Ulan ne arıza adamsın be

BİR ay kadar önce Sinan Çetin’in evinde, Sertab Erener laptop’undan “İyileşiyorum” şarkısını dinletti.

Haberin Devamı

Çok güzel bir şarkı. Son günlerde çevremdeki bütün kadınların en sevdiği şarkı diyebilirim.
Şarkı harikulade, ama sözler bana o kadar iyi gelmedi.
Sevdiği erkekten ayrılan bir kadının “iyileşmesini” anlatıyor.
Ayrılan kadının iyileşme belirtileri şunlarmış:
- Saçlarını kesip sarıya boyatırmış.
- Telefon numarasındaki “bir tanem” ifadesini silermiş.
- Adamın neyi varsa kaldırıp çöpe atarmış.
- Yatağına özgürce ve çapraz yatarmış.
Aşk acısı çeken bir insana, “Yokluğuna alıştım” diyen, “iyileştiğini”, yani ondan kurtulduğunu anlatan bir şarkı iyi gelebilir.
Terk etmek zorunda kalana da iyi gelebilir.
Ama nedense beni korkuttu. İnsanın aklına kendi değil de, öteki geliyor.
Büyük bir aşkla bağlandığınız insanın ayrılığa bu kadar kolayca “alışıvermesi” acı değil mi?

Haberin Devamı

* * *

O gece eve geldikten sonra kendi kendime düşündüm.
Sertab şu ara mutlulukları yaşıyor. İş hayatı iyi gidiyor. Demir’e olan aşkı azalmıyor, büyüyor.
Ufukta ayrılık acısı, hatta belirtisi yok.
Acaba Sertab, büyük bir aşkla sevdiği Demir’den ayrılıp da böyle bir şarkıyı söyleseydi, bu kadar kolay iyileşebilir miydi?
Veya bu şarkıyı Demir o kadar samimi söyleseydi...
Samimi olalım.
Ben iyileşemezdim.

* * *

O nedenle Sezen Aksu’nun “Unuttun mu beni” şarkısı bana daha sahici geliyor.
Aşk büyükse, insanın bir tarafına jiletler atıp geçmişse, orasını burasını kanatmışsa...
Bir zamanlar “Kime baksan oyduysa...”
Onun için “Günahını boynuma, seni koynuma alsam” şarkıları söylemişsen...
Karşındakinin bu kadar kolay iyileşmesi sana nasıl bir duygu verirdi?
Mutluluk mu?
Herkesin bu kadar kolaylıkla meleğe dönüşebileceğini sanmıyorum.

* * *

“Ulan ama marazi, amma arızalı herifsin” diyeceksiniz...
Eee biraz öyleyim...
Ne yapayım, insanım.
Zaaflarım var...
Acılar çektim.
İndim, çıktım, zikzaklar çizdim, onursuzlaştım...
Ama...
Bugün hiç olmazsa, “Ben aşkı gerçekten yaşamışım” diyebiliyorum.
Kendi kendime ihanet etmemişim gibi geliyor.
O yüzden “Unuttun mu beni” şarkısını daha çok dinliyorum.
Ne diyor Sezen, “Unuttun mu beni” nakaratından sonra...
“Ben hâlâ dolaşıyorum avare...
Ne yaptıysam olmadı ne çare, unutamadım gitti...”
“Avare”
kelimesi kulağıma hiç
bu kadar güzel gelmemişti...
İşin tuhafı her iki şarkının sözlerini de Sezen Aksu yazmış....
Ama Sertab, ‘İyileşiyorum’u söylüyor, Sezen ise hâlâ ‘Avare’ dolaşıyor.
Biliyorum Sezen arıza kadındır.
O kadar kolay iyileşemez.

* * *

Haberin Devamı

Yine de, şöyle veya böyle sonunda herkes iyileşiyor ama, bazılarında zaman alıyor.
Yaşadığın yaşamaya değmiş bir şeyse, biricikse, insanın başına hayatta bir, bilemedin iki defa gelen bir şeyse...
Seni evire çevire dövüp, oranda buranda dövmeler bırakmışsa...
Bırak da iyileşmek zaman alsın be kardeşim...
Ne diyor bir başka şarkıdaki o kadın...
“Sen deyince sen gelirdin aklıma aşk...”
Arkasından da şu sözler:
“Ne zaman bensiz uyanacaksın...
O vakit beni anlayacaksın”.
Bittiğine inanamayanlar için daha umut verici bir şey değil mi...

* * *

Geçen hafta Hadramut’un sürreel coğrafyasında avare ve biçare dolaşırken kadınların söylediği bu şarkıları çok düşündüm.
Büyük kadınların işi zor.
Ama büyük erkeklerinki daha da zor.
Onlar daha zor iyileşiyor...

Haberin Devamı

NOT: ‘İyileşiyorum’un sözleri Sezen Aksu ve Turan Sarıbay tarafından birlikte yazılmış.

Gazetelerinden kovulan yazarlardan kısa haberler

NURAY MERT Susturmak isteyenler susturamadı, o da köşesine çekilmedi. Bir aydın olarak düşüncelerini yazmaya devam ediyor.
ECE TEMELKURAN Gammazlayanlar mutlu olamadı. Fikirlerini söylemeye devam ediyor, bestseller olan romanlar yazıyor.
MEHMET ALTAN Köşesi yok, ama bütün dijital ve görsel dünya köşesi haline geldi. Bugünün 28 Şubat’tan beter olduğunu her yerde anlatıyor.
AHMET ALTAN Siyaset yazmaya ara verdi, ama kıskananlarını hasetten çıldırtacak harika bir roman yazdı.
T24 diye bir haber sitesi giderek adını duyuruyor ve kapılarını kâğıttan kovulan gazetecilere açıyor. Dijital medya üçüncü 10 yılına hazırlanıyor. Yani otoriter rejimlerin ve vasat insanların işi eskisine göre çok daha zor.

TEST

Haberin Devamı

Sizce bu dönemin Erol Taş’ları kimler olacak

BASKI dönemlerinin, otoriter yılların Erol Taş’ları vardır. O dönemlerin “kötü insanlarıdır” onlar.
Bazıları polistir, bazıları savcı ve hâkim...
Bazıları maddi işkencecidir, bazıları manevi işkence sanatını bilir.
Bazıları döneminin Goebbels’leridir.
Bazıları siyasetçi.
Son günlerde nereye gitsem, bu dönemin kötü insanlarından söz edildiğini işitiyorum.
İsimlendirme aşamasına geçilmiş.
İktidara yakın bazı gazetelerin yöneticileri bile “hükümet komiserlerinden” illallah demeye başlamışlar.
Anlıyorum ki, kader bu dönemin kötü insanları için ağlarını örmeye başlamış.
Bu dönem geçince, geriye onların isimleri tortu kalacak.
Biraz kulağınızı açın, kimler olduklarını sizler de işiteceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları