Güncelleme Tarihi:
GÜNDÜZ VASSAF YAZDI:
‘İŞTE BİZ BUYUZ!’ DİYE DÜNYAYA HAYKIRMAK İSTİYORUM
Kar-kış nedeniyle şirketler, geceleri mağazalarını sokak hayvanlarına açıyor.
İmam, kediyi camiye almış; soğuktan koruyor.
Kedi, köpek beslemeyenler bile bagajlarında çantalarında mama taşıyor.
Taraflaşma ve tahammülsüzlüğünün vahşetinde birbirimize bu denli acı verirken, insan halimizin güzelliğini öne çıkaran haberler büyük mutluluk.
“İşte biz buyuz!” diye dünyaya haykırmak istiyor insan. “Bakın! Bize bakın!”
İSTANBULLU YAPAN GELENEK
İstanbul’un en eski sakinleri kedi ve köpekleri. İki bin küsur yıllık tarihi boyunca şehrimiz nice din, bayrak değiştirirken her gelen onları sahiplenmiş.
İstanbulluyu İstanbullu yapan bir
gelenek bu.
Derken “Dur” diyorum kendime.
Vahşet ortamında sevgi selimizin arkasında neler yatıyor olabilir?
Suçluluk duygusu mu?
***
Kucaklarında bebekleri sokaklarımızda sürünen, sahillerimize cesetleri vuran Suriyeli göçmenlere o denli alıştık ki onları dilenirken bile görmezden gelen biz değil miyiz?
Vicdanlarımızın isyanı mı?
İçsavaş ortamı taraflaşmasında, birbirimize sarılamamanın yoksunluğunda, öksüz kıldığımız vicdanlarımız çareyi kedi ve köpeklerimizle kucaklaşmakta mı arıyor?
VATANDAŞ SEFERBERLİĞİ OLMASA...
Sokak hayvanlarının mağduriyeti karşısında seferber olan duyarlılığımız, düşe kalka yürünülen İstiklal Caddesi’nin taşlarını düzeltmekten aciz, Yedikule Bostanları’nda Osmanlı mirasına saldırmakta kararlı belediyenin rant seferberliğinde esas görevlerini ihmal etmesinin sonucu mu?
Vatandaş seferberliği olmasa, sokaklardan toplanan kedi-köpek ölüleri dünya gazetelerine manşet olacaktı.
Nerede barınaklar?
Şehir sakinlerinin ihtimamına terk edilmiş kedi ve köpekler dünyanın kaç şehrinde var?
***
İstanbullu olmak biraz da çöp bidonlarına içinden hangi hayvan fırlayacak endişesiyle yaklaşmak demek. Gözümüzün önündeki sefalete o denli alıştırıldık ki Avrupa, Amerika, Japonya’da neden tek bir sokak köpeğine, kedisine rastlanmadığı aklımızdan geçmez.
İstanbul’un, sokaklarında belki de dünyada en çok hayvan barındıran bir şehir olması, belediyenin yetersizliği kadar aymazlığının gözlerimizin önünde sergilenen ifadesi.
Peki belediyenin sorumsuzluğunun harekete geçirdiği duyarlılığımız bu kış günleriyle sınırlı kalacak mı?
DEMOKRASİYE GİDEN KÖPRÜ
Türkiye’de ruh halimiz genellikle iktidarların gündemlerinin edilgenliğinde.
Sebatla bir konuyu takip etmek yerine birkaç günlük tepkilerimizle hop oturup hop kalkıyoruz.
Ülkede demokrasinin oluşmamasından yakınırken iktidarların özgürlüklerimizi gasp etmesine karşı tepkilerimizle yetiniyoruz.
***
Sivil toplum kuruluşları bile geleceğimizi yönlendirecek projeler üretmek, kamuoyunda tartışmaya açmak yerine, panellerle imza kampanyaları gelgitinde.
Bu soğuk kış günlerinde kedi ve köpeklerimizin sahiplenilmesi sivil toplumun emaresi olan mahalle dayanışması ve ilerde başka konularda da toplumsal güçbirliğimizin kapısını aralayabilir mi?
Kim bilir?
Belki de demokrasiye giden köprümüz önce kedilerden geçiyor.
