Evet, trafikte hırçın bir toplumuz. Kabul, ağaçları kesiyor, göllerimizi-ovalarımıza kötü davranıyoruz. Tamam, belki biraz da dedikoduya, gıybete düşkünlüğümüz var. Peki hiç mi iyi huyumuz yok? Olmaz mı... Size bütün bir kar haftası boyunca Türkiye’nin her yerinden çekilmiş fotoğraflar göstermek istedik. Çünkü bütün bu hırgürün içinde bile, söz konusu hayvanlar olduğunda merhametli kesilen bir tarafımız var. Üstüne battaniye örtülmüş bir sokak köpeği, yavrularıyla beraber kafeye konuk edilmiş bir anne kedi... Hepsi aynı şefkatin eseri. Üstelik tarihimiz boyunca da böyleydi. Hepimizin elinden gelebilecek şeyler var. Bu hafta sokak hayvanlarıyla başladık. İşte alkışlanacak örnekler ve sizin de yapabilecekleriniz...
#HayvanlarABD'nin en etkili gazetesi New York Times'ın bugün manşetten verdiği dikkat çekici haber analizde Türkiye'de bir dönem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çok büyük destek veren ve kendisinin üç dönem üst üste iktidar olmasında büyük rol oynayan liberallerin, AK Parti'yle ipleri kopardığı ifade edildi.
Şu satırlar size tanıdık geliyor mu? “Şimdi, zaman geçtiktçe daha açık biçimde görülüyor ki, Suriye konusunda yanlış pozisyonlar almakla, Türkiye hükümeti büyük stratejik hatalar yapmıştır ve bunun sonucunda, hem iç politikada ve hem de dış politikada ağır bedeller ödemektedir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ucube” diye nitelediği Kars’taki tamamlanmamış İnsanlık Anıtı’nın heykeltıraşı Mehmet Aksoy, Polonezköy’deki atölyesinde AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Helen Flautre’ü ağırladı. Aksoy, son tartışmalardan sonra stresten sigaraya başladığını söyledi.
Tayyip Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açtığı foseptik çukurunda vuruşmayı niçin kabul ettiğini bir türlü anlayamıyorum. 12 Eylül’de referanduma sunulacak anayasa değişiklikleri, “askeri darbe anayasası”nın yüreğine saplanan bir “demokratik hançer.” Evet, “ölümcül” değil, o nedenle “yetmez ama evet”.
DİKKATİNİZİ çekmediyse bilin ki önemli bir haberi atlamışsınız. Ama üzülmeyin, çünkü hem onu özetlemeye hem de o vesileyle düşündüklerimizi sizinle paylaşmaya niyetliyiz: Dünkü Hürriyet’te vardı. Hollanda’da 9 Haziran günü yapılacak erken genel seçimde aday olmak isteyen Türk kökenli siyasilere birer mektup gönderilmiş.
New York’un Özgürlük Abidesi, Paris’in Eyfel Kulesi, Sidney’in Opera Binası var. Şehrin adı anıldığında hemen bu semboller akla geliyor, bütün tanıtımlar, logolar, reklamlar onlara göre hazırlanıyor. Peki İstanbul denilince akla ne geliyor? Turist rehber kitaplarında Ayasofya var.
Türkiye’nin AB süreci söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerden olan Hollandalı Joost Lagendijk, artık Üsküdar’da, aktif siyasetin dışında, Türk kültürünün tam içinde bir hayat sürüyor. Lagendijk, Avrupa Parlamentosu’ndaki görevi boyunca bazen alkışladığı bazen de kızdığı ülkedeki sosyolojik dönüşümü artık dışarıdan değil içerden bir göz olarak takip ediyor. İslam merkezli muhafazakâr değerlerin Türkiye’deki yükselişinin sürdüğünü düşünen Lagendijk, buna rağmen bir ateist olarak İstanbul’da herhangi bir baskı görmediğini anlatıyor.