Yaşayan Kütüphane, farklı nedenlerle toplum tarafından dışlanan insanlara karşı önyargıları azaltmak, bir diyalog ortamı yaratmak ve toplumun barış içinde yaşamasına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen bir ‘İnsan Hakları’ projesi... Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın en önemli misyonu olan toplumsal barışa katkıda bulunabilme yolunda son derece anlamlı olan bu proje, 2007’den beri gerçekleştiriliyor.
Lütfen kendinize, topluma, gençlere, şu ana ve geleceğe bir yatırım yapın. Önyargılarınızdan sıyrılmak adına mutlaka bu deneyimi yaşayın. Yaşayan Kütüphane ile tanışın... Lütfen.
Yonca “canlı”
Bir insanı kitap gibi okumak
Yaşayan Kütüphane, aynen gerçek bir kütüphane gibi işliyor. İlk olarak etkinlik alanındaki standa gidip kayıt oluyor ve bir görevli tarafından okumak istediğiniz kitaba yönlendiriliyorsunuz.
İşte Yaşayan Kütüphane’nin farkı da burada başlıyor.
Karşınızda okunmak üzere bekleyen bir kitap yerine sizinle sohbet etmek için hazır bekleyen bir insan buluyorsunuz. Toplumun bir kesiminin zihninde “yabancı” veya “öteki” olarak konumlandırılmış bir insan.
Nefes alacak vaktim yoktu. Olağanüstü yoğundum. Deli divane bir halde oradan oraya koşturdum. Çok güzel çalıştım.
Çok güzel yaşadım.
Trafikle arkadaş olmayı denedim.
Oldum da.
Bir saniyem boş geçmedi.
Çok şükür.
Hava bir açtı, bir kapadı, bir yağmur yağdı, bir ısındı, bir soğudu...
2004’te Dubai’de yaşayan Türk kadınları arasında paylaşım olsun diye yedi kişi ile kurduğum Sultans of Dubai grubu bu sene 1000 kişiyi geçti.
Sultans of Dubai üyesi müthiş çalışkan kadınlar sayesinde, dört senedir büyük bir heyecanla; hem kendi çocuklarımız hem de Dubai’de yaşayan çeşitli milletlerden çocuklarla sihirli bir “Çocuk Bayramı” kutluyoruz.
Kendimizi ülkemizin elçileri gibi görüyoruz çünkü, Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği bu günü dünyaya anlatmak istiyoruz. T.C. Dubai Başkonsolosluğu’nun himayesinde, Dubai Türk İş Konseyi’nin yardımlarıyla, BAE’de yerleşik Türk şirketlerinin de bağışlarıyla Dubai Amerikan Üniversitesi’nin 900 kişilik salonu dolup taşıyor dört senedir.
10 farklı ülkenin çocukları dans ve jimnastik gösterileri yapıyorlar. Fiji’den tutun Koreli çocuklara kadar var.Türk çocuklarından bir koromuz var, şarkılar söylüyorlar. Dahası bu sene gönüllü öğretmenlerimiz sayesinde Bizim Türk Okulumuz öğrencileri bir oratoryo hazırladılar. Yaşları 6-12 arasında. Durun, daha bitmedi.
Gümüşhane Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Minikler Kategorisi Halk Oyunları ekibi geliyor Dubai’ye. Sultans of Dubai anneleri, onlara odalar hazırladı. Dubai’de de bir evleri, bir aileleri olacak.Nasıl Türkiye’ye dünyadan çocuklar geliyor, aileler paylaşıyor, işte biz de aynısını yapıyoruz; ama bu sefer Türk çocuklarımızı ağırlıyoruz yabancı bir memlekette; Dubai’de. Böylece o minikler de yurtdışına çıkma tecrübesi ediniyor. Bayramımızı 180 farklı milletten rengarenk insanın yaşadığı Dubai’de, başka kültürlere anlatıyoruz.Alokozay, Pınar, THY bağışları sayesinde, Sultans of Dubai gönüllüleri aylarca hazırlanıp ortaya müthiş duygu yüklü bir 23 Nisan gösterisi çıkarıyorlar.
Bu sene heyecanım başka türlü hem. İlk defa sunuculuğunu ben ve 13 yaşındaki Eda Devletşah beraber yapacağız. Daha son bombayı patlatmadım ama!
