Mutluluk tarifini herkes kendisi yapar

“Meğer mutluluk; kendi kendine mutlu olduğunun farkında olmamakmış. ”İsmet Berkan da; “Bu güzel bir tanım. Bu kadar güzel bir başka mutluluk tanımı Yahudilerin kutsal bilgelik kitabı Talmud’da geçen ‘Mutluluk, nerede olduğunu bilmek ve orada kalmaktır’ sözü. İnsanlık mutluluk hakkında eski Yunan’daki meşhur Epikür’den beri kafa yoruyor. Ama tabii, Amerikalıların Bağımsızlık Bildirgesi’ne bir temel insan hakkı olarak ‘Mutluluğu arama hakkı’nı yazdığından beri, mutluluk bir çeşit tüketim maddesine de dönüştü. Hatta bilmiyordum, aydınlanma felsefesi ise mutluluk arayışını özdeşleştiren bir de kitap varmış. Berkan; BBC’nin web sitesindeki bir mutluluk yazısına da atıfta bulunuyor. O yazıyı buldum ve okudum. Şöyle bir dipnot vardı: “Modern mutluluk kavramları öncelikle pratiktir ve felsefi değildir, mutluluk teknikleri diyebileceğimiz şeye odaklanır. Sorun mutluluğun ne olduğu değil, nasıl elde edileceğidir. Medikal terimlerle mutluluğu, üzüntü veya depresyonun tersi olarak görme eğilimindeyiz, bu da mutluluğun beyindeki kimyasal reaksiyonlardan ortaya çıktığını ima ediyor. Mutlu olmak, sizi üzen kimyasal reaksiyonlardan daha azına ve sizi mutlu eden reaksiyonlardan daha fazlasına sahip olmak demektir. ”Kitapçılarda vakit geçirmeyi seviyorum. Son yıllarda mutluluk tarifi yapan kitapların sayısında fazlalık görüyorum. Bazılarını alıp okuyorum. Ama şunu biliyorum. Hangi tarifi okursanız okuyun siz yine gece yatağa yattığınızda kendi mutluluk tarifinizi yapmak zorundasınız.

Yeni bir kavram zihin değiştiriciler

BİLİYORUM bu pandemi hepimizi çok etkiledi. Biz eskiyi özlediğimiz için yeni normale pek adapta olamayacağız galiba... Şahsen ben o kalabalık sofraları, masaları çok özledim. Kalabalık toplantılarda eski dostlarla karşılaşmayı, yenileriyle tanışmayı da özledim. Sevdiklerime sarılmayı da özledim. Ben her gün işe gidiyorum ama hala büyük çoğunluk evden çalışıyor ya da hibrit bir modelle çalışmaya devam ediyor. Günlere sığmayan randevuları da özledim.Yurtdışı yayınlara, psikolojik tespitleri okurken yeni bir kavramı sık görmeye başladım. O da zihin değiştiriciler...Galiba dünya yeni normalin kalıcı olacağını düşünüyor. Zihniyet devrimine karşı değilim, dolayısıyla zihniyet değiştiricilerine de itirazım yok.Ama isterim ki; yeni normali kurgularken eskinin güzelliklerini, değerlerini, ilkelerini, bizi biz yapan lezzetlerini, ayrıntılarını da unutmasın bu zihin değiştiriciler... 

Beynimizin algoritması

YİNE İsmet Berkan’ın Tekno Gündem’inde okudum. Beynimizdeki algoritma da duymak istediğimizi duyuyormuş. Berkan şöyle diyor; “Evet, bizim beynimizin de algoritmaları var. Nasıl sosyal medya bize bir sonra ne göstereceğini tahmin etmeye yönelik bir algoritma kullanıyorsa, beynimizin serebral korteksi de, bir sonra gözümüzün neyi göreceğini ve kulağımızın neyi duyacağını tahmine çalışıyor. Beynimizin gözümüzün neyi göreceğini tahmine çalıştığını uzun zamandır biliyoruz. Hatta bu tahmin çabasının bize sürekli göz yanılmaları yaşattığı da kapsamlı biçimde belgelenmiş durumda. Sadece o da değil, yaşadığımız göz yanılmalarını bir çeşit eğlence endüstrisine çevirmiş olan bir ticaret de var. ”Almanya’da Dresden Üniversitesi’nden Prof. Dr. Katharina von Kriegstein ve ekibi araştırmış. Görme duyumuz için geçerli olan bir sonra olacağı tahmin algoritması aynen sesler için de geçerliymiş. Yani neyi görmek istiyorsak onu görüyor, neyi duymak istiyorsak onu duyuyormuşuz. O yüzden iyi ve güzel şeyler düşünün, hayal edin.