Paylaş
Acı, ama gerçeğimiz budur.
Dün Fatih Çekirge’ nin foto analizini okurken fark ettim.
Biz her ne kadar var olduğumuzu iddia etsek de, ne yazık ki biz kadınlar, o fotoğrafta yokuz.
Zaten çoğu zaman, kimse o fotoğrafta bir kadın olup olmadığına da bakmaz.
Aklına bile gelmez.
O fotoğrafta olsak da, yok sayılırız.
Var olmaya çalıştıkça da dibe batırılırız.
Kafamızı azıcık topraktan yukarı çıkarsak, yeni filizlenen bir bitki gibi, kesin “yanlışlıkla” ezip geçen birileri olur. Biz de, sabırla, bahçenin başka bir köşesinden kök salıp bir şekilde büyümeye çalışırız.
Son zamanlarda kadının yokluğu, eksikliği daha fazla fark edilir bir hale geldi sanırım... (Belki bu da bir başlangıç...)
İlk önce Ertuğrul Özkök’ ün kendi üzüntüsünü açıkça dile getirdiği “Odaya kapanan erkekler” yazısını okuyunca şaşırdım. Meğer Neyyire Özkan gittiğinden beri, yazı işlerinde bir tek kadın bile kalmamış.
Meğer Hürriyet’ in yazı işlerinde sadece bir tek kadın varmış.
Peki o ana kadar “kadın taraftarı” onca erkek yazar bu konuda neden tek bir yorum yapmamış?
Neden hiç kimse fark etmemiş bu eksikliği?
Kadının yokluğu fark edilemeyecek kadar basit bir eksiklik mi?
Ertuğrul Özkök yazmasaydı, kimsenin haberi de olmayacaktı zaten.
Sonra, Ayşe Arman’ ın yaptığı Ayşenur Arslan röportajını okurken nutkum tutuldu.
1 adet gölge kadın daha!
Hem de ne kadın ama...
Esprili ve umursamaz anlatımıyla, işin çoğunu yapsa da, adı sadece “alt bantta” geçen bir kadın. Havaalanlarında ekranlardan tanınan erkeklerin rahatlıkla geçip gittiği yerde, perde arkasında kalıp tanınmadığından zorluklar yaşayan bir kadın.
Neyse...
Hem eşitlikçi, çoğulcu, kadına destek olduğumuzu söyleyen bizler bile kadına, hemcinslerimize, ne kadar değer verip kolluyoruz ki kendi çevremizde...
Hele bu medya denen yerde, zaten topu topu bir avuç kadın varken, onlar da birbirlerini destekleyeceklerine, fırsatını buldukça taş atıyorlar o köşeden karşı köşeye.
Yine neyse...
İşte bu yüzden,
Dün o Kilim Müzesi önünde çekilmiş fotoğrafa bakarken, neden çuvaldızı önce kendimize batırmadığımızı da düşündüm...
Hataları, eksikleri hep uzakta arıyoruz.
İşte bu düşünce ile döndüm gazetemize...
Tek tek saydım bütün yazarları.
15 Aralık 2008 Pazartesi günü Hürriyet gazetesinde;
24 erkek, 7 kadın yazar vardı, sadece...
“Hiç yoktan iyidir!” diyeceksiniz de...
Peki “bu fotoğraf” bile daha güzel olamaz mı sizce?
Yonca
“Hatice”
değil
“Netice”
Paylaş