Bildiğiniz gibi nisan ayı dünyada aynı zamanda otizm farkındalık ayı. Üç senedir bütün bu kutlamadan elde edilen geliri Dubai Otizm Merkezi’ne bağışlıyoruz. Dubai Otizm Merkezi bu bağışlar sayesinde yepyeni bir binaya kavuşuyor. Tüylerim diken diken bunları yazarken, inanın.
Rock ne sözünü, ne duruşunu sakınır.
Çarşamba akşamı Nilüfer’in 13 Düet konserine gittim. Ölüyorum sandım mutluluktan.
Nilüfer’i ne kadar severim, destan yazsam kesmez beni. Muhteşemdi Nilüfer. Tablo gibiydi. Her şarkıda kıyafet değiştirdi. Sesi zaten insanı büyülüyor.
Dinlemelere doyamadım.
Nilüfer’le birlikte en sevdiğim grupları da görme şansım oldu.
Üstelik bu konser, Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son çalışmaları adına yapıldı.
Ve Aile İçi Şiddete Son yardım hattının bilgileri verildi.
Sonradan Lycée Charles de Gaulle oldu.
Hatta İstanbul’da da Pierre Loti var ya hani, Papillion diye bilinen, işte bu ikisi kardeş okul gibidir aslında. Az insan bilir bizim okulları.
Çok iyi eğitim verir bu iki okul, çok. Haklarını teslim edip teşekkür etmeliyim.
Anadilin gibi Fransızca öğrettiği yetmez, üzerine İngilizcen de su gibi olur.
Adil ve sorumluluk sahibi, çalışkan, okumayı seven dünya vatandaşları yetiştirirler.
Küçücük bir okul ve az öğrenci olduğumuz için de, en küçüğümüzden en büyüğümüze birbirimizi tanırız.
Rengarenk bir okul düşünün. Her dilden, her renkten, her dinden çocuk; Müslüman, Musevi, Hıristiyan, Budist...
Tek sihirli bağ, çocukluk...
Nisan coştu!
Çok şükür hep güzel ve iyi şeyler peşinde koşmak durumunda olduğum için, yemin ederim zerre şikayetçi değilim.
Farkındasınız siz de değil mi?
Eskiden bende bir şikayet etme durumu vardı. Üç haftada bir, kesin bir parlar, patlardım.
Yorgunluk koyardı bana.
Şimdi her an en sevdiğim şeyi yapıyorum. Yazıyorum, koşuyorum, proje kovalıyorum. Sürekli bir şey yaratmak için kafa yoruyorum.
Yorgunluktan zevk alıyorum. Yorulamıyorum ki! İnsan sevdiği şeylerin peşinde koşunca yorulamıyormuş meğer.
Acaba deliriyor muyum?
Cem Adrian beni benden aldı. Bağımlılık yaptı. Şu an tek amacım var, iki elim kanda olsa da en yakın zamanda onu canlı izleyebilmek.
Bütün albümlerini indirdim. Her şarkısını dinledim. Ezberledim. Yetmedi, Youtube’da ne kadar performansı varsa izledim.
Ne yetenekler, ne sesler var bu ülkede!
Fazıl Say’a Cem Adrian’ı bize kazandırdığı için can-ı gönülden milyarlarca kez teşekkür ederim.
Kendime de, geç kalmışlığım için okkalı bir yuh çeker, zararın neresinden dönsem kârdır derim.
Yonca“HoşgeldiM”
Ultra güzel İznik
Hep gidesim vardı, bir türlü olmadı.
Hayal, İzmir Amerikan’dı.
Olmadı.
Tesadüfler beni Ankara’da Lycee Charles de Gaulle Okulu’na yolladı.
İlk kez Fransa’ya, Paris’e bir yarışma için gitme şansımı tesadüfen elde ettiğimde üniversitedeydim.
Bir gün sırf depresyondan, bahane bulmaktan, sürekli hasta ve şikayetçi olmaktan bıktığım için, tesadüfen koşmaya başladım.
Avrasya Maratonu’nda Boğaz Köprüsü’nü koşarak geçersem, hayatımın değişeceğine inandım.
Köprüde, tesadüfen, koşarken tekerlekli sandalyede engelli birilerini iten, farkındalık yaratıp Sivil Toplum Kuruluşları için bağış toplayan Adım Adım ile tanıştım.