Yonca Tokbaş

Bir yaram var ve durup durup kanayıveriyor

6 Ocak 2009
Tam ben yaram kabuk bağladı, artık iyileşti diyorum...

Uzaktan gelen bir kayıp haberi rüzgarla uçup oraya deyiveriyor, pıt o kabuk düşüyor, yaram yeniden kanamaya başlıyor.

 

Yaram nasıl sızım sızım sızlayıveriyor anlatamam size.

 

Hissettiğim aynen bu.

 

Ya da yaşayan bilir dedikleri şey bu.

Yazının Devamını Oku

Stand by me

30 Aralık 2008
Dünyanın neresinde olursan ol,<br><br>Hiçbir şey yalnız başına keyif vermiyor.

Bu hayat tek başına yaşanmaz, yaşanmıyor.

 

Ondan,

 

Şu hayatta bir tane kafa arkadaşın olsun,

 

Cennete gitmeden cennetteymişcesine yaşarsın.

Yazının Devamını Oku

Çocuk sesi

29 Aralık 2008
Çok düşündüm.

Öyle böyle değil hem de.

 

İlk defa tıkandım!

 

Yeni yıla girmeye 2 gün kala;

 

Ne yazsam da uygun olsa,

Yazının Devamını Oku

Kutlamalardan kutlama beğen

25 Aralık 2008
Ben zaten “Deliye her gün bayram” cinsinden bir kadınken,

Bir de bayram bayram üstüne geldi ya...

 

Oooh, benden mutlusu yok!

Deli olduğum için mi ha bire birşey kutluyorum, yoksa kutlama içinde olduğum için mi deli gibiyim... bilemiyorum.

 

Ama sevinç içindeyim.

 

Yazının Devamını Oku

Ermeni olmak ya da olmamak üzerine sinirli bir yazı

24 Aralık 2008
Ermeniymişsiniz, Rummuşsunuz, Yahudiymişsiniz, Müslümanmışsınız... <br><br>Hepsini, herşeyi bir kenara bırakın.

Çocuk olmak öyle güzel ki!

Keşke boyu büyümüş ama aklı kıt kalmış insanlarımız da, içlerindeki çocuğa sahip çıkabilselermiş.

Keşke politika denen arenada cirit atan aslanlarımız, kaplanlarımız ve tüm soytarılarımız, bir çocuk yüreğiyle hareket edecek kadar temiz gönüllü kalabilselermiş.

Ama yok!

Bizdeki büyük insanlar, çocukluklarında “Bana ne bana ne, ben yapmadım o yaptı!” diye hep karşısındakini suçlamaya, sorumluluk almamaya alıştıklarından,

Tartışmak yerine kavga etmenin, konuşmak yerine bağırmanın alkışlandığı ortamlarda yaşadıklarından,

“Sana vurana, sen de vur!” politikalarıyla yoğrulup

Alaycılıkla, hor görmeyle, “Sen küçüksün aklın ermez!” diyerek geçiştirilmeyle büyütüldüklerinden

Yazının Devamını Oku

Ne kadar çok mutsuz insan var farkında mısınız?

23 Aralık 2008
Geceleri gazetelerin internet sayfalarında dolaşıyorum, <br><br>Bloglara bakıyorum.

Haberlere, forumlara, tartışılan konulara gelen okur yorumlarını okudukça, mutsuzluk hastalığına yakalandığımızı fark ediyorum.

 

Üstelik korkarım kimse iyileşmek istemiyor.

 

Herkes mutsuzluk dersleri alıp veriyor birbirine.

 

“Kim daha mutsuz?” yarışması yapar gibi, mutsuzluk paylaşımları yapılıyor her yerde!

Yazının Devamını Oku

Issız Adam’ ın acıyan canı üzerine...

22 Aralık 2008
Ben kadından çok, adamın canının acıdığı bir film seyrettim.

Ben, o acıdan çok etkilendim.

 

Alper’ in;

 

Sessiz çığlıklarına,

 

Kararsızlıklarına,

Yazının Devamını Oku

Özür dilemek ya da dilememek...

19 Aralık 2008
Şimdi bütün meselemiz bu!

 

Benim için hayatta en önemli becerilerden biridir özür dileyebilmek.

 

Affetmek gibi,

 

“Seviyorum!” diyebilmek ve dürüst olabilmek gibi...

 

Bakıyorum şimdi, özür dilemek de kampanyaya dönüştürüldü; affetmek de, seviyorum demek de.

Yazının Devamını Oku