Yaklaşan Sevgililer Günü vesilesiyle, bu hafta aşkı en iyi anlatan romanları seçtik. Ancak bir sınırlama yaptık ve jürimize 21. yüzyılın en iyilerini sorduk. Ortaya çıkan listeye bakınca, henüz 17 yılı geride bırakmasına rağmen bu yüzyılda pek çok başyapıtın kaleme alındığını gördük. Listedeki romanların yarısı, çoktan sinemaya uyarlanmış bile.
#Aşk RomanlarıYarın Dünya Şiir Günü. Biz de bu vesileyle karakterlerini gerçek ya da kurgusal şairlerden seçen, dizelerin ardındaki ruh ve bedenlerde dolaşan, lirik, hüzünlü, trajik ve şairane öyküler barındıran filmleri derledik. İşte dizelerin izini süren ve zihinlerde yer etmiş yabancı ve yerli yapımlar...
#Yazar‘Raydan Çıkan Trenler’le dikkat çeken günümüz Latin Amerika edebiyatının parlak isimlerinden Hernan Ronsino, ‘Ateş’ adlı romanında okurunu bir kez daha sanki zaman ve uzamda ‘taşlaşmış’ bir Arjantin kasabasına götürüyor ve bireysel hafıza ile toplumsal tarih arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
#Hernan RonsinoEkim ayında vizyona giren Kral Şakir Korsanlar Diyarı gişede rekor kıran ilk yerli animasyon filmi oldu. Ailelerin de çocuklarıyla birlikte izleyerek eğlendiği Kral Şakir’i, mimarı Varol Yaşaroğlu’na sorduk. Kendisiyle çok keyifli bir röportaj yaptık. Röportaj ortasında zıplayan kediciği de unutmayacağım…
#Cartoon Network TürkiyeJean Rhys’ın 1930’lu yıllarda yazdığı romanlarından ikisi; ‘Dörtlü’ ve ‘Günaydın Geceyarısı’, yıllar sonra yeniden Türkçede. Edebiyat dünyasının geç keşfedilen yazarlarından Rhys, hayatından damıttığı deneyim ve duygularla kaleme aldığı bu romanlarında kadın ve erkekler arasındaki ilişkilerin karanlık, yıkıcı ve yıpratıcı yanlarını anlatıyor.
#Jean Rhys‘Bir Daha’, iş yaşamının neredeyse her adımını deneyimlemiş ve yazarlık serüveninde de birbirinden farklı türlerde kalem oynatmış Hakan Yel’in yeni romanı. Arafta kalmış bir babanın, deli gibi özlediği oğlunu arayış macerası... Aynı zamanda ‘kendine has bir İstanbul efendisi’ olan martının gözünden kuşbakışı bir şehir manzarası... Hakan Yel ile hem yazarlık sürecini hem de dokuzuncu romanı ‘Bir Daha’yı konuştuk.
#Hakan YelGünümüzün yükselen yönetmenlerinden biri olan Paul Thomas Anderson’ın “Inherent Vice”tan sonra çektiği “Phantom Thread”, kaygılı ve takıntılı bir adamın kafasının karışıklığını kadınlara dayandırıyor ve annesi ile kurduğu içsel bağın kırılamayacak kadar güçlü olduğunu, sırf bu yüzden içine kapandığını hikayelendiriyor.