Üsküdar Aziz Mahmud Hüdayi Camii imamı Mustafa Efe'nin camiyi kedilere açması geçen haftanın en çok konuşulan konularından biri oldu.
DEMİR KAFESTEKİ AYI İÇİN KEDİ-KÖPEK KADAR DUYARLI DEĞİLİZ
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat
Türkiye’de toplumun hayvanlara karşı sevgi ve düşkünlük beslediğini düşünüyor musunuz?
- Türkiye’de hayvan sevgisi, biraz ‘hayvanseçerlik’ üzerine kurulu. Yani kedi ve köpeğe karşı bir sempati olsa da hayvanat bahçesindeki bir filin yaşadığı dram, bir ayının demir kafes ardında kalması kimsenin umurunda değil. Bir başka örnek hayvanlı sirklere belediyelerin izin vermesi... Okullardaki öğrencilerin topluca bunlara götürülmesi... Cehennme giden yol iyiniyet taşlarıyla döşelidir denir ya, biraz o durum.
Türkiye’de kaç sokak hayvanı var? Belediyelerin kaç köpeğe küpe taktığını biliyor musunuz?
- Sorun da burada zaten. Envantersiz mikroçiplerle sahipsiz hayvan sorununu nasıl çözeceksiniz? Elinizde veri olacak ki ona göre bütçe ayarlayın, uzman istihdam edin, çözüm odaklı projeler gerçekleştirin... Biz saha çalışmalarımıza dayanarak İstanbul’da 150 bin sahipsiz hayvanın olduğunu öngörüyoruz. Bu kadar hapis, katliam, gizli uyutmaya rağmen sayı düşmüyor. Düşmeyecek de. Çünkü bataklığı kurutmak yerine sivrisinekle mücadele ediyor herkes. Halbuki çözümün maliyeti sorunun külfetinden daha ucuz. İBB’nin belirlediği rakam bunun çok çok altında.
PETSHOP’TAN ALMA, SOKAKTAN AL
Şu an barınaklarda kaç hayvan bakım altında?
- İstanbul’da 39 ilçe belediyesinin ve İBB’nin hayvan bakımevi var. Her birinde 2 bin civarında hayvan olsa... Hapis altındaki sayıyı hesaplayabilirsiniz.
Barınaktan evlat edinme prosedürünü anlatabilir misiniz?
- Sizlere petshop’lardaki gibi kurdeleli, temiz, paketli gözükmüyor olabilir. Ama bakımevlerinden alınacak hayvanların büyük çoğunluğu terk edilmiş. Cins arıyorsanız o da var, masum bakışlı olan da. Birkaç aylık bakımdan sonra hepsi mükemmel hale geliyor. Uzun bir prosedür yok aslında. Sadece bakımevi yöneticisine hayvanı terk etmeyeceğinize dair inandırıcılık sağlamanız gerek.
Hasan Demir 62 yaşında. Güngören Tozkoparan’da oturduğu apartmanın bahçesinde 70’e yakın sokak kedisi ve 20 sokak köpeğiyle kısıtlı imkânlarını paylaşıyor. Aylık geliri 2000 lira. Bunun 1000 lirasını kedi-köpek mamasına ayırıyor. Hayvanların aşılarını da kendi yapıyor. Parası yetmediği için hasta olan hayvanları önem sırasına göre veterine götürebiliyor.
‘ARKADAŞLAR TÜKKÂN SİZİN’
Sadece bireysel veya bir dernek çatısı altında değil artık kurumsal olarak da sokak hayvanlarına sahip çıkan mağazalar, oteller, kafeler, zincir işletmeler var. Kimi kedi sahipleniyor, kimi köpeklere bakıyor, kimi kumruları misafir ediyor.
