlı başına artmadı ancak şiddeti besleyen sosyal- toplumsal sebepler arttı.’ Bu sosyal- toplumsal nedenlerin başında:

Haberin Devamı

1. Nüfus artışı: Küçük ülke ya da şehirlerde toplumlar daha huzurluyken, büyükşehirler ve ülkelerde şiddeti körükleyen; trafik, ekonomik sıkıntılar, doğadan uzak olmak, iletişim problemleri, uyuşturucu madde kullanımının yaygın olması gibi birçok sebeple kişilerin öfke ve dürtüsellik kontrolü daha zordur.

2. Uyuşturucu madde kullanımın artması: 20 yıl önce Türkiye uyuşturucu trafiğinde sadece transit bir ülkeydi. Oysa bugün artık bir pazar konumunda. Dolayısıyla uyuşturucu madde çeşitliliği hem artıyor hem ucuzluyor hem de ulaşımı eskiye göre daha kolay.

3. Bireysel hastalıklar: Epilepsi, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve özel öğrenme bozuklukları, zekâ geriliği olarak da bilinen mental retardasyon, çocuklukta geçirilen menenjit, ensafalit (beyin iltihabı) mikrosefali (bebeğin baş çevresinin beklenenden küçük olması) havale gibi organik beyin sendromları da öfke ve dürtüselliği körüklüyor. Buna bir de pasif- agresif, kişilik bozuklukları (borderline, antisosyaller vs.) olanları da ekle, kocaman bir grup var elimizde şiddete meyilli.

Haberin Devamı

SONUÇ: “Ağaç yaşken eğilir” sözünden yola çıkarak her okula alanında deneyimli en az iki rehberlik ve psikolojik danışman atanmalı, okul çağındaki çocuklarımıza beden ve ruh sağlığı kontrolleri ile uyuşturucu taramaları yapılmalı, sonuçlara göre de ihtiyacı olanlar özel uzmanlara yönlendirilmelidir.” 

Yazarın Tüm Yazıları