Adam almış karşısına bir çocuğu, başlamış tacize.
Ellemiş, elletmiş, göstermiş, göstertmiş...
Çocuk yapma demiş, adam yapmış.
Çocuk elleme demiş, adam ellemiş.
Acı, ama gerçeğimiz budur.
Dün Fatih Çekirge’ nin foto analizini okurken fark ettim.
Biz her ne kadar var olduğumuzu iddia etsek de, ne yazık ki biz kadınlar, o fotoğrafta yokuz.
Zaten çoğu zaman, kimse o fotoğrafta bir kadın olup olmadığına da bakmaz.
Tadından doyum olmaz.
...
İşe sabahları çok erken geliyorum; çocuklarımı geçirir geçirmez soluğu işte alıyorum.
Çok hoşuma gidiyor erkenden yollarda olmak, trafiğe takılmamak ve herşeyi hızlıca bitirip işten erken çıkabilme olasılığımı hesaplamak, erken çıkınca neler yapabileceğime dair hayaller kurmak...
Ve ben 14 yıldır hala, babamı çok özlüyorum...
Oysa sanki babam daha dün gitmiş gibi.
Hatta bazen, sanki arada bir tepemde dikiliyormuş gibi...
Kafamı kaldırsam, o maviş gözleriyle bana bakıp “Güzel Kızım...” diyecek, sakız çiğnememe karışacak, mini eteğimin boyuna gönül koyacak gibi...
diye boşuna dememiş Cemal Süreya...
***
Hava soğuk.
Üşüyorum.
Babam; Koç Yurdu’ nda kalan üniversiteli talebe.
Yıl 1966...
Bundan 42 yıl önce.
Dedem babama haftalık yolluyor Nazilli’ den. Babam da her hafta parasını çekmeye bankaya gidiyor.
Eskiden de zordu.
Şimdi de zor.
Sonra da zor...
Mu olacak acaba?