KEDİ DÜNYASI
Hürriyet Dünyası’na ‘Kedi Dünyası’ da denilebilir. En yaşlı kedimiz Dolly 7 yaşında, onun kızı Maske 6’sının içinde. Bu ikisi demirbaş. Ayrıca Muhtar, Minnoş, Cabbar, Gece, Sarıgül, Zarife, Korsan, Bambam, Olmuş, Nazlı, 13, Chucky, Zeyno hepsi bizim çocuklarımız, bazısı kalır, bazısı arada yok olur. Elbette küçük bir de köpek ailemiz var: Serenay, Çağatay, Kara ve Benekli. Arada hırgür, kovalama çıktığı oluyor ama çoğunlukla gül gibi geçinip gidiyorlar. Mamaları ve veteriner ihtiyaçları için aramızda para topluyoruz, çok hayırsever hayvandostlarımız var ve muhteşemler. (Hürriyet Ekonomi Editörü Şebnem Turhan)
MÜŞTERİLER İÇİN İSTANBUL HATIRASI
Lucy iki yıl önce kasım ayında Aponia Galata mağazamıza geldi. İki yıldır mağazamızın müdavimi. Turist müşterilerimiz onunla İstanbul hatırası fotoğrafı çektiriyor. (Aponia Karaköy - Fatih Dağlı)
MÜTHİŞ GERİ DÖNÜŞ ALDIK
Mama kaplarını bir hafta önce uygulamaya koyduk. Üst tarafı köpekler, alt tarafı kediler için. Müthiş bir geri dönüş ve tebrik aldık. Başka oteller de bu kabı nereden aldığımızı soruyor. (Ramada İstanbul - Bülent Çimenli)
ÜRÜNLERİMİZİ YÜRÜTEN ARKADAŞ
Ürünlerimizi yürüten :) sevimli arkadaşımız ve onun dostları için kapımız sonuna kadar açık. Daha önce bir kedi ailemiz de mevcuttu. Ha bir de girişimizde yuva yapıp yumurtlayan kumru çiftimiz... (Mephisto Beşiktaş - Yeşim Deniz)
ÇALIŞANLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ
Soğuk havada hayvan dostlarımıza kapılarını açan Beşiktaş, Kadıköy ve Konya mağaza çalışanlarımızla gurur duyuyoruz. (Koton - Aslı Südor)
MÜŞTERİLER DE KARTONDAN YUVA GETİRMEYE BAŞLADI
Misafirlerimiz hayvanseverler tarafından sosyal medyada paylaşılıp binlerce beğeni alıyor. Bazı müşteriler kediler için kartondan ev yapıp getiriyor. (Gratis - Aykut Demirci)
ÜSTLERİNİ ÖRTÜP MAMA VERİYORUZ
Köpekler de ne zaman isterlerse geliyorlar. Üstlerini örtüp mama veriyoruz. Müşterilere “Sevmiyorsanız gelmeyin” demeye getirdik. (Moda Pasha Otel - Bige Aksoy)
BİZ NE YAPABİLİRİZ?
** Patifood.com sokak hayvanları için ‘Damlaya Damlaya Göl Olur’ kampanyası düzenliyor. Bu adresten 1 kilo mamayı 3.3 liradan alıp KDV dahil ve kargosu ücretsiz olarak dilediğiniz barınak ya da yere gönderebilirsiniz.
** Sokakta yaralı ya da bakıma muhtaç bir hayvan görmeniz halinde Hayvan Hakları Federasyonu’nu (HAYTAP) arayabilirsiniz. (0212 212 12 59). Ayrıca buraya yapacağınız bağışlarla sokak hayvanlarının tedavilerine katkı sağlayabilirsiniz.
** “Ne kadar soğuk o kadar yemek gerek.” Bu ilke, sokak hayvanlarının kışı atlatabilmeleri için hayati önem taşıyor. Sokaktaki dostlarımızın donmamak için kışın daha sık yemek yemeleri gerekiyor. Sokağınızda, mahallenizde sokak hayvanlarının ne zaman nerelerde olduğuna dikkat edin ve oralara yemek artıklarınızla birlikte olabildiğince fazla mama bırakın.
** Dişi bir köpek kısırlaştırılmazsa 6 yılda 60 bin nüfuslu bir popülasyon yaratabilir. Sokağınızdaki hayvanları kısırlaştırmak istiyorsanız bu işi ücretsiz yapan kliniklerin listesini İstanbul Veteriner Hekimleri Odası’ndan öğrenebilirsiniz.
