Kült romanı ‘Kentte Son Yaz’da mesleğinde, aşkta, ilişkilerinde ve genel olarak hayatta tutunamayan genç bir adamın Roma’da amaçsızca sürdürdüğü günlerini anlatan İtalyan yazar Gianfranco Calligarich, insanla şehir, kalabalıklarla yalnızlık arasındaki ilişkiye çarpıcı bir bakış getiriyor.
#Kentte Son Yazİstanbul gibi yedi tepe üstüne kurulan İtalya’nın başkenti Roma, antikçağ ve sonrasındaki yaklaşık bin yıl boyunca bilinen dünyanın en büyük güç merkeziydi. İngiltere’den İspanya’ya, Karadeniz’den Kızıldeniz’e üç kıta ondan sorulurdu. Agustus, Sezar gibi dünyayı sarsan hükümdarların şanı İstanbul’un fethine kadar sürdü. Bu sürede Roma, Rönenans’ın önemli kaynaklarından biri oldu. Bilim şehri, Hıristiyanlığın merkeziydi. Roma, Silvio Berlusconi’nin çağında ise geçmişin mirasıyla şöhretini sürdürüyor. Bu kentten geçen yazarlar, heykeltıraşlar, ressamlar, sinemacılar “ebedi kent” efsanesini canlı tutuyor.
Bir sayfalık bir yazıdan bir ülkenin ruhunu ortaya koymasını beklemek haksızlık olur. Zaten başkalarının nasıl yaşadığını merak eden insanların imdadına ancak sanat eserleri yetişebilir... Fransız oyuncu Jeanne Moreau bundan birkaç yıl önce yabancı filmleri izlediğini, çünkü insanların dünyanın dört bir yanında nasıl yaşadıklarını merak ettiğini söylemişti.
Ermenistan’ın başkenti Erivan’da, yıkıldım yıkılacağım diyen evlerin arasında bir müze. Dışarıdan son derece sıradan görünen iki katlı binanın içine girer girmez başlıyor şaşkınlığımız. Kimi zaman ürkütücü, kimi zaman irkiltici eserler arasında gezinirken şaşkınlık katsayısı her an biraz daha artıyor. Sergey Parajanov Müzesi, Paris, Londra veya New York’ta gördüğümüz birçok müzeden daha çarpıcıydı.
Bu da Enver Ercan ve İdil Önemli'nin ortak çalışmasının diğer toplamı. Bu kitapta da edebiyat dünyasının birbirinden ünlü yazarlarının öyküleri yeralıyor. Demir Özlü'den Julio Cortazar'a, Giovanni Boccacio'dan Woody Allen'a, Cihat Burak'tan Küçük İskender'e kadar. Bakalım erkeklerin aklından ne tür öyküler geçiyor...