Paylaş
Avrupa Birliği’ne aba altından sopa göstermek maksatlı bu çıkış haliyle siyasi analizcilere bilek yorduruyor.
Cengiz Çandar şimdilik iki makalede durmuş vaziyette; Sedat Ergin ilk iki makalesini kaleme aldı, 20’den önce durdurabileceğimizi sanmıyorum kendisini...
Yorumcular bu iki kıymetli isimle sınırlı değil elbette.
Kimileri “Blöf” diyor, kimileri “Ciddiye alınmalı” tespitinin çevresinde turluyor.
* * *
Şanghay Beşlisi (Şanghay İşbirliği Örgütü), hepsi birbirinden demokratik(!) memleketlerin altına toplandıkları bir şemsiye: Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan.
Beş dedik, altı saydık di mi? Özbekistan sonradan eklendi...
İran, Pakistan, Afganistan gibi başka yancılar da var ama üye ülke sayısı şimdilik altı.
Ekonomi ve güvenlik alanında işbirliği yapıyorlar, kültürel çalışmalar yapıyorlar (dostlar alışverişte görsün, festival düzenlemişlikleri bile var) vesaire.
Güvenlik alanında işbirliği şöyle gelişebiliyor.
Bir ülke, diğerine muhaliflerini “Eti de senin kemiği de” diyerek paket yapıp teslim ediyor. Teslim edilen muhalifin akıbetini sormaya cesaret edebilen bile çıkmıyor.
Hesapta demokrasiyi güçlendiriyorlar ama demokrasi dediğimiz mesela Putin’in istediği kadar demokrasi.
* * *
Peki Türkiye, AB’ye “Küs kardeşim, ver topumu oynamıyorum” diyerek sırtını dönüp Şanghay’a gider mi, gidebilir mi?
Birkaç soru sorup cevaplarını size bırakacağım.
O cevaplara göre bu işin ne kadar mümkün olabileceğine -henüz Şanghay Beşlisi’ne girmediğimize göre çekinmenize gerek yok- hür iradenizle karar verebilirsiniz.
Mesela Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi, 2008’de “Nurcular” olarak adlandırdığı cemaatin faaliyetlerini tehlikeli bulduğunu açıkladı ve yasakladı.
Ve mesela Özbekistan da Rusya’nın izinden gitti.
Başbakan’ın Şanghay Beşlisi efelenmesine cemaat gazetelerinde Joost Lagendijk’ın dünkü sütununda yayınlanan “Erdoğanoloji” başlıklı yazı dışında bir ses çıktıysa da ben görmedim!
Nasıl olacak bu işler? (Fonda “Zor dostum zor” şarkısı eşliğinde okuyunuz...)
* * *
Mesela Uygur Özerk Bölgesi’ne Çin’in ve Türkiye’nin bakış açıları belli.
Urumçi katliamı ardından Erdoğan “Vicdanımız sızlıyor” demiş, Çin’i -çok da ayağına basmadan- biraz da sadece bizim duyabileceğimiz şekilde eleştirmişti.
Uygur Türklerine vahşet uygulayan Çin’in Türkiye’nin “kültürel ve tarihi hinterland” olarak gördüğü bölgeye “terörist” olarak baktığı malum.
Çin “soydaşlarımıza” terörist diye bakıyorsa Şanghay Beşlisi mantığına göre diğer üye ülkeler de o gözle bakıyor demektir.
E, nasıl olacak o zaman bu işler?
* * *
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland, önceki gün basın brifinginde “Başbakan Erdoğan Şanghay Beşlisi diyor, siz ne diyorsunuz? Mikrofona doğru konuşunuz lütfen, mersi canım” şeklindeki soruya “Hımmm, hem NATO, hem Şanghay Beşlisi ha? İlginç tabii” demekle yetindi.
Hem sınırına duvardan duvara NATO destekli Patriot döşeyeceksin hem Şanghay Beşlisi diyeceksin.
E, nasıl olacak o zaman bu işler?
Suriye konusuna Türkiye’nin yaklaşımıyla Rusya ve Çin’in yaklaşımı ortadayken nasıl olacak bu işler?
Patriot hamlen Şanghay yancısı İran’da kaşıntı yaratmışken nasıl olacak bu işler?
Vardır herhalde bir bildikleri demek lazım.
Yoksa koca Başbakan bizimle kafa yapmıyordur herhalde, di mi ama?
Paylaş