Paylaş
Deha olmasına deha. Devrimci olmasına devrimci. Ama fani ömründe huzur nedir bilmemiş. Mağrip senin, Maşrık benim, barut kokusu içinde geçmiş gençliği.
Bir ara onu sürdüklerinde Sofya’da gün yüzü görür gibi olmuş. Ama kısa sürmüş. Bir kız sevmiş, alamamış. General Kovaçev’in Türk’e kız verecek hali yok.
Sonra olmaz denileni oldurtmuş, cumhuriyet kurmuş. Zamanın imkânlarıyla, bir faninin yapabileceği her şeyi yapmış.
Emri hak vaki olmuş ama yine huzur bulmamış.
Biz bu kafada oldukça bulacağı da yok. Allah bilir, kalkmak istemez kabrinden. Cihanla savaşmaktan korkmamış kahraman, şerrimizden korkar.
“Ben gideli 74 sene oldu, hâlâ mı aynı muhabbetler!” deyip döner kabrine.
Hatta “ne haliniz varsa görün, sizin itişmeniz bu saatten sonra umurumda değil!” bile diyebilir.
Cepheden cepheye koşarken bulamadığı huzuru kabrinde bulmaktan gayrı bir şey istemez.
İtalyanların ise, Garibaldi derler bir kahramanı vardır. Bizimkinden büyük olmasın, büyük devrimcidir o da. Kahramanımız doğduktan bir yıl sonra ölmüş. Bildiğimiz İtalya’nın babası olur.
Kahramanımızın Sofya’da bulduğu huzuru, o da İstanbul’da sürgünken bulmuş.
Madam Sauvagio’nun Beyoğlu’ndaki pansiyonunda.
Bugün Katolik ya da komünist, her İtalyan Garibaldi ile iftihar eder.
Adını meydanlara, havaalanlarına, okullara verirler.
Ama onun dışında rahat bırakırlar adamı. Onunla uğraşmayı rant kapısı saymazlar. Kahramanını olduğu gibi kabul edip hayatına devam edecek olgunluğa ulaşmıştır İtalyan milleti.
Milletin kalbinin en müstesna yerinde, siyasi çekişmelerden uzak, huzur içinde yatar Garibaldi. Asıl bizim kahramanımızın en çok hak ettiği yerde.
Cem Yılmaz’ın dilemması
Murat Menteş’in kült romanı “Dublörün Dilemması”nın filme çekileceği haberi, edebiyat aleminde heyecan yaratmış idi.
Sonra zaman geçti, başka haber çıkmadı.
Ta ki projenin senaristi, aziz dostum Kurtcebe Turgul ile rastlaşana kadar.
Meğer başrol için Cem Yılmaz’la görüşülmekteymiş.
Yönetmen olarak da “Muhteşem Yüzyıl”ı çeken Yağmur-Durul Taylan kardeşler gündemdeymiş.
Kabul ederse iki karakteri birden canlandıracak Cem Yılmaz’ın kararını şahsen merakla beklemekteyim.
Bakalım üstat bu çılgın projeye dahil olacak mı.
Dua et delirmiyoruz Joost
Milli damat, Türk-AB Komisyonu Eski Eşbaşkanı, Egemen Bağış’ın kankası Joost Lagendijk buyurmuş: “Türk olsaydım kesin delirirdim!”
Joost kardeşimiz, Milliyet’e verdiği bu demeçte yerden göğe kadar haklı.
Bilhassa AB’nin bize karşı süper samimiyetsiz tavrına bakıp delirmemek elde değil!
Ama delirdiğimiz takdirde, sanmam ki kendisi buralarda barınabilsin. Yani yatıp kalksın, sağduyumuza dua etsin Joost. Gerisini fazla kurcalamasın.
Tatlı sözlük
Egoizm: Romantizmin katili, gezegenin kanseri.
Paylaş