Cansu ÇAMLIBEL
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2011 00:00
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ucube” diye nitelediği Kars’taki tamamlanmamış İnsanlık Anıtı’nın heykeltıraşı Mehmet Aksoy, Polonezköy’deki atölyesinde AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Helen Flautre’ü ağırladı. Aksoy, son tartışmalardan sonra stresten sigaraya başladığını söyledi.
BAŞKA toplantılar için pazar günü İstanbul’a gelen AB-Türkiye Karma Parlemento Komisyonu Eş Başkanı Helen Flautre, uçaktan iner inmez heykeltıraş Mehmet Aksoy’u ziyarete gitti. Aksoy’dan tartışma yaratan Kars’taki tamamlanmamış “İnsanlık Anıtı” heykelinin hikayesini dinleyen Flautre, eserin yıkılmasının engellenmesi için uluslararası bir sanatçı komisyonunun organize edilmesini önerdi.
Aksoy’u önerenler
Hürriyet’in tanıklık ettiği buluşmada heykel projesinin nasıl başladığına ilişkin bilinmeyen bir detay ortaya çıktı. Flautre’e eşlik eden selefi Joost Lagendijk ile Osman Kavala, Kars’taki anıt daha proje aşamasındayken 2005 yılındaki bir ziyaret sırasında eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun gündemine Mehmet Aksoy ismini getirenlerin kendilerini olduğunu açıkladılar. “Ucube” tartışmaları sırasında kamuoyuna yanıltıcı bilgilerin yansıdığını söyleyen Aksoy, Flautre’e şunları anlattı:
Üç yıldır beklemedeyim“Büyük olmasının sebebi Ermenistan’dan görünsün diye değil. Büyük bir eser olursa Kars Kalesi ile mekansal ve kütlesel bir ilişkiye de girebilir diye düşünmüştüm. Zaten bu sınırın karşı tarafında ancak dürbünle görünür. Ayrıca Sayın Başbakanın bahsettiği türbeden kuş uçuşu 800 metre ilerde bir yerde. Yani öyle dibinde değil. Kendisi zahmet edip oraya çıkmış değil, görmeden anlatıyor.” Erzurum Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2007’deki son kararının heykelin yapımı yönünde olduğunu hatırlatan Aksoy, belirsizlik ortamı nedeniyle üç yıldır heykel üzerinde çalışmadığını ifade etti. Son yaşanan tartışmaların psikolojisini bozduğunu belirten heykeltıraş Aksoy, “Heykel yapamaz oldum. On yıl önce bıraktığım sigaraya tekrar başladım” dedi. Aksoy’u ilgiyle dinleyen Flautre, “Belki de heykelleri kurtarmak için bu kez de Kars’ı Avrupa Kültür Başkenti seçmek lazım” diye espri yaptı.
AVRUPA’DAN ‘UCUBE’ ZİYARETİPınar Selek için Türkiye’deFLAUTRE’un Türkiye ziyaretindeki en önemli gündem maddesi İstanbul Mısır Çarşısı’ndaki patlamayla ilgili davada Yargıtay Genel Ceza Kurulu’nun sosyolog-yazar Pınar Selek hakkındaki beraat kararını bozması vardı. Geçen yıl Selek’i Avrupa Parlamentosu’nda ağırlayarak AİHM’de dava açmasına destek veren Flautre, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüştü. Flautre Selek konusunda şunları söyledi: “Selek’in başına gelenler Hrant Dink’in başına gelene benziyor. Bu durum kabul edilemez. Pınar iki kere beraat etti, muhtemelen AİHM’deki davada da üçüncü kez beraat edecek. Türk yargısının içinde bir savaş olduğu görünüyor. Adalet Bakanına ‘Bu Kafkaesk oyuna bir son verin’ dedim. Pınar Selek Türk toplumuna çok şey verebilecek harika bir kadın.”
Sanat elbette tartışılmalıAB-TÜRKİYE Karma Parlemento Komisyonu Eş Başkanı Helen Flautre buluşmanın ardından izlenimlerini Hürriyet’e anlattı: “Mehmet Aksoy gibi büyük bir sanatçıyla tanışmaktan çok mutluyum. Heykeliyle vermek istediği mesaja ikna oldum. Heykelin felsefesini çok beğendim. Aynı kökten gelen ve aslında tek bir insanı simgeleyen iki parça. Yani sınırların diğer tarafındakilere ‘aynıyız ama farklıyız’ diyor. İnsanları düşünmeye itiyor. Bir heykelin ya da bir sanatçının herhangi
bir eserinin toplumda tartışma yaratması olumlu bir şey. Burada sorun sanatın tartışılması değil, sanatçıya getirilen kısıtlama. Bir politikacının bir heykelin geleceğini tehlikeye sokacak açıklamalar yapması kötü bir girişim. Sanata yönelik bu tür yaklaşımlar Sovyet döneminin komünist propagandasında vardır. Günümüzde bu tür bir yaklaşım kabul edilemez.”
Türkiye heykelinin önündeMEHMET Aksoy ile ziyaretçisi Helen Flautre, Aksoy’un 1979’da yaptığı Türkiye heykelinin önünde poz verdi. Aksoy, sokakta ve siyasette yaşananlar nedeniyle Türkiye’yi yeni bir bebeğe gebe bir kadına benzetmişti. Yıllarca birçok Avrupa ülkesinde farklı sergi ve festivallerde sergilenen bu eser bugün Aksoy’un Polonezköy’deki atölyesinin bahçesinde muhafaza edilen eserler arasında yer alıyor.