** Güngören Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü karlı günler için ‘Hayvan Besleme ve Acil Vakalara Müdahale Ekibi’ kurdu. Tüm kış çalışmalarına devam edecek ekipler kar yağışında hayvanlar için nöbet tutacak. Yetkililerle iletişime geçip onları bilgilendirerek bu nöbete gönüllü olarak katılabilirsiniz.
ESKİ AB PARLAMENTERİ, YAZAR JOOST LAGENDIJK:
'BANA HAYVAN SEVGİSİ TÜRKİYE’DE BULAŞTI'
“Hayvan sevgisi benim için çok yeni bir duygu. Hayatımın ilk yarısında hayvanlarla hiç temasım olmamıştı. Bunun önemli nedenlerinden biri de yaşadığım ülkelerde, sokakta hiç hayvan bulunmayışıdır belki de. Türkiye’ye ilk geldiğimde, daha doğrusu sokakta bu kadar çok hayvanın olduğuna ilk dikkat ettiğimde çok şaşırmıştım. Benzer tepkileri beni ziyarete gelen arkadaşlarımda da görüyordum. Burada evlendikten sonra bana da hayvan sevgisi virüsü bulaştı. Bir kedimiz varken şimdi bu sayı oldukça arttı, üstelik kedilerin yanına köpekler eklendi. Hayatımın bir parçası oldular. Onlardan uzak kaldığım zaman özlemeye başlıyorum. O kadar seviyorum yani. Türkiye’de sokaklarda bu kadar çok hayvan görmek iki duygu uyandırıyor genelde. Birincisi bu hayvanların sokaklarda acı çektiğini, kötü koşullarda telef olduklarını düşünüyor insan. İkinci duyguysa şaşkınlık: Çünkü o kadar fazla insan bu sokak hayvanlarına bakmak için çaba gösteriyor ki bunu görmek gerçekten etkileyici. Onların iyiliği için her türlü fedakârlığı gösteren insanlar var. Bunu görmek de çok ilginç benim için.”
TARİHÇİ-YAZAR NACİ ÖNCEL:
'ORTA ASYA’DAN DERSAADET’E HAYVANLARA MERHAMET İMPARATORLUĞU'
Kuş azad etme merasimi
Tarihe bakarak şunu en kestirmeden söyleyebiliriz: Türkler hayvanları severler. Takvimin bile ’12 hayvanlı’ olduğu Türk kültüründe hayvanlar, gündelik yaşamın ayrılmaz parçası.
Özellikle de köpekler... Nitekim İstanbul’un 1453’teki fethinden sonra şehirdeki köpek sayısının bariz bir şekilde arttığı söyleniyor. Kedi sevgisiyse Türklerin hayatına daha çok yerleştikleri şehirlerde girmiş. Osmanlı’da kediler ve köpekler için özel vakıflar kurulmuş. Bazıları da ‘vasiyet gereğince’ güvercinlere yem verilmesini üstlenirmiş. Mesela 18. yüzyılda, Şam’da hasta, yaralı kedileri ve köpekleri tedavi eden bir hastanenin varlığı kayıtlara geçmiş.
YABANCILARIN HAYRANLIĞI
Osmanlı hukukunda hayvan haklarıyla ilgili fermanların (ilki 1587 tarihli) yanı sıra ilginç gelenekler de karşımıza çıkıyor. Örneğin, sevap kazanmak için kafeslerdeki esir kuşlar parası verilerek serbest bırakılırdı.
Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaret eden yabancılar, hayvanlara verilen değere çok şaşırmışlar. Seyahatnamelerde bu konuya çok sık rastlanıyor. Örneğin Fransız seyyah Jean du Mont, 17. yüzyılda şöyle yazmış: “Türkler... Özellikle köpeklere karşı çok müşfiktirler. Ekmek ve etle bu köpekleri kapılarının önünde beslerler. Türklere göre kedi, köpek ve at gibi eti için beslenmeyen hayvanları öldürmek suçtur.”
Cornelius de Bruyn ise 1678’de Galata’da tanık olduğu bir manzarayı şöyle aktarmış: “Sokakta bir köpeğin yavrularının etrafı küçük taşlardan yapılmış alçak bir duvarla çevrilmişti. Böylelikle ezilmeleri önlenmişti. Yavruları her gün besliyorlardı. Ayrıca bir de yağmur örtüsü yapmışlardı.”