#Paul Thomas AndersonRoman, Türk edebiyatına Fransızcadan yapılan basit çevirilerle girdi. Yıl 1862’ydi, Fénelon’un romanı Türkçeye Yusuf Kâmil Paşa’nın çevirisiyle ‘Terceme-i Telemak’ olarak çevrildi. Sonra Victor Hugo geldi... İlk Türk romanıysa bundan 10 yıl sonra yayımlanacaktı. Şemseddin Sami’nin ‘Talat ile Fitnat’ın Aşkı’ adlı eseri, ana-babasının zorlamaları sonucu istemediği biriyle evlendirilen ve sonunda kendini öldüren genç bir kızı anlatıyordu. Sonra Ahmet Midhat Efendi’ler, Recaizade Mahmut Ekrem’ler geldi. Türk edebiyatı akımlardan etkilendi ve yazıldığı döneme ışık tutan eserler üretildi. Kimi yazar insanı öne çıkardı, kimi tarihi, siyasi tutumunu, kimi cinselliği... Hepsi biricikti, hepsi bize masa başında yazılmış gibi görünen ‘gerçek hayatlar’ı anlattı. Okuyana ‘hayatın anlamı’nı sorgulattı. Bir liste yapıp romanlara gömülsek insanların, ülkelerin, psikolojinin, siyasetin nasıl değiştiğine dair tarih dersi almamız da kaçınılmaz. İşte biz de bu büyük fotoğrafa bakalım istedik. Hürriyet Pazar olarak ‘sinema’ ve ‘müzik’ soruşturmalarının ardından eleştirmenler, yazarlar, akademisyenler, edebiyat öğretmenleri ve yayıncılardan oluşan 100 kişilik bir jüriyle ‘Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı’nı çalıştık. Tavsiyemiz bu listeyi alın ve onun izinden bir kütüphane oluşturun.
#Türk Edebiyatının En İyi 100 EseriMehmet Eroğlu, biraz da annesinin hayattayken ondan hep istediği bir şeyi yapmanın gayretiyle, bir aşk romanı yazdı. Ama bu aşkı romantize etmektense içine her zamanki keskin dili ve gerçekçiliğini katarak ortaya Türkiye’nin son dönem iklimini de anlatan hacimli bir eser çıkardı. Mehmet Eroğlu ‘Mermer Köşk’ü anlattı.
#KitapsanatErden Kıral’ın yeni filmi ‘Gece’, ‘90’larda Güneydoğu Anadolu’daki köyleri boşaltılarak göçe zorlanmış bir Kürt ailenin, şehrin varoşlarında kaybolmaya yazgılı dört kardeşin hikâyesi. Başrollerde Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat, Vildan Atasever ve İlyas Salman var. Hasan Özkılıç’ın ‘Zahit’ romanından uyarlanan filmi yönetmeni Erden Kıral’la konuştuk.
Onun hızına yetişmek mümkün değil. Bir bakıyorsunuz okyanusun ortasında bir adada, bir bakıyorsunuz uçuyor, bir bakıyorsunuz dalıyor, bir bakıyorsunuz tırmanıyor. Nerde mi? www.dogasenicagiriyor.tv de! Oyunculuk, sunuculuk, televizyon programları, radyo programları, reklam seslendirmeleri, sahne klasikleri… Şimdi de bizi doğaya çağırıyor! Adı bile doğadan… Hayatta her şey ‘Toprak’ta başlıyor, ‘Toprak’ta bitiyor. Bu sohbet de Toprak’la başlıyor, doğa ve hayatla devam ediyor. Bildiğiniz kadar bilmediğiniz yönleriyle karşınızda Toprak Sergen!
Geçen hafta, beni baştan çıkaracak bir kitapla karşılaştım. Yazar Cüneyt Ülsever’den ve raflarda yerini alan son polisiye romanı "Hisarüstü Cinayetleri"nden söz ediyorum. Vakit darlığından, gerçek suç öykülerine dayanmayan polisiyeleri pek okuyamıyorum. Ancak bu kez durum farklı.
Tuna Kiremitçi işe şiirle başladı, ama şöhreti ‘‘Git Kendini Çok Sevdirmeden’’ romanıyla yakaladı. Fantastik öyküler yazan Doğu Yücel underground piyasada tanınıyordu, ‘‘Hayalet Kitap’’ adlı romanı önünde yeni bir ufuk açtı. Farklı tarzda olsa da ikisi de romanlarında aşkı işledi. Doğu Yücel heavy metal müziğinden esinlendi.Tuna Kiremitçi ise öğrenciyken bir müzik grubunun üyesiydi.
Eğer aşkın rehavetine kapılıp muhallebi gibi olmuşsanız bu kitapları akide şekeri niyetine okuyabilirsiniz. Ama aşk acısı çekiyorsanız ya da küt diye terk edildiyseniz arkadaşlarınızın kafasını ütülemekten vazgeçin. Önce yüzünüzü yıkayın, elinize bir bardak sıcak limonlu çay alın ve kalın bir battaniyenin altına girerek Hıçkırık'ı ya da Küçük Hanımefendi'yi okumaya başlayın.