GURABAHANE-İ LAKLAKAN
Osmanlı’da kuşlara da özel ihtimam gösterilirdi. Kent temizliğine yardımcı olan yaban kuşlarından çaylaklar beslenir ve avlanılmazdı. 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı mimarisinin ayrılmaz unsurlarından birisi de ‘kuş evleri’ oldu. Bu zarif evleri bugün bile büyük camilerin ve sarayların duvarlarında görmek mümkün. Ayrıca kuşların su içmeleri için özel yapılan oyukları da unutmamak gerek. Kuş sevgisi, 19. yüzyılda, ‘dünyanın ilk kuş hastanesi’ sayılan, Bursa’daki ‘Gurabahane-i Laklakan’ ile doruk noktasına ulaştı. Leylekler ve kargalar gibi yaralı kuşlar burada tedavi ediliyor, ardından tekrar doğaya bırakılıyorlardı.
EZİYET EDEN CEZASINI BULSUN: İMZALA!
Change.org’da Tuğba Karademir tarafından açılan Hayvan Hakları Yasası Çıkarılmalı kampanyası: “Bir hayvana kötü muamelede bulunmak, yaşam hakkını elinden almak Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Bu yüzden suçlular yasanın getirmiş olduğu açıklıktan yararlanıp yaptırımla karşılaşamıyor. Hayvanlara yapılan her türlü haksızlık idari para cezasıyla cezalandırılıyor ve bu para devlet hazinesine aktarılıyor. Yani hayvanın acı çekip devletin bundan para kazandığı bir ülke konumundayız!
GÜZEL BİR ÖRNEK: GÜMÜŞLÜK PATİLERİ
NEREYE YOLLASAM?
Doğudaki kütüphanelere kitap
350 öğrencili Bitlis Tatvan İlçesi Fatih Ortaokulu ile Kahramanmaraş Merkez Karacasu Köyü Hacı Osman Arıkan İlkokulu’nun kitaplık kurmak için kitaba ihtiyaçları var. Kitap bağışlamak isteyenler her iki okulla da iletişime geçebilir.
SEN DE KATIL
Suriye komşun, Suriyeli kardeşindir
Suriyeli mültecilerin barınma, beslenme, eğitim, psikososyal destek gibi temel insani ihtiyaçları bulunuyor. Türk Kızılay’ı bu ihtiyaçları karşılamak üzere ‘Görmezden Gelmeyin’ kampanyasını başlattı. Kızılay’ın internet sayfası üzerinden, 168 ücretsiz danışma hattından bağışta bulunabilirsiniz. 100 TL ve üzerinde bağış yapan ve adres belirten tüm yardımseverlere teşekkür belgesiyle geri dönüş yapılıyor.
ALKIŞLAR
Demiryolu bekçisine yılda iki tatil!
İbrahim Çivici, dört mevsim, günde 15 kilometre yürüyüp rayların güvenliğini sağlayan bir demiryolu bekçisi. Bir TV kanalına “Ben ve ailem 20 yıldır sahil kenarına gitmedik” deyince kampanya başlatıldı. Çivici Ailesi artık yılda iki kez tatil yapabilecek. Alkışlar TCDD için...
TARAFINI SEÇ
Çocuğa şiddete devlet merhemi
Kayseri’de bir üvey annenin çocuklarına uyguladığı şiddetten sonra devletin bu çocuklara pedagog ve iyi bir tedavi sağlaması için bir kampanya başlatıldı. Hadi desteğe! İmza için: www.change.org, ‘Çocuklara Yapılan Şiddete Karşı Ses Çıkar.’
PEMBE HABER
Danıştay’dan yeşille dayanışma
Karadeniz’in yeşiline iyi haber: Danıştay, TEMA Vakfı tarafından dava açılan Yeşil Yol Projesi’ne “Dur” dedi ve projeyi durdurma kararı aldı.
Yürütmeyi durdurma kararı Ulusal Yargı Ağı Projesi’nde yayımladı.
Sorularınızı ve deneyimlerinizi paylaşmak için neyapabilirim@hurriyet.com.tr adresine mail atabilirsiniz.